40O marifet sahibi olan bir mokkabazın anlattıkları Berlinde ve Viyanada iki fabrika, hokkabazlara âlât ve edevat yetiştirir... Mesele âlâttadır! ilik öğrenecek hüner ceviz uçurmaktır! Durun size boş tavada omlet pişirmek sırrını öğreteyim Dikkat edin! Top kaybolacak: Bir, iki, üç! Biz bir saati havanda dövüp tuzbuz eder, sonra bir başkasının üstünden çıkarınız. Meğer yalnız hamamın yeme- ğin. çalgınm alaturka, alafrangası yok, hokkabazlığın da alaturka, alafrangası varmış. Alaturka hokkabazlar, sünnet düğünlerinde Portaka'croğlunur yaptığı hünerlerden başka bir şey beceremezlermiş ve bunlarm bil « dikleri, topu topu altı m ile bardağın yerini değiştirmek zurna marifeti tabir edilen palya: çonun yüzüne düdük çalarken icinden un fışkırtmak, bazan suyu akan bazan akmıyan sihirli bir surahi göstermek gibi şeylermiş. Fakat alfranga hokkabazlığı gelince bu, bambaska bir şeymiş Bakın, İstanbulun yegâne alaf- ranga yerli Türk hokkabazı olan Emin Atabay, arkadaşı Vasil ile birlikte ne marifetler yapıyormuş: — Ben elime bir silindir şapka alırım. Sihirli değneğimi buna de- kundarur dokundurmaz içinder bir kocaman yuvarlak, 16 lâetik top ç'kar, Daha bitmedi toplar yuvarlanır yuvarlanmaz şapka - dan yedi tane bevaz güvercin pir diye uçar, Gene elimi içeri daldr-| rır, sekiz tane çalar masa saati ve kocaman da bir tavşan çıkarırım Seyircilerin birinden cep saa alır. Bunu bir havanda tuzla buz oluncaya kadar mükemmel suret- te döver, ezerim. Saatin sahibi bü manzara karşısında bağırıp çağır- Gla | Boş gazete kâğıdından bir kucak do. Akşam postası mağa başlayınca kendisine bü l " yük bir nezaketle sakin olmasını! tavsiye eder, ve tuzla buz ettiğim saati sapasağlam olarakğ her han- gi bir seyircinin üstünden çıkarr rım. Mendili . yumurta, yumür! mendil yapmak, bir kâğıt halka. | 8 dan getirdiğimiz bevaz bir men - dili öbür ucundan istenilen renkt» çıkarmak, elimizde (o tuttuğmuz|? topları bir, iki, üç yavıp sonrr kaybetmek, bomboş kapların için- den kafesler, tonlar, tavşanlar çı- karmak gibi sevler bizim için çok kolay ve basittir, Sonra bir de sihirli tabaner- mız var. Bu tabancayı bir seyirci- ye veririm. Seyirci tabanmavı üstü. me çevirip bom diye patlatır. Kanlar içirde yere yuvarlana- cağımı umuyorsanız aldanıyorsu - nuz, ben bu hareket karşısında Boş bir teneke kutusundan size bir sü. rü kuş kafesi çıkarırsak ne dersiniz? kahkahalarla güler ve vücudüme saplanan kurşunu dişlerimin ara - sından çıkarırım. İşte böyle alaf- ranga marifetleri hiçbir alaturka cı yapamaz. Yeni marifetler Hokkabaz Emin birden sesin yavaşlattı. Ve ahengine esraren giz bir ton vererek devam etti: — Hele şimdi iki marifet ha zmliyoruz ki; bümler pek müthiş olacak. Biri 400 'dörecsi hararet teki fırma girmektir. — Ne diyorsun? caklığında, yani bayağı ekmekç' frınlarınm içi kadar sıcak bir fr- rma gireceğim. Memdili görüyorsunuz değil mi? Şimdi mi ? be kaybolacaktır Yanmaz msm? — Elbette yanmıyacağım. — Nasıl oluyor bu iş? — İlmi kimya meselesi. Öbür marifeti de diğer arkadaş yapa - cak. Ellerine, ayaklarına, boynu - na kelepçeler ve zincirler vura - cak. Halk arasında istiyenler ge- lip bunlarm sağlamlığını muaye * ne edebilecekler. Bu şekilde bi sandığa girecek. Sandığın kapa. ğı takır tukur çivilerle çivilene - cek. Aradan bir dakika geçmeden arkadaş... — Sandığı açıp içinden çıka” cak değil mi? — Hayır, bilemedin.. Birdenbi: re elleri kolları serbest bir şekilde seyircilerin arasından çıka gele cek. hisu çiçek çıkarmak bizce işten bile değildir. Dördüz kardeşler Geçenlerde bir batında dört çocuğun birden doğduğuna yazmıştık. | bir arabayla naklini gösteriyor... Resmimiz, dördüzlü kardeşlerin Dörtyüz marifet — Alafrangada kaç türlü hok- kabazlık vardır? — Alâta ve edevata bakar. Bi zim bi'diklerimizin sayısı dört yü- zü bulur. — Mokkabazlık için ne gib” alât ve edevata Izum var? -— Dünyanm iki yerinde yalnı? “okkabazlara alât edevat yapan kocaman iki fabrika vardır. Bun- İ lardan biri Viyanada, öbürü Ber - lindedir. Bunlar hir durmadan her sâne yeni yeni #le'ler vanar. pi - yasaya çıkarırlar, Kata'oğlar nes- rederler. Destere ile içinde bir kimse yattığı halde kesilen san- dıklar, vücude şiş batırmak gibi — Yanlış söyledim falan san! ma! Tamam dört yüz derece sı «| B İ | İ cunu açtığı zaman ceviz ortade marifetler için lâzrm olan âletleri bep bu fabrikalar yapar. Biz daha ziyade âletlerimizi kendimiz yaparız. — Bu işin sırrı nedir? Herkes hokkabazlık yapabilir mi? İ — Bunun için evvelâ insanm j elleri işlek olmalıdır. Sonra se- ğukkanlılığı kaybetmemek, sinir - lenip şaşırmamak lâzım. | Ilk marifet — Hokkabazlığa başlarken kl öğrenilen marifet nedir? — Ceviz uçurmak. — Nasıl şeydir bu? Emin ayağa kalktı. Cebinden bir ufak ceviz çıkardı. Bunu 80) avucunun üstüne koydu. Sonra ce- vizi sağ avucuna aldr. Elini bir salladı. Bunu müteakip sağ avu - bir Biz bir silindir şapkasınm İçinden küfe dolusu eşya çıkartırız. & İskambil oyunların da envamı biliriz, varılmasma imkân bırakmamıştı. —İşte dedi. Hokkabazlığın ilk dersi budur. Bir hokkabaz sırrı — Yaptığınız marifetlerden bi- rinin sırrını söyleyin de okuyucu- larımıza anlatalım. yoktu. Yüzume bakarak bu sefer sol avucunu açtı. Ceviz içinde du- ruyordu. Meğer çevizi 80 elinir İ şenin kaza ile kr üstünden sağ eliyle alır gibi yap- tığı sırada cevizi sol avucuna al- mış. Fakat bunu o derece mahira- ne yapmıştı ki, bu hilenin farkme — Hokkabazlıkta sır verilmez amma, haydi birini anlatayım. Meselâ boş tavada omlet pişirmek marifeti şöyle yapılır; Şunu da evvelce söyliyeyim ki, hokkabazm en büyük yardrmrısı değneğidir. Omlet marifeti için kullanılan değneğin içi boştur. İçinde çalkanmış yumurta var- dır, ve ağzı da tereyağı ile sıvan- İ mak suretiyle kapatılmıştır. Boş tava ilk önce ateşte kızdı- rılır, Sonra değnek tavaya yaklaş- tırılır. Tabii hararetten tereyağı erir ve çalkalanmış yumurta tava» ya dökülerek omlet pişer. İşte size bir hokkabazlığın sır- rı! ! İşte yaman bir marifetimiz daha. Ta.| . bancayı üstümüze sıkar, fakat kurşunu | ağzımızdan çıkarınız. | Şişe içinde büyüyen tavuk Fransada sivri a- kıllınm biri bir civ. civi daha ufacık- ken bir şişeye koy» ; muş, yiyeceğini çeceğini orada ve- rerek hayvanı şişe içinde o büyütmüş- Bi tür. Zavallı hayvan şişe içinde bövle altı ay kaldıktan sonra bir gün si- Murat SERTOĞLU rılması üzerine sef- faf O zindanından kurtulmuştur. Ser. best hayata kavuş- tuğu zaman hay- vancağız yürüme- sini bile becereme. miş, bir müddet İğ sarhos hi sersem sersem dolaştıktan