kurşuna (Baş tarafı 1 incide) kain, eroln, afyon, morfin, ve altın kaçakçınmı ancak tabanca adlı hâkim muhakeme etmelidir. Kaçakçılık frengiden beterdir. Fren- giliyi tip tedavi edebiliyor ama ka. ! | çakçılığa alışan adamın mahküm olup hapishaneye girmekle bir daha ka. çakçılık yapmaktan menedilebildiğini. yirminci asır, henüz idrak etmiş de- ğildir. Kaçakçınm şerrinden cemiye. tin kurtulması için tek çare vardır: “Onun cemiyetle olan temasmı kö- künden kesmek...,, Bu neticeyi verecek en hafif ca müebbet kürek ve müebbeden ihtilât. tan memnuiyet cezasıdır. Ve h#kim. Jer, kaçakçı denilen habise karşı bir hayli merhameti ifade eden bu ceza. Yı, en az üç yıl içinde vermeye mezur İ olamamalıdırlar. Dehşetli bir terör başlamalıdır. Mü- © — cağele teşkilâtınm yakaladığını kur. yanmis Tıpkı Çinde olduğu gi- Hapishaneler bügünkü - şekilleriyle € Kaçakçı için hir İstirahat yeri, bir sa- matoryom olmuşlardır. Herifler ko. Kuşlarda yan gelip ense büyütüyorlar Ve iki ayaklarmı uzatıp, gözlerini ci. aralarının dumanlarma daldırarak profesyonel bir katil soğukkarlılığıy- Ia müstakbel cinayetlerin projelerini, plânları hazırlıyorlar. Hattâ belki de şirketler kuruyorlar, teşkilâtlarnı genişletiyorlar, tecriibelerinden aldık. : ları derslerle daha İnzıbatlı çalışma 5 programları çiziyorlar, İhtisas mehkemelerinin verdikleri para cezalarınm ise hiçbir tatbik! kıy- meti yoktur. İşte yıllardanberi görü- len davalarm tekemmül etmiş dosya. PO mamıştıığ e. N Acabâ bu sefil mendeburların parr. ları mı yoktu da ilâmlardaki hüküm- ler infaz edilemedi? Hayır... Vermi- Yorlar. Zira bin lira da, bir milyon Ji. ra dr hapse tahavvül edince azamisi bir yıldır. Serseriler birer yıl daha ya. b İp çıkıveriyorlar. Bu vaziyet karşısmda kaçakçılığı takibe memur istihbarat ve mücadele teşkilâtımızın uğradığı zorlukları bir düşününüz. Bir defa yakalanan kaçak- çı bütün mücâdele teşkilâtimizin ça. © İişma tarzını, istihbarat sistemimizi © ©n mahrem esrara vâkıf bir memur ları gözümüzün önündedir. Bunları | tetkik ediniz, göreceksiniz ki on bin. lerce, yüz binlere lira para cezasma mahküm olmuş nice kaçakçı vardır | ki, devlet bunlardan on para bile ala- | i el öğrenmiş FR şii Kin haddin EN (Baş tarafı 1 incide) ypaktn sıkıştırdıklarını öldürmekte. p Tasi kumandanlar arasmda, “son © bozgundan dolayıbir anlaşmamaz- lik başlamıştır. Franko ile arkadaşla” senn arasında dehşetli kıskançlıklar rdır. Herkes biribirinden kork- ta ve Taraftar toplamaktadır. YAsiler o derece teşkilâtsızdırlar ki, © hiç birzaman kuvvetlerini hücum et tikleri noktada teksif edemecmekte. dirler, Hükümet kıtan mukabil bir hücum yapınca topçu ve leva: zim kısmının fena işlemesi yüzün. 