Asanöor Arkadaşımız İzzetin dairesine çıkmak üzere asansöre doğru iler-| yakalıyarak kapıyı açmama mani i ki, İhsan kolumdan tut - tu: — Sen, dedi, istersen asansörle) Esasen ortada bu kadar telâşlana. çık. Ben imkânı yok bu mendebur| cak bir vaziyet de yoktu. Şaşkın şeye binmem. Tövbe ettim! lığım gülünç bir şeydi ama ben bir Hayretle yüzüne baktım; ciddi) kere soğuk kanlılığımı kaybetmiş söylüyordu. Dördüncü kata merdi-| bulunuyordum. Avazım çıktığı ka- venleri tırmanarak çıkmak hoşa gi! dar: decek bir şey değildi ama İhsana — Kapıcı!... Hey kapıcı!... uymağa karar verdim. Merdiven- Diye bağırmağa başladım. | lere doğru ilerledik. İhtimal kapıcı dışarı çıkmıştı, — Bu asansör yüzünden başı- | veya bodrum katındaki odasında İ ma öyle bir iş geldi ki, sorma bira-! benim sesimi işitmiyordu. Velha - der! Bak sana anlatayım da dinle.) sıl benim imdad talebime ses ve Birkaç ay evvel Selmaya nasıl| ren olmadı. Bitkin bir halde sıra. Şılğınca aşık olduğumu biliyorsun.| nın üstüne kendimi bıraktım. Bir Selma gerçi evli idi ama kocasile yandan da söyleniyordum: biç geçinemiyordu ve muhakkak) |o—oOON, yapmalı yarabbi? Nedir ayrılmak niyetindeydi. Bir gün bu-| pu başıma gelen felâket! Nun sebebini bana şöyle anlattı: Okadar kendimi kaybetmiştim — Kocam, filvaki genç değil,| ki, Selmanın beni nasıl istihfafla fakat fena kalpli bir adam da de- | süzdüğünün bile farkında değil - dil... Beni kendisinden soğutan ha-| dim. Zavallı kadın benim de ko - li pek kararsız, her şeyden korkan,| cası gibi olduğumu anlamıştı. Ve telâşli ve pısırık oluşudur. Bir gün ben ne kadar telâşli isem o o ka - am m a Malfaya sü mahallemizde bir yangın çıkmış -İ dar sakin görünüyordu. tı, deli gibi sokağa fırladı ve öyle budalalıklar yaptrki, onun hesabı.) lendi. Korkulacak hiç bir şey yok.| Irk, zülüm eden bir sürü meçhul na ben rezil oldum. dı” gülümsiyerek şöyle devam : — Ne yaparsmız, ben kadınım.! ve şaşkınlıkla *enim o zamana ka.| yen zehir, yalan ve iftira kusan bu Kocamın beni himaye edecek, be-| dar farkına bils varmadığım, bir) fırsat yoksulu adamın hezeyanla. — Korkmayın canım, diye söy. Tehlikeye maröz değiliz. Siz ka . rışmayın, ben düzeltirim. Ayağa kalklı, duvarda, telâş Dİ icabında müdafaa etmeği bece.| ilânı okudu: rebilecek kabiliyette olmasını iz - N terim, Kocamdan böyle olmadığı! yere edi; la Yaşamama imkân yok, elimden) #ağı inmek veya yukarı gelmiyor! “Asansör iki kat arasmda kal dığı takdirde evvelâ sağdan üçün. — tendiğine göre bu iki işaretten bi- Hatıralarını anlatan : EFDAL TALAT 5 Enlellicen#ervwis'e KARŞI Bir TUR ——— amaa Yazan; İHSAN ARİF — Bugünkü davalar ne ise söy- le ve verilen kararları göster!,, Hâkim telâşlı ve mütereddit ha reketlerle dosyalarını karıştırma. ! ğa ve o günkü davaları ve karar- ) larını izah etmeğe başladı. l Oturduğum köşeden soğuk! kanlılıkla bunları dinliyordum. Bu davaların hemen hepsi haksız- lığa, işkenceye uğrayan mazlüm bir