090 40 0 4 ppi tenp şim 5 oüşmDö YI OP POND PT) "aga; v4 Op SoNaEY “syojaala 9p oynpuod oan,p ayureğ 159 aşurulayo vr ap ONAN WI SUN YULA UFUK usanind (,2p,, #paüeg SUPBAEUAA) “uru *,, Bpumuos opayarışaı YoJüzE aa “Truyek “yapa ng pe your uofna$ j M8A AİD Ma Up, EİLOAŞLAYS OPULMOĞ. Epa “ard 444 » v9p zoyyoonu sp sayDö SOY, “pUk (DYE) YENE 4(ğ SUYUĞ LOU, LUNZYE NA IŞİN Ay, asya, Ypaju Jeyasuüiğ vpsang “PL MAKRO) op ugp nnd 9 vosasdl yoğ) “nazo U0,p onalmod 759 oruosuyd onbRU) iutdol0 ayzayayao “UL; Hourulus öoLA| iulrvpaueuu 14 SAOL YLŞS OPUŞDĞ ZEPZOYYSİNU “yaşi ON vs , 2OYYANU,, YES WE sağ oyrrofgig a4 aprers a ys üiğedo,, Tursoluma ia ZE -o(gıg 34 İses aşa opumn U1ğİso0,, 'apıpoğ puls sU) er 400p 1006 Av » Map SSŞYSOUE SAPAR DOO UN 4 “ayri yorum vi “ar unu O “uy yo, OUNYON op» arilımmyoş aPOJuMO DIY DT Model aöpe ao Gaye ag N sata opumo ppi tx solyai epomg Ean3 opudı U1ğeY0 vejo rerojara 04 yere ag opuMSI) Supk Çunuo PL, ZUTEK *yeyey “peyep9 yarı mg Ng Sok ul 4800, SA dajfruLırıĞolaşd © ma zeroşaşa SA yese aya opuusan uğ — (Z #aolrrek Ape AayE Saye aya Nİ opuı uğ — CE ana3 yusmunoy Wp :110p, 202 Fausta anladığını gözlerile işaret et. “ tikten sonra, dötladü. Bütün bu şeyler, gayet kısa bir gö man içinde cereyan ettiğinden Pardaya- nın hiçbir şeyden o şüphelenmesine im. kân yoktu. Faustanm yüzünden öyle bir soğuk kanltlık ve sölcünet okunuyordu ki, Par dayan onü takdir etmekten kendisini a- lamadı. Faüsta dönklükten sonra mağrur tav rile Pardayana doğru yürüdü ve, arka arkaya sıralanmış olan büyük sıraların en sonuncusuna doğrü ilerledi. Ve Par dayana oturmasını işaret etti, Pardayanı çok iyi tanıyan Fausta, o. nun bu davete icabet edeceğini kat'iyet le biliyordu. Nitekim, Pardayan, kendi sine gösterilen yere oturmakta © hiçbir mahzur görmedi. Halbuki Faustanın onu buraya oturt- masında mühim bir sebep vardı. Kristobalin biraz sonra bir çok mu.|* hariple oraya geleceğini bilen o Fausta biran içinde bütün vaziyeti kavramıştı. Pardayahın Üzerinde, silâh (o olarak yalnız ufacık bir kama vardı. Binacna- Jeyh, kılıçlı birçok insanlarla çarpışma» sına imkân yoktu. Muhakkak ölecekti. Yalnız bir şeki'de kurtulabilirdi. O da gizli kâprlârm birisinden kaçmak sure. tile, Fausta; Pardayanı en son sıraya oturt makla, onu çok tehlikeli bir (& vaziyete sokmuştu. Çünkü, bu suretle, onu, hiç bir gizli kapısı bulunmayan, bir köşeye sıkıştırmış oluyordu. Böylece, Parda- © yan, hüsuma maruz kalınca, . kamasile adamların üzerine #aldırmağa, ve onla- rm arasindan kurtukluktan sonra, bütün sıraların üzerinden atlayarak © karşıda bulunan iki gizli kapmın birisinden k e “ABA LEŞLEYEE GÜNİ OPULLAZU UURSEN “a - wp va / saü bre iieoe:i şiir ire se EE Es?” EF EEE dire ; si ME : RENE pp İşi MİDE eki; keçi Rİ İİ EE 5 E, z ŞESP > ele hisar? : AERELE ki: ek epi çipi ER a EEE. ; Kipe sE İ 3 ş esi i ğ 5 i a” E 5 3 : il ; Al ş* HORTLIYAN FAUSTA Böyle bir harika yaratmasına (| tabif imkân yoktu, Salonun esas demir kapısma gelince, Pardayanm bütün rakiplerini yenerek buraya kadar gelmesi de imkânsızdı. Farsımuhal buraya kadar gelse bile kapalı bulunan bu demir kapıyı kırması ma imkân ve ihtimal yoktu. Pardayan, artık bu defa, iyice tuzağa girmişti! Ufacık kamasile, uzun kılıçlara karşı z ne yapabilirdi? Hiçbir şey! Pardayan Fawstanın bu mânevrasma, güleryüzle ve büyük bir soğuk kanlılık la kapılmıştı. Onun. Faustanm maksadını anlama. mış olduğu iddia o edilemezdi. Fakat Fausta onu iyi tanıyordu ve biliyordu ki, Pardayan, onun işaret (o ettiği yere muhakkak oturacaktı. Daha doğrusu, oturmamak ve sakınmak korkaklığında bulunmağa tenezzül etmiyecekti. Fausta bütün bunları biliyor ve vic- dan azabı duymadan onun cesaretini ve gururunu İstismar ediyordu, Pardayan