Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
MEZELE/: : Taç giyme - - merasiminde Negüs Dünyanın en yeni “kral ve ilmparator” u için yapılacak taç giyme metrasimine tahtını en yeni kaybetmiş “kral ve imparâtor” un. yani ;Ne. güs'ün de davet edilmiş olması ortaya yeni bir mesele çıkardı. Avrupa- nım muhtelif merkezlerinde -bir endişe değilse bıle bir şuphe belirmış bu-' lunuyor: “Acabâ İngiltere ile İtalyanın arası gene açılıyor mu?7, “Tehlikeli bir kriz'in arifesinde miyiz?” diyenler de eksik değil; Zir * ra bu davetin Adis Ababa suiRastinden hemen 'bir iki gün'sonra yapf*. DNi mış olması hakikaten bir hayli düşündürücüdür: - » vi Büyük Habeş şefi Menelik'in, birinci Aduvâ. muüharebesinde' İtalyan :” ordusunu imha ettikten sonra, Habeş payitahtmın. istasyon- meydanına diktirdiği aslan heykelini Mareşal Graziani *yaralanmazdan . birkac: gün evvel söktürmüş ve Romaya, Mussoliniye göndermişti. - Bu; Negüş'lerin arması olan “Jüda Arslanı” nmartık müzelik -olduğuna,. yani “Belkis. çocukları” saltanatının yerinde yeller estiğine bir işaretti. A Akabinde Graziani ile erkânıharbiyesine .malüm . Suık:.ıst yauıldı Şimdi de bir Negüs ordusu kumandanı sıfatiyle harbederken,esir edilen - Ras Desta'nım bir asi muamelesi gördüğü günlerde Negüs'ün. kendisi İngiltere nezdinde elçi bulunduran bir devlet reisi sıfatiyle taç giyme merasimine davet edıhyor yan anlaşmasında bir türlü ciddi bir kiymet gormeye alışanuyanları' fazla. hassas olmaya sevkedebilir. Faraza bu dâvetin, bir müddettenbe. ri (Almanya - Avusturya - İtalya ve Macaristan) “arasında yapılacağı söylenen dörtler paktınım yeniden tekzip edilişine, “Almanya hariciye nazırı Fon Noyrat'ın Viyana istasyonunda' “Hayl Hitler!” karşılanmasıma ve Mussolini 'ile Hitlerin Peşföde büluşâtakları rivayet edildiği bir zamana tesadüf etmesi de “teemmüle Şşayân'”'” görülebilir.” Ama bütün bunlara rağmen bu mesele bir hayli basit, yani gayet yavan' bir protokol meselesinden de ibaret olabilir.. Negüs'ün Londradaki- Se: firi Dr. Marten Londrada çok hürmet gören bir adamdır.'Belki: de“onun: gahsi teşebbüsü ile hükümdarı bu merasime davet edilmiştir. Negüs'ün: Mareşal Grazianinin burnu dibinde Cibutide de bir konsolosu vardır ve bu konsolos Cibutide her konsolosun gördüğü muameleyi görür. Neden sefir Marten de Londrada diğer sefirler gibi muamele görmesin? Bizce bu hâdisenin en mühim nöktası şudur: Geçenlerde bu sütunda Balkan Paktmı üçühdü yildönümünden bahi |.. gederken demiştik ki; “bu üç yıl, iki günde bir yeni'bir pakt “yapıldığı ve her pahtm nihayet üç ayda foyası çıktıgı bir devırde çok mühim bır : kudreti ifade eder.,, ! zi bir parça daha sağlamlaştırmış oldu. Zıra bır 'ert!” ıqıtılse herkes endişedoi- ue 9 B VALĞA G “Acaba İngiliz' İtalya.n a.nlaşma.sı mir bozuluyor'*"' di Bü ânlağma bt kadar mi esassız? Bu kadar rrfı'"tmâ'îîîz'? KAAKALSISA & Ve niçin her hâdise'yi dünya, hep böyle dramatik tarafımdan alryor? İngiliz milletinin, dominyon milletlerinin ve, bir haıylı mustemleke kavimlerinin kaza ve kaderi üzerinde hukmetmege davet olunân S. 'M. Altıncı Jorj bugün ne derece şahane bir talie sahip âddediliyorSa, am: hart diliyle konuşan bircok asaletlü Ras'lara; küçüklü büyüklü. sultan. lara ve on iki milyonluk bir halka lıukmeden bir.tahtı kendi rızasiyle . terketmesi beklenen 8. M. Haile Selâsiye de o derece şahane (!) bir ta- lihsizliğe sahip addedilebilir. - Bunlardan biri bugünkü ıhtışamını hıc naralâriyle - BT A ı» * ,.'.:._,ı .;ğ beklenmedik bir anda ağabeysi olan Kral Edvard'ın istifasma borçluduür, — diğeri de yıldızınm bugünkü sönük halini dünya siyasasının hiç umul, d madık cilvelerine... Kimbilir, belki de İngiliz hariciyesi taç giyme merasiminde, bu tezadı göze vurmak istemiştir. Genç bir hükumdar'ıgn böyle bıı; tezadın “fazilet terbiyetkârisi" olamıyacağı iddia edılebıhr miz, içbee ŞERİP “GÜNDÜZ. — B | N Ötür ç — d 4 Almanya, 1svıçrğğe teminat verdi Hitler “Isviçrenin masuniyetine riayet edeceğiz,, diyor Almanya devlet reisi Hitler İs- wviçre konfederasyonu reisi ile - Al- manyada görüşmüştür. — Federal ayet edeceğiz. Hdi konseyin neşrettiği bir tebliğe naza- ran Alman devlet reisi Almanya - İsviçte' münasebatı için şöyle de-' mıştır stıçrenın şimdiki şekhyle . Avrupa için vücudü bir zarürettir. Biz İsviçre ile çok iyi komşuluk mü- nasebetlerinde bulunmak - suretiyle dostça yaşamak temennisindeyiz. “Ayni zamanda decek bütün meseleler hakkında İs- veera ile halisane bir surette anlaş- mak istiyoruz. Geçenlerde Raictag'da söylemiş olduğum nutukta iki memleketin bitaraflığından bahsettim. İsviçre- yi tahsis etmek suretiyle zikretme- dim. Çürkü lsvıçrenm konfede- rasyon tarafmdan riayet olunan, devletlerce ve binaenaleyh bizim ta- — rafımızdan tanmmış bulunan bik; lığı, hıçhu' zaman münz zuu tegldl : rette söylüyorum. Bunu hükümeti- nize ve lsvıçre mıllehne bıldırebı- lrsiniz.,. *T F ederal konseyin neşretmiş oldu- ğu resmi bir tebliğ, konseyin . bu beyanattan memnuniüyetle malümat almış'olduğunu bildirr'nekte“dit. her ne zaman olursa olsun, İsviçre- nin masuniyetine, bitaraflığıma ti- Bunu en kat'i sw- , aramızda zuhur e- | Iki yaralama “hâdisesi - Dün akşam Sarıyerde” orta çcq-' me caddesinde. ekmekçi. Bayram ile. Mustafa ekmek parası yüzünden kavga etmişlerdir? Mustafa; “Bay- ramı ekmek bıçagıylc sol kölündan | ehemmıyctlı sürette, 'yaralamıştır.. Tahtakalede telefon sokağında İB numm'alr ıeV.rtl'ıı-?'o!:uran Akmet ' sisat hakkındaki kanun —w—*—-fmw F SE ea ga ” İ HABER —— ?Xîşam postast' Salkımsogutte bir | define bulundu - Altmlar defineyi aralarında pay- Tlaşan beş âameleden geri alındı Sirkecide Snlkımsogut caüdesin- de