tuşe 4omay apt dand va 2047040 ua, Z9ANOĞ SNOA e) “(4 sapruyaşn» pyd yerd A0 :day0M 3 Mah syure$ den — od :şod AMyn$ gu) imam nuo 14 — çy :onb za ders e Pam. YApLEYOUK “unuo pf 5 Vop yeureup yeuno aşssanyu — oymögs sayılar > ayaga vd vd vu pi sayma vd sed vu ZIYYONYUL zöğyooyul — yazmd :namod yanlışşağ — 2140d :zoprodde xoun9 uIpyEş > A0 sayO zyun youmd pıyusuoz — şme >(3) oyma - Tepavg rarpeş Ay LİMŞEEAY Er008 resi payi > tüjeir #çs wp syuuşeuş Un suvp poulapağ vuvg B ri z # z p © l X E 5 z. " 8 z z E : B İ a *o3ejod ay anod orna oyyojese Sun,p ye 'oyed gramalss dUN,P İyrured 0p nzmuOU UN,P 'çıoyalzes OUN,p sura KUŞİ SOL *yaaşa0? önbey? 4 sö;sesoyu syofago so $NO şaodsıp w uo öyronbe) m3 gan,p OÇELEİ 184 5010010) “tgoputşa oddeu öun,p öyaanoyal 769 olgu) VI —S *apreynour ap 70d 97 73 vuğred SUOEL Ba| o0Ğ şel —8 “adnoo sun Suzp gedd 759 #9504 ep zonb -n0a, um “yerd un,p 9199 “oıguş v1 op Yoga NV — ,p Snamod 359 Suuosd onbuu) — 9 #551019614 OP 12 gg 9ihpuv l i E ; Ğ ? E : E, ğ & # Kp diğ zi Se BE P; Lİ » İz Pe . i RE ig ogi asus 0p sesoyydon sop V eXnwojgu) SI — ST MOd gr SALMA öp 'rrdaşıım? Sam,p “proyoynoz Sun,p a op 7 arp “gemoo um, p va :uk rant youlusuğ? vuep dolu Tava uri; ME TO “ürer “a Tzruizeysvulırİ ppopulazn Vuşsax touröog “(PU “öd di om aod öyle, opamuwuin'ni— (0 $ zon Bed pi ON — (P “orj *W 9P 94 EYİ — ON — VOZISNYUA A sed UN rare vr 759 T-oöeld m) — 0 ronuspur vi 159 yEOPO 79 'uA — ıuarısuad 49(9U11J9M1 YS93U9(49927 3 3 re, 0 sap un adn290 U) S9) 9p UNOUU 79 'araygu) VI 9P gmog sp un E spötld MOS çossmoyl VW 79011 —& “#87 YANIT xop #mof 'ayaosşad paj çanbısouop 9 "uosyetr 9p gössazıyYUr E7 19 zALyrur oy Tu0S 90 —7 o; sab “oğuşod of Ajalos Sayez VA goyojayı SUN —P VOZISNVUA 1ugrısuda “iauşp op Uçer U» yu0s souuosdod oryenb oyonbel sup *çağıreur ş orçes Sun sNOU ŞumAop SUCAP NON —E UlMAas3 BASİYANL 204 HORTLIYAN FAUSTA açık buldum. Evi de tanımıyordum. Bir ds baktım ki mahzenlerdeyim. Biliyor. « Sünüz Ii oldukça mütecessis ve müdek- kile bir adamım. — Bunu biliyorum, hem de derin biri Müdekkiksiniz! Pardayan teeşkkür makamında eğildi Ve devam etti: — Sizin seştiğiniz bir evin, çıkmış ol um gizli kapı gibi, birçok kizli ka- Paklı yerleri olacağını düşündüm. Ara. Ve taliin yardımıyla, bir yeraltı ko oruna girdikten sonra, duvarın ara- szan ışıklar nazarı dikkatimi “elbetti, Bilmem, üst tarafını anlatmama var mıdır? — Lüzumu yok, şimdi anlıyorum, — Fakat benim bir türlü anlamadı- #ım bir şey vardır ki, o da sizin gibi ted birli bereket eden, bir kadın — evinin tün kapılarını açık bırakmasıdır. e Sonra garip bir tebessümle ilâve — Butedbirsizce hareketin neticeleri. Bİ Rörüyorsunuz. Siz, benim ölümden lamıyacağıma kanaat © getirerek rahat gezerken, ben de, beni iskân etmek Iâttunda bulunduğunuz bu mezar Şikp gittim. Bütün kapıları kilitli bulsaydım, halim ne olurdu? İyi muha- fasa cdilen bir salona, silâhsız ve yalnız basma girseydim, nasl kurtulardum?.. Halbuki, kurtulmam için Vizim olan bü- tün kolaylıkların sayesinde kaçtım ve İte şimdi sizi görmek saadetine kavuş. tum, sak dyan: “İyi muhafaza edilen bir maaş e ye yaln beşi girsey- REZ Ve silâhsız bulunduğu bu yeri mi yordu? mm