Bana gayet mahrem olan biraz malü- t verdi. Allenbi daha bir kaç ay Şa- yürümeyecekti. Garj cej hesinde “endorf fena halde sık.ştırmağa baş- $ ve Dizim harbiye nezareti Ümit Wliğe düşmüştü. Allenbinin muallim İ*kalarından birçoğunu çekerek Frar a gönderiyordu. Kumandan bütün orduyu yeni baştan talim etmek Kburiyetinde idi. Bütün bunları an- Wektan sonra Todd dedi ki » Bu epey uzun sürer Lowell! Hem falay Loransın da hedefi aynidir. O,” yüzünü Şama çevirmiştir. O çölden, İanın uzak kıyısından, ölü denizden bariyye gülü üstünde şimale doğru Üyecektir. Biz onun yanında yürüye fiz. Eğer muzaffer olursak her iki- İZ de ayni yere varacağız. İşte sana teklifim: Sen cenuba gide- X Loransı ziyaret et. Ben burada ka- Sak Allenby ile birlikte yürüyeyim ve Mzel günlin birinde Şamda buluşunca far karşılıklı oturarak (o biribirimize yeler anlatalım.., — Kabul!, Todd sırıtarak ilâve etti: > Daha bir sözüm var. Orada Oda İi bir Arap şeyhini muhakkak bul ve İrden selâm söyle, O büyük bir şef ve inci sınıf bir hayduttur; çöllerin “A- | kiran, baş kesen,, eşkiyasıdır. Benim den birine o sebep olmuştu. OBunu disi sana arılatmalıdır. Yoksa bu bir Sİ sırder. m ya Si kaybetmedim. Gitmek için almak hiç de kolay değildi, Fakat İİ #abistanı girmek büsbütün imkânsez- j İ —— İ 236 ! geydir. Kalbinizin şiddetle mu? —Beni için Anna ile ikimiz birden yız. Ya onun ölmesi veyahut ne ve size karşı gideriz. Bir daha yolunuzda nun nerede niz? onun kalbini kazanmak kat kendisi sövdiği i bir kızla mes'ut ol “#abistana tayyare ile yaptığım seyahat! GÜZE V — Sizden istediğim ehemmiyetsiz bir duyuyorum. Elleriniz titriyor. Vera bu derece zalim olmayınız. Sizde insapiyet ten, merhametten zerre kadar eser yok sıkıyorsunuz Adolar. Anna benim düşmanındır. Benim müthiş sır- Jarımı bildiğini unutuyorsunuz. Bunun yaşıyama» mekliğim lâzımdır. Bugün olmazsa ya" rm karşıma çıkar, beni ittiham eder, — Annanın ebediyyen süküt edeceği” kat'iyyen bir tek söz bile sarfetmiyeceğine emin olunuz. Si- Ec namusüm Üzerine söz veriyorum. O da şimdiden sonra benim gibi susacak Buna inanmız. Ondan kat'iyyen kork- mayınız. Onunla başka bir memlekete yız. Annanın adını değiştiririz.. Fakat büyün merhamet ediniz. Bu pek güzel bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırmayınız, O- bulunduğunu bilirsiniz. Haydutlar bir emir üzerine onu iade e- dsrler, Onu kim kaçrıdı. İsmini söyleyi- — Peki, öyle olsun. Söylerim, Vera, bu sözü ağzından o kaçırmıştı Kontun ısrarlarına daha ziyade dayana masrıştı. Ne fayda ki bu hal çok devam &medi, İyilik arzuları #ritmada çakılan çin Vera, her türlü fedakârlığı yapmağa hazrıdı. Fa- in Adoların başka! sını istemiyordu. Her ne olursa olsun konta ve sevdiği Yazanlar : ingiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth Erovn Collire, Meşhur seyyah ve muharrir Lovveli Tnomas dı. Lorans şehirden çıkmış ve gelmiş ol- duğu kumtepeleri ile çorak Oo çöllerden gitmişti. Ben 6 yoldan gidemezdim. Ka- bileler beni (o tanımazlardı. e Daha bir konaklık yer almadan canıma okuyarak beni öldürüverirlerdi. Loransla Akabede buluşacaktım. Yol culuk beni âdeta bir fırıldak gibi dön- dürdü. Yafadan Port - Saide gitmek i- çin bir vapura bindim. Şimendiferle Ka- hireye vardım. İrmak vapurile Nil üs- tünde Hartuma yollandım; oradan Mı- — 02 Muharebenin nasıl olduğunu hatıra- tını okuduğunuz üçüncü süvari fırkası yaveri Lütfi Bükülmez arkadaşımız! anlatmıştı. Bu ikinci Elsalt muharebe-| si idi ve İngilizlerin bu mınlalbada uğ- radıkları ikinci mağlübiyetti, Şimdi 1918 sonesinin mayıs ayında olduğumuza göre harbın tam dördün- cil yılına girmiş bulunuyorduk. Dört senedir geniş Osmanlı imparatorluğu- nun bir sor haddinden ötelçi ser haddi- ne hem de yaya koşan, hiç isin alamı- yan, iaşe edilemiyen, givdirilemiyen sefalet ve perişanlık artık kemiğine dayanmış olan zavallı Türk yavruları hâlâ aslanlar gibi mukavemet ediyor ve bu mukavemetinin İngiliz süvarisi- »in taarruz kabiliyetinden çok üstün olduğunu hem de pek rana gösteriyor du, z Dilnmda eşleri pek az bulman bi cevherlerin ne Kodar bes sebepler ve , PRENSES kıza karşı muhalefete, garptığını rar ricalârına başladı: benim öi- zü söyleyiniz, Annayı görüştüğünüz baydı evvel kurtarayım. — Merhamet et kont, bulunma» — Höyır, düşes, Sizi , dudun ismi nedir? verir ve sizi memnun ederim, bir kibrit gibi biran parlamış, sonra sön| pacaksnız? müştü, — Onunla evlenerek mes'ut olaca- Bundan baska, işin en garip (taraf) Hım. Ona ismimi vereceğim. Oo Ecnebi « Vera, kont Adoları da seviyordu. He:| mem'eketlerden birine (© götüreceğim. türlü sırlarını bilen Adoları elde etmek.| Biribirimiri seviyoruz. Şu Sade birleşe- teşkil ederek mes'ut olacağıiz. lâketlere uğradı. elindeki silâhr kolay kolay terketmemeğe karar verdi. Taliinin kendisini bu gece Adolazın kucağına attığından memnun oldu. An- nayı serbest bıraktırmak, kontu mem- nun etmek, daha sonra onların birleşe- rek mes'ut olmalarına meydan vermek dünyada yapamıyacağı işlerdendi, Vera, böyle dünüşürken Adolar tek- — Düşes, ricamı tekrar etmekle bera- ber artık biribirimizden ayrılalım. İki- mizin uzun müddet oynamamız doğru değildir. Bir karar veriniz. Son sözünü» kaçırtmak için nerede bulabili- tim. Cevap vefiniz ki zavallı kızı biran merhamet et. Beni pek ziyade sıkryorsunuz, sıkmıyorum.. Bilâkis pek iyi bir harekete sevketmeğe Çalışıyorum. Beyhude sözlerle vakit pe- çiriyoruz. Rica ederim, söyleyiniz o hay — Haydudun ismi mi? Siz onu biraz evvel burada görmüş olacaksınız. Balo. da idi, Şey.. İsmi.. O, boğuluyorum. A- dolar siz yalnız bir süsle cevap veriniz. O zaman ben de sizin sualinize cevap — Söyleyiniz, ne istiyorsunuz? — Annayı kurtardıktan sonra ne yü- cek olursık ne yapacağız? Tabit bir aile kız böyle bir yaşayışa hak kazandı. Çün kül şimdiye kadar çok çekti. Çeşitli fe- &ır çölünü aşarak Port - Sudanı boyla- dım. Bundan sonra da burnunu Arabiş- tana çevirmiş küçücük bir serseri gemi- ye atladım. Akabe dünyanın cn kürü ve en Issız bir vadisi olan Arabahın dibindedir. Mu sa ile Yahudiler Kızıl denizi geçtikten sonra bu kuru vadide dolaşıp durmuş Jardı. Akabenin arkasında Todd Gilneyir bozuk deniz tayyaresile uğraşıp uğraşıp | e müş yanar dağlar silsilesi vardır, Oraya vardığım zaman şehir Loransın Arapla- rile hıncahınç dolmuştu. Kudüsten bir'deve sırtına stlıyarak 40 kilometrelik çölü aşan ve (o buraya benden evvel varmış olan Loransı bul- dum. | Bana sordu: — İlk önce ne yapmak istersiniz? — Haydut ve çöllerin efesi Oda ile da üstlerinden bir türlü aşamadığı #ön-İ tanışmak İstiyorum, ihtiraslar uğrunda heba edildiğini, aradan yirmi küsur sene geçtiği hal de düşünmek bile insanm kalbini ka- natıyor. İngilizlerin dört senede hem de $şi- mendiferile, su yolile ve bütün asr techizat ve İevazımatile ancak katede- bildiği çöl yolünu bis Türk yavruları yanımızda içecek suyumuz bile olma- dığı halde iki ayda aşmış bir kasırga gibi Süveyş kanalını altüst etmiştik. İngiliz istihbarat sabiti Tod4 Gillney general Allenbinin çölde şimdiye kadar eşi görülmemiş asamette süvari kıta. larını yürütlüğünü iftiharla söyliyor. Ya bizim o aynı çölde çelik mavnalar: sırtımızda taşıyarak kanala götürdü- ğümüze ve İngiliz harp gemilerinin ateş kusun toplarına aldırış bile etmi- yerek içlerine binmek suretile karp yakana germentize ne buyurulur? Zaten Gillney bile tawye-e ile Rirsebi üstünde uçarken bu şalopeleri görünce — — Biçare lar. Bizim görüşümüze göre İ ————— — — Yaverim binbaşı Korzakofu çağı- rınız. Zannedersem aşağıda balodadır. Çabuk gelsin, Beş dakika sonra binbaşı Boris Kor- zakof içeri girdi. Prens yaverini Kont Adolar ile rahip Dagubere göstererek: — İşte, dedi. Ormanlar kral denilen haydudu yakalayıp bu belâyı kökünden kaldıracak bir adam. Sonra yaverine dönerek? — Göreyim seni Korzakof, dedi. He- men şimdi muhafız alayına kâmilen si- Jâh başı yaptır. Sofya yanındaki orma- nı muhasara eliniz. Bu gece burada bir kız kaldırıldı. Bu kız, bu dostuma men» Suptur. Kızı kaçıran haydutları mutlaka yakalayıp kızı kurtaracaksınız. Bir ta raftan polis müdürü de takibata ayrıcı devam edecektir. Dostum Adolar ile ar kadaşı da isterlerse alaya refakat ede ceklerdir. Prensin bu emri üzerine polis müdü rü İle Korzakof onu gelâmlıyarak dışar gıkulâr, Yaver kapıdan çıkarken Adola- za dedi ki; — Bize refakat etmek istediğiniz tak- dirds bir saate kadar hazır olunuz Mös. yö kont. Bendeniz şimdi kışlaya gidiyo- rum Orada sizi beklerim. — Pekâlâ, gelirim binbaşı, Yaveri gittikten sonra prens kont A- dolara döndü. — Ümit ederim ki zavallı (o kızcağızı kurtaracağ:z. Şimdi lütlen benim dai- zemde elbisenizi değiştirin de buyurun. Sizi salonda beklerim, Adolar, prense teşekkür etti, rahip Daguber ile beraber odadan çıktı Genç papaz Daguber, dışarı çıkınca kontun elini tutarak yavaşça dedi ki: e — Ben bu baloya iştirak etmek iste korku ve hayretten küçük dilini yut- tuğunu yazmıyor mu? BÜYÜK TAARRUZ Kudüs ve Erdin muharebelerinden sonra İngilizler son kat'i darbeyi indir- mek için uzunca bir hazırlık devresine llsum gördüler. Bu sürün Leş ay ka dar sürecekti, Şimdi o general Allenbi nin emrinde: 227,000 İngiliz ve Avustralyadı. 