Hüseyin Çelebi camiinin minare- *si yaya kaldırımı üzerinde bulundu- gundan buradan gelip geçme müş- külâta uğruyordu. Belediye bunu nazarı dikate alarak camiı minaresi- nin. yıkılarak i içeriye yapılmasına ka- Yar vermiş, bu işi —münakasaya koy- muştu. mış, “birkaç gün evvel de minare- nin yıkılmasına. ba-;lanmıştır. ,Evvelki gün minarenin- zemin kısmındaki taşlar kaldırılırken — bir sedef çekmeceye tesadüf - edilmiş- , tir. Ameleler bu çekmeceyi açınca içinde bir hayli eski altınlarla bakır paralar bulmuşlardır. Ameleler bir araya gelip çekmeceyi açmışlardır. İ- çinden 1223 ve 1255 tarihlerine ait 250 kadar ufak altmlarla 300 kadar İhaleiki kişi uzermde kal- bakır yüz paralık çıkmıştır. Kalfa Saim, Ahmet, Mahmut, oğlu İsma- il, Hüseyin bu paraları aralarında taksim etmişlerdir. Kalfalarla ameleler hisselerine dü- şehn paraları aldıkları gibi sarraflara bozdurmuşlardrı. İşciler bu para- larr yerlerken Fatihte Hasan Halife mahallesinde 'oturan Bahaettin ve Mustafa isminde iki kişi zabıtaya müracaat etmiş, Sirkecide- Hüseyin Çelebi camiinin minaresinde çalışan ların eski devre ait para bularak tak- sim ettiklerini haber vermişlerdir. Bu nun üzerine zabıta tahkikata başla- miş, kalfâ ve ameleleri bularak tak- sim. ettikleri: paraları almışlardır. Sar raflara bozdurulan şaralar da alm- mzştır Sedef çekmece de bulunmuş' Iniğilterede Silâhlanma tahsisatı Avam Kamarasında *kâbül edildi lngıltere Avam kamarası milli müdafaa için istenilen fevkalâde tah- layıhasmı 132 reye karşı 305 /tey ile kabuİ et- miştir. © İşçi meb'uslardan Bellanger, hü- kümetin Almatı ve İtalyan milletle- rinin sulh.arzularmı daha ziyade na-. zarı ıtı'bara alması ve manda altında bulunan Alman müstemlekeleri me- selesini derpiş. eylemesi. laznn gel- İşte, hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkan şu mesele bu kanaatımı- -e) diğini söylemiştir. Muhafazakar meb' uslardan Max- muatemleke venli,'nb_q edeyhınde 'Du- lumnuş(ur i Bd ; Komünist'meb'us Göllgetr, İn- 1 gılüerenm tekrar silâhlanma siyase- tini tenkit etmiştir. ““Dahiliye nazırı Sir Con Sımon hükümetle mühaliflerrarasıridâ cid- di bir görüş. farkı olmadığını söy- liyerek - müzakereleri hülâsa etmiş, demiştir ki: “—.Şimdiki ahval —karşısında İngilterenin müdafaa silâhlarını e- » saslı surette'arttırmak lâzımgeldiği husuıunda müttehizdir. *Hedefimiz, Ldunyı sulhunu kuwetlenâımeı:-_ - Müthiş bir canavarlık Karısının bacakları- nın kesilmesine sebep oldu Muşun yukarı Hartas köyünde emsaline tesadüf edilmemiş bir ca- navarlık vakası olmuştur. Bu canavarlığı yapan Aliko is- minde bir köylüdür. Bu köylü ka- rısına kızmış ve onu ortada iki met- re kar varken evinden sokağa ata- rak uzak bir köyde bulunan akraba- larma gitmeğe mecbur etmiştir. Aliko karısı Asiyeyi sokağa a- tarken ayağındaki ayakkabıyı ve çorapları da almıştır. Saatlerce kar üzerinde yürüyen Asiye:yolda yarr donmus bir halde |-. " | jandarmalar tarafından kurtaârılmiş- ' tır. " da hastahaneye kaldırılan zavallı ka: . dının bacakları kangren olduğundan - ikisi birden kesilmiştir. Evvelâ civarbir.. köye- sonra Bu sabah bir yumurta “depösü yandı. — Bu sabah saat dört buçuğa doğ- ru küçükpazarda bir yumurta depo- sundan yangın çıkmıştır. 