1 Ocak 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Haa ae -HABER — Akşam r - etmiyen “K...” kasabasında, biraz aksıyarak Yürüyen iri boylu, pos bıyıklı, ellilik bir adam dikkatimi celbetti. du;.Kimdir bu, kuzum?. - diye sor - — Yemin etmiyen Rüstem'dir! - de- - iler, — Ne garip lâkap! — Evet.. garip... Fakat macerası da &caiptir. Anlatalrm: Bu Rüstemin bir de şeriki vardı. A- & Hacı Mehmeddi, İkisi de gayet sofu Adamlar... Biribirlerine fevkalâde iti- İar var.. Birlikte ticaret ediyor- h'&l;.f,oamnlu,ortıhkkanaxk— Tülyor efendim, evler mi yakılmıyor?.. Hulâsa, ana baba günü.; Tabiatiyle paranın da vaziyeti ma - İüm değil... Türk evrakı nakdiyesi, dü- Bcok mi, kalkacak mı?. Bilinmiyor.. rîot altma rağbet ediyor... Çömlek- gömüp bahçenin bir tarafma.. Bu Rüstemle Mehmet de, Samsunda ::_:: etmişler, geri dönecekler.., At- binmişler, o dağ senin, bu dağ Dünim. hanlarda kala kala memleketle- Tine dönmüşler... 'lka.t. önceden de ihtiyatlı davran - Süşlar ha. No olur:ne olmaz belki; dü Te diye düşünerekten kâğıt paralarmı Ttücevherata tahvil etmişler. Çünkü :îm Çangırtılı çungurtulu bir maden- , %——Bîntanminj,ikibinta.neainibir- n saklamak kabil değil... İnsan so- ğ Nm'— P"'l;'lmya gelince, sokacak yer * a te böyle düşünerek, altr tek taş bi- Tinin C& altı tek taş öbürünMendille: teuna bağlamışlar... Bir taraftan Stlarnı kırbaçlıyorlar, öte tarftan da İlerde., Bir pusuya düştükleri- îhhedefluıemgöredavrmmk— Neyse efendim, 6 gün de sağ salim Biz hana varmışlar.. Ocak yaktırıp wu. karmlarımı doyurmuşlar... Rrm IĞ"M& Rüstem, pencereden bakmış. —— Âfnan bire Rüstem.. Bir tek kur- Sütçülükten.- dansözlüğe vğ:::d Bohm isimli bu kız, eskiden Tak Civarmda süt Bat]cı]ığ'x yapa- ten h_;tçm mesleğinden vazgeçti. Ge- Din & İtâlya Başvekili Mussolini- ansetti 4 t ve bu devlet ada Yatağa girecekler, Şşose tarafm-| tuluş çaresi var, yoksa sermayeyi ke- — Ne yapalım? — Birkaç altımımız kesemizde kal- sın, pırlantalardan birer danesini de yanımızda alıkoyalım... Ötekileri yuta- lm... Her yerimizi ararlar ama, kar- nrmıza bakacak değiller a... — Peki, muvafık. F'akat ben sırrı- mızı faş etmem diye yemin ediyorum işte, Sen de et bakalım. — Vallahi...' Hemen bir sürahi su... Hap gibi koy dilinin ucuna mücevherleri birer birer.. Gözlerin faltaşı misali açılaraktan yut babam yut... Hanecmın telâşlı telâşlı yürümesi, ko nuşmalar derken ayak sesleri de kapı- larına yaklaşıyor... Trank, arkaya ka- dar kanat açıldı: — Eller yukarı.. Tabiatiyle teslim, teslim... Beş tane ızbandut aramışlar iki şerikin Üüstünü başmı... Bulduklarını bulmuşlar, fakat kanaat getirmiyerek: — Ötekileri de çıkarm! — Hangi ötekileri? — Siz Samsunda yedi tane tek taş aldınız... Bizim adamlarımız görmüş.. Halbuki üzerinizden iki tane çıktı.. Be şi nerede?., Arkadaşlar düşünmüş: “Demek ki yalnız bir dükkândan al- dıklarımızın farkındalar... Öbür dük- kândan da beş tane almıştık... Neyse, fakat onları da haber vermemeli, Zira karnımızdan yirmi dört saatten evvel çıkmazlar..: Çıkmasını da bunlar bek- lemez a...,, Başlamışlar yalvarmıya: — Yanımıza iki tane pırlanta aldık, | | çorbacılar... Ötekileri Samsunda bı - raktık... — Yalan.. Haydi çıkarm, nereye sak ladımızsa.. Yoksa... larmı iki arkadaşım gırtlağıma daya - mışlar... Fakat, nasıl söylersin, karnımızda diye?., İmkânı yok, deşerler alimallah. Her türlü işkenceye bir müddet gö- güs germişler... Çünkü, söylemek daha tehlikeli... Hacr Mehmed, ayaklarının ateşe sokulup kömür gibi yakılmasma bile mukavemet etmiş.. Danalar gibi ser verse, sır vermiyecek... Eşkiyalar, bunu anlayıp, bu sefer de Rüsteme ya- pışmış... Onu, ocağın karşısma sürükle mişler.. Ayakları kebap edilmeye baş- — Yuttu... Karnında! - demez mi? Burada, ufak bir alçaklık etmiş... Kendininkini söylememiş de, karşısm- dakinin yuttuğunu haber vermiş... “Zaten ayakları yandı.. Ne de olsa, ar- | tık yaşamaz! Bari ben kurtulayım!,, diye düşünmüştür belki.. Hacı Mehmed bunca işkencelere rağ men bayılmamış meğer... Gözlerini bi- tap, açmış: — Çarpılacaksım be adam, yeminini unuttun mu?.. Demiş, İntikam almak, bilmukabele haber vermek?... “Şunun da karnında mücev- her var!,, demek... Hiçbirini yapma- mış, kelimei şehadet getirerek teslim olmuş.. Deşmişler karnmı aramışlar, bulmuşlar... İki, beş daha yedi.. ÂAlrp gitmişler. İşte, Rüstemin bugünkü serveti, son radan meydana çıkardığı beş tek taş- tan üremiştir.. Fakat bu hâdise üze - rinde öyle müthiş tesir bırakmıştır ki, hiç yemin etmez... Her halde o müthiş sahneyi hatırlıyor olacak.. Lâkabmın da sebebi budur... (Vâ-Nü) HABER'in Güzellik Dostoru Kupbocmnu: Tonton Amca çocuğunu yıkıyor —â Yazan: Niyazi Anmet 107 sene evvel buglün Güneş tutuldu 135 sene evvel bugün Bir yıldız keşfedildi 444 sene evvel bugün Araplar, tamamile Ispanyadan çıkarıldı Bugün yeni yıla girdik. v Milâdi yılm başlangıcından bugüne kadar tam 1936 sene geçmiş, gitmiş. Bu senelerin sakladığı öyle sırlar - var ki, bunların çoğu ebediyen sır olarak ka- lacaktır. Hiç şüphe yok, 1936 yılın 1936 ikin- cikânununun ilk gününde dünyanın dört bucağında bin bir hadise olmuştur. Ben, lâlettayin birkaçını sıralryaca- ğım. .* * 1889 yılının 1 ikincikânun günü gü- neş tutuldu. Bu hadise, ne bir memle- keti, ne de bir kıtayı alâkadar etti. Bü- tün dünya, 107 sene evvel bugün kap- karanlıktı. Tarihte büyük hadiselere sebebiyet ve | ren güneş tutulmaları vardır. Bunlardan günleri tesbit edilmiş olanları sırası ge- linte yazacağız. Günü belli olmryanlar- dan biri milâttan 480 sene evvel olmuş- tur. Tarihi Heradot bu küsufu şöyle an- latır: “İran hükümdarı, eski Sardes şeh- rinden Ahidos şehrine hücum için ordu- suna hareket emrini vermişti. Ordu yola çıkacağı zaman güneş kubbei se- mada hiç bir bulut olmadığı ve gök yü- zü de kâmilen berrak olduğu halde bir- denbire görünmez oldu. Âlemi bir şid- detli zülmet istilâ eylediğinden aydım- İran hükümdarı bunu görünce büyük bir korkuya kapılarak sebeplerini Mecu- silerden sordu. Mecusiler: —- Güneş Yunanlıların koruyucusu- dur. Bu vaka ile mabutlar Yünanlıla- rm mağlübiyetini ihtar ediyorlar... dedi- ler. i ; A ; nun olarak yürüyüşe devam etti.,, Bir yıldız keşfedildi 1801 yılı 1 ikincikânun günü, 135 sene evvel bugün - fakat gece - de gök yüzünde bir seyyare keşfedildi. Merih yıldızı ile Müşteri: medarları arasında ve güneşin etrafında dolaşan birçok küçük yıldızlar vardır ki, bunla- ra “Teleskopla, görülen seyyareler,, de- nir. Kepler, Merih ile Müşteri arasındaki boşluğu keşfetmiş, fakat izah edememiş- ti. 135 sene evvel bugün Sicilyalı Piyaci adlı heyetşinas mechul seyyarelerin ye- rini tayine muvaffak oldu. Piyaci on do- kuzuncu yüz yılın ilk gecesinde yıldız- larm yeni bir fihristini tertip ederken bir sabit yıldızın yerini işaret etti. Fa- kat o yıldızın ikinci gece yerini değistir miş olduğunu gördü. Üçüncü gece deği. şiklik devam ediyordu. Birkaç hafta üst- Üüste süren tetkiklerden sonra Serz sey- yaresi adı verilen yıldızı keşfetmiş oldu. Araplar Iİspanyadan çıkarıldı 1492 yılı 1 ikinti kânun günü, (897 sefer 29) Granata İşspanyalı kralı Fer- dinand tarafından Arapların elinden alin dı. 444 sene evvel bugün kanlı bir harp la işgal edilen büu şehir, 1235 den 1492 yılma kadar Arapların elinde kalmıştı. Rivayete göre Granatada ilk önce Fini- — keliler bir şehir kurmuşlardı. Murabğ_tin ve Muvahhidin — devletleri zamanında şehir ahalisi 420.000 nüfusu bulmuştu. Granata, İspanyada en sonraya kadar Arapların elinde kalmış bir şehirdir. A- merikanın keşfi yılı olan 1492 yılında yukarıda yazdığımız gibi uzun'bir mu- hasaradan sonra Ferdinandın eline geçti. Ferdinand, tarihin daima lânetle kay- dedeceği İspanya engizisyonunu icat e- den ve bütün İspanyayı tahakkümü altı- na aldıktan sonra müslüman ve yahudi! leri en müthiş işkencelerle mahveden, Kristof Kolomba Amertikayı keşletti- ren, fakat ona 'en büyük ıstirabı veren kraldır. , Arapların İspanyadaki en büyük e- serleri olan — Elhamra sarayı burada - idi. Şehir, üç tepenin eteklerine kurul- muüuştur. Granatadaki arap köşkleri hak kında Kamusul'alam şunları yaz:yor: “Bü surun içinde sümlümanlardan kal- ma olan — köşkleri, bahçeleri, saleleri, havluları, frskıye ve'şadırvanları, çeşme- leri, rengârenk mermerlerden yapılmış kemer kubbeleri ve her nevi tezyinatı birer birer tarif için müstakillen büyük bir cilt kitap yazmak iktiza eder.,, AKSAM POSTASI İstanbul IDARE EVvi idare vellân ." v :?4 Ankara Caddesi Ü Posta kutusu » İstanbül 214 ( Telgraf adresi ; Istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 22872 SD » “ABONE ŞARTLARI Türkiye Eenebi Senelik 1400 Kr.. 2700 Krr.. 6 aylık 730 ». 