Bartlstanıı! Milyukayı öldürüyce. Milyu.. ka kanla anda talcıdır. “Sen benim #ile öldürüleceksin!,, diyor. ei er alay ediyor. Çünkü, ae kardeği Milân Starbiçi de yor giierdir. Aradan bir müddet ge. hühaşa, sele? dağlardn Sırpların taki. a uğrıyor, a Bulgar, nehcin içinde bira ene iz Sonra katbi çarparak, nefes ne- Ye tırmanmağa başladı. Aya- Di taşlar yuvarlanıyordu. largı, İren arkasından silâh atıyor » Prada, ye kayalığın kenarında si- Damarlar, İr oyuk buldu, içine sokuldu. da Yo, kopacakmış gibi zonklüyor - Soğulg, ED. bitaptı. Havanın bur gibi! dari Tağmen, alnından iri İri Dişe akıyordu, eğe Onu öyle kolayca terketme Salan ar Vermiş olacaklar ki, Radilot İhip iki kısma ayrıldık tirmanmağa başladıkla - kendine mırıldandı: €rl av kokusunu aldılar! adaleleri üzerinde topla » Bir kayadan bir kayaya haraji ek — Şmanlartnın izini kaybet- Yavaşlağı Avüçlariyı. Bir kayalıktan akan suyu Yİe içti, Uzaktan ayak sesleri $- far hızlı hızlı yürümeğe baş” an olmuştu. Kaşın soluk Sehtap ükta kaybolunca, bulutlu bir Mney, EÖTÜNdÜ. Çalılara takılarak, sü. - Rodilot tepenin öbür tarafına e ği İ Z kaya, onun için emin bir tı. Oraya Si g ya Ayağı sert bir şeye , 2 Sİ tüfek parçasıydı. “e yilan didiklediği bir ce'| İndi, Erim İnsiyakt bir hareketle! Arkan ölüye basmak istememişti. ÖN gene kayaya dayanmış 0 nda €£ duruyordu, di biz Men, , YEİS Fcisinin aklına geldi ki, iy çk Sirp vatanperveri Milan zi ni mahvettikleri yer bu- $ çeşmheneleriy - Bazıları soğuktan ORElş, korkunç birer san giren Yemi zerda. Diğerleri de hay- Bia, Sadece parçalanmışlar- melek *t ve koyu renk el- haline gelmişlerdi. kolay ürkmezdi. Fakat Asabi bir titreme sars- ğe başladı. İleride bir doğru gideceği. - Son küvvetini toplad. Ka. a8)â, ellerini dizleri Or ony O ller, ve bakıyorlardı. bn ryada al ali kya arkasında kayak| Meda duğu halde, Hmon e Cİ May? dönmektedir. Bu re- m giren bir fotoğ. işe alınmıştır, Sonra bu a Gy aca hayli şeyler gel- yn refakat eden polis ri köylü kryafetindeki niz $ ve makinesini | vahşi bir feryat kopardı. HABER — Akşam postası '| Ton Ton amca satranç oynuyor Önlünde, dağ, bir uçurum halinde ne hire doğru iniyordu. Büyük kayalıklar birer heyulâ gibi yükseliyordu. Burası vahşi, nebatsız, korkunç bir yerdi. Rüzgârm iniltisi, kulaklarında âdeta hırslr bir adamın soluması gibi uğuldu- yordu. Çetecinin bütlün vücudunu bir titre me aldr. O, buralar, bu korkunç ir be yerleri pek iyi tânırdı. ORadilof'un cesur ruhu, hiç bir zaman Ürperme, tit- reme nedir bilmemişti. Fakat bu ak- şam... Bu akşam belki yorgunluktan, belki takibin heyecanından kendini bir çocuk kadar ürkek hissediyordu. Bir haç işareti yaptı ve bâşme elleri arasına alarak dua etti, Bir tabanca sesi, onu gene yerinden fırlattı, İki Sırp askeri, epey yi görünüyordu. & Radilof, onlara uzaktan! bir yumruk salladı. Vahşi iradesine tek*| o rar sahip olarak kaçmağa başladı. | Şimdi artık, kurtulmuştu. | Bir çeyrek saat sonra kendi muhitine | ulaşacaktı. Saçları rüzgirda dalgalanı-| | yor, sert topraklar Üzerinde yabân ke- çisi gibi atlıyor, manasız yere telâşla ko-| şuyor, hâlâ kendisini takip ediyorlar &a- niyotdu. Koşuyordu, koşuyordu. Kasıklarma saplanan yaman ağrıya rağmen, gene at- yordu, gene koşuyordu. Uzaktan gözleri Bulgar karargâhinm ışıklarını gördü. Birdenbire Radilof bir ayağınm geri- ye çekildiğini hissetti ve yüzükoyun ye- Te yuvarlandı. Küfür ederek kalktı. Dolaklarından biri açılarak bir yere takılmıştı. Dolağı kurtarmak için bir tekme attı, Fakat muvaffak olamadı. — Allah belâsını versin, Eğildi. Tam o esnada, mehtap bulutların 2- rasından sıyrılarak hafifce ortalığı ay - dınlatmıştı. Dolağınm nereye takıldığına baktı, Katılaşmış bir çamur yığınmın için - den çıkan takallüs etmiş (bir iskelet elinin parmaklarına dolandığını gördü. Ayni cesedin kafası da çamurların a- rasında kendisine gülerek bakıyor gibi duruyordu. Komiteci, geriledi. Kumaş çekti. Tekrar çekti. Sonra, Gi (e Je Orada, orada, ölünün kafasında par- yan bir gilmüş haç vardı. — Milan Starhiç! Evet, bu Milan Starhiç'ti. Buna hiç şüphe yoktu... On bir ay evvel Boris'in öldürdüğü.. Radilof'un Krivolak köyün. de, ekmek fırmı içinde hemşiresini yak - tığı Milan Starhiç! Bu tesadüf, Komiteciyi alt üst etti. Çeneleri biribirine vuruyordu. İskelete yanaşmaktan korkarak, uzak tan dolağını sım sıkı tutan elden kendi- hi kurtarmağa çabalrpordu. Ürkerek, çılgınlar gibi, Radilof yal. vardı; —Bırak beni Milan Starhiç! ruhun için dualar okutturacağımı| Sonra kizdı: — Bırakacak mısın beni, alçak kö. pek... Çıktığın cehenneme geri dön! İki eliyle dolağını yakaladı: — Seninkiler bana yetişsin diye beni tutmak İstiyorsun, değil mi? Fakat mu. vaffak olmıyacaksın | Geriledi. Bütün kuvvetiyle çekti. O anda, cesedin kemikleri sert bir takırtı ile koptu. Bağ açıldı. Fakat Radilof, müvazene- sini kaybederek, arkasında duran uçu- rumdan aşağı yuvarlandı. | Vücudu boşlukta, döndü, döndü. Sor. | va nehrin kayalıkları üzerinde ezildi ka! dı. Karanlıkta, orada. ileride Milan Star. hiç'in iskeleti, için için gülüyordu. İşte Sırbistanlı Milyuka'nm kehaneti böylece hakikat oldu: — Sen kardeşimin eliyle öleceksin... Sırp vatanını müdafaa eden kardeşi” min elinden?. —BİTTİ— Tercüme eden; (Hatice Süreyya) AKSAM POSTASI IDARE EVİ Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu ! İstanbul 214 , Telgraf adresi: Istânbul HABER Yazı işleri tel0'onu : 21873 idâre ve ön vay Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matbaası HABER'in Güzelik Do'toru Ca Yazan: Niyazi Anmet 124 sene evvel buğün Alman ve Prusyanın çirkin ekselânsı Vindhörst doğdu Yaralandığı vakit karısına “Merak etme güzelliğime halel gelmedi, diye telgraf çekti 1812 yılı 17 ikincikânun günü 124) sene evvel bugün dünyanın sayıl ör kinlerinden ve ayni zamanda sayılı siya- silerden Lüdvig Vindhörst doğdu. Babüsr onu rahip yapmak isterken Lödviz hukuk tahsil ederek avukat ol Muştu. 1849 yılında Hanora mebusan mec- lisine seçildi ve az zamanda büyük bir itibar kazandı. 18$1 de meclis relsliğine, daha sonra vekiller heyetine girerek adliye vekili oldu. 1867 yılında Hanora (krallığının ilgasiyle Prusya devletine ilhak olu. nunca Vindhörst hem şimali Almanya meclisi mebusanma, hemde Prusya meçlisi mebusanma intihap edildi. Kü- çük boylu adam, boyundan kat kat üs- tün işler yapıyor, meclisin veya meclis- lerin ekseriyetine tamamiyle hâkim olu. yordu. Almanya parlâmentosunda en kuvvetli o&rka Oo Lüğvig'in firkasıidi. Prusya mebusan meclisinde kuvvetce ikinci derece kalan fırkaya baş olmakla beraber herhangi (bir kanun çıkarmak ancak onun reyi ile olurdu. Vindhörst çok dindardı ve hükümetinde en büyük faaliyetlerinden birini de din! meseelleri teşkil ederdi. O mekteplerin muhtelif mezheplere göre ayrılmasın: ve kiliseler tarafından idare edilmesini isterdi. Almanyayı teşkil eden münfe. Ht hükümetlerin hakkını müdafaa eder, Hanoranm Prusya ile birleşmesinden duyduğu teesslirli Prusya hükümetinin! büyüyüp genişlemesinde de göstermişti.| Küçük ekselans, . çirkinliğinin sak- lanacak şey olmadığını bilir ve kendisi de açıktan açığa söylemekten zevk du-' yardı. Bir defa ayağı kayarak düşmüş ve berelenmişti. Bu vaka üzerine karı» sına çektiği telgrafta: “Merak etme gü- zellik ve telâfetime asla halel gelmemiş tir.,, diyordu. Fakat Vindhörst sözlerine lâtife ve nükteler karıştırarak söz söylerken din- liyenler, onün çirkinliğini unutur, söz- lerinin sihirine (o kapılırlardı. Vind- hörst'ün sözelrini cerhetmeğe kimse €e- saret edemezdi. Bismark ve Köopriyo- nun meclisi mebusan ağalarma verdikle- ti yemeklerde Lüdvig daima hazır bulu- nur ve her Ürsatta kiliseye, katolik mak satlarına ve papaya dair münakaşa eder fakat bütün bu sözler hakkındaki hür met ve itimadı bozmazdı. Hal tercüme. sinden bahsedilirken “Prusya ve Al manya millet meclislerinde prens Biş- marktan sonra dosta, düşmanma hür. met telkin etmiş biradam varsa oda Vindhörse'dür,. denir, —74 — İşte bu çarpışmalardan © birinde be. nim zavallı cefakâr Hog o Hampşayrım vuruldu. O şimdi Şama doğru ilerlemekte olan Anzak süvarilerile beraberdi. Tabariya” nm hemen altında Gilada göçmek için Şeria ırmağma dönmüşlerdi. Türklerin Yakup kızları köprüsünü (berhava et- miş olduklarını gördüler, İrmağın yata- ğı berbat bir halde idi. Her tarafta deve kadar büyük taş parçalarile kayalar var. dı. Türkler bunların arasına gizlenmiş. ler bizi geçirmemek için uğraşıyorlardı. Sular derindi; Anzaklar atlarını yüz- dürerek karşıya geçmek mecburiyetinde) kaldılar. Hampşayr tam karşı kıyıya &. dım atacağı sırada karnına iç kurşun yedi. Fakat doktorlar onun ölmiyeceği- ni söylüyorlar. Kendisini görmek için hastaneye gittim biliyor musunuz bana ne dedi: — Yüzbaşım ben o kurşunlardan da- ha çabuk yüzebilirdim fakat o ad: bata. sı at beni alakoydu.. Türklerin dördüncü ordusu kalmış olan yegâne kuvveti. Şeria neh rinin öte kıyısında idiler ve çok çabuk © geriye çekiliyorlardı fakat tayayreleri. miz de üstlerine cehennem ateşini ya drryorlardı. Hepimiz tekrar tekrar Draya kadar uçarak demiryolu istasyonunu bombala dık. Türk ordusunün ricatinde kullana- bileceği bütün malzeme ve erzakı bom- balarımızla imha ettik. Türkleri Yafadan bularada kadar on| gün gibi kısacık bir zamanda sürmüş- tük. Soluk almak için bir defacık olsun fırsat bulamadılar; bunu biz onlara ver- medik ve şimdi de vermiyecektik. Şam üzerine en ton çullarıma 80 kilo.| geriye!” 4 öhliselik müh atgleleri Yazanlar: İngiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth Brovn Coltine. Meşkur seyyah ve muharrir Loveli Thomas , Dilimize çeviren: A. E. e metre uzaktaki ElkKuneytra'dan başla. dı. Düşman müsait bulduğu (yerlerde bir iki defa durdurmakla beraber yolu. muza engel olamadı. İleri yürüyüş o kadar hızlı oluyordu ki tayyareden başka bütün muvasala ve muhabere vastıaları işlemez bir bal al- muştı, Tayyareler muhabereyi temin €- diyordu. Eltonla birlikte benim de vazi fem buydu ve bu iş ikimizi, nefes alma- fa vakit bırakmıyacak kadar meşgul « diyordu. (Devamı var) 27 yaşında yattı 31 yaşında uyanıyor! Beş senedir uyan - olan Şikagolu Pat- riçya Margarit'in ni- hayet âdi bir soğuk algınlığı neticesinde uyanacağı anlaşıl - maktadır. Son günlerde göğüs ve baş nezlesi kızı ra hatsız etmeye, 1932 gubatmda dalmış ol - duğu uykudan $ık sik uyandırmıya baş lamıştır. Şimdi otuz bir yaşında olan Mar gariti uyandırmak i- çin doktorların yap- tığı bütün teşebbüs. Dört senedir — ler fayda vermemiş! uyuyan mz ot 1936dabir defa uyanmak temayülle rini göstermiş, fa kat gene derin uykuya dalmıştı.