Tetrika numarası — 64 — YAZAN: Edgar Wallace Fakat Lasi korkudan çıldırmış, — Alçak, hırsız, sefil, diye haykır- dr, Baygın yatarken paralarımı çaldı. nız, karın da ıslanırsa para etmiyece- Binden korktuğunu söylemedi mi? Bü sözleri bir gürültü ve bir boğuş. ma takip etti. Sonra suya düşen bir vücudun çıkardığı ses. Fay: — Savini boğuluyor. Diys haykırdı. Bu haykırışı Lasinin 'bir feryadı takip etti. İkisi birden suyun içine düşmüşler. | Su alçak | di. Fiter merdivenden indi, makta devam ettiği için, boğulmaları tehlikesi yoktu. Karanlıkta hiçbir şey göremediği için Fiter, boğuşma, gürül. tüsü gelen tarafa tahminler yaparak ve elleri Heri uzanmış bir tarzda yürüdü. Bir âra, eline bir baş dokundu, haykı. rışlarımdan, bunun. Lasi olduğunu an- Jadu. Başı saçların tuttu, geri çekerek, Saviniye: — Şu köpeği yukarıya çıkaralım. Dedi. Fakat Lasi geri dönmllş, Fite- rin üzerine atılmıştır. İkisi birden yere düştüler. Valeri, haşyetten donmuş bir vezi- yette, bulunduğu basamağın üzerinde büzülüp kalmıştı. £ Karanlıklar içinde olanı, biteni göğmüyordu.. Yalnız çıl, gm bir hale gelmiş olan Lasinin kesik feryatları kulaklarında çınlıyor, ve bu vâziyetin iehametini bütbütün arttırr yordu. Fay, bu basamak (üstündeydi, oda aşağı inmek istiyordu. o Valerinin yanından geçti, iki basamak indi ves — Savini "Diye seslendi. Endişe ile (dolu sesi garip akisler yapıyordu. Fakat Kocası | cevap verdi: — Buradayım, bir şey yok. Fiter ne- rede? Fayın önünde, iki basamak (aşağıda iki kişi boğuşuyordu. Birisi Üstte idi, Fay üstte olanın kim olduğunu göremi. yordu. Biraz dikkat edinct, bunun Lasi olduğunu anladı ve bütün vücu Hile 0- nün sirtina atlarken; * ae — Savini, diye haykırdı, buraya gel. Lasi, Fiteri boğuyor: â Filhakika Lasi, vere (o yuvaslanırken kafası merdivenin köşesine (o çarparak sersemlemiş olan Fiteri altına (almış, başını suya daldırmış boğmak için ça- balıyordu. Savini koştu, onun yardımı ile Lasiyi zaptettiler ve Fiter kurtuldu. İki daki. ka sonra da kendine gelmişti. Savini: — Su tekrar yükseliyor, dedi, herifi / yukarı çıkaralım. Jicenap Fiter daha iki dakika evvel hayatına kıymak istiyen herifin hayatı- nr düşünmekten geri kalmıyordu. Fakat su tekrar yükseliyordu. Demek çatie- yan yere su dolmuştu, tekrar (o ölüme “doğru gidiyorlardı. Muhakkak ölecek. lerdi, fakat kısı bir müddet — için bile olsa suyun alçalmasının vermiş olduğu ümlü, sonra çıldıran Lasinin feryatları artık hepsinin sinirlerini bitirmişti, ha- tap etmişti. Lasi hâlâ çırpınıyordu, ve onu mer- divenden çıkarmak bir facia haliri aldı. — İstemiyorum, diye haykırıyordu, ölmek istemiyorum, lânet (oOlsun sana Fiter, eğer sen bu işin içine girmesey. | din, şimdi bu vaziyette olshazdım. Hep kabzhat senin. Hem ne biçim polissin sen! Ne diye bizi kurtarmıyorsun! Fiter, kâtibe, Lasiyi kendisine bıtak- | saasını, önündeki basamağa oturup zap tedeceğini söylemişti. Herifin haykırış- Jarma: N ş — Sins, dedi, yoksa seni ben boğarım. Ve kolunu Lasinin boynunf geçirdi ve onu susturdu. Şimdi herif, huçkıra. rak ağlıyor ve: — Beni, diyordu, mahsus alt -basa- mağa koydun ki en evvel ben boğüla- yım. — Hayır Lati, ayağa * kalkınca'sen de benim hizama geleceksin ve başın: tavana dokunacak. Ölürsek hep betaber üle:eğiz, bu cihetten emin ol! Bu aralık, Fiater, üstte, kütüpphane. 6» İki adamın konuştuklarını Bunlardan birisi tanıyamadı. Esasen gözüşülenlerin ne olduğunu anlafÂmıyordu. Sadece sesler Muruyordu, İmdat istemek beyhude idi. jig â duydu. | Bellami Yi, ötekini | ÇEVİREN: fa Hem.. Bir cisim hafifçe, Fiterin göğ- süne doğru çarpk. Bu suyun üzerinde yüzen bir masa idi. Fiter boş eliyle onu kendine çekti, ayakları tavana gelmek suretile çevirdi. Aklına bir şey gelmişti. Masa, Valerinin sikletini (o çekebilirse ohu üzerine oturtabilir, böylece en son raddeye kadar, ona hava teneffüz etmek imkânı verebilirdi. Lâkin ne diye &i- zın son dakikalarını ve son dakikaların fecaatini uzatacaktı.? — Su, boynuma kadar geldi, bir basamak daha çıkayım. Bu feryadı koparan (genc Lasi idi. Fiter: — Rahat dur, dedi, yoksa seni aşağı iterim. Fakat Las, çılgınlığın ve korkunun verdiği müthiş bir kuvvetle Fiterin taz. yikinden kurtulmuş, ileriye, bir basa- mak daha yukarıya atılmıştı. Bununla beraber Lasi tahmininde yanıldı, ve bü- yük bir gürültü ile suya düştü, düşer. ken de bağırdı: — Kurtarınız beni, yüzmek bilmiyo- rum. İmdat. — Kıpırdama, Fiter, dedi, mesele o kadar mühim değil, İki dakika © evvel ölmüş ne çıkar? Biran evvel bu iş bit- miş olur. Nasıl olsa biz de. (Devamı var) bırak Fakat genç kadmbu işe o kadar dalmıştı ki : Ormandan çıkan bir | adamın büyük bir ağacın alında du- £ rarak kendisine bakmağa başladığı | nı görmemişti. Bu adam Ceynin uğraşmasını, dudaklarında acı bir istihza gülüşü , gözlerinde uğursuz bir kötülük ate: | siyle gözetliyordu. “Ceynin o sırada ! kayığın içine atlamış, tekneyi altı- na dokunan kıyı çamurlarından kur: tarmak için, içindeki sırıklardan bi» rini alıp çayın dibine dayıyarak it meğe başlamıştı. Böyle uğraşırken | hasıl gözleri ormanın kıyısına doğ- ru kaydı. Ceyn orada duran adamı görün: ce ağzından bir korku çığlığı yük“ seldi. Bu adam Rekoftu!.. Şimdi Rokof çayın kıyısma, ka» yığın olduğu yere doğru bütün hi- ziyle koşuyor, durması için haykı- rıyordu: — Dur açılma; yoksa ateş ede" ceğim!.. Üstünde tüfek olmadığına gö- re ne ile ateş edebileceğini anlamak güçtü. Ceyn, kendisinin konak yerinden kaçtığı zamandanberi Rokofun başı- na neler geldiğini bilmiyordu. Geri: den arkadaşlarının da geldiğine hük- mediyordu. Bununla beraber * genç kadın, ne olursa olsun, bir daha bu alcak a- damın eline geçmemeği kafasına koymuştu. Onun tarafından yaka - lanmaktansa şuracıkta en büyük iş- kenceler içinde ölüp gitmek bin ke re daha iyi idi. Ceyn bütün kuvvetini elindeki sırığa verdi; İki saniye sonra kayık camurdan büsbütün - kurtulacakti. Kayık çayın hızlı akıntısına gi Ruköf kendisine “yetişemiyecekti.. Çayın kıyısında Rokofun istifade e- debileceği başka bir kayık olmadığı gibi, o timsahlarla dolu olan derenin sularına atılıp yüzmesi de Rokof- un harcı değildi.. t & 28 MART — 1937 Bir ermeni kadını: “He bu eve bir arvat daha aparıp getirdiniz, evlâtlar ?.. Kıyak (Geçen tefrikalarm hülâsası) Yeniçeriler, beni esir etmiş, kadın kılığına sokmuş, ağzımı tikamiğ, meçhul bir yere gölürüyerlardiı. Su. başının adamları yolumuzu Kesti, A — Maşallah; maşallah... — Ne varmış? — Hele bakm şunlara... Dahada 1$7,, diye soruyor. Bu müba. n ayında... Hele bu Kadir gecesinde?... Gelin peşim sira... — Sen daha bizi peşinden getirecek İ adam değilsin... — Ulan bire... Şu küstahlara da ba- kın... Şakır şukur bir çelik sesi işitildi. Kılicin kılıca çarptığı işitiliyordu. Ben, içimden: “ Ah, şu yeniçeriler mağlüp olsa. ,, diyordum. rdenbire aklıma geldi: “ Ne aptalım... Ne duruyorum... Fırsat bu fırsat... Kaçsam ya..,, Başımdaki örtüyü attım, Btrafıma Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A, E. Rokof şimdi Ceyni yakalamağı düşünmüyordu. O ancak kendi ca” nını kurtarmağa uğraşıyordu. Göz- leri önünde, Tarzanı iri vücudun- dan, maymunlarla Pars korkunç ağız ve pençelerinden başka bir şey yoktu.. O ne olursa olsun kaçmak, uzaklara gitmek, Tarzan ile cana- varlarından kurtulmak istiyordu . Herifin bu korkusu o dereceye gel mişti ki: Ceyn kendisini kayığma almış olsaydı kadına karşı besledi. ği kötü düşüncelerden, . şimdilik ol- sun vaz geçecekti. Rokoffun eli sandalın başını tu- tacağı sırada, tekne açık suya doğru yüzüverdi. Rokof bir karış daha ileriye atıl- mış olsaydı isteğine kavuşacak, hem kayığı, hem kadını ele geçirebilecek ti. Zavallı Ceyin, can korkusile ka- ğı itmeğe öyle uğraşmış, o kadar ük bir heyecan ile çalışmış. idi ki tekne yüzdükten sonra, sinirleri birdenbire başanarak bayılma dere- celerine gelmişti. Şu bir dakikalık zaman, ona bir asırlık işkence yeri- ne geçmişti. Genç kadın kurtulduğunu düşü- nerek: — Çok şükür Allaha! Dediği sırada kıyıda kalan Rusun yüzünde bir gülüş seçti. Rokof gü- lerek çayın kenarına çömelmiş ve kumlar üstünde sürüklenen bir şeyi yakalamıştı. Ceyin korkudan yeniden bayılma deröcelerine gelmişti, gözleri fal taşı gibi açılarak bakıyordu. Rokofun kum üstünde yakaladığı şey, kayığın bir ucu karada kalan. ipl idi, Ceyin bu vaziyet karşısında bir denbire şaşırdı. Fakat çok geçmeden yüzü sertleşti; gözlerinde biralev parladı. Yanında bıçağı yoktu, * fa. kat kayığın dibinden tüfeğini aldı. Rokofa çevirdi. Korkak herif kadı- nin acı bir sesle: | eğlenin !,, dedi bakındım: Voyvoda caddesindeydim... Beni getiren üç yeniçeriyle subaşı adamları çarpışiyordu. Tabanları kaldırdım. Fakat tam dönemeçlerden birini sapıyordum Xi, meyhanede beni bağ. Uyan Hamza, karşıma çıktı, Dev gibi cüssesiyle mâni oldu; — Nereye kaçıyor bu karı?.. Bileğimden yakâladı. Gözlerimin içine doğru fenerini yaklaştırdı. Ben: — Bb... bb... » dedim, Ağzm tıkalı olduğu içinbir şey söyliyemiyordum. Hamza, köşebaşından “kavga eden. lere doğru bakmca, meseleyi çaktı: — Ha... Sen?... “dedi, , Demek ki kaçıyordun.. Fakat kaçmamalısm... Ben seni ölümden kurtardım... Onları teslim etineye mecburum... Sen de ba. Da uy... Yürü bakalım... Göreceğin pek mühim vazifeler var... Palasını çekti. şimdi Ceyni yakalamağ düşünmüyordu. O ancak kendi İcanıni kurtarmağa uğraşıyordu — Bırak kayığın ipini, yoksa ateş ederim!.. Diye haykırdığını görünce, Cey- nin sözünü yapacağımı pek iyi anla” dığından elindeki halatı bırakıverdi. XV Tarzan izleri kovalamağa başlar başlamaz Ceyin ile Rokofun bera- ber yoletuluk etmediklerini anlamış- tr. İzlere göre evvelâ Ceyn gidiyor ve Rustan hayli ileride bulunuyor” du. Fakat Tarzan ilerledikçe, Rusun kadına yaklaşmağa başladığını seç- mişti, Maymunların oğlu şimdi birleştikleri yoldaşlarile birlikte, izler üstünde İ yerek, İskenderin adamlarmdaf hızlı hızlı yürürken yere çömeliyor. | izlere bakıyordu. Nihayet Mugambi | çayına yaklaşırlarken delikanlı anla- dı ki: Ceyn ile Rokofun arasmda ancak'yüz metre kadar uzaklık kal muşti. Tarzan artık Ceynin de, Rokafun da kendisine çok yakın, «biraz ileri” de yürümekte olduklarını iyice bili- yordu.. Yüreği derin bir coskunluk: la carpıyordu; gözlerinden alevler saçılıyor, dişleri sıkişiyordu. Çok hızlı yürümeğe-basladığından yol daşları kendisinden geri kalmışlar” dı. Tarzan ormanm ağatlarından bi-. rine tırmandı, Daldan dala atlıyor, yıldırım gibi - ilerliyordu. Nihayet Mugambi çayının kıyısma çıktı. Bu- rası Ceynin kayığı bulduğu ve dere* ye açılacağı sırada Rokof tarafından yakalandığı yerdi. Maymunların çocuğu kıyıdaki kumlar üstünde aradıklarınm ikisi” nin de ayak izlerini buldu. Fakat suyun! kıyısına geldiği vakit orada, ne o iki kişi, hede kayık vardı. Tarzan bütün keskinliği ile, derenin üstünü, uzak kıyılarını uzun uzun araştırdığı halde bir iz, bir nişan bi- le göremedi. , (Devamı var) Arkadaşlarını kurtarmağa yürüdü Bir an mütereddit kaldım: “Göreceğim mühim vazifeler Ts Bu da ne demekli?... v Fakat, o, başını çevirerek fıs)dtâi “e Nereye kacıyorsun?7... Ki) seni, Aysenin bulunduğu yere götür ceklerd , İşte, bu söz, beni büsbütün bÜYÜ” di, Artık, ne yaptığımı farketmedi” eski yerime döndüm... Hamza, göğremiş bir aslan giyisi Onun, iriyarı vücudü ile, müthiş #* etleri tzerine, subesnm adi dağılmak mecburiyetinde kaldılar: ğ — Hamza dayı... Eksik olmin biri ba ve onun elini öptü. Sonra, suratıma doğru bi sallıyarak: — Ulan kârata... Kaçıyordun İskender, Hamzaya: — Hem bizi kurtardım, tabansızı bize getirdin! . Örtüyü yeniden başıma sırada: — Sakin bu zavallmm ecdame mıyacaksınız! Vaşlinizi unu dedi. İskender: — Unutmayız... Zaten öyle ir yetimiz y: Lâkin burada fasl& mıyalım. Subaşının adamları yeride” adam toplayıp peşimize düşerlef” — Öyle, oğlum.. . Hakkın > Haydi Allah selimet versin.« güzel eğlenin.. di Başım örtülü oleniğiz için hi w görmüyordum. Üç yeniçerinin iyisi ni elimden tutarak, adetâ kı durd ydiğii Lei ge du. Çok geçmeden, bir yerde Bir anahtarın bir kapıda dö duydum. Bana: — Esiği atal Atladım. £ Bir taş avludan merdivenleri çıktık, Bir Ermeni kadının sesi: — Bir arvat daha, .sparıp BÜ niz? pi — Evet, dudul. Fakat artk işin bitti. Haydi, yat, uye — Kıyek eğlenin... Yüreğim gümbür gümbür 8' Beni nereye getirmişlerdi? Hele min Hamza mıdır, Hâmzâ am ği dır, hör neyse, o iriyarı herifin dikleri aklımdan çıkmıyordu: “Göreceğin pek mühim v * VAP... f - dediler. yürüdük. gen idi dg yiğelt! © “Seni Ayşenin bulunduğu yet türeoekler...., ; seg0i Zemini ahşap ve kârgir olan vi sofalardan, odalardan gectik! © ei Herbirinin methalindes bel ark götütenler, duruyoralr, N kapıları açıyorlardı. N war Derken; © sonuncusunda; 99 oki halılara değdi; Burnuma güz lar çalmdı, © il Bir sesiz : — be Sir arkadaş dah geli * ein e mak Tu. R lskönder: İ m — Evet! , dedi, 0'de. Hanlar leri, gemi azıya aldığınZ” alacak olduğu gibi, burada bağ © 09 Ne zaman uslanır, akılları” 7 mân çözeceğiz... Aranıza dart ş Hakikaten de, beni, oturEi.. pl re, kollarımdan ve ayakları i aldılar, 7 Bu işi bitirdikten sonr8. açtılar. İşte'o zaman ye Zara, tüylerimi diken e, tüy ç 4 v0 A