Ehlisalik? ML Bizi Türklerin Ben de ilk kayıkların birinde Hamp- teli bir surette sallarıyordu. Fa- karşı sahile vardık. Kayıkların kö- m karşıya ip gerdik. o Yolcular ipi İle tutarak tekneleri yürütebilirdi. İİlisi Türklerin bücumundan koruya. akıntı» mücadele ettiler, ağır kalas ve la. rı birleştirerek biribirine © bağladı Kalasları da Yafadaki Alman balo mdan kaldırılan halı ve secca. sardılar, Krtalar yürüdü. hiçbir patırdısı işitilmiyordu. Tasarlağ:. plân büyük bir muvaffakiyet gös- işti, Türkleri gafil avladık, Hemen hepsi, de kulübelerde bastırdık, Ojâ ırmağı kendilerini bir hücumdan korüyaca kanaatile, rahat ediyorlardı. Yanılmış ım birdenbire anladılar, Fakat İşten geçmişti. İngiliz (keşif kolları de bombalarla kulübelerin kapıla iterek açtı. Yıldırımla vurulmuşa hen Türkler, eller yukarıda, dışarı .— Kuma € - SURPRİZ t Müannis şehrini bir tek kurşun at. muh gögbeleri ) Yamalar. İigiiz örün bere mitleri. Kasas koruyabilecek kadar asker eçmişti, köprü işine başladık d alani pnienarizei A A makta olan bir siper dolusu Türkü Dilimize çeviren: A. E. hücumundan süngülerle yok ettik. Zavallılar (o neye uğradıklarını hiç anlayamadılar, Islak pabucların fışfışından başka ortalıkta hâlâ bir ses yoktü, İşimizi O© kadar sessiz (gördük ki, Türk zabitleri ne olduğunun farkmda bi le değildi. Şehrin ışıkları söndürülmüş, ahali evlerinde derin uykulara dalmış bulunuyorlardı. Kapıdan kapıya gidecek ve onlara esir olduklarını haber verecek bir devriye kolu teşkil ettik. Şehrin son evinde bir ışık (o gördüm. Yanıma bir takım alarak hemen oraya gittim. Bahçeye girdim; © pencereden içerisini gözetledim; Üstü kiğıt Odolu masanın başında bir zabit bazı haritala. ra eğilmiş çalışıyordu. Bahçeden çıkarak evin kapısına gidip vurduk, kapıyı bizzat Türk zabiti açtı ve tabiatile esir oldu. Onun evde yalnız bulunduğunu sanır yordum fakat emin olamazdım. Evi 2- ramak İçin içeriye bir onbaşı (gönder. dim. Bir iki dakika sonra geri geldi. — Bayım — dedi. İçeride bir kadın; inat ediyor gelmek istemiyor. o İng'liz askerlerinin centilmen olmadıklarından korkuyormuş. Kumandan olan zabitle konuşmak istiyor, — Peki gidip konuşurum. Siz zabiti karargâha götürün. Eevin karanlık olan ön odasını geçe rek arka tarafma yürüdüm. Aydınlık bir odaya girdim ve Kontes Varlutayı gördüm. (Devamı var) - irisi YALNIZ Kanik İN Beş sene sonra Ingiltereye havadan taar- ruz imkânsız! Fevkalâde tesirli bir şun keşfedilmiş Londradan yazılıyor: Bundan beş sene sonra İngiltere Adaları, © tayyarelere karşı görün - mez ve kaçınılmaz bir şuna seddi ta- rafından korunacaktır. o Şimdi bu şuar neşreden etlerin çoğaltılması - na çalışılmaktadır. Son hafta yapılan tecrübeler bu şüam hattâ üç dört bin metre yük - sekl'kteki bomba tayyaresini birden» birdenbire durdurduğunu göstermiş- tir, Tayyareden pilotu mecburi iniş yap maktan başka çare bulamamıştır. İn- giliz hava nazırlığınm fevkalâde giz- li tutmakta olduğu bu yeni şua İn- giltere mülafua plânmm en önünde) gelmektedir. Buna benzeyen bir ölüm çuam'n tecrübeleri, (o Almanyada da ya” pılmaktadır. Fakat, İngiliz şuame karşı tayyarcleri Koruş-*İmek için henüz hiç bir vasıta bulunamamış - tır. Bundan baska tayyare makine. lerinin manyatoları bu şualara kar- şı korunsa bile, geriye Xi ihtimal daha katıyor: Bu yeni şualar hayatı bir iki daki- Ea içinde imha etmektedir. Şua, erva £, inden gayet hassas bir takım infik” maddelerini götüre- rek yüksek infilakla parlatmaktadır. Makine Bu şua'a karşı mütees- sir olmasa dahi pilot ölmektedir. Ya- ut görü mez şua tayyarenin taşıdı. ğı bombaları derhal patlatmakta dır. Pilotsuz tayyare kullanıldığı tak-' dirde bile Kai şam vücude getirete- Palme acaktır. — RADYO ISTANBUL: 18,30 plâkla dans mraşfkisi, 19,30 konferans Dr. Ibrahim Zati tarafından, 20 Vedis Rıza ve arkadaşları taracından Türk (musikisi ve balk şarkıları, 2030 Cemal Kâmll ve ar kadağ'arı tarafından Türk müsikini ve halk şarkıları, 21 saat ayarı, Şehir tiyatrosu ope ret kanmı tarafından bir temel, 22 Ajans ve borsa haberler; ve ertesi günün © programı, 22,50 plâkla sololur 73 son. SAKARYA | Filoyu takip edelim VİYANA; YILDIZ 1 Çapkm genç veÇin 17, hafif teuslki, 1745 Viyana gecesi, 17,55 geceleri yalbaşı şarkıları, 18,20 keman konseri, 1840| SUMER ? Tatı belâ piyano konseri, 15,10 konuşma, 20 havadis| ALKAZAR ş Çöl silhhgörleri 2020 muhtelif şarkılar, 2i konserin devamı,| pan 4 Kahraman haydut ve 32 haftalık haberler, 28.20 dans musikisi, düren güzler BERLİN: Şık 7 Programmı bildirmem 17, musiki, 19 Alman şarkıları, 10,20 ba RE i sik vadin, 1040 konferana, 20 kansere, 20,45 Al) *” E- an eri manya havndjsleri, 21,10 konferans, (o 22,10 öl Sy 0 e İma » Kamar mem PAŞTE: Kış çocesi rüyam 18, Mertten parçalar, 19,80 plâk, 1940 ha) UUMURİYET ; Programmı bildirmem va kücumlarına kargı aimacsk (tedbirler. hakkında konferans, 20 Macar konseri, 20, ISTANBUL 80 çalgılı temsil, 22,30 bavadia, 22,50 piyano konseri, 23,35 çigan musikisi, FERAN 1 Korkusuz kaptan ve" BÜKREŞ: on aşk beldesi 13, Bafif rmusjiki, 20:10 oda smunfkisi, 20,48) MELE 3 Mazurka korun konseri, 21,39 senfonik konser, 7345) HILAL 4 İşte Bahriyeliler ve havadis, ölüm ve Şeytan. LONDRA: AZAK 3 Viyana seni seviyorun 19 hafif musiki, 20,18 çocuk saati, 21 kon Karakedi ser, 22.25 futbol hakkında konrerans, 2280 | ALEMDAR © İşte bahriyeliler ve opera 23, dana muslldai, ölüm ve şeytan, PARİS: KEMALBEY ; Kan ve Gençlik ve Fn 1930 Macar musikisi, 21 oda musikisi, 71, dan sonra, Aslanlar e e e m len USKUDAR TIYATKULAR pa e e KT TEPEBAŞI BALAT dram kısmında MİLLİ 3 Bilmeyen (oistrap, york esrarı (ve &pgl SÜRTÜK gençlik. Lİ Franuz Tiyatrosunda Büyük iüsyoniet » bügün tatli günüdür. Pr. Zati (Sun; Şehzadebaşınd HALK OPERETİ a DAA akan Mer e ) S FERAH sinem Zozo Dilmas ve Fono Arzuyu umum kosun iştirakile rine o temsile ESKİ HAMAM ESKİ TAB, birkaç gün di İKİS?! YALNIZ SİiNR.HALAR BEYOĞLU, nin şen saati TÜRK * Sirk MELER 1 Küçük prens vel Gizli izdivaç ve 9873 Hardi Kan kardeşler Boksör sütçü(Harold 3 du. Birdenbire benliğinde yasal olan kadınlığı hissetti ve damarlarında- ki kanın kaynadığını; on altı (yaşının taşkımlığım sezdi.. Birdenbire koşmağa başlad. Bahçenin alçak dalları arasında koşuyor, yapraklar yumuşacık mini mi.! Bi tokatlarla yüzünü okşuyor, fakat onu bir türlü dindiremiyordu. 