'den asilerin en ufak bir mukavemet ökelimemekizdirleri Fırkalar ve ,kolordular hep müstakil olarak hare 'Ket etmekte ve kolordularm erkânt harbiyeleri biribirleriyle temas te- min etmemektedirler. © İspanyollar ve İtalyanlar müte madiyen aralarında kavga etmekte- dirler, Almanlar bunları iğrenerek ve teksinrrek seyrediyorlar.., © Gazete şimdilik Frankodan ni © hai netice alacak bir taarruz bekle. © Nemiyeceğini kaydediyor. “Hükümet filosunun faaliyeti 5” Valancia, 28 (A.A.) — Hükü- pe Malaga, Melilla, Mot- ii bombardıman etmiş olduğu hü et tarafından neşredilen bir teb. aş beyen edilmektedir. Cumhuri- p gemileri Carthagenedeki | ğ Zehir kaçakçıları dizilmeli varsa bu mel'unu bir daha yakala... Hem yakalasan ne olacak? Yine ya- tıp, yine çıkacak değil mi? .. . Bir cemiyetin bir mücadeleyi kabul etmesi demek bir fevkalâde vaziyetin mevcudiyeti demektir, Mahkemeler, fevkalâde işler gören müesseseler de- ğildir ve adliye kuvvetinin her delili ancak bin tezgihtan geçirip kontrol ettikten sonra kabul etmeye mütema. yil bünyesi, kaşakçılığı süratle orta. dan kaldıracak ve . kökünden kazıya- cak derecede sert deği Kaçakçılığa karşı öyle bir mücade. Je açmalıdır ki, kaçakçılık imkânsi? bir hale girmelidir. Bugünkü hüküm- ler kaçakçılığı yalnız güçleştirmekte- dir. Halbuki kaçakçılığın güçleşmesi kaçakçınm ekmeğine yağ #ürmekie. Gir. Zira, kaçak eşyanın temin ettiği fayda, kağakçilıktaki: güçlüğün artışı nispetinde artar. Yani mal azalmasa bile, güçlükle tedarik ediliyormuş gi. bi bir süs verilir ve fiatlar yükselive- rir, Eroin mi istiyorsunuz? Emrediniz, getirirler. Kokain mi istiyorsunuz? Emrediniz getirirler. Döviz mi kaçır. mak istiyorsunuz? Muradmıza erebi- lirsiniz, Kaçak ne istiyorsunuz? Bidiven mi” Deri mi? Çorap mı? Pazen mi, ipekli mi? Piyasamızda bunu bulmaktan kölay ne var? Demek ki kaçakçı, dalaveresini, bü- tün didinmelerimize rağmen rahat ra. hat çevirmektedir. Hattâ bugünlerde bazı köşebaşlarında, şeritsiz ve kra. vatsız bahriye neferi kılıklı birtakım adamlar önüne gelenin karşısma çıkr- yorlar: — Askerken Maltadan adlrk.. En güzel ipekliler! Bir elbiselik dört lira. ya! Deyip açıkça kaçak olduğunu söyli- yerek alışveriş ediyorlar, » Vw Şüphesiz bunlarm kıyafetleri# de İ uydurma, Sahtekârlikları kadar na mussuzlukları da meydanda bu herif. lerin... Velhâsıl, kaçakçı hâlâ bu memle. kette dert. Kaçakçılığı karşı uykusuz kalarak, yırtınıp didinerek çalışan me murlarımızın enerjileri heba olup gi. diyor. Hayır, bayır! Buna kat'i bir çare bulmalıyız. Ve mutlaka merhameti ve çok ince eleyip pek sığı dokuyan adli formaliteleri bu sahadan uzaklaştır- maliyız. Nizamettin NAZİF Asileri üssü hareketlerine avdet ederken a- siler tarafından barnbardıman edil. miş ise de isabet vaki olmamıştır. EİN bilhassa artmış olan cumhuriyetçi tayyareciler asilerin Madrit cephesindeki mevzilerini ve Saragosse, Huesta, Teruel, Almi- devar, Helchite ve Viveldabrio şe birlerinin askeri hedeflerini müessir surette bombardıman etmişlerdir. “Yüksek faşist meclisi nüfusu ço- ğaltmak için fevkalâde tedbirler al. muıya karar vermiştir.,, — Gazetelerden — Birinci tavşan — Kocan nerede? Bu günlerde hiç görünüyor? İkinci tavşan — Teknik müşavir 0- larak İtalyaya gitti. e