'Bu depo yumurtacı Afidraya aittir. Depouun altımda da Zarap Parsağyan ve şü- rekasma ait Makarna ımnlathanesı vardır. © lar gelmiş, “uyanınca etrafinı alev- lerin. sardr.g'ml görmüş, kendisini dışarı atmıştır. -- Yangını bekçiler de gördüğünden İstanbul gürupuna telefon edilmiş,*itfaiye yagın yerine giderek söndürmiye başlamıştır. İt- faiye yarım saat sonunda — yangını - genişlemedn söndürmüştür. Depor nun çatısı ve içindeki yumurta san- dıkları tamamen yanmıştır. Alt kattaki Makarnalar da sıkı - lan sulardan islanmıştır. Yangınım neden çıktığı henüz anlaşılamamış- tır. Yumurta deposundaki malların yirmi bin liraya sigortalr olduğu an- laşılmıştır.. Tahkıkat devam etmek BT tedır SA Yumurta depbaunda gece bekçı— si uyurken burnuna keskin koku - Ayda çatlaklık Rasathane Müdürüne göre Olamaz Son günlerde Amerika ve Avrupa matbuatımnı bir semavi hâdise meşgul ediyor. Bilhassa yeni dünya halkı bu ,hâdisenin tesiri altında ve dehşet i- çindedir. Mesele bir Amerikalı âlimin ayda büyük bir catlak görmesi ve a. yın ikiye ayrılmak Üüzere olduğunu. söylemesidir. - Bu hususta rasathane müdiri Fatin gbyle demektedir: — Amerika gazetelerının ve fenni mecmualarının . ortaya attıkları bu fikri'henüz okumadım. Bir şey söyli. yebilmek için her halde buünları oku. malr, ayni zamanda tetkikat yapma- tdd ' Maamafih şunu ilâve edeyim ki ayda yeni bir çatlak iddiasına imkân , göremiyorum. Çünkü.ay, - hayatiyet devresini ikmal etmiş, sükün bulmuş, ölü bir seyyaredir. Orada yeni bir zelzeleye imkân yoktur. Eğer hakika. ten yeni bir çatlaklık veya hufre keş. fedilmişse bu, yeni vücuda gelmiş bir çatlaklık olmayıp, ayda daha hararet ve hareket mevcutken vücut bulmuş çatlaklıklar ve hufrelerdir; ancak şim di keşfedilmişlerdir.,, Mimarlarııı kongresl Tüıkf”" 14 yaşında bir çocuk Arkadaşını taşla ağır yaraladı Beykozda Kavakdere caddesinde * 26numaralı . evde oturan Mahmu - dun oğlu 11 yaşında Hamza dün sokakta oynarken. ayni yerde otu- ye'm 14 Şaşmda Muhittin isminde bir 23 —-dan başindan taşla'ya-. minsims (Şömm.. (tablo). 28 — Die Jagdtrophâe (beyaz sofra rok 26 — Der Ofen (soba); 27 —Das t ', var). 30 — Die Hângelampe (avize). 31 -—Da.s weıâo %E d ylir ı hğadi ada a Lak A GK ASA tî, _ki';.:ı._ız_t_- Dü a&. w e .__L" Yaşıyan her şey gibi dıIlBI' temadiyen değişir. Bizim y duğumuzu torunlarımız doğ!'“ cak; belki de onlar bızım doğrum yanhşın ta kendisi diye gös! M ylv dir. Meselâ “yapmak” fıılmin Y”"dmı cı fiil olarak kKullanılması günden ne taammüm ediyor: tercüme W mak, seyahat yapmak... O £ ““, bundan elli yıl sonra “tercüme üi seyahat etmek” sözlerinin tah ıi' edilmez bir “archaisme” iddia olunabilir. 1937 seneâmde' W yaparsız? ne edersiz?” sözleri k"ıgm ' mıza ne kadar tuhaf geliyors3 yapı senesi çocuklarının da “alış veı'l! M | tım” yerine “alışveriş ettim” o kadar tuhaf bulmaları kab bildir “Yapmak” fiilinin “etmek” fiili yerine geçmesi benim 'injd:; dokunuyor. Ama ne yapalım? öl geçmek öyle sanırım ki m 4 gildir. Fakat hoşuma giden, dîlil“l' ıçll hayırlı sandığım ya.nlıglı.r # Meselâ Ömer Rıza Doğrul'un bif * — zısında gördüğüm şu cümle: w Bu yüzden Avrupa millet ' çoğu, fakat İspanya dövüşüyor... — Tan, 27. 2: 37. İ Böyle bir cümle 'bugün bizim w' ğimiza yabancı geliyor: “ wf nin coğu dövüşüyor ama Işpanyf'- j II*İ raklarında dövüşüyor” denm bi l?l tiyoruz. Böyle bir “icaz” m MW girtmadığı gün türkçe haylı leşmiş olacaktır. * * N , Şimdiye kadar mıstw# yarışı, menfaat tezadı harbi e| ramadı. Çünkü devletler le beraber yürüyecek ortaklar! *A miyorlardı. Tek başına dd l büyük bir tehlikeye pele Müttefikler henüz vüzuh ile İf yi ) lür etmemişti. — Tan (Günün F | seleleri),,27. 2. B10 «>y #L Birinci Çümledekı “harbi” ıyiı' 'f gil; burada imarefe” değil, Mı' kullanılması, yani ya sadece veya “bir harp” demek lâzımdı. kunuşta “harbi” “mefulün bih” Zil, “menfaat tezadı” nın “Mi zannediliyor; “bir harp” denilse bu da olmazdı. ) İkinci cümle (“Çünkü devletler , ile dördüncü cümle (“Mütbeflkler ı-fi nüz...') arasımda manaca hiç bİF ı!*w yok. Ancak biri türkçe, öteki tti'! ca kelimelerle yazılmış. “Evine gi Hanesine azimet etti. Beyti s.lîi tesrıf buyurdular” demek S*b ) üter | J şey... il- Buna sebeb, bugünkü d.ıliml"-ic W teradiflerin çok olmasıdır. İki r; yi radif kelime arasındaki ktiçrduî ”..1 lara da ehemmiyet vermiyo a şlrk” ; bi,-farisi kelimelerin türkçe i; fıei ; larını yerleştirmek ıstıyoruz- ijı’ 'wpı kat arabi, farisi kelimeleri d vgı yoruz. Neticede bir manad“ tel"" kelimemiz oluyor. ve bu hal mü dıf diyen haşivler doğuruyor. Müte ,p kelimeler bir dil için zenginlik © ı tan ziyade bir tehlikedir. ” KB Sovyetlerin denizaltı l“ılolarl Japonyayı endişe$” düşürüyormu?; ı,..ı Londrada çıkan Deyli Telgral ga tesi Sovyet denizaltı kuvvttı“m ğ V'İ şayanı dikkat malümat vef"“"wı bu küvvetlerin dünyanın en üst M . | nizaltı kuvveti olduğunu Idd" N tedir. içik de, Bu gazeteye göre, şimal Pl"i 40 #i | nizindeki denizaltı gemisi aded ; Baltık denizindekiler de bir k'.n?ğ halinde olmak üzere en a7 1:;;;;. olmaktadır. Her ay, Pass ( t bir gemi ilâve edilmalek). İ Öİ. retle sene sonündü0er Tiseh | ( B tır. » Flasche (bıf Gazete, ]arhange (m;k Ş l Bükbön (—»ignet eşyasi ). 25 (dv hatırası ). 29 — Die Wi