20 Mart 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

20 Mart 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kara haydut” X9un harikulâde maceraları BU DAVE TTEN |8V DAVETTEN Hiç Dir.Siz BiR saarİ (DEMİR «öp| | SUPMELENİYO. | MOŞLANMADIM.. önce EUŞUYU |İRYDE De, | | Rem HER MMTİNESEN BAY, MİN TOYU ye SOS 7 İd? Zal YEMEK SAAT GDE i BURADA OKADAR 5 ESP DİNAMIT va : SUS DA İŞLE TELİN BIR. (UCUNU KÖPRÜNÜN ÜS. TÜNE KOYACAĞIZ . OTO; WAYDI PEDRO Hov ARSLA TANIDIM 8U ARSLAM $u ANI pa BENİM PFORODUR yazın NEDEN KAÇMIŞDI BanaLım Şımö: Bem: TANIYACAK: 58 ,FAUSTA FAUSTA s9 Belki) kendi kendine kızın boynundaki çıkardığı sesler bir ölüm hışırtısı Fakat bu seferki bir kadın... doğru bir şey olmıyacak... - böylece vazifesini yapabilmişti. halinde tâ yukarıdan bile duyulu- yordu. Cellât, içeriye girerek, bir de- met ip yakaladı. Mahkümu evvelâ bağlamak lözrm geliyordu. Sonra gayet çabuk olarak onu boğacak, cesedi kapağın üzerine atacak, #orira ilmeği çözerek onu aşağıya, >ehire düşürecekti, Vazifesi bu kadardı. Cellât, salondan içeriye girince etrafa dağılan hafif bir ışık saye. sinde idam edeceği kadmı gördü. Bu kadm her halde korkusundan bayılmış olmalı ki, boylu boyunca döşemenin üzerinde yatıyordu. Başma siyah bir çuval geçirilmiş, mahzen kapağmın tam üstüne konmuştu. Kımıldanmıyordu. Bel. ki nefesde almıyordu... Cellât irkildi. Utanır gibi oldu... Meta - netinin kırıldığını hissediyordu Kendi kendine: - Acaba bu zavallı kimdir? Ded... Sonra daha boğuklaşan bir sesle ilâve etti: — Acaba ne yaptı?Suçu nedir? Niçin öldürülmek isteniliyor? O . nu öldürecek de benim ha! Faustanın emriyle uzun bir ür- periş bütün vücudünü sardı. Bun - dan evvel öldürmüş olduğu kim - ssler erkekti. Aralarında epeyce boğuşmalar olmuş, öldürmek için kendisinde bir hırs duymuş ve Kim bilir? Belki de genç ve gü- zel... Ayni zamanda masum ve öl- dürülmeğe lüzum görülmiyecek derecede zavallı bir mahlük! Zaten deliğin üzerinde duru - Yor, onu ölümün kucağma atmak için ilmeğe biraz dokunuver - mek kâfi! Sen nehri onu kollarına alarak uzaklara, bü uğursuz şe - hirden çıkarıp kırların yeşil ku « cağma götürürdü. Klod başını çevirdi... Gözlerim de merhamet eseri göründü. Ha - yır, ommümkün değil şu son kurba- nma el uzatamıyacaktı. Kapağı tutan ipin bağlı olduğu çivinin ya- nma gitti, Fakat bu sırada ortada yatan zavalir mahküma bakmağa cesaret edemiyordu. Duvarlara sürtünerek geçmişti. İki büklüm yürüyor, ayaklarımın ucuna basi - yor, soluyor, acınacak bir halde bulunuyordu. Yüzünden iri ter damlaları dökülüyordu. Nihayet ipin yanma kadar vardı. Geriye dönmeğe cesaret edemiyerek tit - rek ellerile düğümü cözmeğe ko- yuldu, Bu anda mahküm kadın hafifçe inledi. Klodun beyninde bu ses müthiş bir taraka ile ak - setti, Cellât geri geri çekildi. Kı - mıldanmadan durdu. Kendini topladı. Şöyle düşünüyordu. — Uyanıyor... Onu öldürme - den delikten aşağıya atmak çok de kaçabilir!.. Dişleri biribirine çarparak ilâ- ve etti: — Sonra,. Eğer boğmazsam çok ıztırap çeker... Onun için onu boğayım da acı çekmesin! Homurdanarak şiddetle geriye döndü. Kendi kendini cesaretlen- dirmek istiyordu. Mahkümun ya - nma kadar fırladı, Oraya çömel - di. Boğmak için kullanacağı ipi hazırlamağa başladı. Bir taraftan da mırıldanıyor - du: — Evet, evet! Mutlaka ölmeli- dir. Onu öldüreceğim! Yalnız bu!... Sonra kurtuluş. Mahküm - kıpırdadı. Tek tük söylediği bazı sözler Klodün ku - lağına kadar yarıyordu. — Allahaismarladık anne! — Sevgili anneciğim. m. baba... Neredâsin? İs Klod hıçkırı: © 7777 — Annesini çağırıyor... Baba - sını soruyor... Zavalir yavru. Ah, şu anda kimin elinde bulunduğu- nu bilsen? Karşı gelinmez bir meraka tu. tuldu. Mahkömun yüzünü görmel istiyordu. Bir çingene elbisesi giy- miş olan şu kızcağızı muhakkak görecekti, Evet, onu görmek, onu ölüme mahküm eden cinayeti yü - zünden okumak lâzımdı. Henüz tereddüt ediyordu. Fakat elleri ipi çözmüş torbayı çıkarmıştı. Kı- zin son derece güzel yüzü,-kapalı gözlerini süsliyen uzun kirpikleri, saf ve beyaz alnı, parlak saçları görünmüştü. Cellât bir saat kadar süren bir dakika bu güzellik ve sevimlilik karşısında anlaşılmaz bir duygu - nun tesiriyle ezilerek kımıldan » madan durdu. Sonra boğuk bir sesle: — Ne kadar da güzel? Ölecek ha!.. Dedi ve düşünmeğe başladı, yavaş yavaş nerede bulundu- ğunu ve ne yapmak için gelmiş ol- duğunu ünutüyordu. Sonra ona baka baka, kalbinin hızlı hızlı çarpmakta olduğunu hissetti. Ruhunun hem ağlayıp hem de sevinmekte olduğunu, ba- şınım dönerek kendinden geçtiğini anlar gibi oldu. Büzüşen elleriyle saçlarını ya- kalıyarak: — Ah, acaba deliriyor muyum? Aklima neler geliyor? Aman Al - lahım! Yoksa nihayet yaptıkları « mı mı buluyorum. Çıldırarak mı öleceğim. Bu yüz.. Oh bu yüz.. Ba- na onu hatırlatıyor. Fakat bu bir deliliktir Çocuğum; evet o da şim- di tam bu yaşta bulunacaktı. Yü - zü böyle olacaktı... Cellât hem ağlıyor hem de gü - lüyordu. — Bu saçlar, onün saçları... E-

Bu sayıdan diğer sayfalar: