Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
13 Birincikânun — 1936 Yazanı Niyazi Ahmet HABER — Akşam postası 157 sene evvel LAT ea 1779 yılı 13 İlkkânun günü, 157 sene evvel bugün, on dokuz yaşında genç bir kız, Aleksandr Boerne adın- da biri ile evlendi. Ne basit, ne kayde değmez bir ha- dise değil mi?.. Ve ben bu evlenmenin yıldönümünü , günü gününe tarihte yazıyorum. — İlk satırları okuduğunuz vakit, belki mevzusuzluk muharrirlere her şey yazdırır diyeceksiniz. Bu genç kızın Martinik adasında doğarak orada büyüdükten sonra Âvrupaya geçip ev- lendiğini yazmam bile hadiseye bir e- hemmiyet ve kıymet veremez. Fakat, bu genç kızın, meşhur Jözefin, Napolyonun — Jozefini oldu- ğunu söylersem evlenmesinin yıldönü - münün ve mevzuun ehemmiyeti kabul edilir. sanırrım. . * * Jozefin'in kocası âa gençti. Kartı koca hiç anlamıryorlardı. Öjen adında bir oğulları, bir sene sonra da Hortans adında bir kızları dünyaya geldi. Fakat bu çocuklar da onların anlaşmalarına yardım etmedi. — Ayrıldılar. Genç anne sevgili adasma gitti. 'Tekrar döndü ve bir gün kocası ile ba- rıştılar.. Beorne siyasete karıştı. Meb'us oldu. L'assembi*e — natlonale'e reis ve sonra Ren ordusuna baş kumandan nasb | arkadaşına yazdığı mektupta şöyle di - edildi ve birgün de teykif edildi. Jo - zefiti kocasını kurtarmağa uğraşırken o da Carmes hapishanesine atıldı. Fedakâr kadın, hapishaneden çık- tığı vakit, kocası- idam edilmişti. İki, kendisini ziyaret - Fostların" Masrmma sebep oluyordu. Çok nazik olan dul kadınım, ziya- retçilerini gülümsiyerek büyük bir ilti- fatla kabul etmesi de onların günden güne — çoğalmasını intaç ediyordu. Jozefin birgün Napolyon ile karşı- laştı ve seviştiler. Jozefin otuz iki, Na-| | polyon yirmi yedi yaşında idi. General Ponâpart onu Barras'nım salonunda ve onun metresi Mme Talli- en'in yanında tanımıştı. Bir rivayete göre de — Şairane uy- durma olduğu söylenir — Jozefinnin o7- lu vasıtasiyle tanıştılar. Öjen, - babasının idamından sonra General Napolyona gitmiş ve; : — İdam olunan babamın kılıcını bana veriniz, onunla vatanı müdafaa e& deceğim, demiş.. Çok mütehassis olan Napolyon, bu çocuk — vasıtasiyle annesini tanımış. . . * Jozefin şöyle tasvir ediliyor: : “Tozefin , orta boylu ve fevkalâ- de mütenasip bir kadındı. Bütün hare- ketleri bir ahenkti. Ve bu, onun şahsi- yetine başka ıklimlerden yetiştiril. miş nebatat gevşekliği veriyordu. Rengi mattı ve bunun üzerinde in- ce fil dişi yaprakların ışığı parıldıyor - du, Biraz kalkık uzun kirpiklerle süslü koyu mavi — ve iri gözleri vardı. Hafif kestane rengindeki saşları, bir altır levha ile kapalı bir ağ içinde sıkışmış gibi dökülürdü. — Bu saçların birçok bukleleri fazla hareket eden ve fakat daijma cazibeli bulunan çehresinin tarifi gayri mümkün güzelliğ'ine inzimam e - derdi, Hint muslininden yapılmış mü- balağalı derecede bol fıstanı vücudu- nun etrafında bulutlu izler yapardı. Göğsünün üzerinde büyük — kırmalar teşkil eden Mmiş iki arslan başıyle omuzlarının Üze- rinde tutturulurdu. Elbisesinin - kısı O kolları, — çok lâtif olan çıplak kolları- nn — üzerinde kırmalar teşkil ederdi. Bileklerini altınlar küçük ağraflar tez- Yin ederdi.., LA