mama gülümsedi. Fakat, onun âni (o ürpertisi kendisine dikkatle bakan (o Pardayanın gözünden kaçmadı. Bunun farkına varmış olduğunu Fa- ustaya göstermek tabil İşine gelmezdi. Onun için o da gülümsedi ve sadece: — Madam, dedi, tebessümünüzdeki istihzayı anlıyorum. Hiç şüphesiz. he- nüz evinizden çıkmadığımı ve heran i, çin tehlikeye maruz bulunduğumu dü- şünüyorsunur. Bu iki müthiş rakip, o âna kadar sa- mimi konuşuyorlardı. Şimdi aralarında bir düello başlıyordu ve ilk darbeyi, her zaman olduğu gibi, gene Pardayan in. diriyordu. Fausta bu gizli tehdidi (o anlamamış gibi lâkayt bir tavırla izah etti: — Bütün kapıları açık bırakmamda elbet de bir sebeb vardı.. Beni tanıdığı» nız için bundan şüphe (etmemeniz İâ- zım... Bu ibmalim yüzünden buraya gel meniz belki benim bir hatamdır.. Fakat tamir edebileceğim bir hata. Gizli müza ketemizi dinlemenize gelince, doğrusu bu kendime affelemiyeceğim bir ihma. limdir. Duvardaki bu gizli yeri kapat- mam İcap ederdi. Kendime fazla itimat etmiştim. Bu bana iyi bir ders oldu. Bu dersten ileride istifade edeceğime emin olabilirsiniz. Fausta ebemmyetsiz bir şeyden bah- sediyormuş gibi konuşuyordu. İhmalkârlığın: itiraf ettikten sonra, Fausta, garip bir tebessümle ilâve etti: — Ya siz? Buraya girmekle, tedbirli bir harekette bulunmadığınızi itiraf et. mez misiniz? Halbuki buraya uğrama- dan evden kaçmanız ne kadar (Okolay olurdu. Pardayan bir çocuk saflığı ve masu- FRANSIZCA DERSLERİ Oue DERSLERI unutmak göndermek salça, kızartma tout de suite: #x dö sült objet: obje FRANSIZCA Yeni kelimeler üzerinde Bu dersimizde dört sıfat görüyoruz plat: pid &nivoyer: anVuGiye gey difförent: diferan - muhtelif oubller: biye sauce (() sos röti: roti potage, guc le do- (Malam Löriş dağıtacak çorba, ki om hizmetçi ona Başında “de” bulunmiyan kelimelerin yerine gelen rabıt edatı ise mefullerde “gue” dür: 1) Mme Leriche va faire servir le potage, (Madam Löriş çorbayı dağıtacak). 2) — Le domestigue İvi prösente le potage. Hizmetçi ona çorbayı uzatıyor). Burada tekerrür eden kelime (potage: çörba) dır. Bu iki kelime birleştirildiği zaman bu kelimenin yerine “gue” geliyor: Mme Leriche va fnire servir İs uaatıyor”, Mmestigue lul prösente, düş çukur creux: Ar var, “Creux: krö” kelimesi de sıfattır ve “çukur” mana smi verir. Fakat, bunun “dişi” kelimelerle kullanelişmde sonuna e aldığı zaman x harfinin s olduğunu görüyo ruz; Bunlardan birincisi Üzerinde şunu hatırlatmak istiyo- ruz: “plat” kelimesini daha evvel görmllş ve “sahan” manasına geldiğini öğrenmiştik. Fakat, orada bu kelime isim olarak kullanılmıştı. Halbuki, burada “plat” kelime- si sıfattır ve “düz” manasına gelir, sit olduğu kelime. ye göre de şekli değişir: Pourvu: purvü — mioehhez Tai une assielte plate, (Je ün asiyet plât), “Benim var bir tabak düz” h gari: garni — Benim bir düz tal “Hangisi” manasına geldiğini evvelce gördüğümüz bu kelime de iki cümleyi biribirine bağlamıya yarar ve “ki onun içinde” “ki onun üstünde” gibi yerlerde "“için- de” “üstünde” kelimeleriyle beraber kullanılır: Nous avons devant nous une salle A manger, dans la- guelle guatra personnes sönt en train de diner. “Bizim var önünde biz bir yemek