Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Ğ — kaleleri okumam... Okumam.. | S. KU Biraz ders a Yumnus Nadi'ye baş muharriri Asım Us'dan HABER — Akşam postastı A run Yunus Nadi İmasını niçin tavsiye ettiğimiz beyanındadır Yazan : Nizamedtdin Nazif Ben “tütüncü dükkânlarınım, Türk irfanma bir hayli büyük hizmetlerde bulundukları” kanaatindeyim. Zira, birçok vatandaşlar, ancak bu dükkân- lar sayesindedir ki siyasi hâdiselerin nabızlarını sayabilirler ve büyük has. talıklarıyla şu dünyanın bu yirmi dört Baatten öbür yirmi dört saate nasıl ulaşabildiğini “üstünkörü olsun” anlı. yabilirler. Ben de ekseriya böyle yaparım. Tü- tüncü dükkânlarınım önüne biriken “Karifni Kiram” kalabalığıma karışır ve onlar gibi ağfzım bir karış acık, on. lar gibi yakam kalkık, onlar gibi elle- rim ceplerimde, burnum havada ve du daklarrmdaki sigaranm dumanı ile ıol gözüm kırpışık... okurum. Allah razı olsun Abidin Dav'erden, Allah razı olsun Etem İzzetten; Allah razı olsun M. Zekeriyadan ve Allah gene bol böl razı olsun Refik Ahmetle arkadaşlarından kim tütüncülere bu hizmetlerinde büyük yardımları dö. kunur. Değil mi ya? Eğer onlar o koca ko. ca mahşetler ve serlevhalarla gazete- lerin alımlarına birer, beşer, onar gür. cü kaşı veya yeniçeri bryığı takma- mış olsalar hazı başmuharrirlerin, faraza Nadi'nin, Ahmed Emin'in, Mu. hiddin Birgen'in seslerini beğ —metre öteden kim işidebilir? Bununla beraber arasıra hoövarda. Hığım tutar, tütüncünün önüne beş ku- rüş, ön kürüş atar ve bu zevattan bir kaçmı koltuğumun altma srkıştirtve. ririm. Netekim dün de öyle oldu ama, gazeteyi kendi elimle - tütüncüden al- madım. Odama gelip de hademenin her günkü gibi getirdiği Kurun'un ilk sayfasında “Fransanım dostlarma hi. tap ediyoruz!” şeklinde bir büyük ser levha görünce tütüncü dükkânındaki Cumhuriyet'te de göyle bir serlevha gördüğümü hatırladım: “Belki Fransaya tuttuğu yanlış yolda mümaşat edebilecek devletler bulunabilir.” Eh... Asrmla Nadiyi tetkik edebil. mek için bundan mükemmel bir fırsat olabilir miydi? Düşününüz bir kere... İki başmu- harrir ayni günde ayni memleket mevzuunu ele almıslar ve hiç şiüiphe- siz ayni hâdiselerin seyrinden aldık. lart intibalarla çalakalem yazmışlar. Hemen cebimden beş kuruş çıkar. dım, Ve beş dakika sonra Cumhüri- yet gazetesinin baş sütunundan fırlı- yan Nadi masamı ve beni yadırgayan bir bakışla süze süze gösterdiğim kı- rik iskemleye ilişiverdi. Ona Asrmın üqmzkaleıinğeki serlevhalardan . — Devletli! Bak Asim Us ne diyor? “Türk efkârı umumiyesi artık Fran - sız devlet ricalini Hatay meselesinde muhatap olmak kabiliyetinden uzak görüyor,,. Kaşlarını çattı ve gözlüklerinin al- ti zincirini oynatan bir hiddetle ce. vap verdi: — Garip... evvel bunu söyliyebilmiş? | Dedim ki, — Makalesini okudımuz mu? — Ben Cumhuriyette çılkmıyan ma. Oku- Nasıl olmuş - da benden mam.., Diye masamı yumruklıyarak ayağa — . kalktr. Fakat bu kalkişr heybetli Na- diyi uflkumdan sildi. Zira masam ve masamm Üstündeki kitap, kâğıt ve ga zete yığmları EHazretin boyunu aş'yor. du. Bereket versin Nadi maltul adam- dır. Kırık, carpık da olsa bir iskem- a eder, Ve... tekrar muazzam bir ger. dan, üç kat ense, pembe pembe ve şiş- man bir çift yanak, parlak ve camlı -bir gözlük ve altım bir zincirden mü- rekkep olan çehresini görmek nasip oldu. Devam ettim: — Asım Us diyor ki "rîırk efkârı umüumiyesi artık Fransız devlet rica. lini Hatay meselesinde muhatap öl - mak kabiliyetinden uzak görüyor. Birdenbire cevap vermedi. Fakat Nadide birdenhire bir aksülâmel baş- ladığınımn farkındaydım. Kurunü al. mak kabiliyetinden uzak görüyor.., na okumak için içinde dehşetli bir sa. bırsızlık belirmişti. Hani: — Haydi canım... Vazgeç fiyaka. dan da gunu bir oku! diye hafif bir ısrarda bulunsam he - men gazeteyi kapacak ve üat üste beş defa okuyacaktı. Bununla beraber çabaltyarak ağzımı aramağa başladı: “ — Ben bugün aşağı yukart ayni şeyi yazmıştım. . dedi - Faraza demiş. tim ki... “Fransanm Milletler Cemi . yetine sulh yolunda bir yardımdan çekinmiş olmasi Hatay davasında İn- sanlık idâplarinin yerine getirilmesin.| den ibaret basit sulh vazifesini bilâ- kis daha ziyade Zzoraltmak suüretiyle mes'uliyetleri çoğaltmak yoluna git. miş olduğunu gösterir. Güldüm: — Bu ne garip dil! . dedim - “Zo raltmak suretiyle mes'uliyetleri ço- ğaltmak...,, falan filânla bu iş yürümü yYor arkadaş. Asrma bak. Aslan gibi konuşuyor. Al sana bir parça daha... “Fransanın başına her nasılsa baş di. ye üşüşmüş olan bu efendiler Türk enerjisini takdirden uzak adamlardır. Eğer meselenin halli henüz menfi ibre cihetindeyse bunu sadece Fransız ri. calinin kiyasetsizliklerinde ve feraset- sizliklerinde aramak lâzımdır.” Buraya gelince Nadi da; ve Kurunu elimden kaprp gözlüklerini düzelterek harıl harıl okumağa başla. dı ve bir aralık şirret bir bakışla göz- lerini bana dikerek; — AÂsrm seni de bir hayli patakla. mış. » diye mırıldandı. - — Na gibi? . dedim - — İşte; şu cümleye bak.-“. ile Lübnana istiklâl verildiği halde ayni derecede hukuki vaziyeti haiz olan İszkenderun ve havalisi için bir nevi (Manda) şekli tasavvuür edilme. si, yeni teklifin Paris müzakerelerine nispetle uzlasşma yolunda bir ilerleme değil tam tersi bir gerileme olduğunu gösterir.” — Ben tamamen bu fikirdeyim. Ben Tevfik Rüsdünün yeni seyahatini yeni gşartlar içinde yapmış olacağını tah- min etmistim. Fransanm ve dostları. nın iz'anından o yazıyı yazdığım anda daha fazla şüpheye haklı değildim. Malüm a.. Sulh dostları oldukla- rmı iddia edenlerin bugünkü kadar engin bir enailiğe ve Türkiyeden mah. rum kalmağı göze alacak bir hayvan. lik derecesine inecekleri o günden tah min edilemezdi. Fakat be birader, sa. nâ ne demeli"... — Evet sana ne demeli ki Blüm'un muhtırası günlerdenberi elindedir de bugün