Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ai Birincikânun — 1936 .—— — Benim götüşüm: Vet ——— t Sormayenin millileşmesinden Ürk işçisi bir şey kazandımı ? zülmezde “Songuldaza çıktnca, gözüme ilk çarl h. büyük bir fâaliyet oldu. Fıçıları | İorlıyan, denkleri taçıyan işçiler, sola seğirten komisyoncular, bi- İrine bağıran kayıkçılar ve f.;ıı.bı.ık'ı üyen bir halk. . Sonra, limanda du- * on küsur vapur... u şehrin faaliyet nabzı İstanbulun-| iden daha kuvvetli ve daha tez atı- kadaşlarım: Anadolü bu muymuş? Biz, bura- yaşamayı istemiyenlere, kocaları ldağa tayin edilince, “Eyvahlar n!,, diye matem tutan bayanlara z! - dediler. Durun hele.. Acele hüküm ver- Ey'n... Burası Anadolunun müstesna derecesine hemen hiçbir yerde ras- amaz. Çünkü bu dağların altı kö- r doludur, ve üstüne de milyonlar- İiralık sermaye dökülmüştür! - de- (Sahil boyunca yürüyorduk. Nekadar t bina yapılmış.. Şu sıra apartıman-| , şu pöstahane, şu Halkevi, şu hükü| t konağı, şu belediye, şu meydan... hassa Şu asfalt cadde... Elski 'devir- Gonuün yerinüğ Watahç VICIK . ÇIUILUI lu, g”bad.bir yol vardı... Şurası;bir, bah- halıne getirilm'ş.. Crtasıma Atatür-| pek güzel bir heykeli dikileceğ'n' bunun için de beynelmilel bir mü Dika açılacağını öğrendim... Ol arkadaşlarım, burasını, Avrupa-. islek limanlarma benzetiyorlar... ktân vitrinlerine bakıp: |— Her şey da bulunuyor canım... * “İzmet” siyarası bile bulunmaz Miktı! - diyorlar... | > Bibette her şey olacak... Bu şe- ('de az mühendis, az teşebbüs erba- Wi 'e memur ailesi mi var sanıyorsu- di ”. Hem Zöonzuldak vilâyet merke- MYahu... Fakat vakit kaybetmiyelim, “dumuzun atşama kadar burada Casından is-fade ederek maden yolarını: gezelim.... 2g32;."u1rl:-.lıc gazetesinin sahibi dos- Karaöğüz'u arıyoruz. Biraz ev- d?îkm:ş. Bunun üzerine Halkevine %k oradan yardım istemek aklı - yasliyor. Firka kâtbi Bay Sabrinin : âîeti, bize muhterem vali Bay Ha-| " oy'un muavenetini bahşetti.| N £daşımızı da ilbayın odasırda Uk e Bay Halid, bize Türkiş isimli | ı'i Bankasma ait muazzam teşki- 'A, © bir otomobilini tahsis ettirdi. , *Ssa, mürevver bir müte'ebbi hu- , U olan Süleyman Sami Arım'ı da p düst ederek refakatimize verdi. y Uca, Türkiş'e alt tesisatın bulun- ğai:_nevkîe gittik... , Tane bir ved'den, dahi'e doğru, Muntazım bir yoldan ilerliyoruz n'—lrasmı, Türkiş yaptırdı... Tür- [: €sası 63 numaralı d'ye maruf o- * etrafında vaktiyle birçok dava- *tteyan eden ocaktır. Emvali;met- j hükümete kalan diğer maden- İ b'rleş'iril'p bir ş'rket tes's olun- te, bakmız. Bu gördüğünüz _ dağlar, ve üzerindeki binalar $e Sirkete ait .. hay, Pe büyüklüğünde, ortssı çu » “Sa şeklinda bir arzzinin merke- İ ı?llhn'ıuyoı'ı,u:. Etrafımızda yükse- h_?ağlar:la irilufaklı birgok binalar | Bunlardan birkaç tanesi, dikkati W tek derec-d: muazzam... x_şedir bunlar? - d ye söruyorum P ni maha'le”eki amele yatakha- * Sonradan görce>ksiniz.. da bulunduğumuz dağların (Tüyrkiş) maden şirketinden — bir İmtiyazlı bir parçasıdır. Faaliyetin $ü * y ğ manzara altr hep kömür.. Bunlar Da ” bzca, Ke- merbaca, Derebaca denilen üç irtifada tünellerle #elinmiş... Toprağın altında ve üs'ünde 1320 amele ça'ış yor.. Aile- ce eski tanıdık'arımızdan merhum Ha- san paşanın oğlu Bay Cemal'le, bura- da karşılaşğmak benim için slüirpriz ol- du; yirmi sene evvel onu küçük bir ço- cuk halinde bırakmıştım: Büyümüş, maden mühendisi olmuş, Ziır7 lIdakta kurulup fazla maden mühend 5'ne şim dilik maalesef ihtiyaç olmad gı İiçin, bir miktar tal:bz. verdiktan senra fra- liyeti tatil edilen maden mektehinir ender mozunlarırdan... Valisi ve Parti Başkanı Halid Aksoy Bu zeki ve cevval fen adamı, b'ze bü- tün tesisatı gezdirdi. Kömürün yerden çıkmasından muhtelif ihtiyaclara te - kabül edecek sekiller almasına kadar e. Zongüldük rı dolaştık. İs'anbuldayken kullanarak| meninun kaldığımız Sömikok'un nasıl yapıldığımnı gördük ve brikat denen ya- kılması pek elverişli, tazyikle mamul bir cins topaç kömürün de yeni çıka- rimiya başlıyan ilk nümunelerini “de- mek bizde bu da,yapılmıya başlanı- yor!,, diye muayene ettik... R:hterlerim, bana telnik birçok taf silât verirlerken, ben, mütemadiyen etrafıma bakınıyordum: — Bunlar çok iyi... Avrupadan geti- rilen makineler, yetiştirilen genç mü- hend'sler, toprağın altındaki servetle- rin ç.karılması... Ve sonra, gördüğüm bar'z bir intizam... Hepsi â'â.. Fakat bunlar, hakiki efendiye, yani geniş ma ! nada Türk halkma, Zonguldağın ame- lelik eden köylüsüne ne temin ediyor? İş Bankasının bu tes'satı kurmuş ol masından ve ecnekti s:rmay:s'nin mil! bir şirkete intikal etmes'nden ziyade, işte, beni bu mevzu alâkadar eder..., E- vet, eenebilerin pinarlarımızın başın « dan cekilmiş olmaları iyi geydir... Bi- z'm buralarını onların z-manından da- ha mükemmel işlettiğimiz de anlaşılı- yor... Fakat, şu soluk benizli, şu ya- malı elbiseli, su fersiz bakışlı ameleye ne tem'n edebildik?... Onun ferdi ha- yatı noktasından “Ha ecnebi patron, ha yerli patron, ha Gdevlet patron! mudır 9. İşte zihnimi bu. &ual isgal ediyordu. Muhittekilere düşüncemi ihsas e" tim ve müszadel-riyle, yanmdaki bir| işçiye Ücretini sordum! d_— Üç lira gündelik alıyoruni! - c>- i: Fakât o, mü'tehassıs bir amleymş, — Mütehassıs olmıyanlar? — Altmış kuruş deretesinde az ka- zananlar da vardır... Umum yevmiyele- Tih umum fertlere taksimi yapılırsa, | netice 1d0 kuruşstur. : UU ark demiryolları memurlarının Şirketten alacakları ikramiyeler Şark demiryolları idaresinin devri tes lim muamelesine dün devam edilmiştir. Tesellüm muamelesi yeni yılın ilk gü- nünde bitecektir. Şirket memurları Devlet demiryolla- rı kadrosuna geçeceklerdir. Yalnız bir kaç cenebi memur tasfiyeye uğrayacak tır. Şirketin memurlara vermesi icap e. den ikramiye de hükümetçe — alâka ile takip edilmektedir. Bu hat hükümetin elinde şimdikinden çok daha iyi ve halkım menfaatine uy- gun bir şekilde işletilecektir. Satış mu- kavelesi birkaç güne kadar Ankarada imzalanacaktır. Boğazaa bir mavna batlı Bir tayfa boğuldu Dün Kandilli önlerinde bir ” mavuna batmış, bir gemici — boğulmuştür. Ön tonluk bir mavunaya — Kuruçeşmeden maden kömürü yüklenmiş, mavuna Bü- yükderede bir yal'ya götürülmek üzere bir motöre bağlanıp yola çıkarılmıştır. Mavuna çok yüklü olduğundan Kan- lıca önlerinde birdenbire batmıştır. Tayfalardan Osman, Kadri, Hüseyin, Ahmet, Bahaddin kurtarılmış, Mustafa | bütün araştırmalara rağmen bulunama. mıştır. Kayseride Atatürk günü Atatürkün Sıvas kongresinden sön- ra Kayseriye ilk ayak bastıkları gü- nün on yedinci yıl dönümü dün Kayse- ride büyük ve coşkun tezahüratla kut- TuUTAM ' Şe Y ' Cümhuriyet Halk Partisi vilâyet merkezi dün toöplanmığ, Ata _-4 tü:kün misif.r ka'dığı ev'n sat'nalma- rak ink:lâp müzesi yapılmasına karar vermiştir. Imtiyaz a'lma mütehassısı Riket Londraya gitli Meşhur İngiliz iş adamr imtiyaz al- ma mütehassısı Riketin Atinadan şehri. mize geldiğini dün yazmışt:k, Riket bu rada bulunduğu Amerikalı — arziyatçı Kendley ve karısı ile birlikte akşamki Avrupa ekspresile hareket etmiştir. Amerikalı arziyatçı Hendley Sinop ve Kastamonuda petrol tetkikatı yapmıştı Her iki mütehassıs dün — Perapalar ötelinde epey görüştükten sonra Rike” Londraya ve Hendley ile karısı Ameri kaya gitmek üzere şehrimizden ayrıl mışlardıı. Riketin Noelden sonra tekrar İstant la geleceği sanılrvor. Bir kalii 158 seneye mahküm oldu NÜsanlığr Avsenin kendisinden ayrıla- rak başka birisine verilmesinden muğ-| ber olan hamal Ali, Ayşenin kardeşi Ah medi bıçakla yaralıyarak öldürmüştü. Bu cinayet davası hakkında dün karar verilmiş, hamal Ali 18 seile Mupsu <.. Kul u-...ugı'.ur. — Zonguldak, İs'tanbuldan bile pa halı olduğuna nazaran nasıl geçirn yorlar? " — Kooperatif tarzında teşekküller yardımiyle, hayat, kendileri için dah ücuz olur. Bu sözleri çok işi.miş olduğum içir kendi kendime: “— Lâf1“ dedim. O tesnada, yanımda, muhavere cereyan etti: — Cosetler çıkarıldı mı? — Har gi cesetler? - diye dehşet için de sorduk. ş haîl:engiz bi — Toprak çöküntüsü ölmuş da..| dört amele, ezilmiş.. (Zo guldik hakkrdaki yazıI-rım devam edecektir. Bu yazıdeki end'geli suallerimin cevanları da, o yazılarımda verilmiş olacaktır. )| IVA.Nü | " İçin Ecza depoları sahipleri tröst vaptılar mı ? Ecza deposu sahiplerinin birleşerek tıbbi eczaları rekabetsiz satacakları söy lenmektedir. Sıhhat müdürü Ali Rıza dün buü hususta demiştir ki: “— Depo sahiplerinin anlaşma yapa. rak ilâç fiyatlarını rekabetsiz. satmağa kalkmaları bir ihtikâr alâmetidir. Benim böyle bir şeyden haberim yoktur. Şayet böyle bir arzuları var da bunu tatbika kalkarlarsa işe doğrudan doğruya Sıh- hat Vekâleti vaziyet eder. Çünkü ilâç fiyatlarındaki ihtikârı tetkike kanunen ancak Vekâlet salâhivettardır.., Eroin tüccarının evi Bir “Eroin tekkesi,, haline getirilmiş Broijn tüccarı Topal Haszanın Çenber litaşta Tavük-azarındaki evine günün muayyen Baatinde kadın ve erkeklerin girdiği görülmüş, dün bu ev basilmiş- tır. İçerde Melâhat, Suzan adında iki kadmla Haydar, Aziz ve Efdal adımda üç erkek eroin çekerlerken yakalan - mışlardır. Evde birçok eroin bulunmuş tur. 100 yaşında sadamın Ikiz çocuğu olmuş! Deyli Meyl gazetesinin yazdığına gö re Amerikada Oklakoma şehrinde otu- ran Lee Edvard isminde 100 yaşında bir adamın ikiz çocuğu dünyaya gelmiştir. »Karısı 36 yaşındadır. İkizlerden biri ikız, diğeri erkektir. Doğduktan birkaç gün sonr& ölmüşlerdir. Yumurta tüccarla- rının İspanyadan alacakları Cumhuriyet Merkez bankası mer - kezden verilen emir mucibince İspanya ya mal ihraç edip de bedellerini alamı- yan yumurta ihracatı tacirlerinin 800 bin lira tutan alacaklarının bankalar- dan ald:kları yüzde seksen bedelini ta- mamen ödemiştir. Bundan dolayı ihra- catçılar iktısat vekâletine teşekkür et- mişlerdir. Ihracalı kontrol heyetleri İhracatı kontrol için teşkil edilen kontrol heyetleri ise başlamışlardır. İhracat murakabe kanununa göre ih racat*işleriyle uğraşanlardan hepsi vuhsatnamelerini almışlardır. * Dilenciliğin cezası Dilencilik yapmaktan suçlu — olarak akalanmış olan sekiz dilenci sulh ceza âkimliğince boğaz tokluğuna belediye üzmetinde çalışmaya mahküm edilmiş erdir. 22 SALI Birincikânun — 1936 Hicri: 1355 — Şeval: 8 Erbalnin — intidasi DA OO, 5,58 12,12 14,82 16,44 18,23 6,36 Üİ e. 109 7,28 -9,48 12,00 1,39 12,51 l GEÇEN SENE BUĞUN. NE OLDUZ7 İngiltere İtalyaya karşı Balkan devletleri Türkçe konuş- ma kanunu Bulgaristanda umumi yerlerde bul- garcadan başka bir lisan konuşulma- sının Bulgar hükümetince yasak edil- / diğini yazmıştık. Bu haber matbualı- mazın eski ve müzmin bir derdi taze- lemesine vesile oldu. “Cumhuriyet” te Peyami Safa bugün bü mevzu üzerin- de ikinci bir mahbale yazarak Türkiye- de de böyle bir karara olan ihtiyacı şiddetle müdafaa ediyor. Bu fikri or- taya biz atmıştık; Peyami Safaya hak vtermemek ve onunla birlikte böyle bir kararı istememek elden gelmiyor: “Şu hakikatleri Türkiyedeki vatan- daş ekalliyetlerin şuurlarına temel çi- visiyle mıhlamalıyız: ş 1 — Türk dili, Türk milli birliğinin en yüksek ifadesidir. 2 — Evinin dışarsında, umumi yer- lerde türkçeden başka dille konuşan- lar Türk milli birliğine ihanet etmiz sayılırlar. 3 — Bu ihanete karşı Türk polisi ve adliye cihazı otomatik olarak hareke- te geçer. | # — Umumi yerlerde türkçeden baş- ka bir dille konuşan Türk tebaası, po- lise tek bir şikâyet ve müracaat üzeri- ne derhal meşhud suç mahkemesine sevkedilir, ayrı ve hususi bir kanuna göre ceza görür. 5 — Bu, para cezası da değil, doğ- rudan doğruya hapiğtir. © — Müsamahası ve tecili yoktur. T — Türk milli birliğine ihanet su- çunun hiçbir mâzereti yoktur. 8 — Eecnebiler müstesnadırlar. 9 — Muhatabı ecnebi olan vatân- daşlar müstesnadırlar. Bu hakikatleri Türkiyede oturanla- rın kafalarına çakmak için tek bir kuv vet olabilir: Kanun; ve tek bir ceza: Hapis. Bugüne kadar gösterdiğimiz mana- sız müsamahanm her türlü tecrüLesi de ispat etti ki başka yol yoktur.., * Şark demiryolu Nnasıl yapılmıştı ? Artık tarihe geçen şark demiryolu- nun vaktiyle ne şekilde yapıldığını U- lusa yazdığı bir. makale ile anlatan Nureddin Artam birçoklarımızın meç- hulü olan bazı hakikatleri de tekrarlı- yarak diyor ki: “1869 senesinde osmanlı hükümeti, en mühim hat olarak İstanbulu Avru- pa şehirleriyle birleştirecek bir demir- yolu inşasmı düşünüyordu. O zama- nın maliye nazırı Davud paşa, bu işi yapacak zeki, kurnaz, fakat desise ve dalavereden kaçmmaz bir adam buldu, Belçikalı bir Alman olan bu adamm ismini hatırlamakta güçlük çekeceği- nizi zannetmiyorum: Baron Hirş. Hay ret ve dehşet içinde kalmadan dinliye- ceğ'nize imkân olmryan bir ciheti de söyliyelim: 2000 kilometrelik bir de- miryolunu inşaya talib olan Hirş'in © sıralarda ne şahsi serveti, ne de Âv- rupıdaki mali müesseseler nezd'nde kredisi yoktu. Yalnız karşısındaki a - damların kim olduğunu sezecek kadar zeki, onları ne- yolda aldatabileceğini anlıyacak kadar kurnazdı. : Baron Hirş'in şartları arasında şun lar vardı: 2000 kilometrelik demiryoa- lunun bütün inşaatmı kendi deruhte e- dzesk, bunun için lâzımge'en parayı bizzat bulacak; birisi inşa, birisi işlet- me için iki şirket kuracaktı. İşletme şirketı, inşa şirketinin kiracısı vaziye- tinde bulunacaktı. Hükümet de kilometre başma yirmi iki bin frank teminat vermeyi kabul edecekti. O sıralarda Almanya ve Avusturya imparator'uklarının türk toprakları üzerinde Fransızlarla İngilizler'nkine karşı durmak istiyen emperyalistik ar zu ve ihtirasları vardı. Nihayet bu te- mayül'erden is'ifade etmiye muvaffak olan Hirş, lâzımgelen sermayeyi bura- dan bulabi'di. Fakat ne suretle biliyor musunuz: Bu devletler lâzımgelen ser- mayeyi ikraz tarikiyle Osmanlı devle- tine veriyorlar, fakat bunlar Hirşin inşa ve işletme şirketlerine sermaye ©- lo birlesmek İstivor. luvordu.