ON YEDİNCİ YIL. No: 5258 Londra konuşmaları Konsey, Uııı.ın, hıılxıınıelıııııı Lokarno andluşm.ıaını bozduğunu müşahede etti Karar andlaşmayı imzalıyan devletlere, bildirilecek Lokarno devletleri anlaştılar Hazırlanan metin hükümetlere sunulacak Solda höşede B. Ribbentrop, ortada BB. Halifaks, Nevil Çemberleyn, Van Zeeland, sağda: B. Eden Londra, 19 (A.A.) — B. fon Ri- bentrop'la alman delegeleri dün saat 17.10 da tayyare ile Koydon tayyare Başka bir stasyonuna gelmişlerdir. / Başbetke 1936 BÜDCE PROJESİ Kemal ÜNAL Cumuriyet maliyesinin kuvve ti; yalnız denk olmasında değil dir. Bunu söylerken büdce denkli- ğinin çok çetin uğraşmalarla ku- rulmuş olduğunu unutmuş — olmu- yoruz. Ondan ayrılmamanın bir ana prensip olduğunu ise, hiç ha: tırımızdan çıkarmış değiliz. Cumuriyet maliyesinin bir kuv- veti de, yurdun ekonomik hareket- lerine uyabilmesindedir. Büdcele- rimiz ötedenberi ulusal gelirin hacmine va mahiyetine göre bün ve değişiklikleri yapmıştır. Ve bu değişiklik onun başarma kud- retini biraz daha artırmıştır. Hü- kümetin Büyük Meclise sunduğu 1936 yılı büdcesi de hem hacim, hem de mahiyet itibariyle geçen yıldan çok - farklıdır. 1935 yrlı büdcesi 195 milyondu, halbuki ye- ni büdce projesi 217 milyona ya- kındır. Arada 22 milyona yakın fark görülürse de bunun 10 milyonu geçen yıl büdceye konulmayan buğdayı koruma ve hava kuvvet- lerine yardım vergilerinin hükü- metçe bu sene büdce içine alınma- sındandır. Şu halde hakiki artış 12 milyona yakındır. Yurdun 1935 yılı ekonomik du- rumunu gösteren rakamlar elimiz- dedir. 1933 denberi her yıl artan dış ticareti 1535 yılında 6 milyon daha yükselmiştir. Bu yükselişin 1936 yılında da devam edeceğini gösteren rakamlar vardır. Dış ti- caretteki bu arlış; yurd içinde de refahın daha geniş bir ölçüde yük. seldiğini gösterir. Şu halde 1936 yılı büdce projesindeki artış ulu- sal gelirin hacmine uyan bir ha- rekettir. Yeni büdcemizde mahiyet iti- bariyle de buyük değişiklikler gö- Yürüz; gelir kısmmda vasıtasız ver- giler biraz daha indirilmiştir. İniş (Sonu 5. inci sayfada) tayyare ile alman delegasyonunun 16 sekreteri gelmişlerdir. B. fon Ribentrop konseyin dünkü toplantısına yetişemediğinden alman sekreteri — müşahld ” sifnülyls Konseyde müşahid olarak bulunacak olan Fon Höş könsey toplantısında bulunmuştur. B. Fon Ribentrop lord Kramborn ve B. Brus'la konuşmuş ve akşam üs- tü de dış bakanlığında B. Edenle gö- rüşmüştür. Haber almdığına göre in- (Sonu 3. üncü sayfada) H enikdü el General Kazım Dirik gidiyor Trakyaya öit işlerle maşgul almak üzere Ankaraya gelmiş olup hir haf: tadanberi şehrimizde bulunan Trakya umumi müfettişi General Kâzım Dirikin cumartesi günü ak- şamı Trakyaya hareket edeceği öğrenilmiştir, BUGÜN İnkılâb dersi B. Receb Peker tarafından IlALhLVINDEA Snı ı..30 da verilecektir İ | SN ADIMIZ, ANDIMIZDIR Son haberler üçünri eaıııfamızdadır z DÜNKÜİNKILÂBDERSİ B. Peker, yasal ihtilâllerin tarihini anlattı Dün Ankara halkevinde C.H,P, enel Sekreteri Receb Peker seçkin bin dinleyici kalabalığı önünde inkı- lâb dersini vermiştir. İlk insanların aktif ve pasif hayat telakkilerinden ve ferd hayatından çıkıp feodal devlet tipinde cemiyet urmalarının tarihini anlatan Peker, bu insan yığınlarının büyük devlet haline geçmesi esnasında da foodali min ahlâk ve idaresini de tevarüs et- tiğinden, kıralcılığın geniş ölçüde bir despotizm olduğunu söyledi. ——cı—m e e Edirnede su baskını Bir çok mahalleler su altında kaldı Edirne, 19 (A.A.) — Balkanlarda Edirne ve havalisinde günlerdenberi yağmakta olan şiddetli yağmurlar yüzünden sular dün gece birdenbire yükselmeğe başlamış ve kısa bir za- manda etrafa yayılarak nehir boyun- daki yerleri ve mahalleleri basmıştır. Feyezan saat 23 de başgöstermiş ve bunu hisseden halk vaktinde tedbir alan polisin yardımı ile büyük bir he- yecan ve korku içinde evlerini boşalt- maya başlamışlardır. Birçok mahal- leler su altında kalmışlardır. Feyezan dün gecedenberi boyuna artmaktadır. Vali, polis müdüru ve zabıta her ta- vafa koşarak feyezanın fazla zarara sebeb olmaması için elden gelen her türlü tedbirleri almaktadırlar. Sular Edirne - Karaağaç yolunun büyük bir kısmını hemen bastığından Karanğaç- la Edirne arasındaki münakalât dur- muştur. Zarar büyüktür. Hava kapa: h, yağışçisinti halindedeir. Suhunet derecesi sıfırım üstünde üçle beş ara- sında değişmektedir. Ayaş kazasında paleontolojik bir istasyon bulundu Ankara Tarih, Dil, Coğrafya fakültesi antropoloji disiplini tale- belerinden B. Rıza Tümer Ayaşın İlhançayı civarında Ağılkaya adı verilen bir yerde bir takım - fosil kemiklerin bulundğunu, antropo- loji profesörü Dr. Sevket Aziz Kansuya haber vermiştir. Bunun üzerine 14 mart 1936 tarihinde profesör Şevket Aziz Kansu ta- lebesi ile bu yere gitmiş ve orada incelemede bulunmuştur. Ağılka- yada bir de inin mevcud olduğu- nu görmüşlerdir. İnde ilk bir son- kasanların canını, malını, irz ve şerefini despot kıralların tesir ve nü- fuzundan kurtararak idareye kendile- Fi tarafından çizilen yollar vermek hususunda, üç birleşik kuvvet olan kıral, zadegân sınıf ve kiliseye karşı ayaklanma devrinin gelip çatarak el- de edilen neticenin dünyanın medeni formülü olarak deyam edip gittiğini, haklarına sahip olma yolunda ayak- lanan insanların bu ihtilal hareketi ti- pine “hürriyet ihtilali” iamini verdi- #imizi söyliyen B. Peker hürriyet ih- tilâliyle beraber milletin devlet teşki- Tâtmda yer almasının sıyasal partileri doğurduğunu anlattı ve sınıf ihtilali- nin ilk doğuşunu, bu ihtilalin gayele- vinı izah ederek dedi ki: “— Denizlerde yelkenli, hayvan vasıtasiyle yapılmakta olan karada tcaret buharın makinelere tatbikin- den sonra devâsa diyebileceğimiz bir hamle ile genişlemeye, ilerlemeye başladı. Nakil vasıtalarının çabuklaş- (Sonu 5. inci saylfada) Fıkra: » Fal Kitap raflarından biri üstün- de on iki cildlik bir Revue des deux moöndes kolleksiyonu var,. 