bile hâlâ vaziyeti kestireme. mişsin de - “Blümun bililtizam pek müphem olduğu şimdi' pek iyi anlaşı. lan muhtrrasiyle Fransanm Milletler Cemiyeti konseylnl de bu. meı'ulıyet. kibrinden zerre kadar kaybetmemeye « Buriye | | ——— e BZ İ ZStkinciHmm-'ı gi | Avukatlar kanunu Ankaradan dönen Baro heyeti izahat veriyor Avukatlar kanunu — lâyihasının son defa gözden geçirilmesi için Ankarada yapılmakta olan içtimalara iştirak eden İstanbul bârosu heyeti şehrimize dön- müştür. Heyet azasından Avukat Ali Haydar kanun hakkında şu malümatı vermiştir: “— Bu toplarttıda - avukatlarım hak ve vazifeleri bahsi lâyihada — modern | ve medeni memleket avukatlarının ha- iz oldukları haklar gibi mükemmel bir surette tadat edilmiş olmakla beraber ameli ve tatbikat hayatından ilham alı. | narak bazı ilâveler yapılmış ve bu su- retle lâyihanın hayata tamamen uyma- sı ciheti temin olunmuştur. Şimdiye kadar avukatlar yalnız adli ve idari mahkemelerde müdafaa yapa- bildikleri halde bundan sonra kaza sa- lâhiyetini haiz bütün mercilerde ve me- selâ vergi komisyonlarında, resmi daire lerde münazaalı işleri takip etmek gibi vazifeler de yalnız avukatlara hasredil Bü toplantıda bilhassa lâyihada müp hem kalmış olan avukatların — anonim ve kooperatif şirketlerin meclisi idare. lerine aza veya mürakip — olabilmeleri meselesile mahkemeler tarafından ve- Tilen likidatör vâsilik,kayyumluk vesair gibi vazifeleri görebilecekleri meselesi de halledilmiştir. Mebusların ve beledi- ye azalarının devlet ve müesseselerle alâkalr davaları müdafaa edip edemiye. cekleri meselesi de hallonunmuştür. Avukatlar mesleğinin vekar ve hay- siyetile uygün olmıyan işler yapamıya- caklardır. Meslek sırrmı hiçbir — vesile ile faşedemiyeceklerdir. Hülâsa, avukat aklığı işi ihtimam, doğruluk ve sadakat le ifaya mecburdur. Bu gibi — hallerin müeyyidesi olarak Adliye Vekili baro. lar üzerinde doğrudan — doğruya veya gu satırları okudu: şündüğünden bBahsediyorsun? —- Yarne demeliydik ? » — :4-0100 ef — Asım'ın makalesindeki son pa- ragrafları oku! Ve parmağımla işaret ettim: — Nah şurasmdan başla! Nadi gene gözlüğünü düzeltti: — Buradan mı? — Evet.. « Bizce bu mes’uliyet, bu dal. gm ve gn.fil Fransız ricalinden ziyade Fransayı cihan sülhü için kıymetli bir unsur halinde bulundurmak fikrin de olan ve arsrulusal sulh dostluğu ile kendilerini göstermekte bulunan devletleri alâkadar ©der. Onun için biz artık Fransız ricaline hitap etme- ğe lüzum görmüyoruz.;, — Pekı ama. Bunda bir . fevkalâ: delik yok. Bugün ben de ayni geyi yaz dım. İşte... Ve önümden Cumhunyeti alrp ü çüncü sayfasının altıncı sütunundan —. Fransayı tuttuğu yanlış ve haksız yolda iltizamı edenler zahirde boelki kendisine muvakkaten - dostluk göstermiş olurlar; fakat hakikatte hakkın ciğnenmesine göz yummakla sulhe bundan gelecek ziyandan...” Öyle ağdalı bir cümle ki dayanama- diım; kolundan çektim: — Dur be birader dur!. Bir hayli gevelemişsin işte. Asrmı oku sen ÂAsı. mt okut! Oku da biraz açık konuşma- ğa alış. Ve Kurunu elinden kapm bülend â. vaz ile gu parçayı okudum: “ — Pransanın başmda olan efendi. ler idare etmekte oldukları — büvük Fransız milletinin nasıl idare oluna- cağını bilmedik'eri gibi Hatay mmese. lesiyle milli alâka güden yeni Türki- ye Cumhuriyetinin haklarını müdafaa ve icabmda onları istihsal icin göste. receği fiilt enerliyi de takdirden uzak bulünmaktadır.” Ve bir tek kelime ilâve etmeksizin Cumhuriyeti kıvırdım, Nadinin koltu. ğuna kıstırdım. Sonra kolundan tufa- rak tahrir odasımdan çıkardım: — Haydi şekerim... . dedim - Blüm muhtrrasmı herkesten dört gün evvel değil ya dört yıl evvel öğrenmiş olsan bile ahkâm eorkarmak bir batka sanat. tır. Git Asım Us'tan biraz ders al -a â gö mahallin en büyük hâkimi — marifetile mürakabe salâhiyetini haiz olduğu gilsi avukatlar üzerinde de bu murakabesini baro inzibat meclisleri vasıtasile yapa- caktir. Saylavların Büyük Millet Meclisind? ki sözlerinden dolayı nasıl masuniyetleri varsa avukatların da müdafaaları esna- sında söyledikleri sözlerden dolayı mes' ul tutulamıyacakları hakkında ceza ka. nununda zaten bir madde vardrı. Yeni lâyihaya ayrıca şöyle bir madde konul- ması köngrece kararlaştırılmıştır : *“Avukatların vazifeden doğan veya vazife esnasında işlenen — suçlarından dolayı haklarında tahkikat icrası Adliye Vekilinin iznine bağlıdır. Tahkikat Ad- liye Vekilinin tensip edeceği makam ta rafından yapılır.,, Hülâsa olarak — diyebilirim ki! Son lâyiha bütün medeni — memleketlerin meslek kanunlarile, ilim ve sistem nok- tasından boy ölçüşebilecek ve bu imti- handa kazanabilecek bir lâyihadır. Cum huriyet ÂAdliyesinin avukatlara âit bir kanun lâyihasını tetkik için avukatları davet etmesi ise demokrasi prensibine en güzel bir delildir.,, ” | Valinin imzasını taklit ederek Kendisini polis tayin etliren bir adam yakalandı Eraniyet dördüncü şube müdürlüğü sivil memurluğundan açığa — çıkarılan Ahmet oğlu Ali isminde biri, Vali Mu. 'hiddin Üstündağın imzasını taklit ede- rek ve sahte bir tezkere tanzimile ken- “di kendini Böykoz karaköluna givil me. mur olarak tayin ettirmiştir. Fakat işin farkına varanri Beykoz kaymakamı, Ali- yi yakalamış ve sahtekâr dün tevkif e- dilmiştir. Ettiğini buluyor ! Zaharof Mezarında rahat bırakılmadı Versailles, 23 (A.A.) — Meç- hul şahıslar 'Banaincourt'de müte- veffa Sir Basil Zaharoff'un bahçesi- “ne girerek mezarını açıp tabutu sök- meğe teşebbüs etmişlerdir. Fakat her halde yanlarına lâzım olan alât ve edevatı almadıkları için olacak, işle- rini yarıda bırakmağa meçbur olmuş- lardır. Madam Zaharoff'da kocasının yanında gömülü olduğu için hırsızlar rın mütevaffanın kıymettar elmasla- rıni çalmak arzusiyle hareket ettikleri zannedilmektedir. ş l Kurban bayramında Galatasaray, Gü- neş, Beşiktas ve Fenerbahçe ta- kımları arasında bir turnuva VBPIİECBK Calatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Güneş kulüpleri organizasyon ko: mitesi lik maçları ile milli küme maç- ları arasındaki boş zamandan istifa- de ederek kurban bayramımnda arala- rında bir turmuva yapmağa karar ver mişlerdir. İki gün devam edecek olan bu turnuvada dört kulüp arasında ilk gün iki maç yapılacak, ikinci gün de galıpler ve maglüplar bmbula'ıyle AOĞ S 'fa'emıa,s Matbuat üleminde * iştihar etmiş olan Nuf Nizamettin Nazif'in gibi, bu tehdit sustül! di, ve büyük bir C€ rinde ısrar etti, — Varlık: Nurullah Ataç'ın korkat de şehadet ederim: bazi « ilk Bayfalarındaki he gözü yılıp - sonuna kadar cesaret edemez., Varlık Mt kahramanlıkla iktifa etmt bir tevazu gösteriyor' dirmiyor. Kahramanlıktan, te i meziyetleri de var: t ' ecnebi gibi yazıyor: Ke ama nahiv hangi milleth!- “Nizamettin Nazif'in gibi” değil, ”... tahminin rak” demek Iazım, çunkn nilince: “Bu tehdidin Nut Bös.llrmaya yıatn'ıiy,'eı39_'-_";'î-11i tin Nazif zaten tahmin € mek olur; halbuki Varlık “Nizamettin Nazif bu rurum sanmıştı” demek “.. gözlerinde ısrar etti”; * lah Ataç mı? Nizamettin tehdit mi? Belli değil. gşekline göre ısrar eden Varlık muharriri: “N. A.- * demek istemiş. Türkçeyi " yazsın, kelimelerin yerini, düşünüp düşünüp yüreğini 4 bize her şeyden önce onun F” zim! y Yine Varlık mecmuasmt kahramanı, “Türkçe bul fıkrasında diyor ki: Ulus'ta Yaşar Nabı"n*ı * “Dil köşesi” ni ve oml * Nurullah Ataç'ın Tet “Nasıl yazıyoruz?” sütü “Tanziren”" ne kadar E mek ki gazetelerdeki, kitap!” ğf yanlışlarını göstermek 5B._f'u. bi'nin icadı imiş!... O işe mecmuası sahibini “tanzir” € yor. Voltaire'in le Boti bahsedecek değilim, Vari öyle bir eser bulunduğ maz, Fakat fransızea ım' larda ve gazetelerde böyle bİT ” lunduğunu bilir. Hatta bir#Fa veline kadar Yeni Adam'da © kı da bu işi yapmıştı. — Varlık muharriri sütunü * sonra bir hasşiye cıkıyor: | Ki bu sütum Hata < Savüf (ç başlığiyle şimdi HM bulunuyor. di Ne yalan söyliyeyim? bil © başındaki "ki" den de ko * * viğ — Kara Davut'tan “'7.'7 Yorrs'ış gibi M. Sami ayt' , tehdide basladı. Hem o $? makla kalmıyacak, heni KI* yecekmiş. Ne diyeyim? 845 Yalnız yenip yutulmadan iyilik edeyim: Babasınm' yağının nalında yazılı _ hikÂyvesini anlatırken diyof * Katır, mesele kendi" taallük ettiğini anlayıı bı vermiş: “Ben anamın katır. © liyorum... — Açık söz, Katır, katırım dağfürmat te bilir ve böyle söz söylef mi Karayel henüz genetir, öğrenmemiş, Öfğretiverelini: # M © Ökem'in babasma — O& gok iyi; konu komm ister beğenmesin. P kızmı versin!... He!e ı!l - bir fotoğrafmı gönderin Ö© basalrm. Allah ona da, atf de afiyet ve uzun ömürler yt Yunanistenın yadan aldığı Yunan başvekili general duğu 25.000.000 Tiralık istikraz mahiyetinde olmad eden bir tebliğ n Başvekil muavini ve ; Zaviçpanas bu para alma 13 ; olduğundın istifa etmiştir. »