i «Z£ Birincikâmı Üağıltağı çıkmca, gözüme ilk çar- büyük bir faaliyet oldu. Fıçıları rlıyan, deckleri tâzıyan işyiler,! solu selirlen komisyoncular, bi-) İrine bağıran kayıkçılar ve çabuk, üyen bir halk. . Sonra, manda du- on küsur vapur... ku şehrin fazliyet habzı İstanbulun- Men daha kuvvetli ve dahu tez atı- kadaşlarım: Anadolu bu muymuş? Biz, bura-| yaşımayı istemiyenlere, kocaları idağa tay'n edilince, "“Eyvahlar Min! diye matem tutan bayanlara #itarız! - dediler. | İmtiyazlı bir parçasıdır. Faaliyetin derecesine hemen hiçbir yerde cl maz. Çünkü bu dağların altı kö- doludör, ve üstüne de milyorlar- Niralık sermaye dökülmüştür! - de- pasa boyunca yürüyorduk. Nekadar) * bina yapılmış. Şu sıra apartıman-; su postâhane, şu Halkevi, şu hükü İt konağı, gu belediye, şu meydan... bassa şu asfalt cadde... Beki devir-” Geun yeağun merak, VİCİK GliMes ka, TORĞ bir. yal vardı... Şurası;bir. bah» haline getirilm $.. CrtasmaAtatür-! M pek güzel bir heykeli dikileceğ bunun için de beynelmilel bir mi ika açılacağını ö glek anlarına bönzeliyorlar ân Vitrinlerine bakıp: #* şey de bulunuyor canm. ırası bile bulunmaz .B 7 r olacak... Bu şe! , az teşebbüs erba-! eai mi var sanıyorsu- zuldâk vilâyet merke- vakit kaybetmiyelim, şama kadar burada; ndan is“fade ederek maden yardım istemek aklı - "yor. Fırka kâlbi Bay Babrinin| yeti, bize muhterem vali Bay Ha- tsoğ'un O muavenetini behgetti,| ded ag izi da İlbayın odasında “uk Bay Halid, bize Türkiş isimli | * Bankasma ait munzam teşki- 9 bir otomobilini tahsis ettirdi “852, mürevver bir müte'ebbi hu- wolan Süleyman Sami Arım'ı da refakatimize verdi, ait tesisatm bulun- w Bürazını, Türkiş yaptırdı... Tür- ii *sağı 63 numaralı d'ye miruf © * etrafında vaktiyle birçok dava- yan eden ocaktır. Emvali. met- en hükârete kalan diğer maden- brleş'iril'p bir ş'rket tes's olun: bakmız. Bu gördüğünüz üzerindeki binalar de #po büy çu İ to :& şeklinde bir arszinin merkö- | ği yoruz. Etrafımızda yükse k, larda irillufoklı birşok binalar ünde, ortesi h, ounlardan birkaç taresi, dikkati Ni, © derz d: zam... N bunlar e soruyorum İs, Nİ maha'le amele yatakha- “* Sonradan görzesksinla. i da bulenduZumuz dağların (Benim görüşüm: ermayenin miilileşmesinden lürk işçisi bir şey kazandı mı ? Üzülmezde (Türkiş) maden şirketinden Dir > Durur bele. Acele hüküm ver-: & m... Burası Anadolunun müstesna) # mansara altı hep kömür.. Bunlar Da b*cı, Ke-| merbaca, Dersbaca denilen üç irtifada tünellerle delinmiş... Toprağın stinda ve üs'ünde 1370 amele ça'ış yör.. Alle- ce ceki tanıdık'arımızdan merhum Ha» san paşanm oğlu Bay Cemal'le, bura» da karşılaşmak benim için siirpriz ol- du; yirmi sene evvel onu küçük bir ço- cuk halinde bırakmıştım: Büyümüş, maden mühendisi olmuş. Z:r7 Iakta kuru'up fazla maden mükend 5'ne şim dilik maalesef ihtiyaç olmadığı için, bir miktar tskbe verd'kton senra fsa- öyeti tatil edilen maden mektcbin'» ender mez'mlartrdan... Zonguldak Valisi ve Parti Başkanı Halid Aksoy Bu zeki ve cevval fen adamı, b'ze bü- tün tesisati gezdirdi. Kömürün yerden çıkmasından muhtelif ihtiyaçlara te - kabül edecek vekiller almasına kadar! geç rüiği sefhu'arı ta''ib:n, f:br'kala- rı dölağtık. İs anbuldayken kullanarak memnun kaldığımız Sömikok'un nasıl