© Bir mahkümu Yarı ölmüş adamlar yurdu » Şeytan Artık Fransa dilirlerizcm: (Köşede Güyan yüz barasmın Fransönn yüzünden silinmesi- ne sebep olan avulat Mirey Maroger ). Dünyanm en berbat ıklimli yer - lerinden biri olduğu için “Şeytan A- daları,, İakabı verilen Fransanın Gü- yan ceza müstemlekesi nihayet lâg-! vedilmek © üzeredir. e Ahlâksızlık ve irtikâp kaynağı, zulüm ve itisa- fm meşru görüldüğü yer olan ve ah” « Miknzlik canavarları yetiştiren bu Ceza evlerinde insanlar gardiyanları- nım merhametine kalmaktansa, ken- dilerini denize atp köpek balıkları- na yem olmağı tercih ederler. Burna- İarr o Frawsa için uzun zamandır bir yüz karası © teşkil ediyordu. Bu yüz karasından Fransayı kur-! tarmak şimdiki halk cephesi hükü - "metine nasip olmaktadır. © Ceza müstemlekesinin ortadan kaldırmasına karar verilmiştir. ! Fakat bu birdenbire yapılamaz) günkü Fransaya avdet edecek olan mahkümların hepsini koyacak yer bulamıyor vetbunları öyle rast gele kapıp koyuveremez. İş tedrici ola- caktır. Oraya bundan böyle yeni makküm gönderilmiyecek, ve mev-i cut olanlar da zamanla geriye getiri- lerek Fransız hapishanelerine yerleş - srilecektir. © İlk adım olmak üzere Fransa ad” iye ve müstemlekât nazırı, korkunç! Luvar ile La Martimiere gemile- rinin, Güyana canlı yük götür. "memelerini emretmiştir. o Bu gemi- İerde mahkâmlar, isyan edip idare- Yi ele geğirememeleri için demir ka- fesler içine kapatılır. Her kaleste en küçük ( kıpırdanmıya karşi der hal kaynar sular salıveripmal-| kümları haşlamak için tertibat vardır. Gemiler her seferinde 800 mahküm alarak Giyana senede iki sefer ya - parlardı. 2 YA e X Ceza müstemlekesinin lâğvı mat- mazel Mircille Maroger adı güzel bir avukat kadının kahramanca me- saisi sayesinde olmuştur.: Bu ka-| dm. bal aymı tetkikler yaparak o-|” “radaki ahval © ve geraiti oanlamak| üzere Güyan'da geçirmiş; en çoğu “Arap olan gardiyanların inanılmaz İüm ve itisaflarını meydana koy - uiştar. Bu gariyanlardan birisi meselâ sütünü içmek üzere islan cövizi kopardığı için öl üvermişti. o Yapılan sorguda ger- diyan mahkümun : Hindistan cevi- ini kendisine fırlatmak üzere kopar “dığından dolayı, daha evvel davra «(narak © onn öldürdüğünü söylemiş ve hiç bir ceza görmemiştir Ayni a- karası olm İ atlamağa mecbur etmiştir. adası için bir yüz ıyacak sevke dam diğer bir mahkümu da sokakta kendisine sürünerek geçtiği için öl - dürmüştür. Gardiyanlardan birisine Khelifi adı mahkümu » öldürdüğü takdir. de birnişanla taltif olunacağı vadedilmişti. Gardiyan da asıl İ ti bulunduğu köyün hudutları dışına! Mucize Kgramet ve mucizeden bahsedili- yordu. Birisi anlattı: — Vaktiyle bir hoca vardı ki şöhre| da yayılmış, keramet sahibi olarak! tanınmıştı. Rivayetlere göre körleri iyi ediyor, kötürümleri koşulara gire- bilecek (o derecede sağlamlaştrıyor, kırk yıllık kısırları çocuk sahibi eyli- yordu. Bir bacağı sakat bir akrabamı tanıdıkların ısrarı üzerine bu hocaya götürmeğe karar verdim. Hasta koltuk