is kanunu X îahtaç kadınların na- huslarını da korumalı "'| GCumartesi akşamı, fabrikatör, gözüne kestirdiği bir “ Kal, mâkineleri temizliyeceksin!,, Der ... Pazartesi günü gelen işçiler, “kalan, kadının ayağında yeni bir çitt ayakkabı görürler . n“Yl.ık harpte erkekler hudut- | döğüşmeye gittiler. Fakat ika, imalâthane sahipleri har- w' hhnedıklennden işçilere muh- ( aldılar. Bunun için fabrikala- 9 kapılarını, kocaları, babaları 'İlbeylen harp eden kadınla- “Pkızlara açtılar. ğ Ba'.Vleı:ı: kadınlar iş hayatmna a- Ş oldular. Hoş daha evvel. | de kadın işçi vardı ya! Fakat Ok V sayısı pek azdı. Ve pek (| Mi işlerde çalışırlardı. j bitti. Ölen öldü. Geriye A Varın kimi sağlam, kimi tah- | 'k“k, kopuk kol, patlak gözle Ük “ine döndüler. Fakat bunların , $ü fabrikalara yerleşmiş olan O Harı evlerine — döndürmedi. A © bunların büyük bir kısmı .11 lmqtı. Bir kısmı da harpten A * dönen kocasını, babasını, Yü lm besliyebilmek mecburi- ' de yüklenmişti. j H"Pten sapasağlam dönen iş- h 'flhrıkalarmı dolu bulunca dılar. Müracaatlar karşısın- !'l'lkı sahipleri; dünyanm ? x"’lnde. eski işçilerine: ' ettin, düşmanlarla çar- Mmemleket uğrunda kanını - Ün! Bundan dolayı seni tak- im. Yaşasın askerler! Fa- .lıleıef sana vereck işim Fabrikam dolu! cevabını ve- Yardı. ; l k suretle kadın, iş hususunda İ ** bir yük, bir rakip oluverdi. nlar bittabi bu vaziyetten İ Bemnun kalmişlardı. Çünkü | i'İ'edıııı'n iki misli artışı, işçi Arını iki misli düşürmüştü. b Eundenberı ayni mücadele N edip duruyor. Kadın ve | 4 * işçiler bedeni kabiliyetleri- M bazı iş sahaları müstesna hemen her işte birbirlerine & l'leı- a) izde de kadınların iş hayatı- h “"muı aşağı yukarı böyle ol- * Yalnız bizde kadın işçile- î“hlâde düşük ücretlerle |N . *ğa razı olmaları erkek işçi- b 'len çok müşkül vaziyetlere Bik “Hur, Bugün bizde günde ”) “beş, hattâ yirmi kuruşa ka- l &hn kadın işçiler vardır. UN kadınlar nasıl ve ne için düşük ücretlerle çalışa- UN Bunün için aşağıdaki * 'l “Yt'lıbılır. : Kadın işçiler umumiyetle _ 'ı 'ls ilerden daha cahildirler. k işçi ekseriyetle hem " hem de karısını geçin- ıq':'&hmyetmdedır Halbu- lar ekseriyetle yalnız ken- İhi taİh.* ,.ıî. * ği n PL—' h İ y HKİ'“ gordukten sonra şimdi ' gırebılırız. A 'leı- k kadın işçisi işini erkek * rkederkevine — dönebilir X ilale hiç tereddütsüz: BYır! cevabını verebiliriz. h"nl !ırtlarımız, ne de miz bu Hitlervari na- “Müsaittir. Ve bunu kabul , ı. “Sonra kadın işçilerinin bu- İtrait altında çalıştıklarımı MH k edebiliriz. Tej 1 bizde kadın işçilerinin İ& Oldukları ıstirap sonsuz- : Zaruretleri yani mad- bir yana bırakalım, ”'*_ SUT, manevi sıkıntılar da çeker. Erkek ise umumiyetle yalnız maddi sıkın- ti çeker. Bu bahiste zaruret karşısında olmayıp sırf zevk, para kazanıp tuvalet yapmak için çalışan kadın- lar hariçtir. Kadınların çekmekte oldukları birinci ıstırap ahlâki ıstıraptır. Çünkü bazı vicdansız patron- lar, yahut âmirler kullandıkları iş- çi kadınları başka zevklerine de âlet etmekten, yahut etmeğe çalış- maktan çekinmiyecek kadar hay- van ruhludurlar. Ve eğer işçi ka- dın buna razı olmazsa kolundan tuttuğu gibi kapıdışarı atar. Kar-| nını doyurmak için sağa sola baş- vwuran kadın işçi az mı sanki? Eli- ni sallasa ellisi... Zavallı kadın ne yapsın? Hak- kını koruyacak, namusuna uzanan bu kolu kıracak iş kanunu henüz yok ki? Kime başvursun? Kime dert anlatsın? Boş karnını nere- den ve ne şekilde doyursun? Haydi başka bir iş buldu diye- lim. Ya orada da ayni muayeleye maruz kalırsa? Oradan da mı ko- vulsun?... Ya bu şekilde güç belâ bulabileceği üçüncü kapı da böyle olursa?.. Feci, acıklı şeyler... Fakat ha- kikat... Ben şahsan bu şekilde hareket eden iki patron tamyoruın. Bun- lardan birinin İstanbul postahane- sinde bir pom kutusu vardır. Kü- “çük ilânlar neşreden bir gazeteye sık sık: ©/ ... evsafta kadın - erkek iş- çi arıyorum. İstiyenler .. .. numa- ralr posta kutusuna yazsınlar,, di- ye ilânlar verir. (Buna benzer hâdiseler, dahi- liyenin tamimleriyle de tespit edi- legelmiştir.) Burada ilâna katıştırdığı (er- kek) kelimesine aldanmayın. Bu sefilâne düşünülmüş bir hiledir. Bittabi aldığı mektuplardan er - keklerden gelenlerini kâğıt sepe - tine atar. Kadınlardan gelenleri de bir tasnif eder. Ve gözüne kes- tirdiklerini daktilo ile yazılmış ve sahte bir imza ile imzalanmış mek- tuplarla davet eder, Ve.. .. bil- mem ötesini yazmağa lüzum var mi? ) Bu alçak adam bu işinde o ka. dar tanınmıştı ki artık aldatılan kadınlar, kızlar ayni posta kutusu numaralı ilânı görünce kendisine küfür mektupları göndermeğe baş "lamışlardı da adam bü yüzden posta kutusunu da değiştirmeğe mecbur kalmıştı. İkincisi, bir rum fabrikatördür. 40 yaşında olan bu adam fabrika- sında daima 25 yaşını geçmemiş kadın işçiler kullanır. Cumartesi öğleden sonra kadım işçilerinden her hangi gözüne kestirdiği birisi- ni makineleri temizlemek vazife- siyle mükellef kılar. Ve bunun için imalâthanede kendisiyle yalnız ka. hr... Pazartesi gunı.ı diğer arkadaş- ları fabrikaya geldikleri zaman bu kızcağızı ya ortada görmezler, yahut da yüzü sararmış, fakat me- selâ ayaklarında yeni bir çift ayak- kabı ile görürler. “Ah, ah... Bilseniz bu kalm du- FB A ç. S AD ASA YN HABER — _'Aliıım poslasrı İm—ed, . —i * VEREE GERESLREER A Almanya İspanyayı 2-1 yendi Barselonda 60.000 seyircinin ö- nünde İspanya ve Almanya milli futbol takımları arasında oynanan maçta Almanlar 2 - 1 galip gel- mişlerdir. — Maç ilkbaharı andıran güzel bir havada yapılmıştır. Almanlar mütecanis ve güzel bir oyun çıkarmışlar, İspanyollar ise aksine pek fena oynamışlardır. Bilhassa kaleci meşhur Zamora çok fena bir günündeydi. Zabala müstesna müdafaa baştan aşağı aksamıştır. Bu yüzden takımı teş- kil edenler daha birinci devrede i- ki oyuntuyu değiştirmek mecburi- yetinde kalmışlardır. Kendilerinden çok ümit edilen muhacimler de bir iş becerememiş- ler, kalenin önünde tutuk oyunları ile mağlübiyetin başlıca âmili ol- muşlardır. Almanlara gelince çok ahenk- tar ve müessir bir oyun göstermiş- lerdir. Muhacim hattında Szapau ve bilhassa iki gol atarak takımını galip çıkaran Fath fevkalâde oy- namışlardır. Esasen İspanyollar bu maçta ellerine geçen fırsattan istifade e- derek galip dahi çıkmış olsalardı teknik itibariyle Almanlardan aşa- ğı olduklarını kabul etmek lâzım- dı.. : | Oyun başlar başlamaz İspan - yollar hemen hücuma geçmişler, fakat Alman müdafaası kolaylıkla bu hücumu atlatmıştır. — Oyunun '“©n beşinci dâkikasım- da sol açık Fath merkez muhacim Szepandan aldığı bir pası iyi kul- lanarak şaheser bir gol yapmıştır. Otuz ikinci dakikada İspanyol- lar muvaffak olamıyan merkez mu avinlerini değiştirmişlerdir. Yeni gelen bu oyuncu derhal kendini göstermiştir. Sol açığa uzun bir pas vermiş, o da mükemmel bir ortalayışla topu merkez muhacime geçirerek takımının müsavatı te- min etmesine âmil olmuştur. İkinci devrenin ortalarına doğ- Fath ikinci defa Zamorayı şaşır- tarak topu İspanyol ağlarına tak- mıştır. Bundan sonra hiç degılse bera- berliği elde etmek için İspanyolla - rım bütün gayreti bir semere ver- memiş ve Almanlar galip olarak sahayı terketmişlerdir. Geçen seneye kadar kendi top- raklarında hiç mağlübiyet acısı, tatmamış olan İspanyollar bu sene ikinci defa olarak memleketlerin- de yenilmiş oluyorlar. Halk ikinci devrede kendi o . yuncularına asabileşmiş ve maç - tan sonra Almanları alkışlamıştır. Maçı Belçikalı hakem Lange - nus hiç bir sızıltıya meydan ver - meden çok güzel idare etmiştir. varlı fabrikaların, imalâthanelerin ve müesseselerin duvarları arka sında ne elim, ne acı facialar cere- yan eder. ; Fakat hayat ağır, mak güç, mideler ise her zaman doydurulmağa muhtaç. para kazan- Ne ise, uzun etmiyelim. Bu a- cıklı mevzua yarın da devam ede- ü — Murad SERTOĞLU| Te ÖL F İN li e. ÖD A Z ada Türkiyenli1 kıymetli atletlerinden Zavallı Besime verilen büyük ceza Dört kırılmaz Türk rekoru sahibini katletmek demektir Kış olimpiyatları, yaz olimpiyatları derken kabak bizim zavallı Besimin ba- şında patladı. Biçareye durur duürürken müehbet boykot cezası verdiler. Yani Türkiyenin yetiştirdiği çok kry metli atlet, rekorları hâlâ kır:lamıyan ve bu gidişle kırılamıyacak olan atlet, ebediyyen pistten, ye atletizm işlerinden ı.ızıklagurıld!. P yaliİ PP Kayk ü ll Ömer Besim Koşalay Neden? ! Buna sebep ne? Bazı gazeteler sebep olarak bu atlet- tin bir gazetecile bazı aykırı şeyler göy- lemiş olduğunu gösteriyorlar. Biz buna hayret ettik. Bir defa Besi- nunun aleyhine değil, bilâkis lehine idi. Yok, herhangi bir ısporcu veya ida- tecinin gazetelere yazı yazması, beya- | natta bulunması yasaksa Besim bu sa- | hada da yalnız değildir. Aynı gazetede bir gün evvel güreş federasyonu azasın- dan birinin de sözleri çıktı. Hem de bu sözler atletizm fedarasyonunun tama- men aleyhinde idi. Bu şerait dahilinde neden kendisine de müebbet boykot ce- zası verilmedi Fakat bütün bunlara rağimen mem- leketin bu en ıspordan anlayan, hütün hayatımı ispora veren ve bütün ideali ıspor olan biri müebbet boykot gibi müthiş ve tüyler ürpertici bir cezaya çarptırılıyor. Besime: “Senin bu işte kabahatin yok! Fakat senden hoşlanmıyoruz. Sen bundan son- ra ne piste çıkıp koşacaksın, ne de her hangi bir ispor organizasyonunu idare edeceksin !,, demek, ona; “Sen kabahatlisin ama, hoşumuza git miyorsun. Bundan sonra yemek yemi- ceksin, su içmiyeceksin, nefes almıya- caksın!,, demekten farksızdır. Bu karar, dört kırılmaz Türk reka- runu katletmek demektir. Bu karar, Türk ısporculuğuna bir suikasttir.. Bu yanlış karar, ısporda 20 se;;;- rilemek demektir vebu karar,nihayet bir Türk ısporcusunu öldürmek, Besimi, bu büyük 'Türk ısporcusunu yatıtıp yere, kör bir bıçakla köyun boğazlar gibi bo- gazlamak demektir. Bu korkunç ihtimalleri aklımıza ge- tirmek istemediğimizden biz, bütün Türk efkârr umumiyesi gibi buna inan- mryoruz. Bunu bir hata sayıyor, ve kry- metli eller tarafından idare edildiğine, her türlü hırslardan münezzeh olduğu- na iman ettiğimiz merkezi umuminin hu yanlış, bu elim hatayı süratle temizliye- ceğie inanıyor ve bekliyoruz. Unutmamalı ki gündüz ortası maki- neli tüfenkle sokağa fırlayıp yüzlerce kişiyi öldüren, anasını, babasını, karısı- nı İiyme liyme doğrayıp ateşte kızartan, yollardan çocukarı çalıp mağaralara gö- türüp türlü vahşetler yapan en korkunç ve kanlı canavarlar bile cezaya çarptı- | rılmadan evvel sorguya çekilir, muha- keme edilirler. Besimin suçu bunlardan da hüyük- mü idi ki hiç bir sorguva lüzum görme- Engizisyon papasları bile herhangi bir dinsize ihrak binnar işkence odağın- da olsa bile cezası vermeden önce onu isticvap ederler, hakikatı öğrenmeğe ça- lışırlardı. Besim hakkında hüküm veren heyet bunlardan da mı insafsız? Ne yazık! Ne yazık! Zavallı Besim, alnında ne talisiz satırlar yazılı ve bah- tın ne kadar kara imiş? Ne olurdu sırf memleket, sırf gençlik, sırf ıspor, sırf Türk şerefi için bu kadar canla, başla, hayatını feda edercesine çalışmasa idin! Başına eski harem ağalarının giydikleri yüksek ve süslüce bir külâh geçirip söy- lenen bütün lâflara kavuğunu bir yelpas ze yumuşaklığı ve ahengile sallasaydın! Ne olurdu? Ne olurdu sanki? Varsın Türk atletleri de ak karlar üs. ' tünde Türk adını;kara çıkaran kayake çılar gibi Türk şerefini bir şamar nğla- nr haline getirsinler! Varsın milyonlar: ca basan gazeteler, bizimle alay etsin! Varsın düşmanlarımız Lu halimize ağız larını kulaklarına kadar açıp yırtarca- sına gülsünler! : Senin nene idi? Nasıl olsa sarı bavulunu sen de has rlayaca! — rkeci garımda muvaffa'si« yetler dileyen dostlar arasında sen dı yataklı vagona girecektin! ı Nene gerekti! Fakat hayır.. Yukarıda da dediğira gibi biz buna inanmıyoruz. Bu doğru değildir. İşte herhalde bir yanlışlık ola- cak, ve bu hata gayet yakın bir istikbal de düzeli'lecektir. Şimdilik bukadar! Ç — Murad SERTOĞEU Boksta Şarkey yvyenildi 'Bir zamanlar dünya ağır siklet şampiyonu olan Jimmy Sharkey, Sehucco ile on ravund üzerine yap- tığı müsabakayı " sayı hesabiyle kaybetmiştir. Şarkey müthiş yumruklarından birini indirmek için bütün müsa- baka müddetince fırsat kollamış ise de buna muvaffak olamamış- tır. Schucco vaktile şimdi dünya şampiyonu olan Braddock'u da dövmüştü. — mesi bir olmuştur. Avrupa horoz sıklet şampiyonluğunu Decico kazandı Fransız Decico Avrupa horoz siklet şampiyonluğunu İsviçreli Duboconun elinden almıştır. Lyonda yapılan bu maçta üçün- cü ravunda kadar Dubois boyunun ve kollarının uzunluğundan istifa- de ederek mahsus bir hâkimiyet elde etmeğe muvaffak olmuştu. Fakat dördüncü ravundda iş tamamiyle aksi olmuştur. Docico hasmının çenesine indirdiği — şid- detli bir kroşe ile onu yere sermiş- tir. Sekizde kendini toplıyarak ayağa kalkan İsviçreli boksör ikin- ci bir yumrukta tekrar yere yuvar- lanmıştır. Bu sefer dokuzda kalk. mış, fakat kalkmasiyle yere seril- Bu hal dört beş defa tekrar edince hakem mü- ubak.ayı durdurmug ve Dec.ıcoyu' — ———