'Ta aşağıda, mısır ekinlerinin yeşil bir deniz gibi uzandığı çitin yanı başında elleri ufacık memelerinde, başı da ser- sem olduğu halde durdu. Adam'ın kö- garak takip etmiş olduğuna (O şaşmadı; imdi delikanlı büyüyen gölgesi içinde dimdik duruyordu. Kız bir tek söz söy. Miyemiyecek bir tek işaret yapmıyacak bir halde idi. Erkek yaklaştı. O kadar yakma geldi ki kız onun açık ve parlak gözlerini görebiliyordu. Ve erkekleş- Miş sert kollarile onu sardı, göğtüne doğru çekerek kucakladı. Kız, yavaşça- Gk başını bu göğse dayadı. Titrek du. dakları birleşti. Bu, boyuna uzattıkla- nı beceriksiz bir öpücüktü. İkisi de sar- boş, şaşkın ve kırgın bir gevşekliğe dal mış bulunuyorlardı... Delikanlı nihayet kızı bıraktı ve kork Muş gibi kaçarak uzaklaştı. Kız da bah genin ortasmda yapyalnız kaldı. Yüre- ğine âdeta ruhani bir sükün inmişti. Du dakları şimdiye kadar hiç bir meyveden bu kadar tat duymamıştı. Sırrını kimlere söyliyeceğini bilmiyen bir sade dil gibi, onu rüzgâra, gecenin karanlığına ve hâlâ saçma sapan söylen- mekte olan masum ihtiyara anlattı: — Sandi, Sandil.. Beni öptül.. AĞUSTOS Merhametsiz güneş, (tarlada kalan; saman diplerini çatlatıyordu. Derenin | &uları kaynar sular gibi mınmıştı. Orak, makineleri altın başk buğdayların ara, sında açıklıklar yapıyordu ve bir gemi burnunun dalgalar açtığı gibi ekinleri açıyordu. Giin batarken ağır arabalar, zahire dolu çuval yüklerini anbarlara ta- şıyordu. v Adam ekin biçiyordu. Tepesine dim. dik inen güneş ışığı altında saatlerce çalışmak onu hamura çeviriyor, pestili. ni çıkarıyordu. Sıcaktan bunalıyor, par lak ve yakıcı ışıklar gözlerini kamaştı- rıyor ve körler gibi görmeksizin, âdeta sönsüz bir karanlık içinde çalışıyordu. Saatler süren, bitmez tükenmez ve yek- nesak iş.. Gömleği sırtma yapışıyor v8 kumaş derisini yakıyordu. Dudaklar: kupkuru yapraklar gibi çatlak (o çatlak olmuştu. Ara sıra, öğlen sonu saatleri, nin bitkinliği iğinde, tarlanın öte başın dan bir siloetin çıka geldiğini gördü. Bu Mazi idi. Sırtında soluk — renkli bir basma, başında da eski bir hasır şapka vardı. Yanık suratın ortasındaki kızıl dudakları ne taze idi. Delikanlıya üstü bezle örtülü bir kap uzatırdı. O da ka- bın içindeki ilk ve tatsız kahve suyunu yavaş yavaş ve uzun soluklarla içerdi. Sonra da dudaklarını oyumruğunun tersile silerek, yeni baştan işe sarılırdı. Harmanın Oo başlangıcındanberi hep böyle devam ediyordu. Delikanlı har- manın bu sık: çağında, başını işten ala, mıyordu ki başka şeyler düşünebilsin. Mazi ise onun çiftliğe ilk o günlerde olduğu gibi tekrar © yabanileştiğini ve eski inatçı sessizliğine daldığını gördük çe şaşıyordu. Ondan beyhude yere dost ça bir gülücük, gizlice bir el sıkışı ve he- le Korinin düğün gecesi bahçede yaptı E gibi göğsünün Üstünde sıkmasını bek liyordu.. Kız şimdi kendisinin eskisinden çok dâha yalnış ve çok daha bedbaht oldu. peynir dilimiyle, elmasın: verdi. Çocuk bunları aç bir kurt gibi yuttu, teşekkür etmeği aklından bile geçirmedi. Kız 0. nun haline, kolu kanadı, kırılmış gib” bitkin ve umutsuz davranmasına acıdı ve tekrar sordu: — Adın ne? Çocuk karşılık vermedi ve o yeniden çekingen vaziyetini takındı. Onu tatlı bir gülücükle yeni baştan teskin etmek Jâzımgeldi. Zaten kız onun bütün sergü zeştini anlar gibi olmuştu. o Üstündeki bu soluk mavi elbise, meseleyi az çok anlatıyordu, Bir çok defalar bunun gibi şocukların çiftliklere sokularak ekmek çalmak istedikleri görülmüştü. Onların daima tutarlar ve köyün muhtarma tes Jim ederlerdi. Muhtar da bu kaçakların ellerini bağladığı gibi götürüp kaçmış oldukları yetimhanelere teslim ederdi. Bu erkek çocuklarım yetimhaneleri Ma- Zinin küçükken bulunmuş olduğu yer. den çok daha mlithişti. Bu çocuğun da yakalana”ağı düşünce si Maziyi titretti, Üstündeki cibise, ne vakit olsa işi meydana vuracaktı. Çocu- ğun yüzüne bakarak dedi gi: — Bana bak, artık bu elbiselerle do- Jaşamazsın, Seni hemen tanırlar. Bir rençber bizim anbarda pantalonunu bt, rakmıştı. Onu sana vereyim. o Geceye kadar sen şu karşıdaki mağaraya gir de sak'an. Gece el ayak çekildikten sonra giltliğe gelirsin! Mazi bütün gün, hiç yorgunluk duy- maksıznı çalıştı, Kayanın .oyuğunda bitkin bir halde kendisini bekliyen ço- cuk bütün düşüncesini oyalıyordu. Bu delikanlı iki gündür kaçaktı. Yemeksi. zin, uyumağa cesaret etmeksizin, orman larda gizlenerek, kamyonların arkaları- na asılarak koşmuş, şehıtden mümkün olduğu Okadar uzaklaşmak için elden geleni yapmıştı. Mazi gün batarken kimseye bir şey sezdirmemeğe uğraştı ve Madam Slag'ı atlatarak, hayatında birinci defa olmak Üzere, bir yarım somun, azıcık tereya- ğı ve Üç yumurta çaldı. Bunları Marşa, hn eski bir pantalonuna bağladıktan sonra çiftlikte herkesin uyumasını Ü- züntü ve endişe İle bekledi. Slag işten dönünce pek yorgun oldu- ğundan hemen yatar ve kurşun kadar ağır bir uykuya dalartiı. Ancak karısı evin içinde uzun ezad'ya (dolaşır, yu- murtaları sayar, öteyi beriyi (gözden geşirizdi. Bu kadında en sonunda yatağına çek lip çiftlikte ses seda büsbütün kesilince Mâzi yavaş yavaş binanın dışına süzül- dü. Adının Adan olduğunu (o söyliyen çozuk dışartda bekliyordu, o Getirdiği yiyeceği verdi ve s:tmadan cayır cayır yanmakta olan elini sıkarak tam Alla. harsmarladık diyeceği sırada, yanların. da Slagın dimdik durduğunu gördü Belki de herhangi bir tıkırtıdan uyan. muştı. Nasıl olduğunu bir türlü anlaya- madılar. Yaşlı çiftçi yumruğunu çocu, ğun çenesine yakm tutarak onu ite ka. ka mutpağa sürükletli Mazi (yalvar yordu: — Mösy Slag, salverin (o gitsin! Ö bir hırsız değildir. Yetimhaneden kaç. mış zavallı bir çocuktur. Slag bağırdı; — Yetimhaneden mi?.. Hapishane. den demek istiyorsun! Bir suçlunun kaç masma yardım edecektin ha.. Budala!, Bu sözlere şaşa kalmış olan Mazi, za- vallı çocuğun yüzüne baktı. Bu karma, karışık saçlı, şakağı yaralı, ağzım çar» pıtmış ve yabani bakışlı surat, hâkimle rini bile şaşırtan cani çocuklara benziyor