ğe ya Eat Atatürk Gençler arasında Büyük Önder o Atatürkün, evvelki akşam Ankara Halkevinde tertip edilen Uludağ gecesine şeref verdiklerini yaz- miştak. O akşam halkevinde toplanan genç- lik bir telgrafla tazimlerini Büyük Şefe sunmüuşlardı. Biraz sonra Atatürk biz. zat toplantıya şeref © vermekle bu tel- grafa cevap vermişler ve gençliği sevin ce boğmuşlardır. Bu esnada Atatürkün refakatlerinde profesör (Bayan Afet, Hariciye vekili Rüşü Aras, Maarif ve- kili Saffet Arıkan, General (o Fuat, Ge. nöral Kâzım (Samsun) Al Kılıç, Salih Bozok bulunmaktaydı. Biraz sonra Ankarayı ziyaret etmiş olan Hindistanlı Jal Parsi ile hemşire- sini de yanlarma kabul etmişlerdir. Büyük Şef, tazim telgrafında gençli- ğin yorulmadan izi üzerinde yiltümeğe ant içtiğini bildiren cümleye (temasla İnsanım yorulabileceğini fakat çetin da- vaların peşinde dinlenmeden yürümek lâzımgeldiğini beyan buyurmuşlardır, Bir gencin söylediği “Dağ başını du. man almış,, şarkısı dolayısile de Samsu na ayak bastıkları o tarihi güne ait bir hatırayı anlatmak lütlunda . bulunmuş: lardır. Atatürk, Türk milletinin yeni- den doğuş tarihi olan günde Sömsuna ayak bastıktan sonra yanlarında Salih Bozok ve Cevat Abbasla kırık (dökük bir otomobile, fakat Oo yürekleri yüce Türk milletinin kudret ve atisine karşı inanla dolu olarak yol aldıkları sırada bu şarkıyı tekrarladıkların: söylemişler. dir. “Güneş ufukta şimdi doğar, yürüye” lim arkadaşlar,, cümlesi, Atatürkün bu yüksek hâtrası dinlendikten sonra en manair şekil almış oluyordu. Bir mil- let davası için imanla delu bir göğüsle ilerliyerlerin yolunu (o ufuktan elbette doğacak güneş aydınlatacaktır. O Bu marş Türk milletinin ufuklarına güneş . gibi doğan Atatürkün Samsundan çikış hatıralarına karışmış ve şimdi onun bü yüksek izahile tnucizelerle dolu bir ta- rihin sayfalarına malolmuştur. Atatürk Efganlı © bir talebenin bu toplantıda bulnumak saadetini izhar e- den hissiyatma karşı da iltifata bulun- muş, Ankarada tahsil etmekte olan kar. deş milletin çocuğu, bu yüksek gecede- ki heyecanınm bütün Hayatınca taşıya- cağı en mukaddes hâtıra olduğunu duy. gulu bir dille ifade etmiştir. Iki kolordu ha- rekete hazırmış (Baştarafı 1 itcide) yaya karşı vaziyeti matbuatı endişeye düşürmektedir. Le Peuple bu hususta diyor ki: “Musolininin İspanyayt istilâ etmek. ten vazgeçmiş olduğunu .söylenmekle ağrımızı kapamak istiyorlar. Halbuki Duçenin haysiyeti bu istilâyi icap etti- riyor. Hâdisat bize şu işin mahiyetini öğretecektir... Ocuvre, şöyle yazıyor: “İspapıyada kalan beş fırkasını tak- viye için olsa dahi İtalyanın bu memle kete yeni kıtalar sevketmesi ihtimal da. Kilindedir. Fakat Londra ile (o Parisin herhangi bir şekilde buna mani olmak için manevi bir mecburiyet hissetmeme | lerini teminen İtalya bu sevkiyatı ale- niyete vurmadan yapacaktır. Buna mey dan vermemek içindir ki Valensiya hü- kümeti Milletler cemiyeti konseyinin toplanmağa davet eiilmesini istemek. tedir.,, Le