Rum ve Ermeninin acıklı des- tanları! idi. Ve hemen hepsinde haksızlık etmiş, zülmetmiş bir Türk tipi canlandırılıyor ve neti- cede mazlüm Rumlar, Ermeniler büyük adâlete kavuşturuluyor ve zâlim! Türkler de mahküm edili- yordu. Bu tabiye hiç bir davada değişmiyor ve ayni zehirli ve küs- tah mantık her karara hâkim olu- yordu. a Mütemadiyen fenalık, haksız. Türkün karşısında göâlip devletle. rin adâlet ve şefkatine sığman mazlümlar..... Önümde mütemadi- rı karşında soğuk kanlılığımı muhafaza etmek için, tırnaklarımı avuçlarıma geçiriyor, dudakları - um, Kumandan, hâkim Sinekerim Derhal ilâve edeyim ki, koca -) Tini taşıyan düğmeye basmalıdır., | tarafından verilen her kararı tas- sından nefret etmekte olmasına Selmâ ilk hareketi yaptı. Son - rağmen, Selma namuslu bir kadın.! ra döherek beni şöyle bir süzdü, dı Ve aramızda o zamana kadar) ne yapması lâzımgeldiğini tayinde| fikrimi anlamak için yüzüme hiç bir şey geçmemişti. Lâkin ko.) tereddüde düşmüş gibiydi. Lâkin! kıyordu. i <asında bulamadığını bende bu- tereddüdü uzun sürmedi. İçini çek lacağına herhâlde kuvvetle kanaat! ti ve “iniş, düğmesine bastı. tetirmiş olacak ki, uzun rsrarlar - Birkaç saniye sonra alt kata in- dik etmeden evvel, tarafeynin İ- fadelerini okutturuyor, sonra da O gün böyle geçti. Ben duydu. ğum büyük azap içinde uyuşmuş gibi idim. Memleketime ve mille. dan sonra nihayet bir gün benim) miş bulunuyorduk. Selma asansör-| time karşı beslediği gayzi gözle - apartımanıma gelip bir çay içrieği| den dışarı çıktı ve bana başını bi| rimle gördüğüm ve kulaklarımla kabul etti, le çevirip bakmadan yürüdü gitti. işittiğim bu adamı ayaklarımın Bu “çay içme,, den çok şeyler) Kapının önünde arkasından baka | altında bir yılan gibi ezmek hırsı bekliyordum. Ziyareti esnasında | Kaldım. İlk şaşkınlığım geçince he. yavaş yavaş benliğime hâkim olan Onun kocasından boşanmak hak -| men bir otomobile atlıyarak evine şuur içinde kaybolmuştu. Böyle kındaki kararını büsbütün kuvvet.| gittim, fakat rahatsız olduğunu bir hareket bana he kazandırabi lek.dirmeğe muvaffak olacağımı) söylüyerek beni kabul etmedi. O| yirdi? Ve bu gibi şahıslara 'nhisar umuyordum. Ne çareki, apartıma .| zamandanberi yüzünü bile göremi.| eden davaların teferrüatı içinde nım: asansörlü bir binada tutmak! yorum. budalalığını göstermiştim! Randevu günü bir pastacıda bu Üst kata gelmiştik İhsan du. luştuk, Bevinçten âdeta çılgm bir | rarak soluk aldı ve: halde apartımanıma kadar getir - — Affedersin, dedi, seni de çalışmak neye yarardı? Asıl memleket davasında bir vazife alamadıktan, vatanın fe- lâketli hali karşısında müsbet bir harekete muktedir olamadıktan dim. Asansöre girdik, düğmeye) yordum. Fakat maceramı dinledik.| sonra böyle küçük işlerle uğraş - bastım. Yukarı çıkmağa başladık. | ten sonra elbet sen debana hak| mak bana çok basit görünüyor, Pek heyecanlı görünen Selma | vermişsindir, bu hâdise üzerine ar.| bu trynette adarılarla mücadele #iranm üstünde bana doğru so .) tık asansöre binmeğe tövbe ettim!| etmek, çamura taş atmak kabilin. | © Kulmuştu. Elini avuçlarım içine al.| Haklı değilmiyim? Mış okşuyordum. Ah yarabbi ne) Nakleden: FAHİRE MUALLA Mesuttum | Birden gıcırtı duyuldu, asan - tör sarsıldı ve birdenbire ikinci tla üçüncü kat arasında orta yer de zik diye duruverdi. “Yerle Sök arasında,, gibi bir vaziyette kalmıştık, Ne yapmak lâzımdi a - “abı? , Düğmelerden birine bastım, hiç bir tesiri görülmedi. Bir başkasma stim gene öyle... Ve azizim itiraf *deyim ki telâşlandım, bütün so- i kanlılığımı kaybettim. Türlü aklıma geldi; ya asan- “Ör birdenbire pat zemin kata dü & Süverirse! diye düşündüm. Telâşla Kapıya hücum ettim, iki kanadını mağ davrandım. e “ li etk DARE Evi y Istanbul Ankara Caddesi Posta kutumu : Istanbul 214 Telgraf adresi: istaroul HABER Yazı işleri telotonu : 23419 idsrevelân 1 24310 ABONE ŞARTLARI iye o Eenebi Senelik ve. #r avoo ir. .yuk — “ Msp ie « Boo Şey 80 . 300. İLÂN TARİFESİ Tıcaret ilanlarının satırı 12,80 Mesmi ilamların v0 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matbaası den geliyordu. Fakat, sonra, daha serin kanla düşünmeğe başladım. İşgal fa. ciasının devam ettiği müddetce, elime geçen fırsatlardan istifade ederek ıztırap çeken vatandaşla: rim için çalışmak ve bize yapıl » mak istenen fenalıkları gücümün yettiği kadar önlemek lâzrmdi. Kararı verdim. Ve Kapiten Ri . katson Hat'tan ayrılırken, iki gün sonrası için yaptığı dâveti mem- nüniyetle kabul ettim. Ben bu dâveti kabul ederken, tahin, beni, o gün için kâfi gör - düğüm küçük çalışmalardan çok daha ehemmiyetli ve çok tehlikeli | ieabahatli işlere doğru sürüklediğini bilmi - yordum. ülmek üzere olan arka“ daşımın babasını nasıl kurtardım? SÜRGÜNDEN KURTARILAN AVUKAT Artık, Kapiten Rikatson Hat i- le iyiden iyiye samimiyet peyda etmiştim. O zaman bize düşman olan bir zabitle bu dostluğun han- gi sebeplerle kurulduğunu söyle- miştim, Kendisinden ve temsil ettiği makamdan mümkün olduğu ka - dar fazla istifade etmeğe çalış yor ve işgal faciaları serlevhasi a- dmda toplanan türlü türlü kepa- zelik ve haksızlıklardan elime ge genlere mani olmağa çalışıyor «| dum. Bu svretle on gün kadar hafta- da üç dört gün, İngiliz zabitinin yanında bir arkadaş gibi bulunu- yordum. O da sık sık beni ziyaret ediyordu. Birçok işleri benimle müşavere etmeğe başlamıştı. Ar. tık Ermeni hâkimin saçmak istedi. ği zehir ve fesat tohumları da es- ki tesirini gösteremiyordu. Bu ve- sile ile, birçok kimseleri tanımış ve esrar halinde kalması lâzımge len birçok işlerin iç yüzünü öğren- miş idim, Ekserisi şahsi işler olan bu davalarda, daima haksız. ve zülmedilmek istenen vatandaşla. rımı korumağa muvaffak oldu - ğum için vicdanımda duyduğum rahatlık ve sevinç çok büyüktü. MALTAYA SÜRÜLENLER Bu arada akla hayâle gelmez bahane ve vesilelerle Maltaya sü- rülmek veya Bekirağa bölüğüne tıkılmak istenen Türklerden evvel! ce haberder olduklarıma da elim- den gelen yardımı esirgemiyor « dum. Meselâ, bunlar arasında mek . tep ve sınıf arkadaşım Bürhanın bahas" olan Bay Aziz (şimdi avu- kattır) İstanbuldaki işgal kuvvet leri aleyhine bir fesad ve tahrik. te bulvnacağından şüphe edilerek yalalanmıştı, Bir sabah evimde otururken, Bürhan telâş ve heyecan içinde geldi. — Efdal dedi, Babamı İngiliz. ler yakaladı. İttihatçı diye Mal taya sürecekler, İşittiğime göre, Kadın — Bu okşam dışarıya çiz. | mıyacağım, Müthiş bir baş © ağrısına yakalandım! sen İngilir poiis kumandan, ile güruşüys sun. Git, elinden geleni yap, rica edernn.,, Zaten, kaston Hat'la ahbaplığı ilerle tişim, eski ve muhterem bir asker olan Bürhanın babası gibi herhan- gi bir bahane ile İngilizler tara» fından yakalanan Türklere yar « dım etmek arzusundan başka bir sebep taşrmıyordu. Arkadaşımın başına böyle bir felâket gelmiş olmasından acı duy dum. Fakat yerinde bir hizmet et. mek fırsatını yakaladığım için de masüm bir sevinç duydum. Der « hâl giyinerek kumandanlığa koş | tum. Zavallı Bay Aziz, kurtulmalı İ ümitlerini kaybetmiş, o Maltaya sürülmek âkibetini, boynu bükük bekliyordu. Kumandanı gördüm; Bay Azi- zin şüphe edildiği gibi kendileri için fena maksatlar besler bir a « dam olmadığını, bir iftiraya mâ- ruz kaldığını anlattım. , Kumandan Rikatson Hat, söz. lerimi dinledikten sonra bana şu kısa cevabı verdi: — Sözüne itimad ediyorum. O- nu bırakacağım.,, Yarım saat sonra arkadaşımın. babasile Kumandanlık dairesin « den serbestçe çıkıyorduk. Bu, ba. na sabır ve irademin ilk mükâfa- tı idi. CASUSLUK YAPMAK KARARI Nüfuz ve selâhiyeti hayli faz- i laolan bu İngiliz zabitile arkadaş olmam, ona büyük bir emniyet ve itimat telkin etmem bende bu va- ziyetten memleket hesabına geniş mikyasta istifade etmek arzular» nı uyandırıyordu. O vakıt, vaziyet cok karanlık idi. Mukadderatımız kalın bir es. rar perdesile örtülü idi. Vatan u « fuklarında kara bulutlar dolaşı « yordu. Yurdun birçok kısımları iş gal altında idi. Ordu dağılmıştı. padişah, hükümet düşmanlarla el ele vermişti. i benim kumandan Ri. Millet, harap vatan üzerinde © yorgun, yaralı, aç ve çıplak bir halde, ümitsizlik ve ıztırap içinde, yapyalnız bırakılmıştı. Fakat, bu halin devam edece « i ğine, Türk milletinin zelil, Türk vatanının esir vaziyette kalabile « ceğine akıl erdiremiyenler çoktu, İçimizde bütün bu acı hakikat ve manzaraya karşı gizli ve mu- kaddes bir ümidin ateşi yanıyor 4 du. Bir gün, üzerimize çöken bu | kâbustan silkinip kurtulacaktık, Bir gün, elbet, eski şerefli ben. liğimizi bulacaktık, Fakat çok ças İışmak, canımızı dişimize takarak | | çalışmak lâzımdı. Düşmanlara kar şı derlenip toplanmak, kuvvetlem mek, tedbirli ve uyanık olmak & | cap ederdi. Bu arada, düşmanların maksat, karar ve hareketlerini evvelden öğrenmek ve ona göre tedbir al i mak en ehemmiyetli işti, 2 z (Devamı var), i LR x a , <1 10 bime üz ye