srranm üzerine oturunca, Fausta da karşrsmdaki sıraya oturdu. Uzun bir ayrılıktan sonra ( buluşan mes'ut dostlar gibi, biribirlerine baka- rak gülümsediler. , Fakat, Pardayanın tebessümünde g8. rip bir istihza vardı. Pausta bir sevki, tsbille etrafına buktı ve gayri tebil bir şey göremeyince, rahat etti: Sonra ©- nun gözleri içine bakarak, dudaklarında tebessüm ve çok sakin bir sesle, sordu? — Böylece, mezarımızın zehirli hava» sınilan da kurtuldunuz değil mi? Bu sözleri öyle tabii ve sakin bir ta. vizla söylüyordu ki, sanki onu zehirli- yen, onu öldürmek istiyen, onun kurtul masına müteessir olan kendisi değilmiş gla 44 e 1 yaptınız! fg ; | ze İİ; 5 ın e je 3 N ve :-eğiğgi İ SGENİRİİ! EEMİD:)3 a e > za i ; e elz zu j beğ dp eş 1 : ts 2 ri li, ji İN İİ 38 PE Ev v Eee re « g “ â3iei « Şulıseğ. ii w 221587 : Oâ o dizşkip < eHiilaş ayn ; ii ? Pardayan, kendisinden emin bir tavır, mienne, ct cellelâ, mon Saurat,lâ â gunche? HORTLIYAN FAUSTA a ; ö i İ EE Er Eiçig ve ş ani ie 3 ğ pon Çi 2 & NS R Bay y.y vz ” <5 id sek ii e > mi BN 8. e; z3 Di ck Eİ4 Haş y O ggap” mz Pe LİL. il DR BD öşnas, 5 sp Mİ li iki presepa a : iz İç” 5 ei ğ gs İiyb z a ağE Si zaza yi 3 BE bşse « eek yg aa CN - .ğ3 İs LR - İİ " Mili MEP e? 28 Bİ gihgegyi aze şS)eEİA HEyi DIR tad iza eğ ya em gs 203 dir ihilatta bulunuyorsunuz! Muhak. la, tatlı bir tebesslimle mukabele etti: |, kek bunu öğrenmek mi istiyorsunuz? — Size böyle olacağını söylememiş” miydim? dedi. — Doğru. İyi görmüşsünüz! Fausta bunları söyledikten sonr, u. zun müddet, sükütla ona daktı ve devam) etti: — Bu zehir uyku ilâtından başka bir şey değilmiş. Doğrusu, bundan (o sâten şüphelenmiştim. Beni asıl hayrete düşü ren şey mezar gibi üzerinize kapanan bu yerden çıkabilmenizdir. Bunu nasıl - sunuz? — Emin olunuz ki, #izi alâkadar eden bir şey beni lâkayt birakamaz. Fausta bunu söylerken © samimiydi. Pardayanın gözlerine dikilen siyah göz! İcrinde, ne bir hiddet ve ne de nefret okunuyordu. Bilâkis bu bakışta tatlı bir okşayış vardr. Pardayan zarif bir tavırla cevap verdi: — Bana cidden iltifat ediyorsunuz! Dikkat edin! Beni şımartacaksınız. Doğ rusu, âdeta mahcup oluyorum, Sizi alâ- kadar etmiyecek olan ehemmiyetşiz te. ferrüatla canımızı sıkmak istemiyorum. Pardayanın sesinde hiçbir o istihza yoktu. Belki, oda (o samimiydi, Bu iki amansız düşman bahtiyar (insanların tavrile #onuşuyorlardı. kisinin de yüzünde tatlı bir tebes- süm vardı. ? ui kakikaten merak mr ediyor eğilerek Fausta ayni samimiyetle cevap verdiz| — Size basit ve sade görünen birçok şeyler, başkalarının nazarında birer ha“ rikadır. Herkeste sizin meziyetiniz ve bilhassa alçak gönüllülüğünüz buluna. Fausta, yavaşça, başile tasdik etti. — Pekâlâ! Bulunduğum yerin tava- nindan bir kısmının müteharrik olduğu nu biliyorsunuz. — Biliyorum. — Fakat, orada bulunan gizli bir ma nivelâ sayesinde, tavanm (İndiğini, ve sonra da kendiliğinden tekrar çıktığını tabil bilmiyorsunuz? i — Doğru, bunu bilmiyordum. — İşte, ben oradan çıktım. Bu gizli düğmeyi büyük bir tesadüf eseri olarak buldum, duvara yaslandığım bir sırada — Bu düğmenin nerede bulunduğunu da öğrenmek ister misiniz? — Eğer bir mahzur > duvarın alt tarafında: sıralanmış olsn mermer İcvhaların en sonuncusu üzerin dedir. Anahtarı nehire atılmış olan de“ mir kapının tam karşısında. Bu. mer- merin üzerinde küçük bir çıkıklık var” dır. Bunun üzerine basınca, tavan aşağı ya iner, Şimdi artık, bu o mekanizmayi kırabilirsiniz, öyle ki, bir daha oralara © girmem nasip olursa, çıkamıyayım. — Nasıl çıktığınızı ankyorum. buralara inmek nasil aklmıza geldi? Pardayan ayni saf tavrile cevap Ki Ye röti; demandez-la luk — Je vala Va hul demander towt de sula. Oy te iç m — So me meta h table, ai e Ayi