“Çald ; KİAPTEE Yutan hırsızlar Ancak elmas madenlerinde görülebilir Tel örgülü madenler — midelerin muayenesi — Buz içinde elmaslar Elmaslı portakal — Lomdradan yazılkyor: Elmas hırsızları, cenubi Afrikada el- mas madencilerinin, polis hafiyeleri- Yin, gümrük memurlarının en çok mü cadele ettiği düşmuanlardır. Yüzlerce silâhlı muhafız başlıca madenleri muhafazaya memurdur, Ma- den mmtakaları demir tel kafeslerle çevrilmiştir. Bu kafeslerin üst yam #ivri uçlu çivilerle doludur. Yerli işçi- Ter böylece içerde kaldığı gibi, dışar- dan da yabanemm içeriye girmemesine çalışılıyor. Sonra daha dışarda büyük bir tel örgü şebekesi bulunuyor. YALNIZ YERLİLER ÇALIŞTIRILIYOR Cenubi Afrika olmas madenlerinde yalnız yerli işçiler çalışır. Binlerce menci altı aylık bir devre İçin angaje! #dilmektedir. Bu müddet içinde zenci-| ler maden muntakasının kapalı muhiti! işinde yaşamağa mecburdurlar, ! Hayatları hiç de hoşa gidecek gibi! Zeğildir. Fakat ücret iyidir. Ancsk, du zenciler, bazan elmas hırsızlarının teşrikine kapılıyorlar. ELMAS KAÇAKÇILIĞI ! Son zamanlarda bir elmas taşmı bu zencilerden bazılarının ya ağzında dili altında, yahut ayak parmaklarının & rasında s#kladıkları görülmüştür. Ta ki, bir kâğıda sarıp kaim ve mk de mir kafeslerin ardına atmağa muvaf- fak oluncaya krdar... Sonra oraya ge €e karanlıkları bastığı zaman bir hır. sız gelip tel örgülerin arasmda bin türlü zahmetle geçip o elması bulmıya çalışır. Ve böylece taş kaçırılır. 'Tabit, bu dışardaki adama, tel örgü- lerin neresinde aranması İâzrmgeldiği hakkında içerden bir işaret verilmek- İ tedir. Bununla b: , zabıta teş du, Ancak onun dere kenarındaki acıklı tı gefleri, bu hırsızlık sistemini keşfe bir türlü muvaffak olamamışlardır Meselâ, bu sene, bütün sıkı tedbirlere rağmen, gene piyasaya binlerce lira- lk kaçak elmas çıkmıştır. YUTULAN ELMASLAR Yerli işçiler, konturat müddetleri bittiği zaman pek sıkı bir muayeneye tâbi tutulurlar. beraberinde kıymetli! taşlar götürmelerinden korkulur. Pa-| kat bazı zenciler, elmasları kaçırmak İçin yutuyorlar, Onun için birçok el- mas madeni kumpanyaları, İşçilere yol verirken insanm midesinin içini de gösteren (x) şunt ile fotoğrafımı ai- maktadırlar. LONDRAYA KAÇAK ELMAS NEREDEN GELİYOR İki sene evvel Londraya, “Elmas korporasyonu” nun elinden geçmemiş birçok elmaslar şrelmişti. “Elmas kor- porasyonu” elmas taşlarımı kumpanya- lar hesabıma pazara çıkarmaktadır. Ge len kaçak elmaslar, piyasaya yüksek flatla çıkarıldıysa da, gene "korporas- yon” un sattığı flattan aşağı idiler Birçok mahir polis hafiyeleri aylarca bu elmaslarm terelerden çıktığımı #- raştırdılar. Şüphe yoktu ki bunlarm menbat cenubi Afrikaydı. PORTAKALLARA SAKLANAN ELMASLAR Nihayet, şüpheler bir meyva ardiye-; si üzerinde toplandı. Ve öğrenildi ki,| birçok cenubi Afrika portakalları san- drklaria bu ardiyeye getirildiği halde bunlardan yalnız bir kısını satilndakta- dır. Neticede, eli İmasların, 1 gandıktarda İKİSİ YALNIZ tün gün çalışılmış ve boş yere getirilen