Tncilin içinden Idam mahkümiüle çıkan servet Hapishanede Viyana mahkemelerini Evlenen genç kız | senelerce uğraştıracak bir i e z davaya sebep oldu Karnındaki çocuğu isimsiz Budapeştenin Kazar sokağında Şırçıplak bir tavan arası odasında Yoksul bir hayat geçiren “Dezo Vaynştayn geçen sene hiç ümit et- Mmediği halde birdenbire zengin ©- luvermişti. Amerikada ölen amca- sı kendisine büyükçe sayılacak bir | #ervetle birlikte bir de vasiyetna- me bırakmıştı. Dezo paraya kon- duktan sonra Budapeştenin yaz- ik mahallelerinde güzel bir köşk almış ve zevku safaya koyulmuş- tu, Bundan iki ay evvel yazıhanesini rıştrırken, eline vasiyetname Zeçmiş, bunu bir daha dikkatlice okumağa başlamıştır. Vesikanın| ir yerinde, evvelce gözünden kaç Miş olan şu bendi tekrar okumuş- tur; “İncili mümkün olduğu kadar) ik sık okumağı ihmal etme. Bu se-! Rin zihnine ayrıca faydalı olabile Seğinden sarfınazar, senin için çok ymetli bir takım sırları da ihtiva edebilir.,, “Kıymetli sırlar,, sözlerinin al- tr kırmızı kalemle çizilmişti. Dezo na biraz şaştı; sonra da her ne- dense burida bir hikmet olacağına | | arar verdi. Ancak vasiyetname i- le birlikte kendisine gönderilmiş | vlan kütüphaneyi çoktan elden çı- armıştı. Vasiyetnamede yalnız bir şart Vardı. O da; Viyananın Porcellan sokağında yaşıyan ve Kruppnik Müesseselerinde çalışmakta olan Wak akrabadan Gyula Vaynştay- Ba bir şeyler verilmesi idi. Tam manasiyle pratik bir adam 9lan ve paranın kıymetini bilen dapeştedeki Vaynştayn -taliin bu umulmadık fırsartından tama- | Miyle istifade edebilmek için hiç Börmediği ve tanımadığı Viyana- daki akrabaya pek de eli açık dav ! Ranmak istemedi. Gyula Vaynştay- ha verilecek hisse meselesi doğru- ân doğruya Dezoya ( bırakılmış lduğundan bu para canlısı miras- Yedi, uzaktaki akrabasma para ye Yine amcasından kalan kütüphane. Yİ gönderdi. Dezo okumuş olduğu bendi bir daha düşündü, amcasmın pek öy- * sağlam akideli bir hıristiyan ol- Madığını aklına getirdi. Demek ki ilde keşfedilmesi lâzım olan İr işe işaret edilmişti. Daha faz- beklemedi. Trene atladığı gibi Viyanadaki akrabaya gitti, Viyanalı Vaynştayn Budapes- teli akrabanm böyle (birdenbire telmiş olmasına şaşmakla beraber 1esini çıkarmadı ve sandıklardan bi çıkarmadığı kütüphaneyi mu- İYene etmesine izin verdi. Dezo landıklardan birinin dibinde inci- K buldun, Bir kapağınm lüzumun- n fazla şiş olması gözüne ilişti, Cebinden çakısını çıkardığı gibi Koağı yardı; içinden bir bankaya | *di edilmiş oldukça zengin bir | Sabr cari defteri çıktı ve dana- m kuyruğu da burada koptu. i Budapeşteli Vaynştayn Viyana- Aynştayna yalnız kütüphaneyi | ydi amca Sam Vaynştayndan gin paradan hiç bir şey verme- | vi için ineilde çıkan banka hesa- m kendisine ait olduğunu iddia i ir, Halbuki Viyanalı akraba kü- tüphane ile birlikte içinde buluna- cak her şeyin kendisine ait olması lâzım geldiğini iddia etti. Mesele mahkemeye düştü. Davayı kazan- mak için her iki taraf da Viyana- nın en yüksek avukatlarını tuttu- lar. Mütehassısların dediklerine bakılırsa, bu dava birkaç sene sü- rebilir. Çocuğunu atan fakat seven anne İ Amerikanın Okland şehrinde | evlenmemiş bir annenin çocuğu, İ birdenbire bütün şehrin meselesi haline girmiştir. Çocuğun adı Eva Kostellodur. Doğalı henüz üç hafta olmuştur. Annesi bunu doğurduktan bir müddet sonra, bir gece götürüp bir mektebin kapısından içeri bı rakmıştır. Fakat anne olduğu için, çocu- ğundan ayrılmağa mecbur kalsa dahi, onun akibeti hakkında ma- lümat edinmek üzere ayaklarının ucuna basarak mektebin civarında dolaşmış, ve içerde çocuğunu na- sıl karşılıyacaklarını, ve ne yapı- lacağını öğrenmek istemiştir. Bu vaziyetteyken polis tarafın- dan görülmüş ve karakola alınmış. tır. Çocuğunu bırakan anne, bir gece karakolda kapalı kalmış, er- tesi günü salıverilmiştir. Kendisinin anlattığına göre, çocuğu zaruret yüzünden bu yatı mektebinin kapısında bırakmıştır. Demiştir ki: “Ben bir otelde çalışıyorum. Fa-| kat onu ne besliyecek, ne de ba- rındıracak vaziyetteyim. Babası, benimle bir müddet yaşadıktan sonra her şeyi bıraktı ve Los An- geles'e gittiğini söyledi. O zaman- dan beri kendisinden hiç bir haber alamadım. Yapvalnızım. Çocuğu- mu seviyorum, Fakat ona bakamı- yorum.,, Polis, bu hain babayı aramağa | başlamıştır. Yukarda, 3 haftalık çocuğu an- nesinin kucağına verilmiş olarak bırakmamak için bu fedakârlıga katlanmışttı, Nevyorktan yazılıyor: Her günkü hayatın seyrinde in- san boyuna kararlar vermek mec- buriyetinde kalır. Bunların bazısı kolay, bir kısmı da çok zor olur. Nevyorklu on sekiz yaşında gü- zel Anna Downey ise geçenlerde vermek mecburiyetinde kaldığı a- cıklı kararı, yaşadığı müddetçe u- nutamıyacaktır. Kızcağız ister müs bet, isterse menfi olsun seçeceği yolda büyük ıstıraplara maruzdu. Mesele iki yoldan hangisinin da- ha az acı vereceğini tayin etmek- teydi. Kara gözlü Annanın vereceği karar gerçekten yürekler paralayı- fakat cr bir şeydi. Dünyaya bir çocuk do. | Elektrik koltuğunda öl- ğurmak üzere bulunuyordu... Fa-| meğe mahküm olan Jon kat henüz doğmamış olan bu ço-|Kollins, ölümünü bek- cuğun babası Jon Kollins bir ka- 1 tildi ve elektrik sandalyasında öl-| hapishanesine rilmeden evvel karısını meğe mahküm edilmişti! İkisi geçen yaz Nevyorkun Har- rison şehrine kaçmışlar, fakat ni- kâh merasimi yapılmamıştı. An- nâ ise çocuğunun adsız doğmasını istemiyordu. Eğer Kollins ile ikinci ve resmi bir merasimle evlenecek olursa ço- cuk, babası elektrik sandalyasında idam edilmiş bir katilin evlâdı le- kesini alnında taşıyarak yaşıya- caktı! Buna nâsıl karar vermeli? Kendisi de henüz çocuk sayılacak bir yaşta olan zavallı ana, bu me seleye bir hal çaresi bulmak için düşündü, durdu. Annanın ev hayatı daima te - miz ve hürmete şayan bir surette geçmişti. Ailesi ona temiz bir adın en kıymetli bir mülk olacağını öğ- emek üzere Sing Sing gönde- son bir defa daha öpmüştür. beş polis müfettişi sardı. Anna nikâh merasimi için baş- tan ayağa kadar koyu siyah elbi- seler giymişti. Güveyin de sırtın- da usta bir makastarm elinden çık mış lâcivert kostüm vardı. İkisinin de üstlerinde taşıdıkları biricik süs yaka iliklerine geçirilmiş birer'be- yaz karanfildi. Aşağılarda görünmiyen elekt- rik koltuğu bu merasime sırıtırken| belediye nikâh hâkimi William H. Robinsoh, karı kocaya şu an'anevi suali sordu: retmişti, O da her ne pahasma 0-' (7 f lursa olsun çocuğunun bir ad sa- hibi olmasını istiyordu. Buna rağ men “yaşıyan bir ölü,, ile evlene-| cek olursa, çocuğu bütün hayatı| /” müddetince şerefsiz bir ad taşıya-! | caktı. Bu, her hangi bir insanı üzün- tüden çıldırtacak kadar acıklı bir işti, Keder içinde bunalan kızca- ğız ileri geri bocaladı, durdu. Han. gi tarafa baksa kötüydü. Çocuğu adsız doğacak, yahut da bir kati- lin adını taşıyacaktı... Gelin de siz böyle bir vaziyetin içinden çıkın?! £ Ananın almış olduğu sağlam aile terbiyesi nihayet imdadıma ye- tişti ve elektrik sandalyasına otur tulmadan evvel Kollins ile evlen- meğe karar verdi. Gerçi çocuğu taşımakta olduğu utanç verici a- dın hatırasını unutturmak için ha- yatta müthiş bir savaşa girişecek- ti amma, ne de olsa kendisine piç denmiyecek, meşru bir ad sahibi o- lacaktr. Babanın cemiyete karşı işlediği suç ileride unutulabilirdi, lâkin çocuğun piçliği bütün bir ha- yat müddetince sürüp giderdi. Anna kararını herkese bildir- di ve nikâh için lâzım olân terti- batın hazırlığına girişildi. Kollins idam hücresinden çıka-| rıldı. Hapishane binasınm ikinci katında olan mahkeme salonuna getirildi. Nikâh vesikasını imza- hyabilmesi için ellerinden ee çeler çıkarılırken etrafmı iri yarı umduğu olmadı Idam mahkümu evlilik yüzüğünü karısının parmağına takıyor. merasime müteessir olmuştu. Hepsi de Kollinsin bundan az evvel bir birahaneyi bastığını, dev let memurlarından birini öldürdü- ğünü ve cinâyeti sübut bulduğunu biliyordu. Evlenme merasiminden az sonra ise hâkim Çarls S. Golden ona idam hükmünü tebliğ etti. Fa- kat Anna nikâhlı bir karı olmuştu ve kederi arasında bu bir teselli noktası idi. Arada birkaç gün geçince za vallı kadını eskisinden daha acık- Ir bir vaziyete düşüren haberler geldi. Yeni Orlean şehrinden Kol. linsin Madam Rubi Şvartz adli bir kadınla evli olduğu bildirildi. An- İ naile Kollinsin hapishanede yapı İ lannikâh merasimi resimlerini ga- zetede gören kadın, bu adamm dört ay evvel kendisiyle Jozef Aş- ley Şvartz adı altında evlenen a- | dam olduğunu tanımıştı. Bundan ön dört ay evlenmiş olduğunu iddia eden yeni| Orleanlı Rubi Munsell Şvartz “— Onu sadık bir kocanın gö-| zetmeğe mecbur olduğu gibi sağ- lıkta, hastalıkta, zenginlikte, yok- sullukta sevecek, istirahatini te- min edecek ve sayacak mısın? Başka hiç bir şey aklına getirmiye- rek ölüm sizi ayırıncıya kadar ona bağlı kalacak mısın?,, ii Kollinsin gür sesiyle: “.— Evet, yapacağım!,, Diye söylediği sözler odada ga- rip bir akis yaptı. Anna, hâkim sual sorarken sessiz sessiz ağ İyor, göz yaşları yanaklarından aşağıya akıyordu. Kızm verdiği cevap bir fısıltıdan ibaret kaldığı için işitilmedi. ” Küçücük odada herkes bu acıklı| İ Bu kadının da vaziyeti tıbkı Annaya benziyordu. Gebe kalmış olduğu için Şvartz, yahut Kollinsi nikâh kıydırmağa mecbur etmişti. Kadın iddiasında israr ettiği gibi bunu isbat için de cebinden Kol- linsin bir fotoğrafını çıkardı Ye- ni Orlean şehri polis dairesi de bu fotoğrafı kendi dosyalarındaki fo- toğrafla karşılaştırarak Kollinsin olduğunu söyledi. Bununla beraber Kollin bu kadınla evlenmiş olduğunu kat'iy- yen inkâr etmektedir. Anna da bu iddialara inanmıyarak: — Söylenen sözler doğru değil- dir, diyor, Kollins son birkaç sene- dir Nevyorktan hiç ayrılmadı. Kı- zın iddia etmekte olduğu zaman- larda o, Yeni Orleanda değildi. Bundan başka Şvartz adını da hiç kullanmamıştır. Belki de bu şüphe hiç bir va- kit halledilemiyecektir. Çünkü ko- caları hayatta olan ortaklar kavga edebilirler, fakat dullar hiç kavga etmezler. Tevekkeli atalar “Öküz öldü, ortaklık bitti,, dememişler!