Jozefin, Napolyonla evlendi ©, bir gömleği, siyah minalan- bugün : 19 yaşında bir kızla bir genç evlendiler Bu kız tarihin, Napolyonun Jozefini idi Napolyonun aşkı — Mektupları — dJozefinin kraliçeliği — Boşanması — Altı sene ıztırapla geçen hayattan sonra ... *“. a J ae . .. ..' Jozefin, Napolyondan başandıktan sonra (Pale mezom) da. yordu: Bu adam, Boerne'nin öksüzlerin: istiyor. Ş_i;ndi siz bana: V4 — Onu'geviyot Müsünüz? — — #âği Diye sorarsânış, - Ğ | ... — Hayır.. Hayır derim, — Ondan uzaklaşmak arzusunda MN Napolyon Yafada vebalıları #iyaret ederken mramız ?. Diye sorarsanız, gene: — Hayır.. Cevabını veririm.,, Fakat bir de Napolyonun Tozefine mektubundan bir parça okuyunuz: “Seninle dolu olduğum halde u- yandım. Senin resmin ve dünkü heye- canlı müsamere, hissiyatımda — rahat bırakmadı. Lâtif ve hiç kimse ile mu- kayese edilmez. — Jozefin sen — kalbi- me nasıl tuhaf bir tesir yapıryorsun, da- rılryorsun, Seni mahzun görüyorum. Endişelisiniz.. Benim de ruhum ıztırap- tan yarılıyor. Fakat kendimi, bana hâ kim olan hissiyata terk ve teslim ederet beni yakan bir alev senin — dudakların Üzerinde, senin kalbin üzerinde teskine başlayınca ıztırabım daha artmıyor mu? Ah, bu gece iyice anladım, ki senin resmin sen demek değildir. Üç sa- at soönra seni göreceğim. Bunu bekli- yerek — milyonlarca puseler, fakat sen bana puse verme, Çünkü senin puse- lerin —kânımı yakıyor.,, » babalık ve dul karısıma kocalık etmei; * — Prud'hon'un tablosundan — İşte bu mektuplar onu Napolyonla evlenmeğe sevketti. ** 4 Napolyon, çıldırasıya sevdiği Joze- finden ayrılarak" İtalyayd gitti. Büyük Smuzafferiyetler kazanıyordu. Fakat on- “suz yaşamıyordu. Üst üste yazdığı mek- tuplara Jozefin baştan savma cevaplâr veriyor, İtalyaya gitmiyordu. Napolyon oradan şöyle mektuplar yazıyordu: “Artık yaşayamıyorum. Ben hayat- tan, saadetten, — rahattan daha fazla seni kaybettim. Ümitsiz gibiyim. Sana bir posta gönderiyorum, Pariste dört gün kalacak ve bana senin ceyabını ge- tirecek, Bana on sayfa mektup yaz. An- cak böyle bir mektup biraz beni teselli edebilir. Sen hastasın, beni seviyor - sun. Seni kederlendirdim. Sana karşı o kadar hata ettim ki, bilmem bunları nasıl affettirebileceğim. Pariste kaldığın için seni itham ediyorum, Halbukn sen orada hasta idin. Senin bana ilham etti- ğin aşk, akıl ve muhakememi — ba- şımdan aldı ve artık onu elde edemiyece- ğim. Böyle bir hastalığın sifası yok- tur.,, Napolyonun Jozefine karşı duydu- ğu —aşk, kadın kudretinin büyük bir misalidir. LA Ğ Napolyon cephede çalışırken, Jo - zefin ordunun güzel zabitleri ile yaşı- yordu. Napolyon bunların bir kısmını haber alır almaz uzaklaştırıyordu. Fakat Jozefini güzel zabitsiz bırakamıyordu. Cepheden döndüğü vakit Jozefini evde bulunmaması — çılgın aşıkı hiddet lendirdi. Onu boşamağa karar verdi ve kararını bildirdi. Jozefin, Napolyonun çok sevdiği üvey oğullarını — kendisine gönderdi. Yalvarttı. Bunun üzerine Napolyon, Jozefini affetti. » G & Napolyon İmparator ve Jözefin İm- paratöriçe — oldular. Jozefin, — vaktile yaptığı hareketleri unutmuş, — kocasını memnun etmek için ne yapmak lâzımsa yapıyordu. Fakat şimdi Napolyon on- dan sovmaktaydı. Kardeşleri Jozefini gözünden düşürüyorlardı. O sene ondan bir çocuğu da olmamıştı. &« & Ğ 1809 yılında Jözefini boşadı ve A- vusturya Arşi düşesi Mari Lüiz ile ev- tendi. Yalnız Jozefin İmparatoriçe un - vanırır resmen kullanıyor ve senede üç milyon frank tahsisat alryordu. Napolyon, Jözefini unutmuyor, o- jigolosu Geçen hikâyenin hülâsası: “Sarı imam,, da, İstanbulun birçok zengin kadınları Aşıktır. Bunların ara, smdan, Esma hanımefendi isminde bi. rile evleniyorsa da, güzel, genç ve fa, kir Fethiyeyi sevdiği için onu terkedip yine mukabele ve mevlüt okumak su, retile hayatını kazanmağa başlıyor. Esma, kocasmdan ayrılmak niyetin. de değildir. Boyuna onun önüne çıkı, yor *& & & — Hafız! “Sarı İmam,, pek iyi tanıdığı bu se- Si işitince, birdenbire geri döndü ve karısmı karşısında gördü. — Yine mi sen! Kadm, yumuşak ve tatlı bir sesle: — Evlâdım! - dedi. - Sana karşı, ka- rılık hissi, evlâtlık hissime galebe çal- dı. Hani bana, bir teklifte bulunmuş - tun.. Galatadaki dükkânlarla, Mahmut paşadaki han meselesi... Hocanın gözleri ışıldadı: Fethiyenin nekadar çok şeye ihtiyacı var... İpek çoraptan banyolu apartı - mana kadar... Bunların zevkini alan yalnız kendisi değildi. Sevgilisi de vak- tiyle, hepsini tatmıştı.. Biliyordu ve mahrumiyetini hissedip duruyordu. Bir anda, şimşek gibi, düşündü ki, Galatadaki dükânlarla Mahmutpaşada ki han demek, bütün bu konforun te. mini demektir.., Karısının gözlerinin i- çine baktı ve orada samimiyetten baş- ka hiçbir şey okuyamadı: — Hafız!... Düşündüm, taşındım, se- nin ilk teklifini kendi ruhuma da mu- | vafık buldum.., Ben, sahiden ihtiyarla dım., Sen benim evlâdımsın.., Fakat, el âleme karşı ayıptır: Boşanmıyalım... Çünkü ben bir kere inat etmiş bulunu- yorum... Ancak, bu meseleyi halelde - lim.. Sart imam, yavaş sesle: — Pek âlâ Esmacığım! - dedi. — Sana bunları temin edeyim.. Ara- oda sırada, bayramda seyranda, elimi öpmeğe gelirsin... Seni mesut görüp ben de bahtiyar olurum... Benim İiçin bunlar nadir zevkler olur... Fakat, böy- le sokak ortalarında konüşmiyalım... Haydi, eve gidip, bu meseleyi mufassal olarak konuşalım... Kahve fincanımı bırakır bırakmaz, hizmetçi, iceri girdi; elinde bir tepsi.. İçinde, ilkbaharın bütün yeşilliklerin- den daha güzel bir yeşillikle ışıldryan bir bardak... Hafız, gülümsedi: — Naneli koruk şerheti... — Evet, elmasım... Sevdiğini biliye rum da elceğizimle hazırladım sana... Afiyetle iç... Yağ bal olsun.., Bardak- larm ikisi de senin... Sarı Hafız, zaten heyecanla susamiş- tı. Bardaklardan ikincisini, - süinneti şe rif kaidesi mucibince üç solukta içmek üzere arkaya bırakarak - birincisini o- burluk kaidesi mucibince bir solukta dikti, Fakat, suratmı buruşturdu: — Bu ne? İhtiyar kadın, takma dişlerini büru- nu sık sık ziyaret ediyor, mektuplar yazıyor, bütçeye — Jozefin için — tahsi- sat koduruyor, ona hediyeler alryordu. Fakat bütün bunlar Jozefini teselli ede- miyordu. İşte onun için söylenmiş çok güzel ve şairane birkaç söz: “Altında oturup düşündüğü mu - azzam ağaçların yaprakları ince sadaları ile onun kulağma fısıldıyordu: Bizim gibi soluyorsun, — bizim gibi — süküta Öyle oldu. — Kimsesizlik — sıkıntısı ve kalp çarpıntısı içinde geçen altı yıl- dan sonra — Napolyon Vaterlo mağlü- biyetini müteakip İngilizlerin eline dü- şerek Sent Elen adasına stirüldükten sonra gözlerini ebediyen hayata — yum- du. Bu aşk macerasının garip tesadüf- leri — var: Napolyon, Jozefini sevdik - ten sonra yükselmiş, ondan ayrıldıktan sonra mahvolmuştu. Tozefin de Napol- yon kendisine tapımnırken en yüksek mertebeye çıkmış , ondan ayrıldıktan sonra ölümün kucağına atılmıştı. Acuzelerin | tanın gözlerinde bile parlamamıştır. | şuk ve edepsiz dudakları arasında gös- tererek gülüyordu. Hafız: — Bu ne - diye tekrarladı. | Kadının müstekreh bir kahkahasrs — — Afiyetler olsun, aslanım... hi ( — Fakat, bunda, naneden, şekerden — — | | || | ve koruktan başka bir şey daha var.. — Evet.., Bu “evet,, i söylerken, gözlerindeki kin, hiçbir kadımım, hattâ Hurrem sul- ; Belki de Lükres Borjiya'nın gözlerinde bile... Hafız, bir suikaste kurban gittiğini | anladı. — Zehir mi içirdin bana? — Aptal... — Ne ya?.. Zehir değil mi? — Hapishane köşelerinde sürünme « © - ye vaktim yok.., Bilâkis, ben gene Bâa — na kavuşacağım... — İmkânı yok... — Görürsün... | — Peki, ne vardı bu şerbetin içinde?, — Güvercin pisliği... .' — Ne söylüyorsun?.. Mel'un.. | “Haşredek...,, | Olmuyor, çıkmıyor!.. * * * “Haşredek...,, Bir gıcık, bir kısıklık... — Aman yarabbi! Aman yarabbi! « | — diye inliyor Sarı İmam.., Fethiye heyecanla, ellerine, ayakla « ” rına kapanıyor İmamın: — Ne oluyorsun?., Nen var?., Üşüt- tün mü boğazını Hafız... Hatmi, ıhla- mur... Ne pişireyim sana? Hafız, çılgın gibi: — Haşredek, haşredek... ga fırlıyor... K ». & & tıklarımı affet... Fakat aşk, musun?.. Aşk, ihtiyar, genç tanımaz.; Aşk, aşktır... Seni seviyorum, seni, ci- nayet işliyecek kadar kuvvetli bir hisle — seviyorum... Sevdiğim içindir ki, bu y güzel musiki âletini, Allahın yırattığı»u', bu mükemmel vasıtayı bozmaktan ken- —. 'ujı . r | K | ı dimi alamadım... Halbuki ona taabbüd —— ediyordum... Senin sesin, Hafız... Se « — nin sesin, benim Truhumun musikisiy« * di. Seni kazanmak için, onu bozdum... Sarı İmam, başını, bir köle teslimiye — ; V tiyle, hanımın dizlerine dayıyor.., Çare yoktu... İşte, evine dönmüştü.g *lf-ıîı İ | ı*1L Çünkü, artık, ekmek parasmı bile kı.-',î;,*î | * zanamıyor... Çünkü, Fethiye, açlığın — — tehdidi yüzünden onu bıraktı ve kaçtıı; | Kimbilir nereye?.. Galiba, Anadoluda«s Ve, sevgilisiz, parasız, şöhret ve vas — sıtasız ve istinatsız kalan Hafız, Eren- | köyündeki asude, müreffeh hayata dönmeye razı oldu... Jî | İhtiyar kadın, usulla, sevgilisinin baa kuruyor. Plâğı çalıyor: “Haşredek!,, â-Nü) — SON — ü rHABER AKSAM POSTASI IDARE EVi Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu ! İstanbul 214 Telgrarf adresi ; Istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 23872 idare ve ilân ı 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi Sanelik 1400 Kr. 2700 Kr. 6 âylik 730 .,'4 1450 », 3 aylık 400 » B00 * aylık 150 « 300 » Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası —e —— HABER'in Güzellik Dortoru | l yi | ; ,N | ki bir akrabasının yanına... Hi : 1 İ — Evet, çocuğum.., Evet evlâdım.z | f i_rw Haşredek benimsin... Haşredek... Yap- — zmm ) | F İ )