1450 4; - 3 öylik 400 « B00 « ; *t aylık 150 « 300 « Sahibi ve Neşriyat Müdürü: | Hasan Rasim Us t&mldııı yer (VAKIT) mat —— ——— Burası Tevratta Moab toprağıdır ve Erihanın tam karşısındadır. Allah Mu- sayı Kenan topraklarına girip ölünceye kadar müdafaa etmesi için buraya gön- dermişti. Ben kokney kıtlarile birlikte idim. Talad Ed Dum tepesine çarptık. Burası kırılması güç bir cevizdi. Her delikte bir top, her kayanın gerisinde bir ma- kincli tüfek vardı. Türk nişancılığı da gittikçe iyileşmekteyidi. Attıkları her mermi hedefini buluyordu. Kokneyler fena halde çarpıldılar. Fakat kabadayı kişilerdi onlar.. Topçumuz dağa karşı müthiş bir ateş açtı. Kokney kıtaları topçumuzun heran yükselen mania ateşi gerisinden yama- ca hücüm ettiler. Onları hiçbir şey idur- duramazdı. Türkler kuşatılmakta oldukla_rmı.gör— düler, Vakit ve fırsat varken şehirle ge- çidi bırakarak Şeriaya doğru hicret et- tiler ve... Eriha bizim oldu! Bunu henüz yapmıştıik ki uzun zaman dır beklenen emir Londradan geldi. Ta- limli piyade fırkalarımızın hemen hep- si Fransaya naklediliyordu. Garp cep- hesinde piyade askerlerine ihtiyaç o kadar büyüktü ki, ancak süvarilerimiz- den birçoğunu atlarından inldirerek bu piyadelerin arasına soktuk. Geriye ka- lanları şöyle bir gözden geçireyim de- dim ve hashıkları AnlAdnırmatl iala mAn. & Ohlisalib muharebeleri M ASN OAT RD . Yazanlar: İngiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth | Brovn Colline. Meşhur seyyah ve muharrir Lovell Thomas 4 Dilimize çeviren: A. E. derilmiş olan acemi Hind kıtalarını gö- rünce bütün cesaretim kırıldı. Bu haki- kat Allenbiden başka hemen herkesin ümidini parça parça edecek gibi idi. — Erihallan sonra Allenbi, zaferi tekrar kaptırmak üzere avucunda tuttu. Yolu- nu Şeria ırmağı boyunca ileriye süre- 4 rek, Tibriye gölünün uzak köşesinden, Şam kapılarına dayanabilirdi. Bünu Türklerde biliyordu. Şimdi ise bunu yapamamasında kendisi kabahatli * değildi. Düştüğümüz vaziyet herhangi bir generalin bütün ümidini perişan ede- . bilirdi. Fakat Allenbi içini çekti ve yeni bir ordu yetiştirmeş işine koyuldu. ŞERİA OVASINDA HARP Allenbi büsbütün yeni bir harp plânı tasarladı. Falkenhayn Şam yolunun Şe- ria üstünden olduğunu biliyordu. Ha- zırlandığımız zaman oradan hücum ede- ceğimizi düşünüyordu. Allenbi de öyle düşünmesine meydan bıraktı. Allenbinin maksadı Gazzede tatbik etmiş olduğu plânı bu sefer maküs ol- mak üzere yeni baştan tekrarlamaktı. Gazzede sahil boyuna nişan almiş ve iç taraflardan vurmuşstu. Şimdi ise bütün - maksadımız sahil boyunca vurmaktı. bunun için bütün kıtalarımızı dağlarda toplâdık ve oralardan taarruz edeceğir miz hissini verecek manevraler yaptık. - # Vai siğei t K

Bu sayıdan diğer sayfalar: