muhabiri — Conon Döyle'den — — Ne sıcak yarabbi! diye bağırdı. Böyle bir sıcaklığı temin için de gidip »kmama beş gilin veriyoruz. ; Martimer ise Boerlerle yapı- İan hurpleri görmüş, Şili, Bulgaristan Hint muharebelerinde muha etmiş, Brezilya isyaniyle Mada- * #askarım fethinde de bulunmuştu. Bı İki adamı biribirine bağlıyan kuvvetli © bir dostluğa mukabil, biribirinden &«- Yran kuvvetli bir meslek rekabeti de Yardı, Biribirleri için dalma hayatla Mai tehlikeye atmışlardı. Fakat, ne iri ne öteki gazetelerinin menfaati olduğu zaman cü ehemmi- iç Yetsiz bir yardımda bile bulunmaktan Mutlak surette çekinmişlerdi. Üçüncü muhabirin adı Anesiy idi ve! “i temsil ediyordu. Gençti, da- AS toy denecek kadar tecrilbesizdi. E- Röyter ajansının muhabiri yirmi "Mil daha öndeydi, arkadan, yirmi mi? #sriden develere binmiş olan iki gaze Sonra yükler indirildi, hayvan- tarafa çekildi, ve ateş yakıldı. | Önündeki tabağa yumurtaları Seki » hastas ve dokunaklı bir sesle İlla, Yarka söylüyordu. Anesley, yı- tina, ya Ve konserve kutuları ara - Yong bir reçel kutusu bulmrya çalışı- ui. Daima vazifesini düşünen Mar. » bİF gün evvel bir şimendifer mi Yaptığı mülâkat hakkında tkarıyordu, Gözlerini kaldırdı. SEE, Sölgesine doğru yaklaştığını — hiz, Allah aşkıma bana biraz sn veri: dedi. Dilim damağı kurudu. taş tecilerin su ve viski doldurduk» ü, O Kirbayı birkaç yudumda bitir. dal, Zek bir havadin yok rmi? Generalte konuştuktan sonra bel Simdi gene yola c'kmak Jâzem! Üç gazete ki size yeni birtakım havadisler vere- Martimer alnmı mendiliyle silerek:| bilirim. — Civarda kimse yok mu? — Hayır, yok. Haydi, allaha ısmar- ladık, Scott bir telgraf yazdı, Anesley'i de muhteviyatından baberdar etti; fakat genç gazeteci bunda karileri alâkadar -İ edecek bir taraf bulamadı. Gazeteci bu nu biraz tuhaf, fakat gülerek karşıla” dı, ve şunları söyledi: — İşler daha ciddileştiği zaman, her kesin kendi başıma çalışmıya mecbur olacağını bilmelisiniz. Anesley: — Pu kararmız kat'i mi? diye sor- du. — Elbet! — Bana öyle geliyor ki, biz üç kişi kuvvetimizi teksif eder, herbirimizin toplamıya mecbur olduğu havadisleri aramızda paylaşırsak, hem az yorul - muş, hem de iyi bir netice almış olu- TUZ. Martimer ve Seott o kadar derin bir “| hayrete düştüler ki, yemek yemeği bi- Je unuttular. Martimer; — Buraya oyun oynamıya değil, de- di, gazetelerimize mümkün olduğu ka- dar faydalı olmak için geldik. Eğer a- ramızâa rekabeti kaldırırsak, gazetele. rimizin biribiriyle rekabetleri imkân: kalır mı? Binaenaleyh, yapscakları iş Röyter ajansına kalır. Bu anda, iyi hazırlanmış olan gazeteci en çok talili olanıdır. Herkes kendi başma, ve 7a - ferde lâyık olana. Meşhur Chandler'i biliyorsunuz. Eğer, yalnız başma çalış- mamış olsaydı, bugünkü göhretini na- sıl temin edebilirdi? Muvaffak olmak İçin en umulmadık hilelere müracaat etmişti. Bir gin gazeteci arkadaşla - rmdan birine bacağının kırıldığını söy lemiş, öteki bir doktor çağırmak fize-| re dışarı çıktığı zaman, Chandler pos- amd Toşmüğ, telgrafı çekmiş — Anesley: — Bu hoş mu sanki?.. deği. — Tabit hoş! Gazetecilik harp gibi. | dir. Biribirimizi atlatmağa çalışıyo - Tuz. — Atlatmak hile yapmak değil mi- âir? . — İstediğiniz gibi düşününüz. Mu- hakkak olanı gu ki, Chandler gazete - sinde harp hakkında uzun uzadıya taf silât verirken, diğerleri susuyorlardı. Martimer piposunu karıştırarak; — Misal olarak Westlake'yi alalım dedi. Westiake havrdisleri birinci ola- rak almak için, kendini resmi bir me mur olarak göstermekten bile çekin- mezdi, ve sırasında güâzetesine yarım milyon kazandırdığı olurdu. i — Burn doğru mu buluyorsunuz? — Niçin bulmıyayım? — Bu aşağı yukarı Errsizlik! — Ben bundan daha ilersine varabi. lirim. Ne dersin, Scott! — Benim için de böyle, Gazetemin menfaati için beni yalnız ölüm, veya bir başkasını katletmek tehlikesi dür- durabilir. — Belki bunlar da yapılabilir.. — Fakat, ben bu kadar ileri vara- mam. Bu mesleki vazifenin zıddma bir hareket olur, Eğer, bir yabancı bir postahanede telgraf çektirmek isti - yen bir muhabirden evvel telgrafın: çektirmeye kalkışsa, her halde yaban- cınm başma büyük bir dert çıkar. Dos tim Anesley, doğruyu isterseniz, eğer Sudana, sırasında rahat edeceğinizi u- marak gelmişseniz, size şimdiden mem lekete dönmenizi tavslye ederim. Ha. yaltımız evvelden bilinmiyen seylerle i- dare edilir ve çalışmamızm da muay. yen bir kaldesi yoktur, Belki, bizim ih. tiyarlığımızda mesleğimiz daha münta zam bale gelir, fakat bugün intizam. dan mâhrumdur. Elinizden geleni yep-| malısmız, hosunuza giden ve Uygun bulduğunuz her vasıtayı kullanm, vej muhakkak telgraf gişesine Jik- giden! İnsan olmıya çalışm. Sunu da ilâve €- deyim ki, yeni bir sefere çiktığmiz Za» man çok parava mal olsa bile, İşinizi! daima güvenilebilir ve sliratli nakil va-| ve kıymetli çiceği sıtalariyle yapınız. İkimizden hangisi, Martimer mi, benmi mağlüp olaca- ğım: Yalnız muhakkak olan bir şey varsa, o da en iyi binek hayvanlarma sahip olduğumuz, ve muvaffakıyete götürecek hiçbir vasıtayı ihmal etme. diğimizdir, Mortimer: — Ben bund pek emin değilim, deği Bir atım yirmi millik bit mesafede de- veyl aşacağı muhakkaktır, fakat mesa fe otuz mfe çıkmes... Anesley hayretle; — Nasr! dedi, bu develer #üratte bir atı gecebilirler mi? İki meslekdaş gülüştüler. (Devamı var) HABER'in Güzellik Do'toru Kuponu: © Yazan 3 sene evval 5 Niyazı Anmet buyşün Edirne düşman elinden kurtuldu Trak Türkleri - Dava Edirnede » Bizans imparatoru ve Adriyanos » Osmanlı Türkleri devrinde Bugün, Edirnenin kurtuluş bay-| ramıkdır. 1923 yılı 25 ikinciteşrin gür) nü 13 sene evvel bugün, yıllarca düş man elinde kalan güzel Edirne | ebediyen öz sahibinin eline geçti. | . » » Tarihin ölmez eserleriyle bezen- miş olan Edirnenin tabii güzellikleri şaire kendisi için Gülşeni me'a dedir: miştir. Edirnenin eski adı Odrissiye'dir. Trak Türklerinden Odrissi'ler kur. muş, kendi adlarmı şehre de vermiş- lerdi. Trakya, milâttan önce 515 yılın. da İran hükümdarı Daranın eline geç: mişti. Bundan sonra gene milâttan önce 450 yılında yukarıda yazdığı mız Odrissi Türkleri ilk defa burada yerleştiler. Hükümdar (oTere ilk Trak hükümetini kurdu. Bu hükümet ilk bükümdarm torunu Sevtes'in ölür müüden sonra dağıldı ve şehir Ma- kedonyalı ikinci Filip'in eline geçti. Daha sonra Romalılar yerleştiler. İmparator Adriyanos, bu güzel şehri çok beğendi. — Burasmı olduğu gibi bırak- mak günahtır. Böyle güzel yer bu- lunmaz... dedi ve şehri büyüttü. Bi” nalar yaptırttı, adına da kendi adıre| verdi. Bundan sonra Odrissiye, Ad. riyanopol oldu. Romalılardan sonra Bizanslıların eline düşen Adriyanopol, arkası gel: miyen istilâlara uğradı. Sayısız defa yakılıp yıkıldı. Fakat sükün devre sinde lâyık olduğu mevkii alıyor, Eseri hazırlıyan : ce marke edilmiş olduğu zaman pası kime vermek hususunda son derece tereddüt ve müşkülâta düşeceği şüp- hesizdir. Girişlerde muhakkak surette ne tice almalıdır. Yani ya topu hasrm- dan almalı yahut pas © vetdirmeğe mecbur etmelidir. Haflarm çok sık tesadüf edilen| mühim bir noksanıda girişlerinde Gk Eğilimi eğil ine; 0.) yunun bütün mesuliyetini beklerin! üzerine atıp işin içinden çikrerme. | leridir. Halbuki beklere terettüp &- den vazifenin mühim kısmı haf bek düşünecek olursak yukarıki mütale- anın doğruluğuna hükmetmemiz i- cap eder.. Futbola her şeyden evvel oyun tarzı hâkimdir... Bununla beraber bir kaide olarak diyebiliriz ki hasmın yaparağı hareketi evvelden tasarla -| dıktan sonra — tereddütsüz, isabetli ve kuvvetli — girişlerle oyuna müda. bale eden haf bek kadar korkulu bi: hasın olamaz. Diğer taraftan giris ne kadar şiddetli olursa olsun hasmı evvelden ihsas edilmişse faydası çok azalır... Şayet hasma ansızın hücumla *6. pu şlmak imkânı © yoksa; münasip) bir zamanda giriş yapmak için biraz gerilemek yahut vaziyete göre açık. lara (doğru hasmı takip etmek şa - yanı tavsiyedir. Fakat bu tabiyede en dikkat olunacak şey , hasım ile aradaki memfevi mütemadiyen kı- saltmak meselesidir. Çünkü hasım oyuncusu hâfbek ile arasmdaki kisa mesafe ve dar vaziyetten rahatsız! olarak muhakkak sürette ya vakit- siz bir pas vermiş yahut da topu kap: tormiş olur. Edirne - istilâlar gene güzelleşiyor, gene binalar yük” seliyordu. Edimeye (o yapılan hüs cumların çoğu kökleri gene Türk ©- lan Avarlar, Bulgarlar, Peçenekler tarafından yapılıyordu. 1362 yılı temmuzunda Edirneye gelen birinci Murat Adriyanos admı Edimeye çevirdi. Osmanlı Türkleri devrinde İstan- İbulu alınmcıya kadar hükümet merke zi olarak kalan bu şehir, tarihin ök mez eserlerine de kavuştu. 1829 yılında, Rus kumandanı Di. biç savaşsız olarak şehre girdi ve E- dirne müahedesini yaptı. “ i Türk milleti Edirneyi başka ek lerde görmekte tahammül edemezdi. Uzün mücadelelerden sonra ( tekrar Türk eline (geçen bu güzel şehir, 1877 yılmm 10 birincikânununda Grandük Nikolanm kumandasındaki Rus ordusunun esaretine girmekten kurtulamadı. Edirne 1912 - 1913 Balkan har binde Bulgar ordularma esir düştü. 1913 10 temmuzunda tekrar kurtul. du, Cihan harbinden sonra. üstüste gelen felâketlerin en acısı baş göster» di. Bulgar istilâsmda beşay aman" sız hücumlara mukavemet gösteren Trakya birleşik devletlerin küvvet- lerine karşı duramadı. Bir daha, fas kat son defa olma k üzere temiz top» raklarında düşman cizmeleri gezindi. 25 ikinciteşrin 1923 te Türk as kerinin kollarına kendini o bırakan Edirne bugün mesuttur. Nüzhet Abbas Hasma ulu orta hücum etme menin bir faydası da hasım oyuncu» ları ile kendi kaleniz arasında yeriniz den iyice deplâse bir vaziyete girme mekle daima müdafaaya yardım ede- cek bir halde bulunmanızdır. KARŞI TARAFI TANIMAK Hafbek karşımdaki oyuncu ların hususiyetini, hangi noktada Za. yıf hangi noktada kuvvetli oldukla- rını iyice tetkik etmelidir. Bittabi lik maçlarmda senelerce karşı karşt- ya oynadığınız oyuncuları tanırsr'« nız. Fakat ecnebi yahut mıntaka te « maslarıoda bundan istifade etmek lâ» zımdır. Şurasmı da unutmamak İf zımdır ki her oyuncunun seneden se neye (oyun tarımda tabii olarak bazı değişiklikler vücude gelir. Diğer taraftan karşmızdaki takım o gün için muayyen bazı taktikler kabul etmiş olabilirler ki bunları evvelden tetkik imkânı yoktur. İşte bu sebeplerden maça çıkar çıkmaz basmm oyun tar zmı iyice tahlil ederek © oyununuzu ona göre ayarlamak ihtiyacı baş gös“ terir. Hafbekler, evvelâ basım hü « cum hattının şehsi vevahut klâsik o yon tarzından hangisini tatbik etti. gini yavaş mı, süratli mi, yoksa orta süratte mi olduğunu iyice tetkik ve tahlil etmelidirler, Bundan sonra da süt kabiliyetlerini, içlerinde hangiles rinin daha iyi şütör olduklarmı, ara mim larmdaki anlasma derecesini, hâsrm Ü hafbek hattmın hücum battma ne derece yardım edebildiğini ve kafa vuruşlar isshetli elen olmadıkla rını “iyice anlamalıdır. Çünkür Hasmı tetkik etmeksizin ister giriş haf bek her hasım oyuncusüna ayni sekilde hücum ve girisler o yaparak boşuna yorulur. (Devamı var)