Populaite, şu mütalcayı yürütü- yor: “Londra komitesinde çalışmağa de. vam edilebilir. Fakat İtalyanın her an ademi müdahale köntrolünü tehlikeye düşüreceğini bilmek.ve şimdiden buna mani olacak tedbirleri almak şartile., Amerikadan gönderilen bayrak Valensiya 27 (A.A.) — Amerika s01- yelist partisinin mümessili San Baron Dışbakan: Alvarez Delvayoya Ameri- ka sosyalist seridikzlarnın — İspanyol işçilerine hediye ettiği biyrağı vermiş. tir, San Baron söylediği kısa o nutukta, Amerika milletlerinin, İspanyol prole- taryası taraflmdin kahramanca müdsfaa edilmekte olan davaya karşı sempatisi- iğ? ŞAKA Yemekte Küçük Selim anne ve babasiyle birlikte gittiği misafirlikte akşam ye- meğina kalmıştı. Sofrada ev sahibi. ne sordu: — Yemekte bu kadar kalabalık olacağını bilmiyordunuz değil mi? Ev sahibi işi alaya dökmek isti- yerek sordu: — Kim söyledi sana bunu, kar. ! İyi galar mı? Çocuk cevap verdi: — Havır, tabağıma koyduğunuz yarım piliç budu! Kadın (göz doktoruna) — na isterseniz çocuğumun tiyacı yok, Alfabeyi öğreni difi de! Dalgınık Tramvayda kulak misafiri duk: kadar dalgın” — Bugünlerde o ki sorma. o Yağmur yağıyordu Şemsiyemi evde unuttuğumun. yağ mur durduğu için kapatmak intedi ğim zaman farkma vardım! İtfaiye haşçavuğu bakyo” yapıyor! Berberde İzzet berberle şaka etti: — Benden saç kesme parasını yarım almalısmız, baksanıza başım da ne kadar az saç var: Berber gülümsiyerek itiraz etti: — Bilâkis! — Neden? — Başınızda saç ararken az mı > : z Baba (çocuğuna) — Gider, veni kasbediycein! kat et, önüne bak. ı yi Içki müjdeci? — Komşu amca, komşu en — Ne var oğlum? — Babam selâm söyledi, Ler ödünç olarak bir tirbuşon ei Şimdi gene benimle geri yol — Ya? Şige aşacak demek? — Evet, N — Peki yavrum, babanm istedi ğini bizzat ben götüreceğim, M8” ki şişe açacak! “Bakkal — Müşterileri. kaçırmamak için fiatları görünmez mürekkeple yazdım! Küfür Seyrüsefer memuru — Hey! kendinizi kim zannediyorsunuz? Şoför — Ben mi? Sizin maaşı- nızı temin etmek ve bu suretle tara- fmızdan tahkir edilmeğe imkân ver- mek için vergi ödeyen bir vatan- daş! Not — “Humorist.. isimli İngi- lizce mizah mecmuasından aldığı- muz bu fıkra gösteriyor ki İngiliz po- lisleri adam akıllı küfretmesini bil- medikleri gibi İngiliz şoförleri da pek ulıngan zevat! — Ben sana “otomobil serin yerek,, dememiş miydim. 8:8 j yaptın, değil mi? 0 — Evet, bir boksöre çarptım! * | Zenciler v5 Amerikalıl8 İl Amerikalıların zencileri ği medikleri malüm.” Bu sebep b vallılari linç ettikleri yetmY? gibi sık sık alay mevzuu da lar. İşte, zencilerin kalın kafalı © duklarına dair bir Amerikan ! He Bir zenci mahkemede ği kendisine fena muamele © len sikâyetçiydi. Hâkim: — Demek, Con kafanıza si tencere indirdi öyle mi? diy8” — Evet, hem de öyle çi, , vurdu ki... — Peki ama doktor sizi eri e ne ettiği zaman başmızda yara, bere görmemiş. 5x Evet orası öyle, fakat — Fakatı ne? a — Doktor tencereyi Hg b MODERN BİNALAR — 2 mimar, çabuk Deli Mer 2 LİN