YETR TTT Ve TT 25 İkinciteşrin — 1936 Uç gazete muhabiri — Conan Düayle'den — — Martimer alnmı mendiliyle silerek: — Na sıcak yarabbi! diye bağırdı. Böyle bir sıcaklığı temin için de gidip I hamama beş şilin veriyomz. Seott: L._ — Evet, dedi, fakat hamamda at üsz- yirmi millik mesafe katetmek —Yok. Bana kalırsa, şu hurma ağaçları- AM gölgesine sığınıp akşama kadar |İstirahat edelim. Üç adam atlarından indiler, Birinci- Martimer takip etmeğe mecbur olduğu heyeti seferiyede 1'İntelligence Bazetesini temsil ediyordu, Başında bir Mevi kolonyal şapka vardı. Pantalonu fitilli kumaştan bir kilottu, belinde de kalm ve geniş bir palaska... Cildi çöl Büneşi altında kıpkırmızı olmuştu. — İkincisi kısa boydu, fakat canlı ve $Sevikti. Sakalı vardı. Ve saçları orta- dan ayrılmıştı. Adı Scott'tu. Birçok - tehlikelerle karşılaşmış, ve her harp Muhabirinden daha büyük bir cesaret İ& vazifesini yapmıştı: O yalnız, şimdi /| ihtiyarlayıp bir köşeye çekilen Chand- / ler'le boy ölçüşemezdi. : | Seott, Plevne, Şipka, Zuzuland, Mı- | Sir, Suakim gibi muharebelerde bu- ug; Martimer ise Boerlerle yapı- lan harpleri görmüş, Şili, Bulgaristan rdon, Hint muharebelerinde muha etmiş, Brezilya isyaniyle Mada- | Saskarım fethinde de bulunmuştu. Bt “İki adamı biribirine bağlıyan kuvvetli Bir dostluğa mukabil, biribirinden a- |— Ylran kuvvetli bir meslek rekabeti de /| Vardı. Biribirleri için daima hayatla- Tn tehlikeye atmışlardı. Fakat, ne | biri ne öteki gazetelerinin menfaati "Gmıha.hı olduğu zaman en ehemmi- Yetsiz bir yardımda bile bulunmaktan P"intıaıı surette çekinmişlerdi. Üçüncü muhabirin adı Anesly idi ve 'lıatze'i temsil ediyordu. Gençti, da- la toy denecek kadar teecriüibesizdi. E- | Bey muvaffaktyetle tasvir ettiği bü- |Şük manevralardan sonra gazetesinin |— Müdürü ona ilk defa olarak bir harpte L?hmhabirhk yapmak vazifesini vermiş- | Röyter ajansmın muhabiri yirmi | Müil daha öndeydi, arkadan, yirmi mi! Beriden develere binmiş olan iki gaze- İe muhabiri daha geliyordu. bi Mortimer ve Scott arkadaşlarına İtaz yadırgayan bir alâka ile bakı- Yorlardı. Genç meslekdaşlarını çok a- $8T buluyorlardı: Çünkü, kendileri dah._ fazla tecrübeli idiler, sonra da kiğdikleri hayvanlar genç muhabirin- den daha süratliydi. Üç muhabir hayvanlarmı, çölün kız- Si kumları üstünde vazıh bir işaret M ayrılan hurmalarm gölgesine | hktü&'. Seott; Hti Ehyaıarnnm geldi mi, Anesly? İikisin - Belir, mîM arasında yılankavi bir şe - Uzıyan dar yolda eşyaları taşıyan ı*:"e kervanı ilerliyordu; önde eşek 3 hizmetçi vardı; arkadan % ber devecileri yürüyorlardı. Birkaç bir tarafa çekildi, ve ateş yakıldı. î::ı, : Mbeşdakıkasomhepmde sonra yükler indirildi, hayvan- önündeki tabağa yumurtaları hassas ve dokunaklı bir sesle m.n şarkı söylüyordu. Anesley, yı- &ada *$ya ve konserve kutuları ara - Vi bir reçel kutusu bulmıya çalışı- %: Daima vazifesini düşünen Mar- hWSai bir gün evvel bir şimendifer mü hotlar, Yyle yaptığı mülâkat hakkımda Üğr tıkarıyordu. Gözlerini kaldırdı- Möayo% konuştuğu mühendisin ther’in doludizgin hur gölgesine doğru yaklaştığını Röı—qü ujz_ dedi, Allah aşkma bana biraz su veri- #di. Dilim damağım kurudu. Ian aae'1*9cıleı-iu su ve viski doldurduk- Ü. k"bayî birkaç yudumda bitir- Ğaqj_ Simdi gene yöla eıkmak. lâzım! n :. le'bh» havadis yok mu? L İ konuştuktan sonra bel- bra İA SAÇ ğ " kalır mı? Binaenaleyh, yapacakları 'yen bir muhabirden evvel telgrafmı tiyarlığımızda mesleğimiz daha munta TTT TT SAA TETTERT D, Tanmel B KLABILN — Ahşam puslası ki size yeni birtakrm havadialer vere- bilirim. — Civarda kimse yok mu? — Hayır, yoök. Haydi, allaha ısmar- ladık, Seott bir telgraf yazdı, Anesley'i de muhteviyatından haberdar etti; fakat genç gazeteci bunda karileri alâkadar edecek bir taraf bulamadı. Gazeteci bu nu biraz tuhaf, fakat gülerek karşıla- di, ve şunları söyledi: — İşler daha ciddileştiği zaman, her kesin kendi başma çalışmıya mecbur olacağını bilmelisiniz. Anesley: — Bu kararmız kat'i mi? diye soör- du. — Elbet! — Bana öyle geliyor ki, biz üç kişi kuvvetimizi teksif eder, herbirimizin toplamıya mecbur olduğu havadisleri aramızda paylaşırsak, hem az yorul - muş, hem de iyi bir netice almış olu-| rüz. | Martimer ve Scott o kadar derin bir hayrete düştüler ki, yemek yemeği bi- le unuttular. Martimer: — Buraya oyun oynamıya değil, de- di, gazetelerimize mümkün olduğu ka- dar faydalı olmak için geldik. Eğer a- ramızda rekabeti kaldırırsak, gazetele- rimizin biribiriyle rekabetleri imkânı | iş Röyter ajansına kalır. Bu anda, iyi hazırlanmış olan gazeteci en çok talili olanıdır. Herkes kendi başma, ve za - ferde lâyık olana. Meşhur Chandler'i biliyorsunuz. Eğer, yalnız başma çalış- mamış olsaydı, bugünkü şöhretini na- sıl temin edebilirdi? Muvaffak olmak için en umulmadık hilelere müracaat etmişti. Bir gün gazeteci arkadaşla - rından birine bacağmın kırıldığını söy lemiş, öteki bir doktor çağırmak üze- re dışarı çıktığı zaman, Chandler pos- tahaneye koşmuş, telgrafmı gehıüşr—a———-w ti. Anesley: — Bu hoş mu sanki?.. dedi. — Tabif hoş! Gazetecilik harp gibi- dir. Biribirimizi atlatmağa calışıyo - ruz, — Atlatmak hile yapmak değıl Müi- dir? — İstediğiniz gibi düşününüz. Mu- hakkak olanı şu ki, Chandler razete - sinde harp hakkında uzun uzadıya taf silât verirken, diğerleri susuyorlardı. Martimer piposunu karıştırarak: — Misal olarak Westlake'yi alalrm, dedi. Westlake havadisleri birinci ola- rak almak için, kendini resmi bir me- mur olarak göstermekten bile çekin- mezdi, ve sırasında. gazetesine yarım milyon kazandırdığı olurdu. — Bunu döğru mu buluyorsunuz? — Niçin bulmıyayım ? — Bu aşağı yukarı hırsızlık! — Ben bundan daha ilersine varabi- lirim. Ne dersin, Secott! — Benim için de böyle, Gazetemin menfaati için beni yalnız ölüm, veya bir başkasını katletmek tehlikesi dur- Tonton amca ve kıymetli çiceği Yazan : Niyazı Anmet durabilir. — Belki bunlar da yapılabilir.. — Fakat, ben bu kadar ileri vara- mam, Bu mesleki vazifenin zıddına bir hareket olur. Eğer, bir yabancı bir postahanede telgraf çektirmek isti - çektirmeye kalkışsa, her halde yaban- emm başma büyük bir dert çıkar. Dos tüm Anesley, doğruyu isterseniz, eğer Sudana, sırasında rahat edeceğinizi u- marak gelmişseniz, size şimdiden mem lekete dönmenizi tavsiye ederim. Ha- yatımız evvyelden bilinmiyen şeylerle i- dare edilir ve çalışmamızm da muay- yen bir kaidesi yoktur, Belki, bizim ih- zam hale gelir, fakat bugün intizam: dan mâahrumdur. Elinizden geleni yap- malısmız, hosşunuza giden ve Uuygun bulduğunuz her vasrtayı kullanım, ve sıtalariyle yapmız. İkimizden hangisi, Martimer mi, ben mi mağlüp olaca- ğım: Yalnız muhakkak olan bir şey varsa, o da en iyi binek hayvanlarına sahip olduğumuz, ve Muvaffakıyete götürecek hicbir vasıtayı ihmal etme- Mortimer: — Ben büna pek emin değilim, dedi Bir atm yirmi millik bir mesafede de- veyi aşacağı muhakkaktır, faltat mesa fe otuz mile çıkınca... Anesley hayretle: — Nasıl! dedi, bu develer süratte bir atı gecebilirler mi? İki meslekdaş gülüştüler. (Devamı var) muhakkak telgraf gisesine ilk giden insan olmrya calışm. SŞunu da ilâve e- deyim ki, yeni bir sefere çıktığımız Za- man çok paraya mal olsa bile, işinizi daima güvenilebilir ve süratli nakil va- HABER'in Güzellik Do'toru " dan almalr yahut pas Türkleri devrinde 3 sene evvzi Edirne düşman elinden kurtuldu Trak Türkleri - Dara Edirnede - Bizans | imparatoru ve Âdriyanos - Usmanlı Edirne » istilâlar Bugün, Edirnenin kurtuluş bay- ramıdır. 1923 yılı 25 ikinciteşrin gü- nü İ3 sene evvel bugün, yıllarca düş man elinde kalan güzel Edirne artık ebediyen öz sahibinin eline geçti. * * * Tarihin ölmez eserleriyle bezen- miş olan Edirnenin tabii güzellikleri şaire kendisi için Gülşeni me'a dediri miştir. Edirnenin eski adı Odrissiye'dir. Trak Türklerinden Odrissi'ler kur- muş, kendi adlarını şehre de vermiş- lerdi. Trakya, milâttan önce 515 yılın- da İran hükümdarı Daranm eline geç. mişti. Bundan sonra gene milâttan önce 450 yılında yukarıda yazdığı- mız Oldrissi Türkleri ilk defa burada yerleştiler. Hükümdar — Ters ilk Trak hükümetini kurdu. Bu hükümet ilk hükümdarın torunu Sevtes'in ölür müüden sonra dağıldı ve şehir Ma- kedonyalı ikinci Filip'in eline geçti. Daha sonra Romalılar yerleştiler. İmparator Adriyanos, bu güzel şehri çok beğendi. — Burasmı olduğu gibi bırak- mak günahtir. Böyle güzel yer bu- lunmaz... dedi ve şehri büyüttü. Bi- nalar yaptırttı, adına da kendi adır? verdi. Bundan sonra Odrissiye, Ad. riyanopol oldu. Romalılardan sonra Bizanslıların eline düşen Adriyanopol, arkası gel- miyen istilâlara uğradı. Sayısız defa yakılrp yıkıldı. Fakat sükün devre- sinde lâyık olduğu mevkii alryor, gene güzelleşiyor, gene binalar yülk- seliyordu. - Edirneye — yapılan hü: cumların çoğu kökleri gene Türk o« lan Avarlar, Bulgarlar, Peçenekle tarafından yapılıyordu. 1362 yılı temmuzunda Edırnnro gelen birinci Murat Adriyanos Edirneye çevirdi. Osmanlı Türkleri devrinde İsti bulu almıncıya kadar hükümet mer zi olarak kalan bu şehir, tarihin of— | mez eserlerine de kavuştu. 1829 yılında, Rus kumandamDh 4 biç savaşsız olarak şehre girdi ve E- İ dirne muahedesini yaptı. Türk milleti Edirneyi başka eİ' lerde görmekte tahammül edemezdi. — Uzün mücadelelerden sonra - — tekrar — Türk eline — geçen bu güzel şehir, 1877 yılmın 10 — birincikânununda © Grandük Nikolanın lcumandasmdakî R Rus ordusunun esaretine gırmektew İ' kurtulamadı. Edirne 1912 - 1913 Balkan hnr' binde Bulgar ordularma esir düştü. — 1913 10 temmuzunda tekrar kurtül- — du. Cihan harbinden sonra. üstüste gelen felâketlerin en acısı baş göster. — di. Bulgar istilâsında beş ay aman- sız hücumlara mukavemet gösteren — Trakya birleşik devletlerin kuvveh lerine karşı duramadı. Bir daha, fa- — kat son defa olma k üzere temiz top- İ raklarmda düşman cizmeleri gezındı. 25 ikinciteşrin 1923 te Türk as- kerinin kollarına kendini — brra Edirne bugün mesuttur. İnl ACLLILI h ! f ce marke edilmiş olduğu zaman pası kime vermek hususunda son derece tereddüt ve müşkülâta düşeceği şüp- hesizdir. Girişlerde muhakkak surette ne tice almalıdır. Yani ya topu hasım- verdirmeğe mecbur etmelidir. ' Hafların çok sık tesadüf edilen mühim bir noksanı da girişlerinde muvaffakıyetsizliğe uğradılar mı, ©- yunun bütün mesuliyetini beklerin üzerine atıp işin — içinden çıktverme- leridir. Halbuki beklere terettüp e- den vazifenin mühim kısmı haf bek lerin ihmalinden vücude geldiğini düşünecek olursak yukarıki mütale- anın doğruluğuna hükmetmemiz i- cap eder.. Futbola her şeyden evvel oyun tarzı hâkimdir. — Bununla beraber bir kaide olarak diyebiliriz ki hasmın yapacağı hareketi evvelden tasarla - dıktan sonra — tereddütsüz, isabetli ve kuvvetli — girişlerle oyuna müda- hale eden haf bek kadar korkulu bir hasrın olamaz. Diğfer taraftan giris ne kadar şiddetli olursa olsun hasma evvelden ihsas edilmişse faydası çok azalır.. Şayet hasma ansızın hücumla to- pu almak imkânı — yoksa; münasip bir zamanda giriş yapmak için biraz gerilemek yahut vaziyete göre açık- lara — doğru hasmı takip etmek şa - yanı tavsiyedir. . Fakat bu tabiyede en dikkat olunacak şey , hasım ile aradaki mesafeyi mütemadiyen kı- saltmak meselesidir. Çünkü hasım oyuncusu hâfbek ile arasmdaki kısa mesafe ve dar - vaziyetten rahatsız olarak muhakkak suürette ya vakit- siz bir pas vermiş yahut da topu kap- Kuponu: Eseri hazırlıyan : tırmış olur, Nüzhet Abbas Hasma ulu orta- hücum etmiı- menin bir faydası da hasım oyuncu- ları ile kendi kaleniz arasında yeriniz den iyice deplâse bir vaziyete girme- mekle daima müdafaaya yardım edqı cek bir halde bulunmanızdır. KARŞI TARAFI TANIMAK Hafbek karşısındaki oyuncuı larm hususiyetini, hangi noktada za- yıf hangı noktada kuvvetli oldukla- rını iyice tetkik etmelidir. Bittabi — lik maçlarında senelerce karşı ka:şp ya oynadığınız oyuncuları tanıraı » — nız. Fakat ecnebi yahut mımtaka te - maslarında bundan istifade etmek zımdır. Şurasımı da unutmamak zımdır ki her oyuncunun seneden : neye — oyün tarzmda tabit olat bazı değişiklikler vücude gelir. Di taraftan karşınızdaki takım o gün ik muayyen bazı - taktikler kabul etn olabilirler ki bunları evvelden t imkânı yoktur. İşte bu sebeplerd maça çıkar çıkmaz hasmın öyun zını iyice tahlil ederek — oyununu ona göre avarlamak ihtiyacı baş terir. Hafbekler, eyvelâ hasrm hü - | cum hattırım şehsi vevahut klasık'îü- w yun tarzından hangisini tatbik etti- gini yavaş mı, sütratli mi, yoksa o | süratte mi olduğunu iyice tetkik. tahlil etmelidirler. Büundan son: süt kahiliyetlerini, iclerinde han rinin daha iyi şütör olduklarmı, a larmdaki anlasma derecesini, hâsım < hafbek kattınin hitceum hattına derece yardım edehildiğini ve vuruşlarımda isabetli alım olmadık rını iyice anlamalıdır. Çün! ü Hasmt tetkik etmeksizin ister girli haf bek her hasım oyuncusuna & şekilde hücum ve girişler — yap boşuna yorulur. Üti 'ai Zi l