23 Ocak 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

' pr. ei filminde Doroti Lamur Mali Senesi zarfında “ aanayıı 130 mil- KOK S e zarfm Nİ?,,;'mdıî?ğa Üller y Belsyak ı-e'*î mlanarak dünya pi- ıf 56, her hafta'film: Milyon dolar mas- %'l'hak ç;:: | yapacaktır. | f*yü p?ajüannda | | İanmış olan “Kamelyalı kadım'” filmi- | söylenmeye başlamıştır. Her halde rek bt £ ÜÜ DA -34._ KUÇUK HABERLER XA Karol Lombard yeni filminde step dansı yapmaktadır. 36 Dünyada amatör olarak çalışa- rak kendi hesaplarıma küçük makine- lerle film çeviren üç milyon kişi oldu- ğu tesbit edilmiştir. Bu miktarımn 300 bini Fransadadır. Bunlardan da üç bi ni amatör sinemacılara mahsus klüp- lerde filmlerini gösterirler. Amatör sinemacılıkta birinciliği Amerika, ikin ciliği Fransa, üçüncülüğü Japonya al- maktadır. Sövyet Rusya, bu sahada Macaristandan da sonra gelerek onun- cudur. Gabi Morleyin yeni filminin a- dı “Alevler arasında bir kadm” dır. YA Hanri Düvernua'nın “Maxime” isimli eseri Fransada filme almacak - tır. “Paris damları altmda” filmi- nin yıldızı Pola İleri Paristen Hindis- tana hareket etmiştir. Orada cevrile - #sek “Hint mezarı” filminde Hintliler- ce mukaddes bir dansöz rolü yapacak- tır. Xe “Üç silâhşor” filmini çeviren Fransız rejisörü Diaman Berje “Ar-| sen Lüpen” i filme almağa karar ver-| miştir. Arsen Lüpen rolünü Jül Berri > —Jan Vinyonun meşhur Tomanı “müthiş Sarati” filme alınacaktır. Baş rol Harri Bora verilmiştir. Filmin ha- ricf sahneleri Cezairde çevrilecektir. x. Moris Dökobranm “Yataklı va goönlar kralicesi” Fransada filme alm- maktadır. Baş r_ol Edvij Föyyere ve- rilmiştir. 34 Kamil Lömonyenin romanı “Ö- lü” Belcikada filme almmaktadır. Baş rol Fransız artisti Jina Manestedir. X. —Büyük İngiliz aktörü Çarls Leg ton kendi hesabınma filmler çevirmeğze karar vermiş ve Wrfanin'in eski direk- törlerinden Erih Pommer ile anlaşmış tır. X4 Fransız artisti Şarl Buaye A- merikada Klodet Kolber, Katrin Hep- börn ve Marlen Ditrih ile birer film çevirmişti. Şimdi de Ginger Rogers ile birlikte bir filmde rol almıştır. 3& “Yıldızlar kralı Zigfild” filmin- de gördüğümüz Viyanalı artist Luiz Bayner geçen gün Holivudda tiyatro muharriri Klifford Odets ile evlenmiz- tir. 346 — Sessiz sinema zamanında meş - hur Fransız artistlerinden F'ilip Her- ya Holivuda cağrılmıştır. Orada Fran saya dair çevrilecek filmlerde müşa - vir olarak çalışacaktır. X& Greta Garbonun yeni tamam - birlikte “Kontes Valevska” filmini çevirdik - ten sonra sinemadan cekileceği tekrar ni müteakip Şarl Buaye ile !âmvepropa.ganda! Mözhaeliie 0 aai di e di lun “kürdu. Sonra bu makinenin altma yer »leştirdiği teneke kutnlara - 'beyaz bir .d EĞL L el z a r li caman Türkiyede ilk sinema nasıl ve ne- rede gösterildi? Hiç şüphesiz, benim gibi birçoklarımnızın da kağç defa aklına gelen bu sualin cevabını bana bir te- sadüf öğretti. Bir gün Bakırköy sineması sahibi Miltiyadi ile konuşuyordum. Yirmi beş yaşmda bir delikanlı. kadar dinç ve dik duran bu altmışlık ihtiyar, si-| nemacılığın bugün kârlı bir iş olmadı- gğindan bahsederken, şöyle diyordu: — Ah o eski zamanlar, sinemacılık- ta avuç avuç'altın kazanılırdı. Bilir misiniz, Türkiyede ilk sinema benim gazinomda oynamıştı. Buündan tam 39 sene evvel Haydar- paşa istasyonunun yanında büyük bir bahçeli gazino işletiyorduk. | Bir gün hangi milletten olduğunu şimdi hatırlıyamadığım yabancı bir a- dam bize müracaat ederek, gazinomuz da “sinematografi” oynatmak istedi- ğini söyledi. Ne ben, ne de arkadaşlarım bu “si- nematografi” denilen nesnenin ne oldu ğunu bilmiyorduk. Adamcağız bize u - zun uzadıya bunun yeni bir icat oldu- ğunu, perde üzerinde aksedecek hayal- lerle bir nevi tiyatro oynıyacağını an- latmıya çalıştı. O kadar ısrar etti ki, bu işe hiç aklımız yatmadığı halde, ra zı olduk. Şeraiti de şöyle kararlaştırdık. Bir duble birayı elli paraya satarken şim- di altmış paraya satacak ve zammet- tiğimiz 10 parayı da sinemacıya vere- cektik. Bizle uyuşur yuşmaz adam büylik bir sevincle eşyaların getirmeye koş - tu ve iki saat sonra da birkaç büyük sandıkla gazinoya geldi. Evvelâ alelâ- caip, kısmen fotoğraf makinesine ben- Zer bir âleti uzun bir sehpa Üzerine toz ve su koydu. - Bu tozum karpit ol- duğunu şimdi anlıryorum -. Sonra yanrıma gelerek makinenin hazırlandığmı, fakat perde için bir be- yaz yatak çarşafı lâzım olduğunu söy- ledi. Bir adam yollıyarak evden çarşaf getirttik. Acaijp makinenin sahibi bir çarşaf daha istedi. O da gelince otur- du, bu iki çarşafı biribirine dikerek ekledi. Ve küçük nalm cçivileri ile du- vara mıhladı. Biz, bakalım ne olacak diye bütün bu ameliyatı hayretle seyrediyor ve ne yalan söyliyeyim, akşama müşteri- lere bizi rezil edecek bir vaziyet olma- sın diye ödümüz kopuyordu. Gece, gazino yeni icadım ne olduğu- nu merak edenlerle hmcahmç doldu. Herkes bir makineye, bir de perdeye bakryor. “— Yahu bu galiba asri bir karagöz oyunu olacak!” diye biribirleriyle ko-| İstanbulda ilik fil ne gösterildi ? nusuyordu. Sinematoğrafın oynama zamanı ge- Lılyan Hamey ve Villi N | y itl ea lli Bkkee l VAf " Yi - lip de ışıklar da söndürülünce, halk bütün bütün alaya başladı. Bu sırada bir de baktık ki, o fotoğraf gibi maki- nenin içinde kuvvetli bir ışık yandı. Ve perdede küçük ve büyük insan, hay van hayalleri belirmeğe, yürümeğe, ©- turmağa koşmaya başladılar. Halk daha ilk anda bu yeni icattan memnun kaldı. Ve o gece sinematoğ- raf tam bir buçuk saat oynadı. Gazino muz artık her gün dolup boşanıyordu. Sinemacının topu topu iki filmi var - mış ki, bizde kaldığı on beş gün zars- fımda hep bunları oynadı. Fakat bir gelen ayni şeye bir daha geliyor ve a- vuç dolusu para kazanıyorduk. Sinemacının bizden sonra nereye git tiğini bilmiyorum. Fakat, bir iki se- ne bir.daha sinematoğraftan bahse- dildiğini duymadım. Sonra bir gün birdenbire İstanbu - lun muhtelif yerlerinde sinematoğrag- lar oynamağa başladı ve işte o gün- denberi sinemacılık bizde de ilerliye ilerliye bugünkü haline geldi. Miltiyadi burada biraz durdu. Göz- lerini uzaklara dikerek düşündü. Son- ra şunları söyledi: — Haydarpaşada ilk sinema oynat- tığımız zamanlar kazandığımız para— nım tadı öyle damağımda kalmıştı ki, sonradan işi ben büsbütün sinemacılı- ğa döktüm. Yirmi beş senedenberidir hep bu işin içindeyiz. Fakat sinema- cılrk tekniği ilerledikçe, müşterilerin rahatı her gün biraz daha temin edil- dikçe, bilmem neye, sinemaya karşı duyulan heves azalıyör. A.h o eski günler! Kötü kötü film- ler oynattığımız zaman bile sinemala- rımızda iğne atsanız yere düşmezdi. Şimdi rahat rahat koltukları bomboş brrakan seyirciler, o zaman yer bula- maymca sinemanm yanmdaki gazino- dan boş biral fiçrlarmı *yüklenip sine- manm bir köşesine koyar ve bunların üzerine oturup hallerinden memnün, film seyrederlerdi. Şimdi sinemaları bedava yapsak bi- le böyle müşteri nerede? Artık başka işler de yapıp para kazanmasak sine- macılrktan zeytin ekmek - bile yiyemi- Roşel Hudson yeceğiz!” Miltiyadi gene sustu. Dalgım dalgın düşünüyordu. İstanbulun meşhur eski hovardalarımndan olduğunu öğrendiğim bu altmışlık ihtiyar, belli ki, parayı hesapsız kazanıp avuç avuç saçtığı de- virlerin tatlı hatırasmı zihninde can- landırıyordu. İ. M. APAK Sovyet Rusyada sinema Sovyet Rusyada 17 bin sinema sa- lonu ve seyyar sinema makinesi ol- duğu en yeni statistiklerden anlaşıl- maktadır. Yalnız Moskovada 44 si- nema salonu vardır. Sovyet Rusyada 1935 senesi zar- fında 59 film ve 121 havadis - filmi yapılmıştır. 1936 da ise 170 film vü- cuda getirilmiştir. anyombtrfdmde <—.-.»u»»r ça - *im B , Bombadan korkmıyan sinema salonu Budapeştede yeni yapırlan bir &i« nema salonu hava hücumlarma karşt mühafazalı bir şekilde vücuda getiril miştir. Salonun tavanı çelik zırhlar« la kaplı “simanarme,, dir. Reklâmlak ra göre seyirciler bu salonda en müts hiş hava hücumları ve bomba yağs müurları altında bile rahatça film sey« redebileceklerdir. Sinemanın bombalara karşı ne derece muhafazalı olduğu şimdilik' belli değilşe de reklâmlar sayesinde eney müsteri cektiği muhakkaktır. Komik film delileri iyi ediyor Sovyet Rusyada — filmlerin bazt hastalıklar üzerinde şifalı tesirler gösterdiği zanniyle tecrübeler yapıl-' mağa başlanmıştır. Verilen malüma« | ta göre bazı cins deliler ve sar'alılar komik filmleri seyrettikten sonra sa« Alkolikler ise kinleşmekte imişler. böyle filmleri seyrettikten sonra noz,, vaziyetine geldikleri için ken« dilerine kolaylıkla telkin yapılabil- mekte ve böylelikle tedavileri. kabil olmakta imiş. Balıklı sinema ! Alaskada kutup mıntakalarma yakın Beth kasabasının sineması dün yada nevi itibariyle bir taneciktir. Müsterileri tamamiyle Eskimu« lardan ibaret olan bu sinemada bilet« ler para mukabilinde değil, balık kar şılığı verilir. Eskimuların para bulma« sı hayli müşkül olduğu için sinema sahibi böyle bir usul bulmuş ve piş- man da olmamıştır. Yegâne mahzur salonun fena halde balık kokmasıdn' Ama muştenle.r bundan ddi L CA ak SKi İ h vi I | | | e| | | | | ı.'J

Bu sayıdan diğer sayfalar: