Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
a MAT ” e— —— - L a -— a — K O, fi l H ! * —— SUF A — A — “miler henüz dalmış oldukları .tavırla sordu. Amerikalr Yazan: John Patrick HABER — Akşam posfasr EENİR — ÇGÜN Japoada dostça gezintiler Dilimize çeviren: H. M. 55 sene Japonyada yaşayan bir İngiliz misyoneri orada Japonyanın ilk sakinlerinin JAPON DEMİRYOLLARI Aomori'ye giden yolun bir kısmını bir lokomotif içinde katettim. Japon. yanın nizamları yolcunun lokomatifte gitmesine manidir. Fakat dost bir ma. kinist bulmuştum. Japonyaya demiryolu ilk döşend:. fi zamanlar, imparator bundan çok hoşlanmıştı. Sarayın ve avlusunun etrafında puflryan bir lokomaotifin ar- dında vagonlarla seyahat etmenin ver diği zevk neticesinde Japonyanın he” yerinde demiryolları inşasına başlar. dr. Bu jinşaat teşebbüsüne, saray aile si bizzat önayak olmuştu. İlk Japon demiryolları yapıldığı zaman raylar inanılmıyacak derecz. de biribirine yakmdı. Şimdi de aşağı yukarı öyledir.1934 senesi tayfununda Osaka şehri civarında bir tren, teker. lekleri biribirine çok yakın olması do. İayısiyle bir köprü üzerinden yuvarla. nrvermişti,. Japon trenleri sık sık işliyor, tam zamanımda gelip gidiyor ve ucuzdur. TÜTÜN TARLALARI Aomori civarında tütün tarlalarır dan geçtik. Hükümetin tütün inhisa. ' reo kadar şümullü ve katidir ki, hiç kimse kendi mahsulünden bir yaprak içemez, Tütününü maktu bir fiyat ü- zerinden satmalı ve sonra paketler ha linde kendisi geri satm almalıdır. Aomori, “Taponyanın alaskası,, di ye tanman Hokaido'nun kapısıdır. Tsugaru boğazını geçen yüklü ge. âadem uykusundan felsefi bir süratle uyana. rak evvelâ Hokdate kıyılarına uğrar- lar. JAPON KIZLARI AMERİKALI. /LARLA EVLENEBİLİRLER Mİ? Birçok yolcular geceleyin geçer. ler, bin kadar ahali bekleme salanu. nu doldurmuştu. Ayakta kalmıştım Derken güzelce bir Japon kadını kal- kıp bana yerini verdi. Japonyada ka. dınların erkeklere yer vermesi çok gü. rülür. Bu kadının İngilizcesi fevka. lâde iyi idi. Bir müddet konuştuk. Bana bir Japon kızının Amerika- da evlenip evlenemiyeceğini ciddi bir kocalarım ne kadar tedbirli, yardımcı, ve naz?k olduklarını okumustu. “Herhalde on. larm karıları kendilerini cennette ya. şiyorlarmış farzederler,, diyordu. HASIR ÜSTÜNDE UYKU O gece altrma bir hasır — sereret vapurda uyudum, Etrafımda Japon. lar o kadar sıkışık yatıyordu ki dön- cek yer yoktu. Fakat benden evvelki seyyahların da ifadelerinden anlası!. dığına göre, “Bir Japon kalabalığı, dünyanın en temiz kalabalığıdır.,, bu itibarla ehemmiyet vermiyordum. SAPPORO'DA | Sapporo Japonyanın cenup kes. mındaki şehirlerin hepsinden modern. dir. Üniversitesi var. Gene Hokkai. yi & İ a . f&po»ywmı ülk sakinleri olan Ainu'la sülâlesini bulmuş... A | kabile bugün hâlâ Taponya- rdân bir da yaşamaktadır. Burada bu kabilen in rahiplerinden birkaçı senelik “İyi bayramları,, yaşıyorlar. donun traktörlerle işletilen çiftlikleri de çok maderndir. Amerikan kolejlerinde okumuş bir Japon çiftçisinin, bir süt teksifhanesi için çalışan yüzlerce ineği olduğunu gördüm, Gittikçe zenginleştiğini söy. ledi.. Hükümet sıhhi bir tedbir alma- sı dolayısiyle halkı süft istihlâkine teş. vik ediyormuş ve bu suretle Haokkai- do'da süt istihsali çoğalıyor ve refah temin edici bir hal alıyormuş. İNGİLİZCE BİLEN BİR ADAM Sapporo'da bir delikanlıya rast. ladım ki kendisiyle Tokyoda da ka. nuşmuştum. Beni evine götürdü. İn gilizcesi gayet berbattı. Ne söylesem “Ha anladım.,, diyordu. — Hakikatte sözlerimin bir noktasını olsun anlama sabile... Bir defa hiç — manası olmıyan ve heceleri baştan ve sondan düşük bir tekerleme yaptım. Ona karşılık da: — Ha anladım... dedi. İste böyle bir adamdı. Babası bir eczahane işletiyordu. Fakat burası da şayanı dikkattir. Babası bir mangalın ardında ve dükkânın eve bitişik kıs- mında oturuyor ve mütebessim yüzir. le ev işlerini de idare ediyordu. Böylece yukarıda adı geçen Dai, butsu isimli Buda heykelinin — karşı. sında bulunduğumu sanryordum. Çün kü dükkâna girdim gireli hiç kımırlda. mamuıştı. Delikanlıya — japonca sor. dum: — Babanız sakat mıdır? hasta mı? — Hayır, dedi. Kendi keyfi ile a. turuyor. Yaksa YABANCISI AZ BİR ŞEHİR Hokaido'da çok az yabancı var. Bu suretle ben halkın çok alâkasmı cel. beden bir mevzu halindeydim. Oturdu ğüm handan ayrılırken bütün memur ve hizmetçiler dizilmişler beni selâm. İryorlardı. — e Bir müddet sonra tren isfasyonu- na çıktığım zaman hanın taraçasın. dan on on beş kadar kasadar, müdür, ahçı ve kadın hizmetçilerimiz (Joçu) ların kendi ellerini sıkıp sallıyarak bana hâlâ veda işareti — yapmalarını görmek dokunaklı — ve bilâhare zevk veren hadiseydi. KILLI AİNU'LAR Sapporo'da Dr.John Batchelor isini. li bir İngiliz papazı bulunuyor ki, Ja. ponyaya bundan 55 sene evvel geldi. ği zaman artık inkıraz bulmakta olan Kıllı Ainu'lar denen bir ırkı keşfet. miştir. Japonyanmm — ilk sakinlerinin bakıyeleri olan bu insanlar, medeniye. tin ilerleyişi karşısında memleketin en ücra köşelerine kadar çekilmişlerdir. Dr. Batchelor, bu zavallr insanla ra hem Japonyanın hem dünyanın dik katini celbetmiştir. Bugün Ainular, Amerikanın kır- mızı derilileri gibi hükümetin himaye. si altındadır. Köyleri, dünyanın her yerinden birçok seyyahlarca ıiyı'r.—.t edilir. Keza Amerikanm cenubu şar. kisinde de Puecblo kırmızı derilileri ayni alâkayı görmektedirler, (Devama var) | sanayii nümuneleri de teşhir edilmiştir. 2 İkincileşrin — 1936 Evlerde yapılan elişlerini himaye etmek İ Teşkilât yapılmas -— Jâzımdır Bir teşhir yeri temin edilerek bi teşekkülün bunu himayesine alma en büyük yardım olur Küçük sanatlardan bahsederken, ev- lerdeki elle yapılan işlere de büyük bir yer ayırmak lâzimdı. Ankarada açılan elişleri ve küçük sanatlar sergisinde ev Bunların arasında çok kıymetli eserler vardır. Evlerde yapılan eşyaları iki kısma a- yırmak lâzımdır. Bunlardan bir kısmı sanat kıymeti olan ve elle yapıldığı için bir takım hususiyetleri ve güzellikleri ihtiva eden mamulât hatıra gelir, işle: meler, haltlar, vesaire... Bir de, evlerde harcıâlem eşya yapıl- maktadır. Meselâ: Çorap, trikotaj gibi mallar... Büyük sanayi karşısında kü- çük sanatların mevkiini temin edeceği- miz zaman, birincisinin üzerinde dur - mak pek faydalı olacaktır, evlerde elle dokunan ve işlenen güzel eşya serisine dahil olan, sanayi mamulâtı, büyük en- düstrinin karşısında durabilecek vazi - yettedir. Nitekim her memlekette, bü - yük fabrikaların yanıbaşında, bu gibi küçük sanatlar, yerlerini muhafaza et+ mişlerdir. İngiltere, mensucat sanayi - inin vatanı olduğu halde, burada hâlâ elle dokunan kumaşlar, piyasalarda da- ha pahalr olarak revaç bulmaktadır. Bu gibi husuüsiyetleri haiz — olan el sanayiinin yaşayacağından emin olabi- liriz. Fakat, ev sanayiile alâkadar olmak, evlerde yapıları eşyayı sattırmak gibi bazr tedbirler alımmasına ihtiyaç var- dır. Memleketimizde, şimdiye — kadar ev sanayiini mümkün mertebe. koruyan bir ki müessese vardır. Bunlardan biri Kızılay, diğeri de kadınları — esirgeme derneğidir. Bu iki müessese, — evlerde göz nuru dökerek nakış işliyen, kızların yaptıkları işleri, satmağa ve bunları hi- mayeye çalışmıştır. Bu iki hayır müesse / sesesi sayesinde ev sanayiini yaşatmak kabil olabilmiştir. Fakat bu iki mi sesi sayesinde ev sanayiini yaşi Evlerde, bu gibi işleri yaprnl' retile geçinecek binlerce fakir 3 yaptıkları mamulâtı, tatmak içi teşkilât kumağa hitiyaç vardır. B kü şerait altında, evlerde yapılan meler, halılar, Kapalıçarşıda birkâ carın mağazasında - satılmaktadır. iki tüccar, evlerde yapılan bu küş işlerini pek ucuza satm alarak, P ya satmaktadır. Ve bir çok fakir ler de bu gibi tüccarlara borçludu! Bu mesele hakkında, alâkadarla rasında tahkkait yaptım. İşin İâ pek acıdır, bir sene göz nuru döl yapılar bir masa örtüsünü, bir t bedava denecek bir fiyatla satın 3 mil ev tır. Âyni tüccar, bu malı on yatla satmıştır. Görülüyor ki, göz nuru dökerek, nakış işliyen genç kızlar, bir iki tüccar tarafındi süretle istismar edilmektedir. Bu kızları bu istismardan kurtarmak, emeklerini kendilerine vermek 1â? dır. Başvekilimiz İsmet İnönü, Ankâ açıları elişleri sergisini gezdiği 28 bu gibi küçük sanatlar için bir ? lât yaprlacağından bahis buyuürmü dı. Başvekilimizin bu sözleri, bit fakir aileyi sevindirmiştir. İktisâ! kâleti ve yahut belediye iktisat mü lükleri, evlerde dokunan, işlenen P bi mamulâtı teşhir ettirmek ve $ mak çin teşkilât yapılacak olursâ: lerce fakir ailenin yüzü gülecektir: nun kolaylıkla yapılabileceğine d€ eminiz, Bu teşkilât sayesinde, küçük 52 larla uğraşan fakir ailelerin kazanit tacağı gibi bu sanatlar da tekrar inl fa yüz tutacaktır. — Herkesin ağzında bir 'kellme ; KALİENTE DOLORES DEL RiO: Çünkü bugyuzd! tilmi herkes Dbeğendi TURK sinemaâ” sında: Bugün ti de t enzilâtlı n-ıaı:ıırıaıI — Edirne Valiliğinden: Edirne Memleket hastahanesinin 1950 lira tutarmdaki 176 kalem/ yı tıbbiyesi açık eksiltmeye konulmuş tur. Taliplerin ihtiyaç listesini göf üzere Edirnede Vilâyet Daimi Encümeninde, İstanbulda Sıhhat ve [çllı Muavenet müdürlüğüne müracaatları ve ihale günü olan salr günü saat 15 de 147 liralık teminat makbuzlarile birlikte Vilây? imi Encümenine gelmeleri. (2'21) 1.—İİSİ —ü İstanbul Belediyesi İlânlar Senelik muhammen kirası 96 lira olan Balatta l'h:ı:rı'ı;,avıı;_ıııllJ nin Köroğlu sokağında yeni 2 N. İt iki kat odalı kâgir ev teslim tariffi itibaren 937 veya 938-939 seneleri mayısı sonuna kadar kiraya çeril üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnamesi levazım müdürlü ge görülebilir. İstekliler 7 Hira 20 kuruşluk ilk teminat makhuz veya bile beraber (bir gün evveline kadar ilk teminatm yatırılması fık olacağı) 3—11—336 salr günü saat 14 de daimi encümende hdırlar. (İ) (2229) daha * pulu B | Miki Afrikada haydutlar peşind çe I NiÇİN ASKER ÖOLDUM.-.? çÇOK Piş- MAN OLA- E BURANIN İŞLERİ AĞIRDIR ! İKi GUND GEBERİR ! SIN. .? AFRiKA ÇAKALLARI VE KARINCASAR, KEMHŞLERiNı Xı- XECEK