yapıldığını gürdük ve brikat denen ya- kılması pek elverişli, tazyikle mamul bir cins topaç kömürün de yeni çıka- rılmıya başlıyan fik nümunelerini “de- mek bizde bu da yapılmıya başlanı- yor!,, diye muayene ettik... R:hterlerim, bana teknik birçok taf silâ? verirlerkin, ben, mütemadiyen etrafıma bakınıyordum: — Bunlar çok iyi... Avrupadan geti- rilen makineler, yetişlirilen genç mü: hend'sl:r, toprağn a'tındak! servetle- rin ç.karılması... Ve sonra, gördüğüm bariz bir intizam... Hepsi &'â.. Fakat bunlar, hakiki efendiye, yani geniş ma nada Türk helkma, Zonguldağın ame- lelik eden köylüsüne ne temin ediyor? İş Bankasınm bu tes'satı kurmuş ol mazmdan ve ecneki s'rmay:s'nin mil bir şirkete intikal etmesinden ziyade, işte, beni bu mevzu alâkadar ederi... E- vet, #enebilerin prnarlarımızin kaşm * dan çekilmiş olmaları İyi şeydir... Bi- xm bura »ı onlarm z'manından dâ- ha mükemmel işlettiğimiz de anlaşılı- yor.. Fakat, şu soluk benii, şu ya:| malı elbiseli, gu fersiz bakışlı ameleye ne tem'n edebildik?... Onun ferdi ha) yatı noktasından “Ha ecnebi patron, ha yerli patron, ha devlet patror?,,, mıdır”... İste zihnimi bu sual isgal ed'yordu. Muhittekilere* düşüncemi ihsas e tim ve miüssade) riyle, yan'mdak! bir işçiye Ücretini sordum: | ir Üç lira gündelik alıyoruni! « € İ Fakt o, Mü'ehnasıs — Mütahassıs olmıyanlar? — Altmış kuruş dereössinie az ka» zananlar da vardır... Umum yevmiyele- rih umum fertlere taksimi yapılırsa, netice 140 kurustur. v nzleymmig, demiryolları memurlarının Şirketten alacakları ikramiyeler Şark demiryolları idaresinin devri tes lim muamelesine dün devam edilmiştir. Tesellüm muamelesi yeni yılın ilk gü- nünde bitecektir. Şirket memurları Devlet demiryolla- nt kadrosuna geçeceklerdir. Yalnız bir kaç ecnebi memur tasfiyeye uğrayacak tır. Şirketin memurlara vermesi icap €. den ikramiye de hükümetçe (o alâka ile takip edilmektedir. Bu hat hükümetin elinde şimdikinden çok daha iyi ve halkın menfaatine uy» gun bir şekilde işletilecektir, Satış mu- kavelesi birkaç güne kadar Ankarada imzalanacaktır. Boğazaa bir mavna battı B'r tayfa boğuldu Dün Kandilli önlerinde bir mavuna batmış, bir gemici (o boğulmuştur. On tonluk bir mavunaya (o Kuruçeşmeden maden kömürü yüklenmiş, mavuna Bü- yükderede bir yalya götürülmek üzere bir motöre hağlanıp yola çıkarılmıştır. Mavuna çok yüklü olduğundan Kan- hca önlerinde birdenbire batmıştır. 'Tayfalardan Osman, Kadri, Hüseyin, Ahmet, Bahaddin kurtarılmış, Mustafa bütün araştırmalata rağmen bulunama, mıştır, Kayset:ae Atatürk günü Atatürkün Sivas kongresinden sön- ra Kayseriye ilk ayak bastıkları gü- nün on'yedinci yıl dönümü dün Kayse- ride büyük ve coşkun tezahüratla kut- Yurt s0 Olmhüriyet Halk Paris vilâyet merkezi dün toplanmıs, Ata -|. tü; kün missfr ka'dığı ev h sıt'nalma- rak inkılâp müzesi yapılmasına karar vermiştir. Imtiyaz alma mütehassısı Riket Londraya gitti Meşhur İngiliz iş adamı imtiyaz al ma mütehassıs Riketin Atinadan şehri, mize geldiğini dün yazmıştık, Riket bu rada bulunduğu Amerika | arziyatçı Kendley ve karısı ile birlikte akşamki Avrupa ekspresile hareket etmiştir. Amerikalı arziyatçı Hendley Sinop ve Kastamonuda petrol tetkikatı yapmıştı Her iki mütehassıs dün — Perapalar otelinde epey görüştükten