vo 7 KÜR NU SA LRA BULOSNYA KARA KOTA: BiLiyO SÖMLE için sana hâlâ lânet eden gene benim! Fakat daha doğrusunu söylemek lâzım gelirse sana lânet eden ben değilim. Şuursuz bir ü - mit beni bu güne kadar yaşattı. Evet hâlâ unyıyorum; İşte beni sa- na getiren bu sonsuz umuştur... Dinle! Hayatında bir kere olsun bir insan olduğunu düşündün mü? Klod, bir an kadar tereddüt etti... Sonra başını salladı. Farnez bekliyordu. Soluk soluğa iki tara- fına sallanıyordu. Klod özür dile. fi yen bir tavırla; — Hakikat! On beş sene evvel bana baş vurduğunuz zaman al - İ mış olduğunuz cevapta istediğiniz i hakikat vardır, dedi. Farnez tepesine bir balyöz ye - miş gibi sendeledi. Klod soğuk - kanlılıkla sözünü tamamladı. — Öldü. Dar ağacının dibin - den alıp götürdükten üç gün son- ra #İdü. Onu emzirmesi icin tut - muş olduğum kadının kolları ara- sında can verdi. i Kardinal hiç bir şey söylemi - . yerek ellerini göğe kaldırdı. Son - ra bu kollar yavaş yavaş iki yanı- na düştüler. Kukuletesini başma geçirdi ve içini çekerek kapıya . doğru yürüdü. Klod acele arkası - na bir manto aldı. Farnezi takip , etmeğe başladı. Tam sokağa ayak i basacağı zaman papaza yetişti Koluna dokundu ve korkak kor - kak: ———— — ———— Kara X9un harikulâde EDİ EİMEZA DİNLE SEYDİN 8y BÖYLE OLMIYACAKTI SONRA ON- Rİ Sea HAYDYT OLMAYIP OYUMU SOYLEMEN FENA OLDU.“ A MOBRA"YIL AvcıLanı GÖR DÜ VE MÜ. ıl suma KaLkTı,,. Mi LENDİKLE. Ri YERİ MEŞF ET- MELERNDE | .. Ma; ÜSTÜMDEMİ İN ÇIMARDI VE e ize YILAN TAMAMILE YAKLAŞDI VE HÜCUMA KALKDI 50 FAUSTA Sizi TELEFONLA ARADIM <E YAPALAMAYINCA .- BERNER İŞLERİ B0100 İN e havdut ” maceraları GAviB inciyi BULDUNUZ . ŞAMİDi O- LUMDEN KURTARDINIZ .MAOAM $OMBiL'i SOYULMAKTAN KURTARDI- Bunu DAHA MEŞE EDE SİMEDiK. DÜŞÜNCEM İ AMAKKUM EDERİS MAYİ EDECEYŞİNİZ NIZ «AMA KAF RA HAYDYT KiMDİR..? Bı YEL 15 YALCIN DA ZE MİRL Ya A nı Ka eş e9N pi YAVAŞ YAL SınN'a YAKLAŞIYORGU.. - AVC: YALÇIN GÖMLEĞİ GLE MÜDMİŞ VYAaMı KAVRADI... FAUSTA sı -—— Affedersiniz!.. Bir söz da « esrarengiz evine gitmek için, ace.| na dünyada yalnız bulunmadığını da... Dedi. İe ediyor: anlatmak istiyordu. Farnez titredi. Kafası karma - * —Sonidam! Son kurban!..! o — Berrak ve saf bakışlı, okşa- karışık ve sayısız düşüncelerle do- Diye homurdanıyordu. yıcı sesli olan şu delikanlı... Şu lu olduğu halde: güzel delikanlı acaba gelecek mi? — Ne istiyorsun? Dedi Yazık ki, onun ismini bile öğ- — Bu akşamki idamın nerede renememişti. Fakat o, arabaya yapılacağını haber vermeği unu - SİTE'DEKİ EV kucağı çiçek dolu olarak girdiği tüyorsunuz Monsenyör!... zaman kendisine o kadar sevgi ve Farnez dalgın dalgın; Simon en yakın mezarlığa, ya-| şefkat dolu bir bakışla bakmıştı — Ben de bilmiyorum! Dedi. ni Sen İnnosan mezarlığma gö -| ki, onun henüz aşk duyguların - — Mahküm acaba bir erkek müldü. Daha doğrusu bu mezar - mi? Yoksa bir kadın mı? — Kadın!... Bir kız! Klod titredi. Bir kız... Öldüre- ceği zavallı mahlük, nazlı, ince, halsiz bir kızdı demek! — Zavallı talihsiz! Diye mırıl- dandı. Bu anda Notrdamın çanı çalın- dı. Gecenin karanlığı içinde, uy - kuya dalmış gibi düran Sitenin loş havası yeisli bir inilti ile sar - sıldı. Kardinal ile cellât sustular. Tunç çanın vurduğu darbeleri saydılar, Katedralden gelen *es diner dinmez Kardinal boğuk bo- ğuk: — İdam saati! Dedi. Farnez elini kati bir emir ve - recekmiş gibi kaldıktan sonra ya- vaş yavaş, sessiz adımlarla yürü - meğe başladı. Başı öne eğik, o - muzları çökük bir halde uzaklaştı. Cellât, alnmi kaplıyan ter ta nelerini sildi... Notrdama, Site» nin nihayetine, Prenses Faustanın lığın dinsizlere mahsus olan köşe: sinde açılan bir çukura atıldı. Ü - zerine haç filân gibi bir şey ko - nulmadı. Çünkü kadmcağız bir cambaz kumpanyasından, bir çin- gene sürüsünden, bir göçebe ala - yından kısaca insanlıktan kovul - muş insanlardan bir zavallıydı. Tabut açılan çukura indirilip, mezarcı tarafmdan bir kaç kürek toprak atılır atılmaz, Belgoder Vi- yolettanm elinden tutarak sürük - lemeğe başladı. Kızcağız hiç karşı gelmeden onu takip ediyordu. Fa- kat ölüm derecesinde müteessirdi Buz gibi kesilen çingenenin avucu| içinde tir itr titriyordu. Artık or - talık iyice kararmıştı. Şehrin içi korkunç bir tenhalık gösteriyor - du. Kızcağız gittiği yollarm, götü. rüldüğü yerin farkında değildi Yalnız karanlık düşünceleri ara - unda bir yüz, bir tek yüz parlıyarak sanki kendisini korumak için gibi hiç kafasından çıkmıyor, güya o l dan uzak duran küçük kalbinde delikanlınm bu bakışı şimdi tek - rar hatırladıkça bir ürperiş, sebe- bini anlıyamadığı bir heyecan u « yandırıyordu. İ Annesinin matemine bile bu anda ne olduklarını anlıyamadığı bu heyecan karışıyordu. Evet, o gelecek! Çünkü öyle demişti... Yarın! Yarın sabah. O, onu görecek! Simonun son sözleri kulaklarda çınlıyordu: — Bu delikanlı... Seni kurta - racak.. Çünkü.. O seni seviyor. Onun tarafından sevilmek! Ne tatlı hayal? Birdenbire aklı başı « na geldi Belgoderin ne Grev mey- danma ne de Esperans oteline çı kan Tisanderi caddesine doğru yürümediğini farketti, Yeniden korkuya kapılarak Belgödere: j — Beni nereye götürüyorsu - nuz? Diye sordu. Belgoder hiç cevap vermedi. Yalnız daha kuvvetli olarak Viyo-