portakallardan bazılarnun ortasma gömüldüğü meydana çıkmuş- tar. İçersinde mücevher bulunan her portakal işaretliydi. GEMİCİLERE YAPILAN TENBİHLER Şimdi bilhassa conubi Afrikadan ge- len gemilerin tayfalarma, Yolcuların paketlerini asla almamaları tenbih © dilmiştir. Bu nezsketsizlik telâkki «| dilse bile, gemiciler emri dinlemeğe mecburdurlar. Çünkü bir defa bir ge- miciye iğreti olarak bir kutu yaprak sigara verilmiş ve gümrükte bu kutu - nun içinden elmas çıkmıştır. BUZ İÇİNDE ELMAS KAÇAKÇILIĞI Daha garip bir vaka vardır: Bundan birkaç sene evvel, İngiliz gazetelerinde bir çiftin övleneceğinden bahsediliyor. du. Az sonra, bu izdivaç ilânı, cenubi| Afrika gazetelerinde tekrar edildi. | Bunlar ücretle yazdırılmış ilârlardı... | Daha sonra gazetelerdeki bu ilânları kesip yanma almış bir adam, Cenubi Afrika buz fabrikalarmdan birine mü- racaat etti ve dedi ki: “.— İşte gü ilânlarmı gördüğünüz çifte, izdivaçları dolayısiyle bir demet giçek ve bazı diğer hediyeler gönder- mek istiyorum, Ancak, burlar, #sola- cak, bozulacak şeyler olduğu için, buz içinde muhafazası iyi olacaktır, Bunla- ra buz kalıplarından mahfaza yapmız. De bütün tazeliğiyle gündere- im.,, ELMASLAR MEYDANA ÇIKTI Fabrika, müşterinin dediği şekilde ve hiç kuşkulanmaksızın çiçek deme- “rf büz içersine koydu Fakat talle bakın ki, gemide bir kaza, buzların kı- rılmasına sebep oldu. Ve icersinde çi- vakit kktan kuvveti birkaç misli Cenubi Afrikada Pretoryada her tarafı didik didik edilen bir elmas mantakam çek demetinin sap tarafmdan 10,000 ingiliz liralık, traş edilmemiş büyük elmaslar yere yuvarlandı. Bu elmaslar, belki de 1,000 liraya satmalınmıştı. Ve 1,000 lira kadar tulacak ihracat gümrüğünden kurtulmak için bu hile - kârlığa cüret etmişlerdi. Fakat hırsız lar, ihtimal gemideki ajanlarmn giz- li bir ihtarı Üzerine ortadan sıvıştılar. SEZEN) rn TERZİHMANESİ © | yası teşkil eden dikensiz gülü ni Sahibi: İhsan Yavuz Sezen İ yet Nevyork vilâyetinin Attika ık giyinenlerin çiçek yetiştiricilerinden Edvard Ş li Aşka Y Stortt isimli b? gerçekleştirmiştir Bu mevsimde Stortt tam üç ie mevsimlik metin| fidan dikensiz gül yetiştirmiştir. İstanbul Yeni Postahane karşısında Letafet hamnda $ No.' Terzi İhsan Yavuz Sezen ilkbahar Selleri Büyük Rus edibi İvan ev'in çok meşhur bir Fiyatı: 75 kuruştur. LiZzA Bu ds ayni muharririn bir rom mıdır. Bu roman nöşrolunduğu man bütün Rusyayı ağlata Her ikisi de Samizade Süreyya" salâhiyetli kalemiyle dilimize Eyüp sul hukuk hâkimliğinden: Öz kız kardeşi ölü Pakizenin çocuğu Faruk: ve babası da vefat (ettiğinden küçük ve sagir Faruğa kendisinin vasi tayini için mahkememize (müracaatı Üzerine: Sagir Faruğun anası ve baba- sı olmayıp vesayete muhtaç bulunduğu ve dayısı Hasanm ise işbu vesayeti ifa. ya ehil olduğu vesaik ve şahitlerle sabit olmakla müştedi Hasanın küçük Faruğa vasi tayinine ve usulen ilânat icrasını kabili itiraz ve itizar olmakiizere vadi / tayinine 7.—12-—836 tarihinde verilen karar 8 gün müddetle ilân olunur. İKİSİ YALNIZ ? — Beş çocuğum olacak, üçü erkek ve ümitsiz hali gözünün önüne gelin. te, dayanamadı ve: —454yö Slaz ne olur, kedi Bu ço. cuğu Marşalın yerine alsanız! Slag bir müddet çocuğa tereddütle baktı. Baharın yakıcı güneşi (altında sürülmemiş tarlaları düşünüyordu. E- vet bu sağlam yapılı çocuk sanki gökten zenbille inmişti. İşler olup bittikten son Ta onu muhtara teslim etmenin elbette sırası gelirdi. Buralarda (o kimsecikler yoktu. Kaçak bir çocuğun Slag çiftliğin de saklandığını kim bilecekti? Bir da. kika için köylü ihtiyatkârlığı ve kanun korkusu Slag'ı düşündürdü. Ancak top rak, işliyecek kollar istiyordu. o Karar verdi: —Olur..Onu bir müddet alakoyacâ- ğım. Ancak çalışması lâzım; hem de çok çalışmal... Yoksa karışmam bel. Çocuk cevap verdi: — Çalışırım! Çiftçi odasına döndü. Bunun üzerine Mazi lâmbayı aldı. Öteki kolunu da yeni arkadaşının koluna geçirerek onu Mar- galın odasına götürdü. HAZ'RAN Müilam Slag: — Çoktandır buralarda böyle bir dü-| Rün görülmemişti.. | Diyordu, Kocasr mukabele ediyordü: — Düğün; düğün ama bana kaça mal olduğunu biliyor musun? Bununla beraber, insan hergün kz evlendirmez va... İşte pekâlâ bir düğün olmuştu! Düğünün, güneşin kızgınlığı geçtik: | ten sonra, saat beşte yapılmasına karar| verilmişti. Çünkü haziran ortalığı ka. &p kavurmaktaydı. Hem, böylece bi kaybedilmiş olmazdı. Damat olacak Hilt'in her tarafı sal lanan, tangrı tungur bir fort otomobili vardı; kaynanasile kaynatasını ve gelini bu arabada götürdü. Öteki davetliler de yük arabalarının Üstüne koydukları tah ta sıralara yerleşerek yola düzüldüler. Bir arabanın ortasında da, orkestra takı, m, çatlak boru seslerile ortalığı velve- leye boğuyordu. Düğün alay: kahkaha ve gürültülerle yolun dönemecinden İraybolunca Mazi ile Adam çiftlikte yapayalnız kaldılar. Bunlar düğüne çağrılmamışlardı.. Hay» vanlara bakmak, çiftliğe bekçilik etmek sütü sağmak, yayık çalkalamak gerek. 8 ve bu işleri görecek adam İâzımdı. Mazinin © yüreği burkulmuştu. Kaç baltadır, hep düğünü beklemiş, beyaz gelinlikle, çiçekleri ve çalacak çanları düşünmüştü... Düğünün çank (yüzlü çiftliğe getirebileceği bütün eğlenceler. den, işte onu mahrum etmişlerdi. Şimdi ise Adam'la yapayalnız kalıa- ca, yapılacak bütün işlere rağmen cesa. retile beraber bütün gücünün ve çalış ma isteğinin kırılmış olduğunu hissedi- yordu. Kapınm eşiğine yanyana otur. müşlardı. . Çocuğun yüzünde hain bir bakış seziyordu. Üç aydanberi Slag'n yanında çalışmakta olan bu (o çocuğun ruhunda ara sira İsyan İzlerinin belirdi. ğini görüyordu. Fakat hapishane kor. kusu yüzündetn Slagın tokatlarına bile ses çıkartmıyordu. Sarhoş bir baba ile sefaletten bitkin bir hale gelmiş ananm oğlu olan bu çocuk hayatın bütün acı- İarmı tata tata büyümlüştü. (Pir gece hergün olduğundan çok daha sarhoş ge“ len babası, annesini o kadar döğmüştü ki Adam dayanamıyarak yerinden ferls. mştr. Ne yaptığını bilmeksizin babast Sarhoşun vücudu ise içkiden pelte he çü) 4di, Çocuğu kıykısı! bir delilik kapla | mıştr. eN yaptığını bilmeksizin babası. mm üstüne atılmış, vurmuş, yumrukla. muş, tekmelemiş, durup dinlenmeksizin boyuna döğmüştü. Ellerinden kurtardık Yarı zaman sarhoşun bir bacağile üç ka-| burga kemiğinin ve dört dişinin kınl.| mış olduğu görülmüştü. Çocuk mahkemesi onu O mlabhaneye| gönderdi. Bu dehşetli yer, © çocuklara! tatbik ettiği çok sert ve şiddetli cezalar! Ja, anları ıslah değil hayata ve cemiyete | karşı büsbütün küskün bir hale sokuyor! du. Bu çocuk ara sıra Maziya karşı bile sert hattâ yabanice (davranmakta idi. Anzak genç kızın cesareti karılmıyordu. | Hizmetlerini görmekte olduğu hayvan Yara gösterdiği sevgi ve şefkati ona kar 4: da duyuyordu. Yavaş yavaş Adam'ın yabaniliği gi- derilmiş, bunun yerini tatlı bir yumu, şaklık almıştı, Ağzını açıp bir söz söy- İemeksizin uzun uzadıya kızın yanında oturuyordu. Ve bir gün, uzaktan kıza! gülümsemişti. Bu gülümseme, Onun yüzüne on sekiz yaşının bütün tazeliği: ni vermiş, güneşten yanık ve fena yaşa.| yestan kreşe içinde kalmış derisini dü- seltmiş, kuvvetli beyaz dişlerini göster“ miş ve elâ gözlerini sevinçle parlatmış. tr. O gece Maziyi kendine doğru çek- miş ve teselli etmeğe uğraşarale: | — Günün birinde elbette (e başımizi ahp gidecek kadar büyüyeceğiz. demiş- ti. Çok uzaklara (O belki de Şent İxire kadar gideriz. Ben çalışırım: büyük bir avukat olmağa (uğraşacağım. Sen de gok zengin bir adamla evle in Kız Bu sözler üzerine engin hülyala. ra dalarak; i ikisi kız.. Hepsi de lüle, lüle (o Tepiska saçhı!.. Haziran gecesi, iki gencin omurları" nı mavi sisten roantosile sararak Orta» lığı kaplıyordu. Asıkmamışlardı; Ma. dam Slazın kendileri için bir (tabağı koymuş olduğu yemek artıklarını ye- mek Üzere mutfağa kadar gitmek işte- i miyorlardı. Memeleri şişen inekler ahırda yaveş yavaş bözümüler. Gündelik işleri, ma. kine gibi yapmak lârımgeliyordu. Cü- neş batıda İhtişamlı erguvanllikle vavış yavış göçerken, gençlerin damarların bir gevşeklik kaplamış bulunuyardu. « Birdenbire, daha şimdiden epey yük» selmiş olan musurların arasından, San. dinin çıkageldiğini gördüler. Bu zavall bir sarhoştu. Mari bütün zayıf ve bis kesleri sevdiği gibi bu adama kory da merhamet duymaktaydı. Onu yemeğe davet etti. Zavalir sarhoş bu (daveti İabul edince, kız büyük bir sevinç duy du; dalları meyve İle yüklü elma ağa cının altındaki dört büyük taş üstünde sofrayı hazırladı. Sandi, çenesi düşük bir adamdı; san. ki mezarın derinliklerinklen gelen boğuk bir sesle hiç durmtdan © söylüyordu. Bu sarhoş, sözleri ekseriya saçma span olmakla beraber, çok güzel hikâyeler de bilirdi. Bu topraklara ilk gelen adamlar» dan biri idi ve sergüzeştlerle (dolu bir hayat yaşamıştı, Eski günlerde burada olan bir hintli düğününü ve (güveyin kuzguni siyab atiyle gelip gelini kap- tığı gibi nası) kaçırmış olduğunu, o yek 'nasak sesile anlatıp duruyordu. Mari ayağa kalktı; şimdiye (okadar yüreğinin bu kadar ağır. kendinin böy. le tiirek olduğunu hiç bilmiyordu. Gece nin bütün gürültüleri içini dalduruyor-