odası, ki onun için- Madam Löriş hizmetçinin kendisine uzatlığı çorbayı de dört kişidirler yemek yemekte”, dağıtacak, HORTLIYAN FAUSTA 201 eni pan Lİ Sını anlamıştı. İstikbal, muvaflakiyetine bağlıydı. Binaenaleyh herne bahasına olursa olsun muvaffak olmağa (karar vermişti, U — Çitigene kızı ortadan kalkacaktır madam. Size söz veriyorum ki icap e. derse, onu elimle öldüreceğim. Ve Kristobal bunları söyliyerek Faws tanın yüzüne baktı. Fausta hiçbir şey söylemedi. e Onun için esas olan, Jiraldanın, Don Sezar- dan aytilması idi. Bu işin ne o suretle yapılacağı onu alâkadar etmiyordu. Kristobal, Faustanın sükütundan bu- nu anlamıştı. Fausta, artık konuşulacak bir şey ol. madığına kanaat getirerek: — Gidelim, dedi. Kristobal, köşede duran şamdanı ala- rak yaktı. Görünürde salonda o bir tek kapı vardı: Adamların teker teker çık- tıklar: kapı. Bu kapı, doğruklan doğruya | evin haricine çıkan bir yeraltı koridoru! na açılıyordu. Buna rağmen Dük dö ( Kastranayla! arkadaşları gizli bir kapıdan girip çık- muşlardı, Pausta da, üçüncü bir kapıdan salo- na girmişti ve bu kapı da gözükmüyor. du. Ksistobal şamdanı yaktıktan sonra sordu: — Hangi yoldan çıkacaksınız madam? — Dükün çıktığı kapıdan. , Bu sözler üzerine, Kristobal koltuk- ların arkasından geçetek, duvarda gizli küçük bir kapıyı açtı. Sonra, Faustanın kendisini takip et- tiğinden oemin bir vaziyette, (ge. riye, bakmadan dar koridora girdi ve Faustanın kendisine yetişmesi! tkten sonra, koridora girecekti fakat birdenbire yerinde mıhlanmış gibi dur- du. Çok iyi tanıdığı alaycı bir ses şu cüm- leyi savurmuştu: — Şarlman imparatorluğunu - ihya edecek olan saygıdeğer prenses, kıy- metli zamanından bir dakikasmı fakir bir yolcuya hasredebilir mi? Fausta birdenbire durdu. Başını he. men çevirmedi. Gözlerinde küçük bir dehşet kıvılcımı belirdi ve o uğuldayan beyninden şu düşünce geçti: — Pardayan! Cehennemi Pardayant İşte, söylemiş olduğu veçhile ölümden kurtuldu! Onu gömdüğüm (mezardan bile çıktıt,. Her defasında âyni şey. O- nu öldü zânnettiğim biranda ber zaman kinden ilaha alaycı bir tavırla karşıma çıkıyor, bana hitap ediş şekline bakılır- sa, bu defa bütün projelerimi o biliyor, Hem de yapyalmızım!. Benimle istedi. ği gibi alay edecek ve sonra rahat ra- hat çıkıp gidecektir! Ona bir darbe in- direcek bir tek adam bile yok!.. Halbu. ki onu şuracıkta öldürmak ne Okadar kolay olurdu!.. Fausta, kenkli şahsi namına biç endi- şc etmiyordu. Pardayanın her şeye Tal men bir kadına dokunmuyacağından © mindi, Muhakkak ki öyle olacaktı. O ancak, bu müthiş rakibini öldürme diğine müteessirdi. Halbuki, şimdi bu öyle kolay yapılabilirdi ki... çünkü Par, dayanm silâh: yoktu. Tam Pardayana doğru döneceği sıra- da, gözleri koridorda duran Kristobale ilişti Kristobal karanlıktan kendisine bazı işaretler yaparak şunu anlatmak istiyor du; “Onu şurada biraz meşgul edin. Ben şimdi adamlarımı toplar gelirim ve bu İ Vous avez une assiette creuse, (Vu save zün assiyet krözju “Sizin var bir tabak çukur”, Önümüzde, içinde dört kişinin yemek yemekte oldu- ğu bir yemek odası var, Şimdi beşinci resim Üzerindeki bütün çalısmalarınızı toplu bir halde gözden geçirebiliriz: |