20 Mart 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

20 Mart 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ON YED[NCI YIL. No: 5258 ADlMlZ ANDIMIZDIR 20 MART 1936 CUMA AMAARARAL Son haberler üçünri eauıfamızdadır Ka K TI Heryerde 5 kuruş Londra konuşmaları Konsey, Alman, hükümetinin Lokarno andlaşmasını bozduğunu müşahede etti Karar andlaşmayı imzalıyan devletlere, bildirilecek Lokarno devletleri anlaştılar Hazırlanan metin hükümetlere sunulacak Solda köşede B. Ribbentrop, ortada BB. Halifaks, Nevil Çemberleyn, Van Zeeland, sağda: B. Eden Londra, 19 (A.A.) — B. fon Ri- bentrop'la alman delegeleri dün saat 17.10 da tayyare ile Koydon tayyare tayyare ile alman delegasyonunun 16 gekreleri gelmişlerdir. , B. fon Ribentrop konseyin dünkü toplantısına yetişemediğinden alman istasyonuna gelmişlerdir. Başka bir Başbetke 1936 BÜDCE PROJESİ Kemal ÜNAL Cumuriyet maliyesinin kuvve- ti; yalnız denk olmasında değil- dir. Bunu söylerken büdce denkli- ğinin çok çetin uğraşmalarla ku- rulmuş olduğunu unutmuş olmu- yoruz. Ondan ayrılmamanın bir ana prensip olduğunu ise, hiç ha- tırımızdan çıkarmış değiliz. Cumuriyet maliyesinin bir kuv- . veti de, yurdun ekonomik hareket- ; lerine uyabilmesindedir. Büdcele- rimiz ötedenberi ulusal gelirin' hacmine ve mahiyetine göre bün- ye değişiklikleri yapmıştır. Ve bu değişiklik onun başarma kud- retini biraz daha artırmıştır. Hü- kümetin Büyük Meclise sunduğu 1936 yılı büdcesi de hem hacim, hem de mahiyet itibariyle geçen yıldan çok farklıdır. 1935 yılı büdcesi 195 milyondu, halbuki ye- ni büdce projesi 217 milyona ya- kındır. Arada 22 milyona yakın fark görülürse de bunun 10 milyonu geçen yıl büdceye konulmayan buğdayı koruma ve hava kuvvet- lerine yardım - vergilerinin hükü- metçe bu sene büdce içine alınma- sındandır. Şu halde hakiki artış 12 milyona yakındır. Yurdun 1935 yılı ekonomik du- rumunu gösteren rakamlar elimiz- dedir. 1933 denberi her yıl artan dış ticareti 1735 yılında 6 milyon daha yükselmiştir. Bu yükselişin 1936 yılında da devam edeceğini gösteren rakamlar vardır. Dış ti- caretteki bu artış; yurd içinde de refahın dahea geniş bir ölçüde yük- seldiğini gösterir. Su halde 1936 yılı büdce projesindeki artış ulu- sal gelirin hacmine uyan bir ha- rekettir. Yeni büdcemizde mahiyet iti- bariyle de büyük değişiklikler gö- rürüz; gelir kismmda vasıtasız ver- giler biraz daha indirilmiştir. İnis (Sonu 5. inci sayfada) elçiliği sekreteri müşahid ” sifatiyle" LA Tet Konseyde müşahid olarak bulünacak olan Fon Höş konsey toplantısında bulunmuştur. B. Fon Ribentrop lord Kramborn ve B. Brus'la konuşmuş ve akşam üs- tü de dış bakanlığında B. Edenle gö- rüşmüştür. Haber alındığına göre in- (Sonu 3. üncü sayfada) -.