Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ai », alcılığı %Hlkâvmin hülâsası) Ka &ynı Milyukayı öldürüyor. Milyu. kard Zamanda falcıdır. “Sen benim Mg:ş'mh tlile öldürüleceksin!,, diyor. Mi wçüteciler alây ediyör. Çünkü, kardeşi Milân Starhiçi de Giyg aüelerdir. Aradan bir müddet ge. kah- Radilof dağlarda Sırpların taki. tina uğriyor, Ç&eci B“İgar'_ Fese dı Sonra kalbi çarparâk, nefes ne- Sinin al “Peye tırmatımağa başladı. Aya- Bij da taşlar yuvarlanıyordu. İardr, îglnnıla,_ arkasından silâh atryor - Per aj -B'l?u- kayalığın kenarında si- D * İT oyuk buldü, içine sokuldu. du, Yor kop_acaknuş gibi zonklüyör - loğuuuğ“n. bıtîptı. Havaniın buz gibi %t Una rağmen, alnından İri İri Düş, TT akıyordu. Meğe hru-n Onüu öyle kolayca terketme Vermiş olacaklar ki, Radilof İarnr ve î'd“ İnip iki kısma ayrıldık Üüt gördü, Ba tırmanmağa başladıkla - kqld.i k -— xüp .nĞJ'.ne mırıldandı: Rıpı._nmefı av kokusunu aldılar! “hârak f"ılîhı îdalelerî üzerinde topla- —î%du * Bir kayadan bir kayaya , Bir tiğini :;dîüâmlarımn izini kaybet - Yavaşla AVuçlariyl İ'tingety d'_' Bir kayalıktan akan suyu * içti. Uzaktan ayak sesleri i- hdl. Skrar hızlı hızlı yürümeğe baş- Ârtık qu akşam olmuştu. Böçme Kışin soluk Tehta, Mfukta kaybolunca, bulutlu bir P göründ %& FTi Ü. Çalılara takılarak, sü- ğ. odilof tepenin öbür tarafma İki ;__Eahstyozau. Üyük kaya, onun için emin bit lı_S_;_,î*"’l.k—t-v:ıhıu:aktı. Oraya vardı. âr Bo es.nada ayağı sert bir şeye Ünü , bir tüfek dı beşti k Parçasıydı. Fi Mnhrm didiklediği bir ce- Önd& u. İnsiyakt bir hareketle Bi me Arkı.::ıîıuye basmak istememişti. ğene kayaya dayanmış _ e) ö &tler duruyorduü. bir &e Şete reisinin aklına geldi ki, a. Evve Mç'iq , _Su'p vatanperveri Milan Fatıyg; — Stesini mahvettikleri yer bu- kilkta ıuydu' öıî:ın, dört bir taraf, cesetle do- le er, b ; Si Oşalmış çeşmhaneletiy - ;'hı h:ı":"'k"—"h- Bazılart soğuktan *bek Kibi Onmuş, korkünç birer sarı 1 Vanlürin —;“'_'“?'Drdu. Diğerleri 'de hay- Sîdocemı O_lmıq, parçalarımışlar- bişe kümel kemik, et ve koyu renk el- el haline gelmişlerdi. Of, “VÜcuğunu *Olay kolay ürkmezdi. Fakat Ansızın asabi bir titreme sars- t& H*llau Yölun guy ümeğe başladı. İleride bir * * hmyord?sî:tkm doğru gideceği- Yalık) küvvetini topladı. Ka- Ssıla asıla, ellerini dizlerini quulîzrâ'h" oraya doğru yürü- :eıdüıltüâün tü “*“allı::ı Dük, arkasında kayak . 'tu:'“ Dölduğfu — halde,>İimon Wg,% ıuî"’:n'_liöuı:nektedir. Bu re- ihdan #tine giren bir fotoğ. li alınmıştır. Sonra bu Sina hayli şeyler gel- _ü%:e refakat eden polis ; €n b İ N'.â:h bfn köylü kıyafetindeki ; — eh —“Nî:g::ahmq ve makinesini nehrin içinde bireü ,den çıkan takallüs etmiş Âvusturyada alir- . dı a - e a İA B Ç KK Tz B HABER — Akşam postası —— -— —— İlincikânın — 1937 Önünde, dağ, bir uçurum halinde ne- hire doğru iniyordu. Büyük kayalıklat: birer heyulâ gibi yükseliyordu. Burası vahşi, nebatsız, korkunç bir yerdi. Rüzgârın iniltisi, kulaklarında âdeta hırslı bir adamın soluması gibi uğuldu- yordu. Çetecinin bütün vücudunu bir titre- me aldı. Ö, buralatı, bu korkünç iz be yerleri pek iyi tatırdı. Radilof'un cesur ruhu, hiç bir zamatı ürperme, tit- Yeme nedir bilmemişti. Fakat bu ak- Bu akşam belki yorgunluktan, belki takibin heyecanından kendini bir çocuk kadar ürkek hissediyordu. Bir haç işareti yaptı ve başını elleri arasına alarak dua etti. Bir tabanca sesi, onu gene yerinderi fırlattı. İki Sırp askeri, epey yakından görünüyordu. — Radilof, onlara uzaktan bir yumruk salladı. Vahşi iradesine tek- rar sahip olarak kaçmağa başladı. Şimdi artık, kurtulmuştu. Bit çeyrek saat sonra kendi muhitine ulaşâacaktı. Saçları rüzgârda dalgalanı- yor, sert topraklar üzerinde yaban ke- çisi gibi atlryor, manasız yere telâşla ko- şuyor, hâlâ kendisini takip ediyorlar Ba- tiryordü. Koşuyordu, koşuyordu. — Kasıklarma saplanan yaman ağrrya rağmen, gene at- lryordu, gene koşuyordu. Uzaktâan gözleri Bulgar karargâhının ışıklarını gördü. ) Birdenbire Radilof bir ayağınm geri- ye çekildiğini hissetti ve yüzükoyun ye- re yuvarlandı. . Küfür ederek kalktı. Dolaklarından biri açılarak bir yere takılmıştı. Dolağı kurtarmak için bir tekme attı. Fakat muvaffak olamadı. — Allah belâsını versin, Eğildi. Tam o esnada, mehtap bulutların a- rasından sıyrılarak hafifce ortalığı ay - dınlatmıştı. — (ü Tzi Dolağının nereye takıldığına baktı. Katılaşmış bir çamur yığınının için - bir iskelet elinin parmaklarına dolandığını gördü. Ayni cesedin kafası da çamurların a- rasında kendisine gülerek bakıyor gibi duruyordu, Komiteci, geriledi, Kumaşı çekti. Tekrar çekti. Sonra, vahşi bir feryat kopardı. Orada, orada, ölünün kafasında par- lryan bir gümüş haç vardı. — Milan Starhiç! Evet, bu Milan Starhiç'ti.. Buna hiç şüphe yoktu... Ön bir ay evvel Boris'in öldürdüğü.. Radilof'un Krivolak köyün- de, ekmek fırını içinde hemşiresini yak - B tığı Milan Starhiç! Bu tesadüf, Komiteciyi alt Üst etti. Çeneleri biribirine vuruyordu. İskelete yanaşmaktan korkarak, uzak tan dolağını sim srker tutan elden kendi- ni kurtarmağa çabalryordu. Ürkerek, çılgınlar gibi, Radilof yal - vardı: —Birak beni Milan Starhiç! ruhun için dualar okutturacağım ! Sonra kizdı: — Bırakacak misin beni, alçak kö- pek... Çıktığın cehenneme geri dön! İki eliyle dolağını yakaladı: — Seninkiler bana yetişsin diye beni tutmak istiyorsun, değil mi? Fakat mu- vaffak olmıyacaksın ! Geriledi. Bütün kuvvetiyle çekti. O anda, cesedin kemikleri sert bir takırtr ile koptu. Bağ açıldı. Fakat Radilof, müvazene- sini kaybederek, arkasında duran uçu- rumdan aşağı yuvarlandı. Vücudu boşlukta, döndü, döndü. Son- ra nehrin kayalıkları üzerinde ezildi kal- senin Karanlıkta, orada. ileride Milan Star- hiç'in iskeleti, için için gülüyordu. İşte Sırbistanlı Milyuka'nın kehaneti böylece hakikat oldu: — Sen kardeşimin eliyle öleceksin... Siırp vatanını müdafaa eden kardeşi - min elinden!. —BİTTİ— Tercüme eden; (Hatice Süreyya) Ton Ton amca | satranet oynuyor HAKRN LAŞ 7 : ._/(fı)%f. Yazan: Niyazi Ani'net 124 sene evvel buğgün Alman ve Prusyanın çirkin ekselânsı Vindhörst doğdu Yaralandığı vakit karısına “Merak etme güzelliğime halel gelmedi,, diye telgraf çekti 1812 yılr 17 ikincikânun günü 124 sene evvel bugün dünyarım sayılr çir- kinlerinden ve ayni zamanda sâyılı siya- silerden Lüdvig Vindhörst döğdü. Babası önü rahip yapmak isterken Lüdvig hukuk tahsil ederek avukat ol muştu. 1849 yılında Hanora mebusan mec- lisine seçildi ve az zamanda büyük bir itibar kazandı. 1851 de meclis reisliğine, daha sonra vekiller heyetine girerek adliye vekili oldu. 1867 yilında Hanora — krallığının ilgasiyle Prusya devletine ilhak olu. nunca Vindhörst hem şimali Almanya meclisi mebusanma, — hem de Prusya meclisi mebusanına intihap edildi. Kü- çük boylü adam, boyundan kat kat üs- tün işler yapryor, meclisin veya meclis- lerin ekseriyetine tamamiyle hâkim olu. yordu. Almatnıya parlamentosunda en kuvvetli fırka — Lüdvig'in fırkası idi. Prusya mebusan meclisinde kuvvetce ikinci derece kalan fırkaya baş ölmakla beraber herhaângi — bir kanun çıkarmak ancak onun reyi ile olurdu. Vindhörst çok dindardı ve hükümetinde en büyük faaliyetlerinden birini de din meseelleri teşkil ederdi. O mekteplerin muhtelif mezheplere göre — ayrılmasını ve kiliseler tarafından idare edilmesini İsterdi. Almanyayı teşkil eden münfe. tit hükümetlerin hakktnı müdafaa eder, Hanoranın Prusya ile birleşmesinden | duyduğu teessürü Prusya hükümetinin büyüyüp genişlemesinde de göstermişti. Küçük ekselans, — çirkinliğinin sak-| lanacak şey olmadığını bilir ve kendisi| de açıktan açığa söylemekten zevk du- yardı. Bir defa ayağı kayarak düşmüş ve berelenmişti. Bu vaka üzerine karı- sına çektiği telgrafta: “Merak etme gü- Va aa N Lüdvig Vindhörst zellik ve telâfetime asla halel gelmemiş- tir.,, diyordu. Fakat Vindhörst sözlerine lâtife ve nükteler karıştırarak söz söylerken din- liyenler, onün çirkinliğini unutur, söz- lerinin sihirine — kapılırlardı. Vind- hörst'ün sözelrini cerhetmeğe kimse ce- saret edemezdi. Bismark ve Kopriyo- nun meclisi mebusan azalarına verdikle. ti yemeklerde Lüdvig daima hazır bulu- nür ve her fırsâtta kiliseye, katolik mak satlarına ve papaya dair münakaşa eder fakat bütün bu sözler hakkındaki hür- met ve itimadı bozmazdı. Hal tercüme- sinden bahsedilirken matıya millet meclislerinde prens Bis- marktan sönra dosta, düşmanına hür- met telkin etmiş bir,adam varsa o da Vindhöret'dür,, denir. AKSAM POSTASİ IDARE EVİ Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu * İstanbul 214 , Telgraf âdresi ; İstâanbDul HABER Yazı işleri telofonu : 93872 idare ve lilân t uag_oı_ ABONE ŞARTLARI Türkiye Eenebi Senelik 1400 Kr. 2700 kKr. 6 aylık 730 « Taso - 3 aylık d00 , B00 € 1 aylık 15Ö |H 300 » Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası HABER'in Güzellik Do'toru Kuponu : | dim atacağı sırada karnına üç kurşun —ü İşte bu çarpışmalardan — birinde be. nim zavallı cefakâr Hog Hampşayrım vuruldu. O şimdi Şama doğru ilerlemekte olan Anzak süuvarilerile beraberdi. Tabariya' nım hemen altında Gilada geçmek için Şeria ırmağına dönmüşlerdi. Türklerin Yakup kızları köprüsünü — berhava et- miş olduklarını gördüler. İrmağın yata- ği berbat bir halde idi. Her tarafta deve| kadar büyük taş parçalarile kayalar var. dı. Türkler bunların arasına gizlenmiş- ler bizi geçirmemek için uğraşryorlardı. Sular derindi; Anzaklar atlarını yüz- dürerek karşıya geçmek tnecburiyetinde kaldrlar. Hampşayr tam karşı kıyıya a. yedi. Fakat doktorlar onun ölmiyeceği- ni söylüyorlar.. Kendisini görmek için hastaneye gittim biliyor musunuz bana)| £ ne dedi: — Yüzbaşım ben o kürşunlardan da- || ha çabuk yüzebilirdim fakat o adı bata- || sı at beni alakoydu.. Türklerin dördüncü ordusu — geriye kalmış olan yegâne kuvvetti. Şeria neh rinin öte kıyısında idiler ve çok çabuk j geriye çekiliyorlardı fakat tayayreleri- miz de üstlerine cehennem ateşini yağ- drıryorlardı. Hepimiz tekrar tekrar Draya kadar ğ uçarak demiryolu istasyonunu bombala dık. Türk ordusunün ricatinde kullana- bileceği bütün malzeme ve erzakı bom- balarımızla imha ettik, Türkleri Yafadan bulatada kadar on gün gibi kısacık bir zamanda sürmüş- tük. Soluk almak için bir defacık olsun fırsat bulamadılar; bunu biz öonlara ver- medik ve şimdi de vermiyecektik. & SAlisalib muharebeleri M__ ” 3 * — W VG OK LA Yazanlar: İngiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth Brovn Coltine. Meşhur seyyah ve muharrir Lovell Thomas p Dilimize çeviren:; A, E. metre uzaktaki El-Kuneytra'dan başla« dı. Düşman müsait bulduğu — yerlerde bir iki defa durdurmakla beraber yolu. muza engel olamadı. İleri yürüyüş © kadar hızlı oluyordu ki tayyareden başka bütün muvasala ve muhabere vastıaları işlemez bir hal al- mıştı. Tayyareler muhabereyi temin e- diyordu. Eltonla birlikte benim de vazi. fem buydu ve bu iş ikimizi, nefes alma- (Devamı var) diyordu. Şam üzerine en son çullarıma 80 kilo. 27 yaşında .yattı 31 yaşında uyanıyor ! Beş senedir uyan - maksızm uyumakta olan Şikagolu Pat- riçya Margarit'in ni- hayet âdi bir soğuk algmlığı neticesinde uyanacağı anlaşıl - maktadır. Son günlerde göğüs | ve baş nezlesi kızıra hatsız etmeye, 1932 w| Şubatında dalmış ol - 4 duğu uykudan sık sık uyandırmıya baş gariti uyandırmak İ- çin doktorların yap- tığı bütün tesebbüs- - ler fayda vermemiş! ti, 1936 da bir defa Dört senedir uyuyan kız uyanmak temayülle rini göstermiş, fa — “Prusya ve Âl- — ğa vakit bırakmıyatak kadar meşgul e- y lamıştır. Şimdi otuz. — | bir yaşında olan Mar — L /