1897 tarihli cildlerden birini al- dım ve, eski usul fala bakar gibi, herhangi bir sayfasını açtım. Yazının başlığı rakiblik ve iş- sizlik'dir. Bazı cümlelerine ba- kınız: “İhtiyar ve parçalanmış Av rupa, geçen sene de burada bah- settiğimiz rakiblik tehlikesine kar- şı koyabilecek midir? Avrupa dı- şında yeni memleketler birçok mahsullerimize kapılarını kapa- diktan başka, bizim piyasalarımı- za mal bile göndermektedirler. “.e Bütün Avrupa, yalnız Fran- sa veya lâtin ve katolik Avrupa değil, İngiltere, Almanya hat- 1â Rusya ile birlikte bütün Av- rupa bü meseleyi halletmek için birleşmelidir.,, Aynı muharrir sağ olsaydı, 39 sene sonra bugün aynı yazıya im- za koyabilirdi. Hattâ, Milletler cemiyeti yerine dörtler birliğini koyarak, bütün Avrupayı disiplin altında bulundurmak ve onun topyekün kuvveti ile Avrupa - dışı (Sonu 2. inci savlada) Ulus.. un Üıl Yazıdları VI Anlamlı Kehmeler S Şimdi sayı anlamına — gelen (agıs) ile aydınlık anlamında (ayas) ve (ahas) sözlerinin eti- molojik şekillerini karşılaştıralım: (1) (2) (ag -- 1s) (ay * as) (ah -- as) L — Ağıs: I1. — Ayas: HI. — Ahas: Ehemiyetli bir keşif Fosillerin bulunduğu yerlerin görünüşü daj yapılmış ve kumla dolu oldu ğu görülmüştür. İnden enteresan olarak bir çakmak taşı çıkarılmış- (Sonu 5. inci sayfada) v Naim ONAT Görülüyor ki bu kelimelerin bü tün unsurları biribirinin aynıdır. Yakutçada saymak ve okumak anlamlarında ortaklığı görülen (ah) sözünden çıkmış olup (agıs) gibi gene saymak demek olan (ahsa - ahsı) ile arapça (ihsa') (fiil şekli: ahsa) ve başka sayı an- lamlarına gelen hisab, hasa, ha- sis) kelimelerinin etimolojik şe- killerini sıralayalım: (D (2) (3) (ah - as * ağ) 1L — Ahsı : (ah &- 1s H ığ) UI, —İhsa : Çih 4 1s &* ağ) IV. — Hisab: (h 4 is) 4 ab) V.— Hasa ;(.h 4 as - ağ) VI. — Hasis :(.h — as 4 1s —ığ) Gerek birinci, gerek ikinci seri- deki bütün şekillerin biribirinin aynı olduğu işgil bırakmıyaca'c kadar açıktır. Hepsinde de birin- ci unsur, ana kökü temsil eden (ağ) dır ki birinci serideki ikinci şekilde () aynı anlamlarda (akıl - ayla) (11; (ağir ie- ayar) (2) sözlerinde olduğu gibi sesç» değiş miştir. Yakutçada ayrı anlamda (ahsı - agıs) sözlerinde olduğu gi- bi diğer şekillerde de (g — h) da: ğişmesi olmuştur. Son üç şekilde ise volaller düş- müştür. Yazan: I.— Ahsa ; Vokallerin düşmesi orijinal ve ana dil olan Türkçemizden daha ziyade ondan varlık almış İndo - Öropeen ve semitik dillerde gö- rülmektedir. Dilimizdaki birçok kelimelerin başlarında bugün dahi yaşamakta olan vokaller bu dıllerde düsmüş ol görülür. üneş - Dıl” teorisinin: ler, bir vokalle başlar” e. bilgisini aydınlatan yepyeni ışıktır. Fariçkda “İelizizlerin ” birçöikü aynı anlamda bem — vokslli hem vokalsizdir. Semitik dılludengı * Say'ayı çeviriniz “kök- dil bir () Radlci - Kırgızca. — ) Radlot - Teleüt.,