| A . . General Kazım Dirik gidiyor Trakyaya ait işlerle meşgul olmak üzere Ankaraya gelmiş olup bir haf- tadanberi şehrimizde bulunan Trakya umumi müfettişi General Kâzım Dirikin cumartesi günü ak- şamı Trakyaya hareket edeceği öğrenilmiştir, BUGÜN İnkılâb dersi B. Receb Peker tarafından HALKEVİNDE. Saat 17.30 da verilecektir DÜNKÜİNKILÂBDERSİ B. Peker, sıyasal ihtilâllerin tarihini anlattı Dün Ankara halkevinde C.H.P. Genel Sekreteri Receb Peker seçkin bin dinleyici kalabalığı önünde inkı- lâb dersini vermiştir. İlk insanların aktif ve pasif hayat telakkilerinden ve ferd hayatından çıkıp feodal devlet tipinde cemiyet kurmalarının tarihini anlatan Peker, bu insan yığınlarınım büyük devlet haline geçmesi esnasında da feodaliz- min ahlâk ve idaresini de tevarüs et- tiğinden, kıralcılığın geniş ölçüde bir despotizm olduğunu söyledi. Edirnede su baskını Bir çok mahalleler su altında kaldı Edirne, 19 (A.A.) — Balkanlarda Edirne ve havalisinde günlerdenberi yağmakta olan şiddetli yağmurlar yüzünden sular dün gece birdenbire yükselmeğe başlamış ve kısa bir za- manda etrafa yayılarak nehir boyun- y 5 L l l rın rz ve şerefini despot kıralların tesir ve nü- fuzundan kurtararak idareye kendile- ri tarafından çizilen yollar vermek hususunda, üç birleşik kuvvet olan kıral, zadegân sınıf ve kiliseye karşı ayaklanma devrinin gelip çatarak el- de edilen neticenin dünyanım medeni formülü olarak devam edip gittiğini, haklarına sahip olma yolunda ayak- lanan insanların bu ihtilal hareketi ti- pine “hürriyet ihtilali” ismini verdi- ğimizi söyliyen B. Peker hürriyet ih- tilâliyle beraber milletin devlet teşki- lâtında yer almasının sıyasal partileri doğurduğunu anlattı ve sınıf ihtilali- nin ilk doğuşunu, bu ihtilalin gayele- Fini izah ederek dedi ki: '— Denizlerde yelkenli, karada hayvan vasıtasiyle yapılmakta olan ticaret buharın makinelere tatbikin- den sonra devâsa diyebileceğimiz bir hamle ile genişl ye, ilerlemeye başladı. Nakil vasıtalarının çabuklaş- (Sonu 5. inci sayfada) Fıkra: Fal Kitap raflarından biri üstün- de on iki cildlik bir Revue desx deux mondes kolleksiyonu var. 1897 tarihli cildlerden birini al- dım ve, eski usul fala bakar gibi, herhangi bir sayfasını açtım. Yazının başlığı rakiblik ve iş- sizlik'dir. Bazı cümlelerine ba- kınız: “İhtiyar ve parçalanmış Av rupa, geçen sene de burada bah- settiğimiz rakiblik tehlikesine kar- şı koyabıleceğ midir? Avrupa dı- yeni leketler birçok nıalı:ullermııze kapılarını kapa- diktan başka, bizim piyasalarımı- za mal bile göndermektedirler. “.e Bütün Avrupa, yalnız Fran: sa veya lâtin ve katolik Avrupa değil, İngiltere, Almanya hat- tâ Rusya ile birlikte bütün Av- rupa bü meseleyi halletmek için birleşmelidir.,, Aynı muharrir sağ olsaydı, 39 sene sonra bugün aynı yazıya im- za koyabilirdi. Hattâ, Milletler cemiyeti yerine dörtler birliğini koyarak, bütün Avrupayı disiplin altında bulundurmak ve onun topyekün kuvveti ile Avrupa - dışt (Sonu 2. inci savfada) daki yerleri ve mahalleleri u Feyezan saat 23 de başgöstermiş ve bunu hisseden halk vaktinde tedbir alan polisin yardımı ile büyük bir he- yecan ve korku içinde evlerini boşalt- maya başlamışlardır. Birçok mahal- leler su altında kalmışlardır. Feyezan dün gecedenberi boyuna artmaktadır. -Vali, polis müdüru ve zabıta her ta- rafa koşarak feyezanım fazla zarara sebeb olmaması için elden gelen her türlü tedbirleri almaktadırlar. Sular Edirne - Karaağaç yolunun büyük bir kısmını hemen bastığından Karaağaç- la Edirne arasındaki münakalât dur- muştur. Zarar büyüktür. Hava kapa- lı, yağış çisinti halindedeir. Suhunet derecesi sıfırın üstünde üçle beş ara- sında değişmektedir. “Ulus.. un Dil Yazdarı Sayı Anlamlı Kelimeler 1 Şimdi sayı anlamına - gelen (agıs) ile aydınlık anlamında (ayas) ve (ahas) sözlerinin eti- molojik şekillerini karşılaştıralım: (1) (2) I. — Ağgıs: (ag - 15s) H. — Ayas: (ay - as) HI; — Ahas: (ah — as) Ehemiyetli bir keşif Ayaş kazasında paleontolojik bir istasyon bulundu Ankara Tarih, Dil, Coğrafya fakültesi antropoloji disiplini tale- belerinden B. Rıza Tümer Ayaşın İlhançayı civarında Ağılkaya adı verilen bir yerde bir takım - fosil kemiklerin bulundğunu, antropo- loji profesörü Dr. Sevket Aziz Kansuya haber vermiştir. Bunun üzerine 14 mart 1936 tarihinde profesör Şevket Aziz Kansu ta- lebesi ile bu yere gitmiş ve orada incelemede buıl-lnmuştur Ağılka- yada bir de inin mevcud olduğu- nu görmüşlerdir. İnde ilk bir son- Fosillerin bulunduğu yerlerin görünüşü daj yapılmış ve kumla dolu oldu- ğu görülmüştür. İnden enteresan olarak bir çakmak taşı çıkarılmış- (Sonu 5. inci savfada) Yazan: Naim ONAT Görülüyor ki bu kelimelerin bü tün unsurları biribirinin aynıdır. Yakutçada saymak ve okumak anlamlarında ortaklığı görülem (ah) sözünden çıkmış olup (agıs) gibi gene saymak demek olan (ahsa - ahsı) ile arapça (ihsa') (Eiil şekli: ahsa| ve başka sayı an- lamlarına gelen hisab, hasa, ha- sis) kelimelerinin etimolojik şe- killerini sıralayalım: ). .12). (0 I. — Ahsa : (ah -- as 4 ağ) I.— Ahsı :(ah 4 1s 4 18) III. —İhsa :(ih 4 1s 4 ağ) IV. — Hisab: (.h -- is) 4 ab) V. — Hasa ; (.h 4- as -- ağ) VI. —Hasis :(.h 4 as - ıs —ığ) Gerek birinci, gerek ikinci seri- deki bütün şekillerin biribirinin aynı olduğu işgil bırakmıyaca'c kadar açıktır. Hepsinde de birin- ci unsur, ana kökü temsil eden (ağ) dır ki birinci serideki ikinci şekilde (ğ) aynı anlamlarda (akıl — ayla) (1), (ağır —: ayar) (2| sözlerinde olduğu gibi sesçe değiş- miştir. Yakutçada ayrı anlamdıa” (ahsı - agıs) sözlerinde olduğu gi- bi dıger şekillerde de (g — ğişmesi olmuştur. müştür. Vokallerin düşmesi orijinal ve ana dil olan Türkçemizden daha ziyade ondan varlık almış İndo - rülmektedir. Dilimizdaki birçok kelimelerin başlarında bugün dahi yaşamakta olan vokaller bu dıllerde düsmüş olarak görülür. “Güneş - Dıl” teorisinin: “kök- ler, bir vokalle başlar” esası, dil bilgisini aydınlatan yepyeni bir ışıktır. Farsçada kelimelerin birçoğu aynı anlamda hem vokealli hem vokalsizdir. Semitik dillerden a- * Say'ayı ç:vı'rîniıg_ " * . Fosilleri tetkik eden profesörler bir arada __.,__*___*:.:—j,m-——_ ae AĞA D $e h) de: - Son üç şekilde ise vokaller düş- — Öropeen ve semitik dillerde vi p Einğüz 3 el aüi z selihden

Bu sayıdan diğer sayfalar: