de Belediyenin kırk gün, kırk gecelik) pe festivali bitti, ama, İstanbulun 8emtlerindeki hususi festivaller © $3 yeni başladı. ta Ul Pazar baktım, tıpkı kaba saka) İnin (Basnaya Polnaya) çiftli. iki harmanei kızlar gibi başlarını köşeli örtülerle sımsıkı örtmüş, Te Bakat baldırlar ve ayaklar çıplak, son- n Sipiak ayakların altında o tasması| tl tarafından asri takunyalı dört kiz lu bir gosenin üzerinde hem fıstıki| " i kam gidiyor, hem de ikide bir eği- r İki ellerile hatır hatır baldırlarını A$iyorlar, kızlar beni görünce bu ha- hatır kaşınmadan utanmış olmalı kl içlerinden sol baştaki sağ başta Mine çıkaştı: — Neclğaaa.. Hep sensin işte bura Yehep! Sağ baştaki gülerek: — Neye ben sebep oluyor muşum?; — Çünkü oradan daha kestirme ge- Mriz diye bizi o ısırganlığın içine sü- liyen sen oldun! Anlaşılan kızlar, kendi mahallele-! Ühden o tozlu şoseye çıkmak için ya»! na bir ısırganlıktan geçerken bacak- *hı ısırganlara dağlatmışlardı. va tan sağında, musluksuz olduğu a hiç durmadan akan bir çeşme var- orada kıranta bir yük arabacısı iç yalarım suluyordu. Kızların ikide Yere eğilip çıplak ve kıpkırmızı tartar içindeki bacaklarını görün- e işi çaktı ve yarı ciddi, yarı ga- Onlara seslendi: k A be su vurun bacaklarınıza bi-| (> su vurun ki geçsin kızarıklıkları!) Tan büyüğü ancak on dört yaşında! ilaç kızlar gülüşerek çeşmeye yanaş- İ » onun hiç durmadan akan boru- leri, minik avuçlarını dayayıp birbir. Mit ih çıplak bacaklarına buz ve bil Bibi suları gülüşmeler arasında! İditirmeğe başladılar. Derken ara- iş da buna dayanamadı, gayrete gel- pe hayvanlarını suladığı koca ko- “e doldurunca olanca hızile bunların klerinden aşağı salıverdi. Artık 8iz Ne çmlatan kahkahaları bir gör- k İiydiniz. Zavallı kızların bacaklari- birlikte şimdi o havai mavi, toz pen- px entarilerinin alt kısımları da lam olmuş,. eteklerinden sular ŞA ————— i Kenar semtlerin festivalleri YENİ BAŞLADI sü ordu, Arabacı ile birlikte kız- ları kendileri de bu hale gülmeden ki- rılırken birdenbire nereden meydana çıktıkları belli olmayan dört kilçük soytarı oğlan ikişer avuçlarına birden doldurmuş oldukları toz toprağı beriki zavallıların eteklerine doğru savurun- ca dördü de dört nala caddeyi tuttular. Şimdi kızcağızlarm o cicili bicili renk renk güzelim entarilerinin etek- lerini bir görmeliydiniz. O terteh piri pırıl yanan güzelim etekler biran! içinde sanki üç aydır su sabun yüzü görmemiş bekâr çamaşırına dönmüş- tü. Bazan hayatta da böyle değil m? İnsanlarm birbirlerile tatlı şaka neşelendikleri, cıvıldaşdıkları bir za- manda bu dört soytarı oğlan gibi dört kötü ve ne Idiğ lirsiz muzip çıkar O neşeyi, o cıvıltıyı İnsanların - rmdan burunlarından getirir.İşte size kenar semtlerde yeni başlayan hususi festivallerin birinci numarası.. Alm bu da ikincisi: vel Şu on dördü kız, ikisi oğlan, birbir-| ne yasla çocukları görüyorsu-| nuz ya... İşte bunlarda söylediğim! festivalin ikinci numarasını gösteri yorlar, Bunlardan en ön sirada ve or- tadaki başlıklı kız gelin, onun önün ve elinde çelenk tutan en küçük oğlan da güveydir. Solda, elinde bir şeker pak ve bir Çinli yahut Tibetli kâhine ben- “wen de bunların nikâhlarını kryacak! olan nikâh memurudur. Bunlara soru- yorum İ — Çocuklar r yapıyorsunuz? — Festival pıyoruz! — Ne festivali” — Gelin güvey festivali! 4 i İ Yi ; —“Yanmızdaki sivri “sakallı, takyeli heri? kim? — Nikühımiz kıyacak püpas! — Bu zamanda hiç papaza nikâh kıydırılır mı? — Ayrılması ko lay olsun diye böyle (yapıyoruz. Hemi biz şakaden festival gelin gü veyi oluyoruz. Neden sonra biraz ilerideki kilisenin zan£ocu geliyor, bunlara gocuklar çil yav Meğerse zangoç ca çocuklar kilisede: ile zangocun cübbe, külâh ve gözlüğünü çalıp kendi aralarında festival düğü. nüne kalkmışlar. Bu da işte size kenar semtler festi- valcilerin ikinci numarası. Alın bu da üçüncü Elinde saksı, ağzında cıgara, başm- da fotr şapka ile yüzünüze bakan bu bayan Topkapının meşhur bâyan (Sultan) ıdır! Oralarda kâh kahveci, kâh, aşçı, kâh obakkal, © kâh) uncu, kepekçi çıraklığı, kâh arabacı yamaklığı, kâh bahçıvan yanaşmalığı| yapan bayan Sultan Niğdeli samancı Ligor ağa İsminde ölmüş bir adamm kızıdır. O civarda Sultan dediniz miydi tanımıyan yoktur. Yürüme! koş. makta, taş atmakta, ağaca tırman. makta, futbola şilt çekmekte, ata, ese- ğe binmekte, araba kullanmakta çalıştığı kahvelerde, — Şekeseerli biliir. Okkalı gel! diye | bağırmakta değme erkeklere taş çık ran bayan Sultan festivalin son g£ bu kılığa girmiş, eline de bir ortanca saksısı almiş, o civardaki kahveleri birer birer dolaşıyor ve Kendisine: — Kız bu ne kıyafet böyle? Diye soranlara pastaval (festival) | yapıyorum! diyordu. K semtlerin bu hususi festival. lerini anlatırken size garip bir şey da-| ha söyliyeyim; il Geçen hafta köprü üstünde göğüs-| ve HABER —-.Aksam Postasr | (a rt kız ikide bir eğilip hatır hatır) axsi tesadüf İdaldırlarını kaşıyorlar.. Kızlar beni görünce... Gezmeğe gideceklerdi. Kadın ha. zırlanıyordu. Kara haber getirdiler: — Kocanızı tramvay çiğnedi. Za. vallı vefat etti. Kadın telaşlandı: — Hay allah müstahakını versin. 'Tam da gününü seçti, bugün gezmeğe gidecektik! ki VI e, — SX Ki NN YE Dalgınlık O | Tramvayda caketinin cebini karış tıran birisini yakasından tuttu: — Hırsız! yan kesici! | Öteki yakasını kurtarmağa çalı. şarak izahat verdi: — Affedersiniz, yanlışlık oldu - Benim de tıpkı sizinki gibi ayni ku. maştan bir caketim var da! PAZAR GÜNÜ PLAJDA — Şu tarafa doğru bir gidelim. De niz orada galiba! Çare ! Meşhur İngiliz müharriri Ber . nard Şave bir doktor sormuş: — İsmimin insaniyet hadimi ola, tnınması için me yapmalı? Aldığı cevap şu: — Bundan sonra hiç bir hastayı tedaviye teşebbils etmeyin! Hlaltlş) Ml rak Izahata lüzum var me? Tanıyan ta- nir? Aşk Genç kız kendisine kur yapan de. Ukanlya sordu: — Hiç bir menfaat düşünmeksi bir kadını sevebilir misiniz? Delikanlı cevap verdi: — Menfaatım öyle icap ettiriyor sa tabii! zin leri alaca hamailli başları mavi, yeşil, eflâtun, penbe takyeli, arkalarmda yine rengârenk entariler, başlarında rengâronk takyeler veo takyelerin üzerlerinde yine her renkten kordelâ- lar, yangolar, armudiye altmları, türlü türlü mücevherler ve yanlarında çarşaflı, mantolu, başları sıkılı anne- leri, ablaları bir de zenci bacilarile ge- çen dört beş sünnet çocuğunu gören antika bir arkadaşım kulağıma eğilip bana ne dese beğenirsiniz? retmeğe gelen ee bunları da festivalin ayrı bir numarası sanmasmlar! Osman Cemal Kaygılı Intikam Kohenle Salomon yolda giderler. ken önlerine çıkan bir küçük ço. cuk bağırdı: — Voyvo! Voyvo! Kohen koştu, çocuğu yakaladı. Fakat döğmedi. Bilâkis ocebinden on kuruş çıkararak ona verdi ve yü. rüyüp gitti, Salomon bu işe şaşmıştı, sordu: — Seninle alay etti diye mi çocu. ğa para verdin? — Evet, intikam almak için! — Anlıyamadım! — Bunda anlıyamıycak ne var , Çocuğu şimdi ben döversem belki ba. bası flan gelirde başıma iş açmış olu. rum. İyisi mi para verdim. O da şim. di önüne gelene böyle bağırarak parı alacağını umacak ve elbet birinden da yak yiyecek! Birinci âlim — Senelerce uğraştık- fan sonra nihayet bulduk. İkinci âlim — Evet, lâkin bu sırada keşfimisden hiç bahsetmiyelim, Gaze- felerin birinci sayfaları hep İspanya, havadislerile dolu, sonra iç sayfalara atarlar! z Af kanunu Muhasebeciliğe talip olan, fakat hüsnühal şahadetnamesi gösteremiyen adama müessese sahibi sordu: — Ayni müessesede beş sene mü. temadiyen kaldığınızı (o süylüyorsu . nuz. Sonra nas'l çıktınız? — Af kanuniyle! a Iyi kl... Fakir, fakat namusluydu. Yolda giderken çok kıymetli olduğunu tah min ettiği bir bilezik bulmuştu. Er. tesi günü, bunun zengin bir diş ma. cunu fabrikatörünün karısına aid ol. duğunu gazetede okuduğu ilindan anladı Hemen fabrikatörün yanma giderek (bileziği verdi, Adam sevinmişti, bir kahve ısmar ladı. Sonra yanı başından bir diş ma. cünu alarak: — Buyurun, dedi, bir hat'ram olsun, Fabrikamız mamülâtındandır. Adamcağız fena halde sukutu ha. yale uğramıştı. Yüzünü buruştura . rak: — İyi ki, dedi, mezar taşı yapp satmıyorsunuz! Ressam — Bu tabloyu size kataloğ fiyatının yarısına satarım, Çok wou3 değil mi? Müşteri — Kataloğ yirmi kurus ok duğuna göre on kuruşa pek bahalı de- ği Tedavl Doktor hastayı muayene ettikten sonr: — Sigarayı bırakmalısınız! dedi, — Sigara kullnmam doktor! — O halde içkiyi bırakmalısınız! — İspirtolu içki kullanmak âde . tim değildir. Su ve sütten başka içki bilmem! Doktor gülümsedi: — Anlaşılıyor, o halde çapkın. lıktan vazgeçmelisiniz. Hasta cevap verdi: — Kat'iyen doktor! fevkalâde masumane bir hayat geçirmekteyim! Doktor fena halde hiddetlendi: — Seni nasıl tedavi ederim ben? menedecek hiç bir itiyadın yok kil — Bu muzipliği yaparız ama bacak- larına güvenioyr musun? Ucuz saat — Ucuzca bir saat aldım azizim. — Nsıl iyi işliyor mu bari? — Fevkalâde! kırk dakikada bir saat kaydediyor.! Kadın — Bugün hava pek kapal k — Belki kadınlaru ders ver- Berberde Acemi berber truş ederken gör terinin yüzünü üç defa kesmi* erin. i düncüsünde (müşteri hide i dı: — Bari bana da bi wt“ kendimi müdafaa edeyim. va ver d€