2 Ekim 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— -- — 2 Birinciteşrin — 1936 bir dram Bayan Sacidenin küçük hizmetçileri hikâyesini hatırlıyorsunuz, belki? Ba- yan Sacideyi, bu güzel kadını hatırlı- yorsunuz. Hayır, unuttunuz. İşte, ba- kın hikâyesi nasıl! Bir cuma günüydü. Bayan Sacide- nin oturduğu sayfiyenin bir tek sine- masında bir film gösteriliyordu. Sine- ma salonu kalabalıktı. Bir çok köşkler boşalmıştı. Sahipleri filmi görmeğe git- mişlerdi. Yalnız bazılarında hırsızları şaşırtmak için idare lâmbaları yanık br- rakılmıştı. Evde kalanlar ihtiyarlardı. Onlar cumartesi gecesi gideceklerine, kendilerini daha az yorduğu için pazar|" matinelerine gitmeyi tercih ediyorlardı. Güzel ve genç Bayan Sacidenin ©- turdugu kogk etrafı açıklık, sapa bir cadde üzerine idi. Sinemayı ıevmiyor- du, bu cumartesi, sair günler gibi evin- de kaldı. Mutat saatte yatmıştı. Oku- duktan sonra lâmbayı söndürmüş ve u- yumuştu. Köşk sessizdi ve bu sessizlik içinde rahat bir kalpten doğan emniyet hisse- diliyordu. Maamafih Sacide de birçok hastalıklardan ıztırap çekmişti. Fakat zaman hepsini yatıştırmıştı. Vaktile ailesinin nasihatlerine rağmen, genç yaş- ta kendisini seven, fakat Sacidenin pa- rasına konmayı düşünen ve hevesleri geçici olan bir adamla evlenmişti. Ha- yatı, kocasının gençliğinde sevdiği met- resine döndüğünü öğrendiği güne kadar fena şartlar içinde geçti, istedi ve muvaffak da oldu. boşanmayı Henüz zengin iken, kocasının israf- larına rağmen, bu küçük sayfiyede yer- leşmişti; Burada sakin, ve hemen he- men mesut bir hayat geçiriyordu. Eyi- ni süslemek, aynı zamanda hizmet yap- mak için, genç, çevik, neşeli olanla- rından seçtiği iki hizmetçi bulundurur- du. Onlara, ıztırabı tanryan bir insan gibi muamele ederdi. Onun evinde de, bir çok evlerde olduğu gibi, hizmetçiler uzün zaman kalmazlardı. karınlarını doyururlar, sonra da aşk hikâyeleri yaşamak hevesile ortadan kaybolurlardı. Evde, Sacidenin hiç şikâyet etme- den tahammül ettiği bir nevi şaamet vardı, Son günlerde de, hizmetine, hür- riyet, neşe ve para içinde yaşamak, Yüzlerini pudralamak, dudaklarını kı- zıllaştırmak için, köylerinden İstanbula Sinemada Yerleşirler, | HABER — Akşam posfaâı 'gelerı iki yeğeni, ÂAyşe ve Fatmayı al- mıştı. Bu akşam, onlar, Sacidenin müsa- adesile sinemaya gitmişlerdi. Hususi mevkie kadar yükselememekle beraber, ikinci mevkili de reddetmişler, orta fi- attaki mevki biletlerinden almıslardı Salona epeyce göz gezdirdiler. Fatma: — Kimseye rastlamadım. Dedi. Âyşe de: — Burada değiller galiba! Diye cevap verdi. — Hayırl. Ne Ali, ne Zeki, ne de Hediye!. — Halbuki, söz vermişlerdi, gele- ceklerdi... Belki de bir aksilik çıkmış- tır... Biraz sonra dolup taşan salonun ışık- ları söndü. Büyük dram başladı. Bu, hareketli ve heyecan verici bir filmdi. Adı .'Üç silâhşorlar,, değildi. Fakat onun kadar enteressan, adaletle ve polislerle alây eden külhanilerin sergü- zeşti demek olan - “Üç apaş,, adlı bir Oyunun bir yerinde üç kahraman bir köşkün mahzeninde saklanmışlar, köşkün hanımını öldürmek çarelerini düşünüyorlardı. Ayşe, bunalmış bir halde Fatmaya: — Bodrum katının kapısını kapadın mı?, Diye sordu. — Hayır, unutfam!. Her ikisi de ürperdiler. ne perdedeki sergüzeşte daldılar. Fakat, ge- İki | hirsiz mahzenden çıktılar, birinci kata geldiler, güzel bir kadının uyuduğu o- daya girdiler. Kadm ayak seslerile u- yandı, ve bağırmak istedi. Hırsızlar üstüne atıldılar, kollarından tuttular, biri de ağzını kapadı. Üçüncüsü kadıhın, |: Bayan Satidenitikine benziyen uzun saçlarile boğazını sıktı. Ayşe ve Fatma çığlığı kopardılar."w Kalktılar ve seyirtilerin ısrarlarına rağ- men görültü ile kaçıştılar. “Onu öldür- düler!,, Diye bağırıyorlardı. İki hiz- metçi sokağa fırladılar, ve koşmağa başladılar. Tamamile tenha olan karan- lık yollarda hiç kimse polise haber ver- mek üzere koşan bu iki çılgını görme- di. Karakola gidecek yerde deniz ke- narımnma koştular. Ayşe biraz tereddüt etti. Fatma onu denize itti, arkasından o da düştü, Ertesi gün iki sandalcı otlar arasın- da genç kızların cesetlerini bulmuşlar- dı. Haberdar edılen polis hüviyetlerini tesbit ettikten sonra Bayan Sacidenin köşküne gitti. Sessiz halde olan köş- kün kapısı hâlâ kapalıydı, Kapıyı çal dı, vürdüu. Dalima Ayge tarafından u- yandırrlmağa alışmış olan Sacide uzün zamandır. uyuyordu. Sonu gelmiyen isticvaplardan sonra polis, iki hizmet- çinin yattıkları Çatı arasındaki odada tetkikat yaptı. Orada imzasız bir ta- kım mektuplar buldu., Ayşe ve Fatma kendilerini ayartmağa başlıyan iki ayak takrmile tanışmışlardı. Bunların yanın- da daima dostları Hediye bulunuyordu. Mektuplardan bir tanesi çok şayanı dik- katti, şöyle başlıyordu: “Size çalışmaya ihtiyacınız olmıya- cak kadar güzel olduğunuzu tekrar edi- yorum, — Başkalarınım parasından isti- fade etmesini bilmeli. Ev sahibenizin parası kendisine çok fazladır, onu bir- az azaltmalı...,, Ayşe ve Fatma, bu caniyane proje- ye henüz evet demiş değillerdi. Fakat, bir nevi sıkıntı içinde idiler. Onları sa- ran serserilerin aşk havası, aynı zaman- da bir cinayet havası idi. Kendi cina- yetlerinin hayalini perdede aksetmiş gö- rünce, vakayı Ssahiden yaşadıklarını zannetmişlerdi. O kadar korkmuşlardı ki, kaçıstılar ve öldüler. Bulunamıyan üç serseri projelerini de tatbik edemeyince, mescle de kalma- dı. Sacideye gelince, gene genç ve gü- zel hizmetçiler aramağa devam etti. Hattâ, yeni bulduğu hizmetçilerinin, kendilerini öldürenler gibi, muhakeme- den mahrum olmadıklarını da iddia edi- yordu. “yenlerin her gün Sirkeci Balıkesir o Ten ton amca gümrük muayenesinde l : Karrre TiOm *'ğ Yazan : Niyazi Ahme'l'.-'f_"“- -; | l 337 sene evvel bugün e | KoT Meşhur tarihçi Sadetiin — AKSAM POSTASI IDARE EVi Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu * İstanbul 214 Telgraf adresi : İstanbul HABER “Yazı işleri telofomnu : 223879 idâare ve ilân ;7 24270 ABONE ŞARTLARI Türkiye Eenebi Senelik — 1400 Kr 2700 Kr. 6 aylık 72320 450 » 3 aylık 400 » B00 * * aylık '0 , - 300 » Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us &Basıldığı yer (VAKIT) matbaası Otobüs alıyorum Acele olarak 14 - 16 kişilik bir oto büs almak istiyorum. Satmak isti ansızın öÖldü Sadettini şairbaşı, Süheyli, Arifi, ilmi, Valahi, Talikçi zade, Müvernh Ali ve belâniğl takip etti ’* Bu ölüm silsilesine * Ülüm yılı ,, verildi Bi adı 337 sene evvel bugün, 1599 yılı 2 bi- binci teşrin günü Ayasofya camliine doğru giden bir kafile birden karıştı. Birçok kimse etrafa fırladı. Sonra uzun cübbesi ile yere yıkılan birini kaldırmağa uğraşanlar görüldü. Bir dakika süren bu telâş ve heyecandan sonra etrafta toplananların başları yere eğildi. Herkesin yüzünde derin bir yeis belirmişti. Dudaklar da: — Vefat etti.. Cümlesi dolaştı. Ölen Osmanlı tarihinin meşhur Sa- dettini idi. Onu tarih Şşöyle anlatı yor: “Saadettin ki yirmi beş senedenberi şehzadelerin ve padişahın hocası ve Muradı salis ile Mehmet salisin müftü ve müşaviri sıfatile kâffei mesalihi mühimmei devletin tesviyesinde reyi- münevveri ile imdat etmiş, ve padişa- ha Eğri seferinde bizzat bulunmağa imtina ile beraber Haç ova mevkü har| bında sebati için teşvik ve ibram ede- rek muzafferiyet temin ettirmiştir; Sadettin ki devletin — leessüsünden Selim evvelin irtihaline kadar “Tarihi Devleti Osmaniye,, nin müellifi ve üdebayı Fersden Larinin tarihi umumi si mütercimidir! Sadettin ki müzey yen ve mutantan üslübuna eslâfından hiçbiri yetişememiştir.,, İşte bu suretle anlatılan Sadettin, 337 sene evvel bugün kalp durmasın- Basiri, 4 dan öldü. Bu ölüm o kadar mühim bir : hadise oldu, ki.. Hammer; Saadetti- nin ziyar ölümünden iki sene evvel üçüncü Mehmedin halalarından ve kız larından olup taundan ölen on altı sultandan mühimdir,, diyor. Sadettin “Mevlüdu peygamberi, — günü ölmüştü. Ayasofyayı dolduran — yüzlerce kişi dışarı fırladı. Büyük bir — hüzünle müverrihin cenazesi kalıhrll— dı. l * & & ü Saadettinin ölümünü, birçok meaı hirin ölümü takip etti. Bu yüzden — Osmanlı tarihleri “Büyük adamların — ölüm yılı,, diye ayırdıkları bir fa.sla: Sadettinin ölümü ile başlarlar. Tarihçiyi şair Bakı takip etmiştî. Bakıden sonra Süheyli, Arift Bzısirî, *f Pafos kadısı İlmi, Üsküp kadısı Va- : Hihi, üçüncü Mehmet zamanının kasi- decisi Nalıncı zade ve Mesadettinin — ziyar kadar, hatta daha fazla ehem- ’4 miyet verilen tarihçi Ali öldüler. ' Manzum ve mansur 18 eser birakmış — olan müverrihin ölümü Osmanlı mü- - verrihleri arasında büyük bir boşluk | doğurmuş iken değerli tarihçilerde . olan Selâniği de arası çok geçmed Aliyi takip etti. İşte bu ölüm silsilesi, ki üç asır ev- vel olduğunu göz önünde tutarsak, o — | vaktin görüşü ile tarihçilerin buna “Ölüm yılı,, demelerine hak verilir. —| Uzak şark hududundaki — 300 000 Sovyet askeri geri çekilmelidir ! Japonyanın Rusyaya karsı takpl* edeceği siyasetin esas moktası bu olacakmış. Mançuride Japonların teşriki mesa- isile çıkan “The Manchura Düaily News,, gazetesinden : Japonyanın ilerde Rusyaya karşı takip edeceği siyasetin esas noktası, Sovyet Uzak şarkında toplanmış olan 300,000 Sovyet askerinin geri çekilme- sini ve Mançuko - Sovyet hududu bo- yunca gayri müstahkem bir mıntaka | - ihdas edilmesini istemek olacaktır. Bu talepler yerine getirilmediği tak dirde Japonyanm tasayvuru, bu hu- Japon askerlerini, hiz Sovyet mücadele kuvvetlerinin derece| düt yakınındaki sini buluncaya kadar artırmaktır. Moskovadaki Japon sefiri Tameki- eki Ohtanın Tokyoya dönmesile siyasi 4 bini ızah etti. Bu askerlerin orada milli müdafaa noktasından muhakkak | surette lâzım olduğunu; çünkü, icap — ettiği zaman o havaliye süratle aıık göndermenin gayri mümkün bu'llmdn- Sunu söyledi.,, ıtauvan g zeıı.j mahafil, Japonyanın Sovyetler birli-| * ğine karşı takip edeceği harici siyase- te dikkatlerini çevirmişlerdir. Son de- fa üzerinde karar kılınan üç nokta, hudut meselesinin tesviyesi, balıkçı- hik işinin halli ve iki memleket ara-| | sında muallakta duran diğer mesele-| ! lerin ortadan kaldırılmasıdır. Japonyanın Moskova elçisi, Japon hariciyesine verdiği bir raporda ikin- ci beş senelik Sovyet plânının muvaf- fakiyetle ilerlediğini bidirirken, Sov- yet eskerleri Uzak şarktan çekildiği takdirde Japonyanın da Sovyetler ta- rafından teklif edilen ademi tecavüz misakını imzalamağa mütemayil ol- ması lâzım geldiğini ileri sürmüştür Japonyanın Moskava elçisi, Sovyet- | lerin Uzak şarkta niçin bu kadar as ker bulundurduğuna dair gazetecile rin bir sualine evaben demiştir ki: — Ben Moskovadayken harbiyeko- 'telinde Bay Bedriye müracaatları. miseri mareşal Voröşilof bunun geğe- j $ talyanın — Abbazia şehrinde Vr) Bomn' yaz mevsımının kağa cij aehle Ş ve ba:.. . lık tacı gıydmlmıgur !

Bu sayıdan diğer sayfalar: