Berlin 2 (Radyo) — İspanyada asi - ler alabildiğine kazanmaktadır. Madri- tin şimal kısmında hükümet kuvvetle - O rinden bir kısmı asilere iltihak etmiştir. — Cenup tarafında asiler bir takım köyle- — Ti almak suretile Madrite 11 mil daha yaklaşmış oldular, Hükümet kuvvetlerinin bütün muka- — bil hücumlarmın akim bırakıldığı ha - — ber veriliyaor. Madritin cenup mahallelerinin boşal- tılması asi kuvvetlerinin bu kısmı işgal etmek üzere bulunmasındandır. Evvelce asiler tarafından esir edilen fakat kaçmağa muvaffak olan hükümet — merkez cephesi kumandanı albay Puig- dendölas düşman tayayrelerinin bom - — “bardimanında ölmüştür. ' Madrit üzerine asilerin tayyare hü - / cumları devam etmektedir. Tayyareler şehri bombardıman etmemekte yalnız nasyonalist gazetleri atmaktadır . , -Evvelki gün Madrite karşı yapılan taarruzda 150 kişi ölmüş ve 300 kişi de yaralanmıştır. İtalyanların yardımı Moskovadan Tas ajansının verdiği derdikleri harp malzemesi dolu gemileri 'Trablüusa sevkeder gibi — görünmekte sonradan yolda geminin rotası değiştiri lerek İspanyada asilerin elindeki liman- lardan birine gidilmektedir. Başveki'in beyanati İspanya harp başladığındanberi Baş vekil, Harbiye nazırı ve hükümet kuv vetlerinin başkumandanı olan Large Kaballero bir İngiliz defa olarak beyanat vermiştir. . Deyli Ekspres gazetesi muharririne vaki olan bu beyanatta, İspanyanın Le- Kİ malümata göre İtalyanlar asilere gön -| gazetecisine ilk ——— — A A AA Madrıt duşse bile İspanyada harp gene durmiıyacaktır nini mesabesinde olan Kaballero demiş tir ki: “Madrit sukut — etmiyecek, Madrit halkı ve o halkla birlikte hükümet şe- hirlerinin sukut etmesine meydan ver- miyeceklerdir Fakat eğer asiler şehre girecek olur- sa harp devam edecektir. — Biz harbi sonuna kadar devam ettireceğiz, ve ka- zganacağız.. Largo Kaballero, “İspanyanın Leni - ni,, diye anılmaktadır. Leninle onu mukayese etmek için en müsait zaman bugündür. Çünkü İspan-| ya Başvekilinin yukarıya yazılı sözleri ile, Leninin söylemiş olduğu sözler a- rasında sıkı bir benzerlik vardır. Bundan on sekiz sene evvel teşrini- evvel ayında -Lenin, muhasara — altına alınmış Petrogrâad halkma şöyle hitap ediyordu: “Biz düşmandan çok kuvvetlıyız. Ar- kadaşlar. toprakların son noktasına ka- dar çarpışınız. Zafer bizim olacaktır.., Madritin Petrogradın aldığı neticeyi alrp alamıyacağı çok sürmeden belli ©- lacaktır. Kabailero İngiliz gazetecisine sözlerini şöyle bitirmiştir: “Halka itimat ediyorüm. Halk bizim le beraberdir. Asilerin yaklaştığı şe - hirlerden kaçan halka bakınız. Halkın kimden yana olduğunu bu hâdise size göstermiyor mu? Asiler bir yere girince orada ne yapacaklarını herkes biliyor. Elinde bir amele birliği vesikası bulu- nan herkesin cezası ölüm'olacaktır. E- ğer Madrit alınırsa, kim bilir ne kadar insan koyun gibi boğazlanacaktır!.., Kaballero karısını kaybetmiş, oğlu asiler elinde ölmüş, altı defa mahpusa girmiş 67 yaşında ve hâlâ hükümet kuv vetlerinin başında bulunan biridir. olan i On dukuz kişinin ölümüyle neticele- — nen Eskişehir civarındaki otobüs facia- sr halkır elân büyük bir alâka ile meşgul : eden bir mesele halindedir. Orada hiç — yoktan ölenlerin matemi memleketi bü- ' yükbir teessüre boğmuştur. Bu büyük faciayı, o trende bulunan — yolculardan biri şöyle anlatmaktadır: — Eskişehire 14 kilometre kala tre- /— nimiz saatte tahminen 60 kilometrelik bir ıüratle hafif meyilli araziden geçl - K yordu. -. Bu sırada tren düdük çalmağa başla- — dr. Ne olduğunu anlamağa vakit bula- — madan trenin ani fren yapmasile biri - birimizin üstüne yığıldık. < Doktor arkadaşlarımla trenden indik. © Trenin sağ tarafında bir tahta vığınının - durmakta olduğunu görünce — enkaza — doğru koşmağa başladık. Bu bir otobüs enkazı idi. Sağda, solda kafa tasları, a- J“yaklar, bacaklar, kanlır et parçaları ya- — tıyordu. - Aradan iki dı!ıikı geçmeden trenden - imdadı sıhhi sandığımı — getirdiler. Ar- kadaşım doktor binbaşı Arifle birlikte | sandıkta bulabildiğimiz pamuklar, bez- | İer ve ilâçlarla yaralılara tren memur- L larmın da yardımile ilk tedavileri yap- — mağa başladık. - Yaralılara yardım ederken kulağımı- — za gelen feryatlar ve inlemeler karşı - /— sında gözlerimiz 'yaşarıyor, kendimiz:- den geçecek gibi oluyorduk. Bir yandan yaralılara tedavide bu - ; — lunurken, bir yandan da — kazazedeleri | tesbite başladık. Ölülerle birlikte hepsi S “34 kigl idi. Bunlardan dört tanesi tama- — men parçalandığı için meydanda otuz yıı'alı ve ölü vardı. Yaralıları bir ke- | Nara toprak üstüne yatırdık. — Faciadan yarım saat sonra karanlık '-î bastı. Ortalık, karanlıkta daha feci bir — Manzara aldı. Civar köylerden koku ü- /| zerine gelen köpekler cesetlerin parça- larmı yemek için hırlrya hırlıya — facia yerine toplandılar. —i0 ai .00 dd Bdkdri & Trende ancak dört tıne az ışık veren | Eskışehırde yaralı- ar saatlerce imdat beklemişler Bütün ümitler gelecek imdat treninde idi. Fakat trende bulunan portatif telefen makinesile her nedense muhabere te - min edilemedi. Kaza, Eskişehire 13 ki- lometre mesafede Satılmış geçidi deni- len yerde olmuştu. Ne yapacağımızı düşünürken Eskişe- hir istikametine giden bir otobüs gö - ründü. Trende bulunan polisin yardı - mile otobüsten bir yolcu — indirildi ve yerine şeftiren bindirilerek otobüs Es- kişehire doğru hareket etti. Bu müddet içinde hafif yaralılardan beş tanesini trene naklettik. — Doktor Arifle mebus Resainin kızı ve iki Türk kadını —daha yaralılara bir — kardeş muamelesile bakıyorlardı. İmdat treni beklenirken dört yara - İr gözlerimiz önünde inliye inliye feci bir sürette öldü. Bu sırada müthiş bir soğuk başladı. Karanlıkta toprak üstünde yatan yara- ldar, bu soğuk karşısında — yaralarının sızlamasından dolayı — feryatlarını bir kat daha arttırdılar. Haberci otobüs git tikten iki buçuk saat sonra yani 7 yi 20 geçe imdat treninin ışıkları — göründü. Ve 10 dakika sonra kaza mahallinden üç yüz metre kadar mesafede — durdu, Trenden Müddejumumi — muavini, bir doktor, dört polis ve beş tane kadar da itfaiye neferi indi, Ellerinde meşaleler, sedyeler olduğu halde kaza yerine gel. diler. Ölüler ve yaralılar Eskişehire nakle- dildikten sonra Müddeiumumi mühen- dislerle birlikte keşif yaptı. Trenin alt kısmı tamamen muayene edildi ve ka- zadan altı saat sonra trenin hareketine izin verildi. Otobüs şoförünün resmi otobüste var dı. Ölüleri tetkikle şoför arandı. Resme benziyen bir kimseye tesadüf edileme- di. Çünkü böyle bir faciada şoförün kur tulup ta kaçabilecek bir halde kalması ar ha ““HABER — Akşım pnıîa.lı olan kadın (Baş tarafı I incide) yânında ihtiyar annesi ve 10 yaşmmdaki oğlu Koço ile beraber küçüğü yetimha- neye yerleştirmek için Langa despotu- nun yanına çıkıyordu. Despot gelenle- rin fakirliklerine acıyarak Koçonun a- na ve babasını ölü göstermek — suretile kendisini yetimhaneye yerleştirdi. Aradan seneler geçti. Küçük Koço mektebi bitirdi, muhtelif — mesleklerde bulunduktan sonra nihayet 1930 sene- sinde papaz olmak için yaptığı müra - caat kabul edilerek Samatyadâki Aya Mina kilisesine tayin edildi. — Kendisi bu müddet zarfında evlenmiş ve 5 ço- cuk sahibi olmuştu . * &* & Papaz Köoçonün annesi olduğun:ı id- yı dört ay aldıktan sonra papazın ken- | disine bakmaması üzerine mahkemeye müracaat ederek ayda dokuz lira nafa- ka kesilmesine karar almış ve bu para- yı döra ay aldıktan sonra papazın ken- disi için: — Bu benim anam değildir! diye id- dia etmesi ve nüfus kayıtlarının da pa- pazın annesini ölü göstermesi üzerine Kalyopiye verilmekte olan para kesil - miştir, Mesele halırhazırda mahkeme safha - sındadır. Papaz Koçonun nüfus kayıt - larında ana, baba, büyük baba ve büyük anne isimlerile Kalyopinin, — kocasının annesinin, kaynatasının isimleri aynı - dır. Birisinin “Annem değil!,, diğeri - nin de “oğlumdur!,, diye iddia ettikleri bu iki şahıs arasında bir müaşbehet mev cuttur. Papaz Koço kendisile — görüşen bir muüharririmize evvelâ, bu kadını şim - diye kadar annesi olarak bildiğini fakat nüfus kayıtlarına bakınca annesinin öl- müş olduğunu anladığmı fakat biraz| sonra da bu kadının kendisini — yetim mektebinden evlâtlık olarak — aldığını ve bunun için ona anne — dediğini ileri sürmüştür: Kalyopi ise boyuna ağlamakta ve: — Bugünleri göreceğime keşki &a - “hideri ölseydim! diye söylenmektedir. Bugün, ana oğul olup — olmadıkları henüz mahkemece tebeyyün — etmemiş olan bu iki şahsın birinci asliye ceza - da tahkirden dolayı muhakemeleri var- dr. Suçlu yerinde Kalyopi, — davacı da papaz Koçonun karısı., Reis davayı salâhiyeti haricinde gör- düğünden üç kişilik asliye mahkemele- rinden birine devretmiş ve davacılarla maznün dışarı ççıkınca — arada rumca geçen birkaç sözden sonra papazın ka- rıst ile Kalyopi arasında münakaşa bü- yümüş. İhtiyar kadının hemen bayılma st Üzerine koridordaki halk heyecanlan- mış ve hâlâ avazı çıktığı kadar bağı- ran papazın karısile bazı kimseler ara- sında kopan münakaşalar etraftan ya - tıştırılarak müessif bir hâdisenin önü alınmıştır. Bu meraklı vakarnın ne netice alacağı henüz kestirilememekle — beraber pa - pazla, Kalyopiyi bir arada görenler bun ların ana oğul olduklarından şüphe et- miyeceklerini söylemektedirler. Sahtlekârlık yok Bu hâdisenin ilk safhalarından bâhis bir yazımız 28 ilkteşrin tarihli sayı- mızda çıkmıştı. Bu yazıda ismi geçen papaz bugün matbaamıza gelerek anne- sini ölü göstermiş olmadığını, sahte - kârlık da yapmadığını bildirdi, bu nok- tanın yazılmasını istedi. Silâhlı sulh! — (Baş tarafı 1 incide) Rejimin on beşinci yılı için direk- tifleri şunlardır Uzak, yakın bütür memleketlerle sulh, silâhli — bir sulh. Havada, denizde, karada silâhlanma programı muntazaman devam edecek. tir. yaralı ve ölülerle uğraşırken hafif su - rette yaralı bulunan şoför bir hendeğin içinde gizlenmiş ve hava kararmağa başlayınca kaçmış. Kazanın sebebi, şoförün trenle yarı- şa kalkışması ve fazla yüklü olmasın- dan dolayı geçidde ray üzerinde kalma- sıdır. —0 e e T İ — ——— — ——— ————00AO20AAUA0AA —>—>—>2> —— 7 “Resmen “oiu | Fransuva Ülmeden aşkımnı arnlatıyor Bir vakitler Avusturya İmparator- luğunu buyruğu altında tutan İmpa- rator Fransova Jozefin metresi matma zel Katerin Sehratt ölmek üzeredir. Şimdi seksen üç yaşmınmdadır ve Viya- nanm eteklerinde küçücük bır koşkt.e hasta yatmaktadır. - Kendisini ziyaret eden bir muharri- re, imparator Fransova Joözefin aşkına dair ilk defaya mahsus olmak üzere dudaklarını açmış ve demiştir ki: — Fransuva Jozef yaşryan insanla- rın en kudretlisiydi. Onu sevdim. Bu- nu itiraf etmekten kat'iyyen utan- mam. İmparatoriçesi Elizabet de bu- nu biliyordu. Hattâ kocasını mes'ut e- demediğinin de farkımdaydı. İmparatoriçe benim kocasiyle olan dostluğuma büyük bir metanetle ta - hammül ettikten başka, sonraları ara- mızda derin bir arkadaşlık bağları te- essüs etti. Bir gün imparatorun bir resmimi is- temiş olduğunu hatırlarım. Buna da- ir benim hiç bir şey bilmemekliğim lâzımgeliyordu. Ve İmparatoriçe mü- zede karısma çok benzemekte olduğum mümtaz bir İngilizin kolleksiyonu için resmimin yapılmasını temin etti. Ben hiçbir şeyden şüphelenmemiş- tim, resim nihayet bitti ve İmparato- ra takdim edildi. Aradan aylar geçtik ten sonra resmimin kimin için yaptı- rılmış olduğunu anladım. İmparatoriçe ile birlikte Jozefin yegâne oğlu ve varisi öldürüldü. İmpa ratorun hayatı baştan başa facialarla doludur ve hanedan efradınm yaptık- ları rezaletler hiç tükenmiyordu. Dur- madan kan akıyör ve ailenin ona ver- diği ıstırap zavallı adama iyi bir gün göstermiyordu. Ben kendisine biraz sükün ve hu- Zur verebilmiş olduğum icin daima gurur ve iftihar duyacağım. Şimdi yegâne isteğim ona yakın bir yere gömülmektir Pomakları Bulgarlaştırmak - İstiyorlar (Baş tarafı 1 incide) sormuşlardır. Zavallı pomaklar da: — Biz Türküz, Bulgar değiliz. ki, Bulgar adımız olsun. Cevabını verirler. Jandarma çavuşu bu cevap üzerine yerinden hiddetle kalkarak: — Siz Bulgarsınız! Türk değilsiniz! diye bağırıp her iki pomağı nahiye mü- dürünün yanında öldüresiye döğmeye başlar. Zavallıları bayı]tmcaya kadar döğer. Bu sırada dışarda kapınm önünde diğer sekiz pomak sıra beklemektey- miş, Jandarma çavuşu bu iki zavallıdan hmemt aldıktan sonra dışarıya çıkıp diğer pomaklara hitaben: — Siz de Bulgar âadlarmızı hemer bana söyliyeceksiniz. Yoksa sizi de bun lar gibi yapacağım! Diye tehdit eder. Bu feci mesele şundan neşet etmek- tedir: Bundan birkaç ay evvel Kra- bul pomakları Bulgar dahiliye vekâ- letine bir istida verip bütün mal ve mülklerini olduğu gibi Bulgar hükü - metine bırakacaklarını, ve buna mu - kabil Bulgar hükümetinden Türkiye- ye hicret edebilmek için yalnız bir pa- saport istediklerini bildirmişlerdi. Bul gar dahiliye vekâleti bu istidayı Nev- rekop kaymakamlığma gönderir, kay- makamlık da bunu Sarkofça jandarma karakoluna havale eder ve ilâveten po makların Bulgar olduklarını ve Türk- lerin onları zorla müslüman yaptıkla- rını, Jandarmanın bütün kuvvetiyle bu hicrete mâni olmasını yazar. İşte bunu üzerine de Sakofça jan- darma çavuşu Krabul köyüne gelip köylülere: — Siz Bulgarsmız! Türk değilsiniz! Bana hemen Bulgar adlarınızı söyle- yiniz! Deyip bu zavallıları dayaktan geçi- rir. Jandarma çavuşu köyü terkeder- ken: — İkinci gelişimde hepiniz de birer Bulgar adı almazsanız hepinizi de yok edeceğim! dJÜüzefin metresi | ' Kendi kenc tanımak İ sekiz tecr Kolunuzu uzatarak, ce sılmış bir ağırlığı düz tut Gözlerinizi kapayıp 15 sa üstünde sallanabilir misir yetle — fiziki ve ruhi k tanıyor musunuz? Aşağıda sekiz tecrübey dinizi bir doktoru muaye! emin bir şekilde tanıyabi 1 — Birinci tecrübe mı tir. Bir ayağınız üstünde palr durunuz. Dizlerinizi rınız. Kollarınızı sallayını beyi ayağınızı değiştirere niz. Tabil muvazene bozula muvazene bozulması 15 « ra olursa, dimağınızda a nı idare eden uzuvların v iyi yaptıklarına hükmede 2 — İkinci tecrübe kor meydana çıkarır. Yere tel gi çiziniz. Bu çizgi üzerir niz. Sonra, gözlernizi ka; çizgi üzerinden tekrar yi 3 — Üçüncü tecrübe vaziyetini gösterir. Hava diniz, sonra havayı tama! Burnunuzu trkadıktan so man nefes almamağa çalı;ş 4 — Dördüncü tecrübe ale cevap verir: Uzviyeti tamam istirahati temin et sunuz? Eğer, bunu yapat zun zaman yaşayacak, ve lıklardan kurtulabileceksi Tecrübe: Birisi dirseğ tutacak. Birân size adale menizi söyliyerek tutmağ cek; sonra, birden, brrak: sızmış gibi düşmelidir. E; olarak kalırsa, sinirlerini: değil demektir. 5 — Beşinci tecrübe -portmanto. alınız, ve onu. üzerine — ucundan birii mesafeye — koyunuz. C cundan tutunuz. Portmal zenesini temin edecek tal gergin bir vaziyette olsu diğer kolunuzla da tekra! 6 — Altıncı tecrübede dir. Kollarınızı uzatın, 7 ayırın, gevşek bırakın, eli titremediğine bakın. Hafi yidir. Fakat çok kuvvetle nirleriniz zayıf demektir. 7 — Yedinci tecrübe ti liyetinizi ölçer. Sağ eliniz gile burnunuza dokununı keti sol elinizin baş parm ediniz. Sonra sol dizinize le dokuünunuz, ayni harel nizle sağ diziniz için tekr velâ yavaş, fakat sonra si Göz!erinizi kapayıp ayni süratle devam ediniz. 8 — Kalbinizin kuvveti evvelâ nabzınızı tutunuz. yâk üstünde 50 defa sıçrı nabzınızı tutunuz. İki dak rar tutmağa devam edini Tabit nabız sıçramaları sonra 124, iki dakika duür da 84 ölmalıdir. Bu sekiz tecrübenin ne dinize ait bilmediğiniz € tecektr. Doktora gitmeğe yok.