ge AŞAR iy ge “ Si v p © Binanm, bu zaman için en me- © çocukluğundnberi Panaromaya me- ksa «Ol e altanatın yeller eser şimdi yerinde,, Dünün paşaları ve konakları - Arap izzet Paşa Istanbula ilk sinema makinesini getirtmiş ve bu merak uğruna O zamanlar, Abdülhamidin “ben- dei estakları,, her ihtimale karşı, ancs beraber kanca beraber olmak için, burun dibindeler. Saraydan seslen. sen, duyncak kadar yakmdalar.. Yıl- dızm etraf be eknafı, bütün “has “ bendegân,, kâşâneleri ve evleri.. © Arap İzzet paşanın konağına, Şiş Tideki Hamidiye Etfal hastahanesinin yanı başından, veya Fransız mezar: Jığının ötesinden sapan yolun, yani © her ikisi Ihlamur kasrına çıkan cad. deden, birde Beşiktaştan gidilirdi. Konak, Yıldızda, Yeni mahalle. deydi. “xaklı tarafı, içinden çıkan yangın dandır. İzzet paşa, ayıp değil a, uyanık. Lisanı efrence vakıf; Avrupa mat buatıni boyuna gözden geçirmede “Dünya yüzünde, yeni yeni reva, bulmağa başlayan “sinematoğraf,, : ecnebi gazetelerinde görmüş.. Zaten rklıymış.. Fransadan, maatakım tak- avat, getirtiyor alâmeti könağma.. Fakat o zamanlar, âletler asetilen- Ji, oksijenli. Filmlerin dumansız ba rTuttan farksızlığını da bilen yek | © Alp dağları, İsvicre manzaraları, ko-| mik Prensin sahneleri falan filân der- “ken, âletin meşalesi mi kızmış, yok- <a tatlı su frenei makinist kordelâva cigara mı düsürmüş, her ne hal ise. birdenbire müthiş bir alev tavar © sarıyor. Dökülen kova kova su, atr- lan yim vrim kilim, para etmiyor © Komalr. kapı kapamaca yanıp kül Totanbılda ik einemayıl seyreden ve bu yolda koca konağı ni kurban veren kimsedir. Sinema. nın İstanbul babası odur. #4 Mübarek, Şamlıdır. Suriye eşrie fından ve vilâyet idare meclisi aza: sından Abit zade Holo paşanın oğlu Berutta, Frerler mektebinde oku- muş. Lisanı Fransavide bülbül!. Gel zaman git zaman, “Dersaadet, e| yanaşıyor. İzzet bey, bin oğlu hin.. Nihayet saraya çatıyor. Abdülhamidin gözü- ne nasıl girdiğini anlatırlar; Ya 310, ya 3İİ senesi; galiba Er- meni patırdıları macerası. Karihai ilhamı sabihadan mabe yine çağrılmış. (Huzura çıkacak sml) demisler. Apdülhamidin bulur duğu odarlan içeri dalar dalmaz, dos doğru saldnayor.. Sakallıya bu yoldı arzı ubudiyetin aykımılığmı bilmiyor! değil; fakat kurnaz, aktör adam.. Hünkârm ayaklarını hedefliyerek kanbur kunbur bir pertav.. Hemen alnm: potinlerinin üstüne dayanır ve dudaklarını bir karış açarak, köse lenin üstüne yapıştırmış: —Zıllöllahı âlems ne veçhile arz ubudiyet edileceğini bilemiyorum Kusu ediyorsam «ffet padişahım! Hani, dağ başındaki çobanın kö! neleşmiş hikâyesi vardır: Taklak ls | la kıla tapınır, du, irmuş. Cenabihel Cibrili emin göndermiş: — İbadeti makbulmüdür. Kulu. #nu bildiği gibi ededursun! demiş Aynı hesap * mi eh e Ö günden sonra Arap Tazet bey, Konağını kurban vermişti bebeği olup çıkıyor. ... 1897 senesinde, Yunanlılar gemi azıya alıyorlar. Mi Vasos adın- daki düttürü Leylâ, Giride asker çı karıyor. Müslümanları kırıp dökme ğe, evlerini yakıp dumanmı savur. wağa kalkışiyor. Tisalya ve Epirde ki hudut karakollarına da tecavüz tecavüz üstüne.. Serasker Mehmet Rıza pâsa, harp taraftarı. Sultan Hamit ise, geriden Moskof mu çıkacak diye, tiril tiril tit remede.. Sarayda vükâla meclisi toplanmış Holo zade, velinimetinin borusu ma kamında öterek araya balgam atıp dururken, vükâladan biri, az kalsam sırtındaki setreyi çıkarıp ve Arabr, kafasma geçirip kaput dayağına ya heşrverecekmiş.. O günden sonra araları şeker renk olmuştur, derler. Arap İzzettin son unvanı, “Kâti- bi sanii hazreti cihan bani) idi. Ken- disi “Tahtı riyaseti padişahi,, deki (muhacirin komisyon âlisi birinci azası), yine (Tahtt rivasiyet mutah hamadaki maliye komisyonu azayı müteneffizi,, kezalik “Hamidiye Fi. caz demiryolu komisyonu,, nun baslarındandı. Hülâs "'Mabevni hümayun ce: nabı melikâne,, de bashıca ses onun du. Dediği denk. csMığı düdük! ... Büyük adadaki, Versay sarayı narmaklıklı köşkleri elin durmakta. dık. O Zamfinlar; sövketlive bu dere mukarriplerden hiçbiri, deniz aşırı! kurenalığa ererek, şevketlinin Gi m — ————— —————— m m e m m m 234 GÜZEL PRENSFS m m — ayak atamazdı. İzzet paşa müstesna. Çatanasma bindimi, boylanırdı Büyük adaya.. Nizam yolunun “yu- karısındaki büyük köşkü harem bö- lüğü: bayır aşağı olanı da selâmlık Yıldıza bağlı olan telgraf telleri, se lâmlıkta olduğundan ötürü, hazret de bütün gece orada sabahlama da . Halbuki iş içinde iş var. Cebeli Lübnan dilberlerinden ve Maruni tayfasmdan meşhur Feride, köşkte mihman, Paşa, kılrbik olmamakla beraber, “teftişe çıkacağıml,. Heybelide bah riye mektebinde uygunsuzluk — var: miş!.. Krnalıda Ermeni Bilmemns. yan fesat tertibatı almış!,, diyerek çatnasma biner, dildadesini yanını alır, Marmara mehtaplarını denizler: de, Büyük adanın Palyambelosunda, Heybelinin Çam limanında, içkiler, Arap mavalları ve göbek atışları seyrederek yaşarmış. Yemiş, içmiş, lâkin bir. kenarcığı koymağı da bilmiş. Galatadaki Ömer Abit hanı ve Abit hanı nam köleler, kaç göbek öteye evlâdiyelik iki akar- dir.. Bankalardaki altınlarının bir iki milyonu geçtiği de dillerdeydi. “Bu meclis'böyle kalmaz, mestler mabmür olur bir gün,, hesabı, akib“ çatal kazık terine dönüyor. 190“ de, Rumelinde baş veren inkilâç hareketleri, Abdülhamidi kumda ©* | yedin > navacak vaziyete anktuğn, defa sadarete retirilei” Küllük Sn ' pasanın Fi gtndeki vükâla meelisı GÜZEL. PRENSES Cebel Lübnanlı bir Mareni kın (189 de çıkan malimmat mecmuasınd alınmıştır). de, bilmem nesini yemiş ispinoz £ apıştığı sıralarda, Arap İzzet, pl şan, bitkin, iki gözü iki çeşme, günü nereden gördüm?,, diye baş yolar, sine yumruklarmış. Ticaret ve Nafia ' nazırı, al Zihni paşa, kanunu esasinin meri?” te konacağını mübeyyin maz! kaleme aldığı esnada, Arabım gö kâğıda ilişivermiş. o Hafazanall” oracığa külçe kesilmiş. Meşrutiyetin ilinmdan sonra, göl düğü badirelere rağmen, hayli daha yaramıştır. Son sayıklayış” söylerler: — Ah, bir Arabistan imparat6 olsam. , Sermet Muhtar AD VA stanbulunen çok satılsa" hakiki akşam gazetesid İTE TALE TATTIM 7 Ve verenler kör ederler. il 235 — Hangi rakamı seçiyorsunuz. Kadın birden on bire kadar olan ra- kamlar içinden birini seçip söylüyde ve © numara kimde ise gözleri bağlı kadın- la dansa başlıyor, diğer çiftler de onları| takip ediyorlardı. Oyuncuların ellerinde; gorba kaşığı, fener, takke gibi garip ve gülünç eşya bulunuyordu. Adolar, salona girer girmez (prens teşri'at memuruna bir işaret etti, Me- mur bunun manasını anlayarak Adola- ra yaklaşıp onu hürmetle selimlıyarak: — Mösyö kont, lütfen besi takip &- der"misiniz. “Kör-aşk,, sdiı Pariste yeni icat edilen bir oyuna İştirak ederek eğ- lenirsiniz. Kİ Adolar, bu telelifi reddedemezdi. Or- tadaki koltukta gözleri bağlı oturan ka- dına doğru yaklaştı. Teşrifat memuru süslü bir tepsi üzerinde zarlarr Adolara getirdi. Kont zarları att; On iki görün- dü, Ortada oturan kadına (o oyunculara bir kişinin daha katıldığı ve (o binasna- leyh birden on ikiye kadar olan riktm- Jardan bizini söylemesi bildirildi. Kadın bağırdı: — On iki adedi kimde? Bu sesi işiten kont Adolar, ayakları altındaki yerin yapıldığını ve binanın da kafasma yıkıldığını zanetti, Çünkü bu. sesi tanımıştı. Tesadilfün ne garip cilveleri vardı. 'Bu #68 en büyük düşmanı olan kadının sesiydi. | Bu sırada öyun memuru (elindeki çubuğu vurarak bağırdı: —Haydi bakalım. 12 kimde ise o oy nayacar! Bunun üzerine koltukta oturan kadm dnnen başlamak Üzere ayoğa kalktı ve gözlerindeki bağı çözdü. Oyun memuru müziğe: — Haydi, marş, dedi. Sonra ilâve et ti: — Kör aşk ile ön iki oynıyacak, yer veriniz. Düşes Vera, gözlerinden bağı çözer gözmez karşısında Adolar; görmüş, ol- duğu yerde donup kalmıştı. (o Adoların hayreti de ondan aşağı değildi. Biribir. lerinin yüzüne baluyorlardı. o Veranın da kalbi şiddetle çarpıyordu Müzik başlamıştı. Oyun memuru ih- tar etti: — Kör aşk, ve 12 ne duruyorsunuz. Oyuna başlayınız. Bunun üzerine Adolar genç okadını sürüklermmeğe mecbur oldu. Diğer oyun- cular da kendilerini takibe başladılar, Adolar, her tarafı dumanlı görüyor. du. Yer sallanıyor ve üzerindeki çatı çö küyor sanıyordu. “Kolları arasınde tut- tuğu kadın dünyada en ziyade nâiret ve istikrah ettiği mahlültu, Bu kadını yir- *cı hayvanlardan daha cânaYar o görü- yordu, En vahşi hayvanlar o bunun ya- nında kuzu gibi kaldı, Kendi kendine şöyle düşünüyordu: — Bu kadın nereden de karşıma çık- te. Berimle “Kör aşk,, oyunu öynuyor. Hay kür olaydı da oynayamasaydı. Za- vallı Anna, seni haydutlara kaçırti kim olduğunu şimdi anladım, Zaten baş tan nibayete kadar senin feljket'erine sebep olan bu mel'un karıdır. Bu dela du mutlaka haydutlara para vermiştir. Zavallı kız, fakat ben #eni mutlaka kur- tarscak ve intikamını alacağım. Adolar, fevkalâde hidedtlenmiş bulu- nuyordu. Kendisile oynaysr o Teranın yozdu. Hidfesi çitükne artıyor. bölova bottazına sarılıp ot Bete hoğ—-İe İsej. selmeği kabul ettiğine pişman olüyor- du, sn Vera, dans esnasında şöyic mırıldan- dı: — Adolar hâlâ hana dargın mısınız? Kont, yüzünü . buruşturarak cevap verdi: — Dargın mı? Bu kelime pek hafif- tir. Size karşı derin bir nefret ve istik- rah hissediyorum. — Biliyorum, Ben de asil olduğu ka- dar iyi kalpli bi: adamın nefretinc uğ- radığım için müteessirim. Hem de pek müteesisr ve muztaribim. o Zaman her türlü fenalıkları yok eder. Mazide olup bitenlerden pek mütcessifim. Teveccü- hünüzü kazanmak için (söyleyiniz ne yapayım? Adoların zihninde birden bir şimşek çaktı, Fenalıklarma nedamet etmiş gibi görünen bu'kadmın yüzüne gülerek on- dan istifade etmek hıstırına geldi. An- mayı şüphesiz Vera kaçırtmış olacağı için bir sözü kizi kurtarabilirdi. Bu se benle bir taraftan oyuna devan ederken bir taraftan da Veraya yavaşça şunları söyledi: »- Düşes eski hareketlerinizden haki- katen pişman alarak teveçcüikümü ka- zanmak istiyorsanız henüz o yapmışolk duğunuz bir fenalığı tamir ediniz. Evet düses. Daha bu gece biçare bir kıza kar $ı sayan mefret bir suikastte bulundu- nuz Ru kız size hicbir şey © yapmadığı gibi hiddet ve intikamınızı çekecek bir harekette'de bulunmadı. o Bilirsiniz ki Anna buradadır. Vera, titremeğe başlamıştı. Adolar Annan Solyada bulunduğumu ne bili- yordü? Adalar. sörlerine devam etti: — Bu mese haydutlar vasrtasi'e o bi- çare kın karıştırır. Bunu inkâr ede mer-iniz. Verk. Per lerceğimi bulundur Zımtz yerden uzaklaştırarak ondan kur e SL SR, LD tulmak istediniz.. Yoksa haydutlara onu öldürmek için emir (o verdiniz mi? Siz vicdan azabı denilen şeyden (o hiç kork muyor musunuz? Günün birinde yap- tıklasınıza pişman olmayacak masınız. Bu zamana kadar işlediğiniz günalları bir gözününe getiriniz. e Yaptığınız bu işleri tavsif için kelime (bulamıyorum. Vera, sizin sonunuz pek (ena olacaktır. Vicdan azabı çekeceksiniz. Karşınızda sizin gadrinize uğrayanlarm (hayajleri peyda ölacak ve sizi tehdit edecek. Vaz geçiniz artık bu tabiatten, Henliz geri dönmek kabil olduğu gibi hatarızı ta- mir etmek de mümkün. (Bir sözünüz Annayı baydütların elinden kurtarınak için kâfidir. Bunu esirgemeyiniz. Düşes Vera, cevap vermedi. (Fakat Adolar söylediği sözlerin karşısındaki kadında iyi tesirler yaptığımı farketti. Vera, bu kadar çabuk müteessir ola» cağını ve zaaf (o göstereceğini Ümüt et- memişti, Konta verecek cevap İyulamı- yordu. Kont Adolar, sözlerine devam etti: — Vera, sunmanız bu geceki kaçırma hâdisesinde kabahatli olduğunuzu isbat «divar, Annanın başka #uretle kurtulma S#nı beklemeyiniz. Çünkü © zaman sizi itiham eder. İhtiyar babanızdan bu son hâdiseyi olsun gizleyiniz. O asil ve âli- cenip adama acıyınız, Vera, size yemin ediyorum. Annayı ız. Her şeyi unuturum, Bundan sonra ağgimi açıp da size bir söz bile söylemem. Giyebr- nrzda da bir şev söylemem. Bugün mer- hame“li oluruz. Yalnız o Anraya karşı değil, hizazt kerilinize kıra bile dlice nabane hareket ediniz. Rica ederim, An nâyı kurtarınız Vera. Düşes Vera, kekeledi: — Adolar benden ne istiyorsun..