lisalik muhateleleti Yazanlar : ingiliz ordusu hava zzblilerinden Kenreth Erovn Collir.s, 2 NE ADAM “erle tam iki saat (o kavga et- Ban pilotları onu yere çarp ti halde muvaffak olamamış- y hattâ O kendilerinden |9 ederek çarpışmak © suretile Mek istemişler, fakat bizim ne yapmış, yapmış ve tazı bir tavşan gibi aralatın- İÜP sryrılmış. Bunum üzerine JMotları teker teker onun üstü- iŞ; Sternman yan O yatmış, sonbaharda ağaçlardan WU hazan yaprakları gibi döne Üş ve tekrar makineli tüfeğe irarak burnunu havaya dik * üç Fokkerin pilotları tayya- kişerlenmiş kurtlardı. Sanatin rini biliyorlardı. Ondan da- tazları bulunduğunu da biliyor | P başladığı zaman henüz hava unu yorlardı, bizimki ise hay- uçuşta idi, Onü (kurşunla 'emezlerse, belki de boğa- İehediler, Sternmann kuyru- Yrılmıyarak kendisini sahile ve a denizin enginlerine kovala- e geri dönmek için (yaptığı İh tin önüne geçerek yolu tıka- | 9 tkenip de sahilden önal ta Akdenize düşünceye ka- e biralemadılar, içerler zaferin ver- e döndüler. Britanya anerlak Pie men fine Kara kitapta yazılı her i Meşhur sayyah va muharrir Lovvell Tnomas 7 Ingiliz tayyaresinin kâfi benzini yoktu Türk tayyareleri onun peşini denize düşünciyedek bırakmadılar tündeki tayyareci elbiselerile bu kadar urun yüzemezdi. Zaten Sternman tayyareci elbisesile yüzmeğe kalkışmadı. Elbiselerini çekip atarak çırçıplak yüzmeğe başladı. Haya tında bir mliden fazla yüzmüş bir adâm! değildi, fakat on altı mili yüzerek &a- bile canlıdan ziyade ölü gibi sürünerek çıktı. Nerede ölduğunu bilmiyordu ve tah-! kik edemiyecek kadar da (yorgundu. Fakat Türk hatlarının gerisinde oldu- ğunu sandığı için bir mağara bularak karanlık basıncaya kadar orada saklan- dı. Uyumağa çalıştı; fakat imkânı yoktu. Kum pireleri onun çıplak vücudu Üs- tünde çalışmağa koyulmuşlardı. Sinek- ler kendisini çılgına çevirmişlerdi.. Ge- ce karasineklerden biraz (o rahat nefes aldr, fakat bu sefer de sivrisinekler zi- yafet sofrasma üşüştüler. Binbaşı açtı: içecek bir yudum su bile bulamıyordu. Yarı deli bir hale gelmiş bulunuyordu. Fakat içinde bir yerde bir alev © vardr; karar vermişti: Esir düşmiydcekti! Bütün gece kıyıda cenuba doğru 'dü-! şe kalka yürüdü. Yolda hiç kimseyi gür memişti;'we hâlâ da nerede (olduğünu bilmiyorim. Bildiği bir şey vatsa: O da İngiliz hatlarına gitmekte olan İstikn- > ulündüğu idi. Eğer bağaklarr: işletebilirse, ergeç bir İngiliz © askerile karşılaşacaktı. Karsrikarirnei Tini İn mama hela 172 GÜZEL PRENSES la azap ve işkence hele süsüz da (olunca çok müthişti; fakat binbaşı - dayandı. Gece karanlığı ortalığı kaplar kaplamaz yene cenuba doğru yola düzüldü. Ayak larını deniz böceklerinin kabuklârı kes- tler, yamaçlardan aşağıya yuvarlandı. çıplak vücudunu dikenler delik — deşik içinde bıraktı. Sabahleyin o Türk keşif kollarını gördü ve batın hemen şimalir. de olduğumu anladı; fakat hâlâ oOTürk toprsklerımda bulunuyordu. Bir Türk nöbetçisi başını o yana çe virdi. Gizlenmek için yer arşmağa vakit yoktu. Sternman kendini (o hemen bir kayanın arkasına atarak bütün gün ora| da hiç kıpırdinmaksızın yattı, o Görül- mek korkusile kıpırdanmağa cesaret e- demiyordu. Dilimize çeviren: A.E, Yakıcı güzel pek şiddetle kıpırdını yordu; ateş gökte boyuna yükselerek, bu çıplak adamın sığınmış olduğu”göl geliği aradı, Derisinin penbeleştiğini, sonra kızardığını, daha sonra içi sulu yaralarla kaplandığını gördüğü Kalde, zavallı adam hiç bir şey yapamıyordu. (Devami bar) “Bizim görüşümüze göre Gazze meydan muharebeleri —0— İik önce her şey İngilizlere müscit gitti. Kıtalar muayyen zamanda vadi- ye vardılar. Toplarla nakliye kolları vadinin sarp yamaçlarından çabucak taşındı. Fakat piynde ile süvari taar- ruz noktalarına yürürken denizden kal kan kalın bir sis tabakası ortalığı kap) ladı ve bunun neticesinde haşıl olan) karışıklık İngilizlere tam iki kıymetli saat kaybettirdi. Taarruz ancak öğleden sonra tam inkişafinı buldu. Her ne kadar süvari ler hareketlerini kolaylıkla başardılar ve Türklerin sayıf hatların şehrin eteklerine kadar ittilerse de piyade Kuwreihi bir swrolfe tutulmakta olam yamaçlara karşı ancak yavaş yavaş ilerleyebildi. Öğleden sonra geç vekif AK Muntar tepesine İngiliz piyadesi girmiş bulu. nuyordu. Bizim de Huj ve diğer nakta- «srdan vola çıkardığımız takvive kıra. ları nörede isa Palasina Vr ie zel z tarak egriye sürmeğe başlamışlardı Bu postaların ricatı İngiliz Kumanda heyetini epey telâşa düşürdü. Harp saat beşe doğru bilfiil sona er- miş bulunuyordu. 53 üncü İngiliz pi. yade fırkösi frenk inciri ormanları içinde müthiş bir boğazlaşmaya tutul muş, Yeni Zoland kıtaları ise şehrin içinde birkaç yere yerleşmişlerdi. Gazze mevki kumandanı olan Alman binbaşısı Tiller ümitsizliğe düşmüş kontrolü elinden kaçırmış ve adeta çilgin bir hâle gelmişti. Durmadân tel siz tolgrafla Sina cephesi kumandan: Fon Eresi arıyor ve teslim olmağı tek- lif ediyordu. Kahire telsiz istasyonu bu haberi kapmış ve derhal genera! Belle telgrafla bildirmişti. Berekei versin ki telgraf Dobellein eline ancak ertesi günü geçti. İngiliz kumandanlık o karargâhında en büyük kargaşahk hüküm sürlüyor. du. Kimse kimsenin ne yaptığım Dü miyordu. Hele harekât sakas'nda olup bitendan Kumandanın. bile haberi volt i. AT Mefar fenesinin zvterntadiğha KÜLE e İNE LAN YENİSEN GEEK GÜZEL Jakat kendisi de rioat emrini çoktân vermiş bulunuyordu. 26 mari gece Hujdan gelen kıtaları mız Şeyh Abbas tepelerini işgal etti. ler. Burada İngilizlere hakim bir vazis yet alınmıştı. Ricat bizimle İngilizler arasında ok dukça geniş bir boşluk domış, martin 28 inde ise İngiliz kuvvetlerinin hapsi iki gün evvel harekete geçmiş oldukld- rı vadi Gazzeye dönmüştü. ? Birinci Gazse muhurebesi Türklerin AH Muntar tepesile: frenk inciri or- manlarında yaptıkları şiddeti süngü harpleri ve İngiliz kümanda heyetinin m2 yapacağını şaşırmam yüzünden ka. zanılmıştı. Muharebe esnasında #am manasile çıldırmış bir vaziyete gelen binbam Tillere kalsaydı Gasse çoktan düşmüş ve İngiliz orduları. Kudlüsün kaminrma kadar yürümüş bulunusdu, Fakat bereket versin Mi Tüler de Türk ktlaatile temasını kabetmiş ok duğundan tesjim emrini verememiş, Bu harnte İnatlislerin swr'atı 4000 bie, sim de 2450 &li ve #Pernmr mar) PRENSES 169 — Mademki Silstire muhafızı (sana Böz koymuştur. O halde işin rengi de- Bişir, Biz seni himaye ve icabında ca- Mimızı bile feda ederiz. Bir | hiristiyan kızının böyle bir hale düşmesine kat'iy-, Yen müsaade edemeyiz, İ Bü sırada, kilisenin & kapısından gi | en zabit Selim hiddetle haykırarak Terliyordu: i — Ben muhafız paşanm yayeriyim. | Yol verin. ; Birkaç kişi öfke İle homurdandı: — Ayin sırasında bir zabitin burada Ne işi var, Kiliseye zorla girilir mi? Selim, papazın bulunduğu yere kadar Bslmişti. Hiddetle bağırdı: — Ben, bana sit olan bir şeyi iste Mek için geliyorum. Siz gene âyininizi Yaparamız. Şu genç kızı muhafız paşa. © Br konağına götürmek için emir aldım. Yolda elimden kaçtı, buraya sığındı. Papaz, zabitin önüne geçerek sordu: — O kadar telâş etme. Soracağım Yeylere cevap ver. Bu hiristiyan kızı nü | Maksatla muhafizın konağına götürülü- Yor? diy yon. Bu bana ait bir şey Ben aldığım emri yerine getirme», ğe Me-burum, Papaz, susmadı; — Şimdi, dedi, bir kere de kıza 86 Le Baksan a yavrum. Muhafız paşa- konağına gitmek istiyor musun? İ Anna endişe ile ctrafma bakmarak © vap verdiş —- le mi? Allah göstermesin. Mu- denilen o adamı gördüğümdenbe- ri korkumdan titriyorum. Bana. gayri meşru tekliflerde (bulundu. Hepsini reddettim, Oraya gitmektense (o ölmek benim için daha hayırlıdır. Size hiristi- yanlık namına yalvarıyorum; beni bu- rada himaye ve muhafaza ediniz, Papaz zabit Selime döndü: — Kızım cevabını işittiniz. Muhafizın konağma gitmek İstemiyor. Siz ise zor- la götürmek istiyorsunuz. Böyle bir şey burada ilk defa vuku bulmuyor. Evvel ce zorla götürülenleri müdafaa edeme- dik. Fakat bunu muhafaza — edeceğiz. Çünkü kiliseye iltica etti ve bizim hima yemizi istedi. Biz de kendisini kabul ve himiyeye borçluyuz.Bunun için ne siz ne de muhafız paşa onu burdan alamaz- sınız. Bu memleketin bir kanunu o var, Bu kanuna İstinaden bir hiristiyan kt- zın himaye hakkımızdır. o Kiliseyi kö- künden yıkabilirsiniz fakât bu kızı ala- mazrsınz. Selim, hiddetle dişlerini gıcırdatarak haykırdı: — Rahip efendi. Söylediğiniz sözle- ri iyi düşününüz. Uslu duran bir aslanı kızdırmak iyi değildir. Muhafız paşanın kızınca neler yapacağını pek iyi bilirsi- niz, — Biz hiç kimseden korkmayız. Al lah yardımcımızdır. — O halde bu sözlerinizi ; kendisine söylemeğe mecburum. Bu yüzden kan dökülecek olursa mes'ulü sizsiniz, — Zabit efendi. Ben Cenabıhak na- mına söz söyledim, Bu (uğurda ölem de ne zararı var. Benimle beraber bütün hiristiyanlar da ölmeğe hazırdır. cüzdana birer göz- İspanyol, aç bir kurt gibi saldırdı. Banknotlar birer den geçirip saydı. Sonra: i — Tamam otuz bin frank, dedi. O zamana kadar hareketsiz (duran Anna, namusunun, ruhunun, bütün vü- cudunun satıldığını ve parasının da alı- narak cebe indirildiğini görünce mırıl dandı: — Beni bir esir gibi sattı. Allah yar- dıme'm olsun... İspanyol teşekkür etmek Üzöre paşa- "ya yaklaştı, Fakat paşa onu şiddetle it“ *i ve haykırdı; — Artık defol git... Gözüme görün- me, Burada işin kalmadı! © İspanyol hemen kapıyı kapıyarak çı- kıp gitti, Kamarada Anna ile (yalnız kalan Ahmet İbrahim paşa, kızm yanı- na yaklaşarak: — Güzel kız, dedi. Bu andan itiba- ren benim oldun. Gördün ya, seni $a- ın aldım, Parayı da verdim. Anna, karşısındaki adama İâkayt na- zarlarla baktı, Sonra: — Allahın, insan diye yarattığı hiç bir mablük satılmaz. Para verdim diye belki vücüdumu hrrpalayabilirsiniz. Fa- kıt ruhumu asla satın almış değilsiniz. Muhafız paşa, kızın güzel sesile söy- lediği İransızcaya hayran kalınıştı. Müs tehziygme mukabele etti : — Bana da lâzım olan senin vücu- dundur!,, Ruhun serbest kalsın ne za- rarı var? Onun arkasından koşacak de- ğ'lim ya... Bunu bırakalım da kim ol- duğumu sana anlatayım: Ben bu mem- Teketin muhafızıyım, Adım Ahmet İb- rahitz paşadır. Zenginim. Yanımda kal d kça hlüyük bir saadet içinde buluna- caks'n. İpekli cihiseler, atlaslar (o giye! teksin. Cariyeler sana el pençe divan) duracak, hülâsa ne istersen hemen yapı lacak... Anna, telâşla sordu: — Her ne istersem mi dediniz? — Evet, 2 — O halde hançerinizi çekip göğsü- me saplayınız. En birinci o isteğim bu- dur. Namıssuzsa, satılmış olarak yaşa- maktansa ölmek daha - hayırlıdır. Bu arzumu siz yerine (o getirmeseniz bile yemin ederim ki ilk fırsatta ben bugu yapacığım. ; Muhafız paşa güldür y — Merak etme. Ben ilk defa olarak kız satta almıyorum. Seni her dakika tarassut altında obulunduracağım. Sen bunları bırak da bana cevap ver baka» yım: Bakire misin? Anna, birden kıpkırmızı kesildi. Böy İe bir suale cevap vermektense o anda gemi ile beraber parça parça (Oolmağa razı oldu. Cevap vermedi... Gözlerini kapayarak başını önüne © eğdi. Göğsü şiddetle kalk'p iniyordu. > Ahmet İbrahim paşa (o sevinçle söy- lendi: — Şimdi anladım. Bakire olmasaydm cevap verirdin. Süküt — ikrardan gelir. İşte buna çok meninun oldum, Sonra kamaranın kapısını açarak San şoyu çağırdı. Ona: — Genç kızı götürüyorum, dedi. — Müsaadenizle paşam size bir na» sihat vereyim. Bunu geceye bıraksanız daha iyi olur. Bana kalırsa (o güpegün- düz hiristiyan bir kızla buradan ç'lop gitmeniz muvafık değil (o Malüm ya. Burada bir hayli hiristiyan var. Kız yol da giderken bunlara doğru feryada başlarsa sonu herhalde iyi olmaz. Paşa. hiddetle mukabele etti: — Benim gibi (o Silstirenin âmiri ve muhafızı olan bir adamı bir avuç hiris e ei m iel ii kn kl Fa) e b El