değneklerile hoca- nm karşısına çıktı. Hoca bir takım dualar mırıldandı. Sonra: — Değneklerin bi i at, dedi. Hasta değneğin birisini attı. Hoca bir takım duzlar daha okudu. Bir emir daha verdi: - Ötülü Köle 'dağnekini Ha atl Hasta tereddüt ediyordu. Hoca hid- detlendi: — Sen benim kerametimden şüp- he mi ediyorsun. Sözümü dinle" Hasta bu sözü dinliyerek koltuk değneğini de attı. Ve.. Hazır bulunanlardan biri merakla atıldı: | — Mucize oldu ve hasta yürüdü! değil mi? | — Hayır, koltuk değneğini atmca Yere düştü ve sağlam bacağı da kı- rilde! Yaş hastalığı — Karm neden öldü? — Doktorlara sormadım. Fakat bana kalırsa çok çabuk yaşamaktan! — Ne demek o? — Nişanlandığımız vakit benden beş yaş küçük olduğunu söyliyordu.! Ölümünden sonra öğrendiğime göre ise son zamanlarda benden on yaş ikinci büyükmüş. Demek on sene içinde yirmi beş yaş birden ihtiyarlamış. adamı değil, fakat. Fournier adlı baş ka birisini - öldürdüğü halde gene de nişanı aliriştir. Gardiyanlardan birisi Şeytan A- dasiyle Ruvayal adası arasmdaki kabloyu tamir etmek üzere, kabur- ga kemiklerine tabancanm namlısı- nı dayayarak Savoiry adlı mahkümu köpek balıklarının kaynaştığı sulara Adam- cağızı ; balıklar derhal parçalamış - lardır. Gardiyanlar geceleyin dışarıda kalmaları ve diğer ufak tefek müsa- adeler için mahkümlardan boyuna rüşvet almaktadırlar. Mahkümla- ra Fransadan ve bilhassa kendilerini seven kadınlardan gizli gizli paralar gelmektedir. Her gardiyannın aldı. ğı rüşvetin senede 20,000 Frangı bul duğu tesbit edilmiştir. Bir mahküm arkadaşını öldürdü. ğü zaman gardiyanına 500 Frank verebilirse, bu katil vakası biç mey- dana çıkmaz. giy Fransız Güyanında 7000 ilâ 8000 mahküm vardır. Bunların ekserisi ana toprakta biberin gelmekte oldu- ğu Kayen şehri (o yakınlarında tutul- maktadır. oSahilin karşısında da yüz başı Alfred Dreyfus'un dört sene hapsedildiği o korkunç Şeytan, Ru - vayal ve Sent Josef adaları vardır. Şeytan adası en azılı suçlulara mah- sustur. o İl Ruvayl da bir kale, bir hastahane, bir manastır ve bir de kilise o vardır. İl Sent Jozef hususi bir zapt ve rapt altına konması lâzım gelen mahpuslar için bir islahhane- dir. Mevcut mahkümlardan başka, cezasını bitirerek serbest bırakılmış binlerce sabık mahküm © vardır. Bir mahküm ceza müddetini bitirdikten sonra ayni müddetle müstemlekede kalmak mecburiyetindedir. e Meselâ yedi sene hapse mahküm olan o bir suçlu, ceza müddetini bitirince Gü- yan'da serbest olarak yedi sene da- ha kalmağa mecburdur. o Böylece Fransa, müstemlekesinde nüfus art- trmak O gayesini gütmüştür. Canilerden mürekkep nüfus ka- dın ve erkek mahkümların © kendi aralarında evlenmelerinden doğan! Otelci, telâşla oda kapısmı vurarak müşteriyi uyandırdı. — Ne var? Ne rahatsız ediyorsu- nuz? — Yangın var, yangın! Çabuk kal kınız. Müşteri sordu: — Saat kaç? — Saat 12.. Acele edin, saati sor- manın sırası değil! — Neden sırası olmasın. Mademki saat daha !2, oda ücretini ona göre yarım vereceğim! Dilenci — Bu para kalp! — Nasil anladın? Hani âma idin? — Amâyım ama, budala değilim! Tiyatroda — Neden o kadar alkışlıyorsun. Opereti pek ımi beğendin? — Yok canım, bilâkis! — O halde? —Uykum açılan diye rum! alkışlıyo- — Hepsi own değil, çoculdardan be ini ödün; aldı. Koonsna bir musip- lik yapacak! çocuklarla artmaktadır. Fakat bu - rast (o dünyanın en kötü, ve sıhhate en zararlı bir iklimine maliktir. - Mahkümlarm tutulmakta olduğu alçak sahil mmtakası, dün. yada mevcut zehirli hayvan ve ha- şeratın o en müthişleriyle kiynağor| Timsahlar, zehirli yılanlar ve sayı! sız korkunç böcekler bep kodrulamdai toplanmış gibidir. Ceza müstemlekeşinin mütecer « rit vaziyetine, gardiyanların şiddet lerine ve kaçanları bekliyen müthiş tehlikelere rağmen, birçok mahküm. lar kurtulmağa muvaffak olmuşlar. dır. Buadamlarn anlattıkları da, Seytan adalarınm ne müthiş yerler olduklarını dünyaya bildirmiştir. Bu firarların en meşhurlarmdan birisi Fransız doktoru Piyer Bugart' m firarıdır. Doktor tam yirmi üç gün, su a lan bir kayıkla Omüthiş hattrüstüva güneşi altnda yol almış ve nihayet Venezuella sahilelrine çıkmıştır. Bu- rada halka kendisini o kadar sev en 'sıcak| miştir ki hükümet onu iadei mücrimin | mukavelesine rağmen Fransaya tes- lim etmemektedir. it Hespel adlı bir adam, uzun za. man Şeytan adalarınm cellâtlığını yapmıştır. Fakat günün birinde kendisi de oda arkadaşını öldürdüğü! için idama mahküm olmuştur. Tale. bi üzerine kendi kendini / giyotine etmesine müsaade olunmuştur. A- dam makineyi elleriyle bağlamış, ka- fasını deliğe yerleştirmiş ve sağ eliy- le düğmeye basarak o kocaman bıça- ğı salıvermiştir. ” . Ana vatandan 8000 kilometre u- zakta ve müstebit memurlarla gar. diyanların kontrolu altında bulu. nan bir ceza yurdunda her türlü sulistimallerin inkişaf etmesi şüphe- sizdir. Seytan adalarındaki ceza ev-i lerinin kaldırılmasmı Fransızlar çok iyi karşılamaktadırlar, Kadın — Karyolanın altında bir hır. atz var galibi? Erkek — Ne zararı var? orada çalıma- cak bir şey yök Ti! Kumarda hile Pokerde kaybediyordu. Şansını el ! çabukluğu ile düzeltmeğe çalıştı. Fa- hile yapmasına rağmen gene kay- bedince kâğıtları omasaya vurarak | kalktı: — Hile yaptım da ondan yenil” dim, dedi, borcum falan yok! | La Kendisine güvenemiyen acemi avcı — Acaba kaza ile mi öldü, yoksa in- fihar m? Cesaret Dişçinin kapısı hızla açıldı. İçeri giren adam: — Üç çürük diş çikaracakaınız, dedi, fakat ilâçlamak falan yok. Si- niri uyuşturmadan kerpsteni dayar- sınız. Dişçi, bu cesaret karşısında şırmıştı: — Hay hay, nasil isterseniz, de- di, koltuğa buyurunuz. — Ne mi > disler benim de; bekliyen karımın? Sersem — Bu delikanlı hakkındaki rin nedir baba? — Serseınin biri! — Benimle evlenmek istiyordu, — Ben demedim mi! Garip değil — 4 senedir evli oldukları halde çocukları olmaması garip değil mi? | — Adam çok kıskanç, karısınm İ yanımdan ayrılmıyor! şe” Çıkaracak kapaınm önünde fik | — Merak etme anne! kardeşin, bir fişekle stratosfere gidecek?