sonra Rike" Londraya ve Hendley ile karısı Ameri kaya gitmek üzere şehrimizden ayrıl muşlardır. Riketin Noelden sonra tekrar İstanb Ta geleceği sanılrvor. Bir kali 15 seney< mahküm oldu Nisanlısı Avsenin kendisinden ayrıla. rak başka birisine verilmesinden müğ- ber olan hamal Ali, Ayşenin kardeşi Ah medi bıçakla yaralıyarak öldürmüştü. Bu cinayet davası hakkında dün karar verilmiş, hamal Ali 18 sene Mupve — Kusu ağlar. — Zonguldak, İstanbuldan bile ps halı olduğuna nazaran nasil geçir yorlar? — Kooperatif tarzında teşekküller yardımiyle, hayat, kendileri için dah ucuz olur, Bu gözleri çok işi'miş olduğum içir kendi kendime: “— LAF!“ dedim. O esnada, yanımda, ha'lcengiz bi. muhavere çereyan etti: — Cesetler çıkarıldı mı? — Hargi cesetler? - diye dehşet için de sorduk. — Toprak çöküntüsü ölmuş da. dört amele, ezilmiş.. (Zo'guldık hakkıdaki yaz'i'rım devamı edecektir. Bu yardeki önd'şeli suallerimin covanları da, o yazılarımda verilmiş olacaktır.) va. Nü için Ecza depoları sahipleri tröst vaptılar mı? Ecza deposu sahiplerinin birleşerek tabbi eczaları rekabetsiz satacakları söy Tenmektedir. Sıhhat müdürü dün bu hususta demiştir ki! “. Depo sahiplerinin anlaşma yapa. rak ilâç Fiyatlarını rekabetsiz satmağa kalkmaları bir ihtikâr alâmetidir. Benim böyle bir şeyden haberim yoktur. Şayet Ali Riza kalkarlarsa işe doğrudan doğruya Sıh- hat Vekâleti vaziyet eder. Çünkü ilâç fiyatlarındaki ihtikârı tetkike kanunen ancak Vekâlet selâhivettardır.,, Eroin tüccarının evi Bir “Eroin tekkesi,, haline gelirilmiş Eroin tüccarı Topal Hasanın Çenber Hitaşta Tavuk”azarındaki evine günün muayyen saatinde kadın ve erkeklerin girdiği görülmüş, dün bu ev basilmış- tır. İçerde Melâhat, Suzan adında iki kadmla Haydar, Aziz ve Efdal sdmda üş erkek eroin çekerlerken yakalan - muışlardır. Evde birçok eroin bulunmuş tur. böyle bir arzuları var da bunu tatbika 100 yaşında adamın Ikiz çocuğu olmuş! Deyli Meyl gazetesinin yazdığına gö re Amerikada Oklakoma şehrinde otu» ran Lee Edvard isminde 100 yaşında bir adamın ikiz çocuğu dünyaya gelmiştir. Karsı 46 Yaşındadır. İkizlerden biri, kız, diğeri örkektir. Doğduktan birkaç gün sonrâ ölmüşlerdir. Yumurta tüccarla- rının İspanyadan alacakları Oumhuriyet Merkez bankası mer » kezden verilen emir mucibince İspanya ya mal ihraç edip de bedellerini alamı- yan yumurta ihracatı tacirlerinin 800 bin lira tutan alacaklarının bankalar. dan aldıkları yüzde seksen bedelini ta- mamen ödemiştir. Bundan dolayı ihra- catçılar iktısat vekâletine teşekktür et- mişlerdir. Ihracatı kontrol heyetleri Iliracatı kontrol için teşkil edilen kontrol heyetleri içe başlamışlardır. İhracat murakabe kanununa göre ih racatsişleriyle uğreşanlardan hepsi “ubsatnamelerini almışlardır. Dilenelilğin cezası Dilencilik yapmaktan suçlu (olarak! akalanmış olan sekiz dilenci sulh ceza âkimliğince boğaz tokluğuna belediye izmetinde çalışmaya mahküm edilmiş erdir. 22 SALI Birincikânun — 1936 Biri: 1355 — Şeval; 8 Erbeinin İntilasi İARİMAN) Günesin Belası | 104 ER 10,41 15,23 636 1209 1991251 GEÇEN SENE BUGUN. NE OLDU? İngiltere İtalyaya karşı Balkan devletleri ie birleşmek iztiyor, Türkçe kömuş- ma kanunu Bulgaristanda umumi yerlerde bul- garcadan başka bir lisan komuşulma- , sinin Bulgar hükümetince yasak edil diğini yazmıştık. Bu haber matbustı- mısın eski ve müzmin bir derdi taze- lemes'ne vesile oldu. “Cumhuriyet” te Peyami Saja bugün bu mevzu ilzerin- de ikinci bir makale yazarak Türkiye- de de böyle bir karara olan ihtiyac şiddetle müdafax ediyor. Bu fikri ör- taya biz atmıştık; Peyami Safaya hak vermemek ve onunla birlikte böyle bir kararı istömemek elden gelmiyor: “Şu hakikatleri Türkiyedeki vatan» daş ekalliyetlerin şuurlarına temel çi- visiyle mrhlamalıyız: 1 — Türk dili, Türk milli birliğinin en yüksek ifadesidir. 2 — Evinin dışarsında, umumi yer lerde türkçeden başka dille konuşan- lar Türk milli birliğine ihanet etmiş sayılırlar. 3 — Bu ihanete karşı Türk polisi ve adliye cihazı otomatik olarak hareke- te geçer, 4 — Umumi yerlerde türkçeden baş- ka bir dille konuşan Türk tebaası, po- lise tek bir şikâyet ve müracaat Üzeri- ne derhal meghud suç mahkemesine sevkedilir, ayrı ve hususi bir kanuna göre ceza görür. 5 — Bu, para cezası da değil, doğ- rudan doğruya hapistir. 6 — Müsamahası ve tecili yoktur. 7 — 'Türk milli birliğine ihanet su- çunun hiçbir mazereti yoktur. 8 — Ecnebiler müstesnadırlar. 9 — Mubatabı ecnebi olan vatan daşlar müstesnadırlar. Bu hakikatleri Türkiyede otursnle- rm kafalarına çakmak için tek bir kuv vet olabilir; Kanun; ve tek bir ceza: Hapis. Bugüne kadar gösterdiğimiz mâna- sız müsamahanm her türlü tecrülasi de ispat etti ki başka yol yoktur... # Şark demiryolu nasıl yapılmıştı ? Artık tarihe geçen şark demiryolu. nun vaktiyle ne şekilde yapıldığı U- İsa yazdığı bir makale e anlatan Nureddin Artam birçoklarımızın meç- hulü olan bazı hakikatleri de tekrarlı- yarak diyor ki: “1669 senesinde osmanlı hükümeti, en mühim hat olarak İstanbulu Avru- pa şehirleriyle birleştirecek bir demir“ yolu inşasını düşünüyordu. O zama nın maliye nazırı Davud paşa, bu işi Yapacak zeki, kurnaz, fakat desise ve dalavereden kaçınmaz bir adam buldu. Belçikalı bir Alman olan bu adamm İsmini hatırlamakta güçlük çekeceği- nizi zannetmiyorum: Baron Hirş. Hay ret ve dehşet içinde kalmadan dinliye- ceğ'nize imkân olmıyan bir cihetide #öyliyelim: 2000 kilometrelik bir de- miryolunu inşaya talib olan Hirş'in 6 sıralarda ne şahsi serveti, ne de Ây- rupıdaki meali müesseseler nezd'nde kredisi yoktu. Yalnız karşısındaki a - damların kim olduğunu s#ezecek kadar zeki, onları ne yolda aldatabileceğini anlıyacak kadar kurnazdı. Böron Hirş'in şartları arasında şup lar vardı: 2000 kilometrelik demiryo- İunun bütün inşaatmı kendi deruhte e desk, bunun için lüzmge'en parayı bizzat bulacak; birisi inşa, birisi işlet me için iki şirket kuracaktı. İşletme $'rketı, inşa şirketinin kiracısı vaziye tinde bulunacaktı. Hükümet de kilometre başıma yirmi iki bin frank teminat vermeyi kabul edecekti, O sıralarda Almanya ve Avusturya imparator'uklarının türk toprakları üzerinde Fransızlırla İngilizler'nkine karşı durmak istiyen emperyalistik ar zu ve ihtirasları vardı. Nihayet bu te- mayül'erden istifade etmiye muvaffak olan Hirş, lizimyelen sermayeyi bura- dan bulabi'di. Fakat ne suretle biliyor musunuz: Bu devletler lâzımgelen ser- mayeyi ikraz tarikiyle Osmanlı devle- tine veriyorlar, fakat bunlar Hirşin inşa ve İşletme şirketlerine sermaye 0- Yuyordu.