112.000 Hintli, 130.000 Mısırlı. Yani 469.000 insan ve 160.000 hay- van mevcudu olan muazzam bir ordu vardı, Aşağı yukarı yarım müyon in sanla karşısında topu topu 30.000 ki şiden ibaret Türk ordularını mağlün etmek pek öyle güç bir iş olmıyacak t Ağustos ile ewülin biyik bir kısmı sükün içinde geçti. Fakat aldığımız va. porlar, İngiliz hatlarının gerisinde çok! GUZEL PRENSES du: Ehlisaliş muyhatebel Harbiye nezareti ümitsizliğe düşmüştü Garp cephesinde Ludendorf fena halde sıkıştırdığı için Alenbinin bir çok fırkalarını Fransaya çekmişti — Bir şey daha Korzakof hakkında fikriniz nedir? — Halinde bir fevkalâdelik dim. Zaten iyice dikkat da (etmedim, Prensin emniyet ve itimat ettiği bir as dam olduğu anlaşılıyor. — Ben bu adamı beğenmedim. #ünde bir maske görüyorum. Herhalde gök hilekâr bir adama benziyor. Çünkü prens haydutların mutlaka yakalanması emrini verirken binbaşının dudakları ü- zerinde müstehziyane bir tebesslim be- lirdiğine dikkat ettim. — Şüphesiz aldanıyorsun, dostum. ali Dilimize çeviren: A. E, Dedim. Lorans gülümsedi: — Bu güç bir iş değil, kendisine haydut dediğinizi işitecek © lursa yapacağımız iş herhalde güçleşir; Sizi onun mıntakasına götürürüm; fas kat biraz beklemeniz lâzım gelecek. Acelem yoktu, Zaten Loransın bügüe ne kadar yapmış olduklarını öğrenmek istiyordum. Hepsini öğrendim. (Devamı var) Fakat Oda Filistin muharebeleri büyük bir faaliyet görülmekte olduğun nu bildiriyordu. En büyük kumandanı. mızdan en küçük sabitimize kadar bis taarruzun muhakkak eylâl ayında ola- cağını biliyorduk. Fakat nereden çep- hemize çarpacağını hiç kimse tahmin edemiyordu. Yıldırım ordular grupu karargâht İngiliz taarruzunu daha $i- yade sol cenahımızda bekliyordu. Hal. buki çok yanılmışız. Bu taarruz hiç in mit olunmadık yerden geldi. Üç Türk ordusunu tarımar eden bii- yük taarruzu anlatmağa girişmeden ev vel, muharebenin ocreyan ettiği arazi- yi kısaca gözden geçirmek çok fayda- h olur. Pilistinin sahil ovaları Şeria tırma - ğından ve Ölüdenisden çıplak Yahudi. ye dağlariyle ayrılmıştır. Bu dağlar çok diktir; hatâ piyade yürüyüşüne bile ancak dar birkaç patika ve yoldan başka yerler de müsatt değildir, (Devamı var) 233 ———— miyorum, Mesleğim de buna manidir, Ben sizi kışlada beklesum olmaz mı? — Peki dostum. Ben prensin daveti- ne icabete mecburum, Bir saate kadar kışlaya gelirim, Orada birleşiriz. Papaz, biraz düşündükten sonra sor» süyliyeceğim; Bu görme- Yü — Haydi öyle olsun! İki dost biribirinden ayrıldılar, Dagu- ber, saraydan çıktı. Kont Adolar ise teş- rifat memuru tarafından prensin daire sine götürüldü. Kont burada kıyafetini indi, baloya Sonre Salonda “Kö: aşk, adit bir tertip edilmişti. Salonun ortasında yal- dızlı bir koltuk üzerinde dille bağlanmış genç ve dm oturuyordu. Bu sandalyenin gerisin» de ise on bir oyuncu kavvadan iki büyük zar getirildi. On bir oyuncudan her biri birer defn zar att lar. Herkesin attığı zarın gösterdiği ra kam bir kâğıda yazılarak yakasma iliş- değiştirdi. Mükemmel bir balo elbisesi giydi. Sonra doğruca büyük salona eğlence gözleri men» güzel bir ka» duruyordu. Mu- tiriliyordu. Bunu müteakip oyunu idare eden teş- rifat memuru gözleri bağlı kadına soruyordu: olan genç