27 Şubat 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

27 Şubat 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kızken... Bir genç kızken!.. Hayalâta dal. dığım sıralarda kendi kendime sık sık tekrar ettiğim bu sözler yaşını başını almış bir kadının ağzında size hiç de garip gelmez amma, be- nim, yani köy jandarma başçavu- şunun ağzından duyunca ancak iki şeye hükmedebilirsiniz: — Adamcağız çıldırmış! Yahut bundan daha hafifi: — Herif zilzurna sarhoş! Yanılıyorsunuz, bunların ikisi de yerinde değil! Hakikat bunlar»! dan daha basit, büsbütün başka | dır, Bakın anlatayım. Gerçi ben bunu hayatımın 80- nuna kadar bir sır halinde saklıya caktım. Amma, meşhur Çek #por- cusu kadınlıktan vazgeçtiği zaman! gazetelerde yazılanları okuyunca bunun ayıp bir şey olmadığını an-| ladım. sporcu gibi çiçeği burnunda bir kızcağızdım. Hayatta kimsem yok- ' tu, bir terzi yanında çalışarak ge- şiniyordum. Derken efendim gü- nün birinde sevimli bir delikanlı i-| le tanıştım, seviştik. | Delikanlı her akşam işten çıkın- Yirmi yıl evvel ben de bu Çek i den yavrumun saadeti bozulacak- tı. Sırf onun saadeti uğruna eski sevgilimi görmeğe karar verdim. Resmi elbisemi giyerek hemen onun yanma gittim, garip macera- mı ve kızımın müşkül (o vaziyetini kendisine anlattıktan sonra: — Bu vaziyette size ne yapmak düştüğünü biliyor musunuz, de - dim. Şaşırdı ve: — İyi amma, dedi, ben ne yapa- | | i Ke İ bına büyük bir cürüm sayılan bu! ; vakayı örtbas edemezlerdi. İİ ; yük ve milli felâketi karşımda , heyecana düşen bu Türk çocuğu, ca beni buluyor, beraber gezmeğe| bilirim? Gerçi bekâr kaldım, evlen- şıkıyorduk. Mevsim yazdı, kırlara| meme mani yok amma, bir Soler gidiyor, saatlerce dolaşıyorduk.| ma başçavuşuyla evlenememya! Meğer delikanlının niyeti bozuk- muş, bir gün tenha bir yerde allem . sti, kallem etti, beni kandırdı. darma kılığıma ve ko- bıyıklarıma bakarak bunun imkânsız bir şey olduğunu söyle- meyin. O zaman böyle değildim. Uzatmıyalım, aradan birkaç ay geçti, anne olmak üzere olduğumu anladım. Bunu hem endişe, hem de sevinçle sevgilime haber ver- dim. Somurttu, yüzünü ekşitti ve buluşmalarımızı seyrekleştirdi. Bir müddet sonra ise hiç gelmez ol du. Ağladım, haykırdım, kendisine mektup yazarak yalvardım, hiç bi- risi para etmedi. Karnımda çocu- ğumla yüzüstü bırakılmıştım. Ölü- mü düşünürken bir gün ağrılarım tuttu, bakacak kimsem olmadığı için hastahaneye kaldırdılar. Ha- « Yatımı değiştiren hâdise işte o bu “ hastahanede oldu. Muayene eden doktorlar: — Oğlum, dediler, sen kız de- #ilsin, erkeksin! Çocuğunu doğur- duktan sonra sana ufak bir ameli- Yat yaparız, erkek olursun! © Şaşırdım, fakat ilim adamları - Tin sözlerine inanmamazlık ede - mezdim. Hem genç kızlık, benim için, hiç de hayırlı olmamıştı, a - meliyat olmağı kabul ettim. Bir ay sonra, kucağımda doğur- duğum kız çocuğuyla, erkek kılı- $tnda hastahaneden çıkıyordum. zaman gazeteler şimdiki gibi her şeyi hemen haber almadıkları İnmaceram etrafa (o yayılmadı. Jandarma mesleğine girdim, aylı- rmla da küçük kızımı büyüttüm. vi Beni aldatan alçak delikanlıyı | *€ görmedim, ihtimal ki hayatım- da artık hiç görmiyecektim de... Sakat artık büyümüş olan kızıma © Reçenlerde genç bir mimar talip e İyi bir aileye mensuptu, iş "ileştikten sonra nüfus kâğıdın- p vi kızımın babasız diye yazılmış duğu meydana çıkacak, bu yüz- Cevap verdim: —Tabii! Zaten siz razı olsanız !bile, zevceniz olmak, şimdilik resmi vazifemle kabili telif değidir. Kı. zımızı evlât olarak resmen tanıyı: nız, bu kâfi... Eskiden olsaydı ve ben eski ha- Timde kalsaydım, sevgilim — belki bunu kabul etmezdi. Lâkin ben ar- tık o eski müdafaasız genç kız de ğildim, güçlü kuvvetli bir erkek . tim, üstelik jandarma başçavuşu sıfatile kanun kuvvetini temsil et- mekteydim. Bunun için sevgilim teklifimi derhal kabul etti: — Hakkın var sevgilim!... Par. don, başçavuş, hakkınız var. De- diğinizi yapacağım. Resmi muameleyi beraberce yap tırdık. Gençlik günahımızm mah- sulü evvelki gün evlendi. Cami'den çeviren: Fahire Muallâ Ev sahibi (miyop misdfire) — Mer. diven orası değil efendim! AKŞAM POSTASI IDARE Evi Posta kutusu: Istanbul 214 ABONE ŞARTLARI Telgraf adresi: istanou! HABER 7 409 X 200 İLÂN TARİFESİ 2.80 | Hasan Rasim Us Istanbul Ankara Caddesi Merevelân .. : 24210 1490 Kir. 2700 e. mesmi manların 10 Kurulur Yazı işleri te'oftonu « YAKTI Türkiye © Ecnebi 1 ayık S0 Tearet uanlarının satırı v Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Basıldığı yer (VAKIT) matbaası İl ! daha kıracak bahaneler aranıyor- i du. i lellicens#fervi#'e 'Biri ÜRK Nöbetçi zabiti halimden ürkmüştü. Onunda yüzü teessürden Hatıralarını anlatan Efdal ve iât karmakarışıktı Bu emre mutavaatkârane bo - yun eğdim. Ve bana bir yük olma: ğa başlıyan ayaklarımı âdeta sü- rükler gibi bezgin bir halde ni- betci kamarasıma .girdim. Divanınharp önünde | Mektep inzibatı nam ve hesa -| Vatanının gözle görünen bü- eline bir gazete aldığı için mües - sir bir surette ocezalandırılmalı! idi, Ve divanıharp kuruldu. Evet, şaşmayımız! Gazete oku- duğum için beni muhakeme et- mek üzere, Bahriye nezaretinden gelen yüksek bir kaç zabitin de iştirakiyle mektep talim ve tedris heyetinden terekküp eden önemli bir heyet derhal işe başladı. Divanharp, mektep tedrisat müdürünün odasında çalışıyordu. Mektepte bilâ kaydü şart herkes bu muhakeme ile alâkadardı. Ba na gelince, bu ummadığım hâdi - selerin ruhumda yaptığı şiddetli! aksülâmellerin tesiri altında idim. lış ve gülünç şeyler geliyordu. Hiç bir şeyle alâkadar olmıyordum. Benim bağlı olduğum en büyük varlığın çökmesi, benim inandı -| ğrm en büyük kuvvetin gö,mesi! karşısmda şahsi ıztırabımı hisse - decek halde değildim. Divanıkarp heyeti azalariyle| mektep zabit ve mvallimleri beni! kurtarmak kararmda birleşmiş - lerdi. Çünkü, şimdiye kadar mek- tep nizamını bozacak en ufak bir; bareketim görülmemişti. Ve bu gazeteyi benim aldırdığıma inan. mıyorlardı. Sınıf arkadaşım Adnan (şim- di Deniz yolları idaresi süvarile - rindendir) mektep talim heyetini kendinden hiç memnun birakma- mıştı. O kadar ki, kendisini mek- tepten çıkarmak için bir notunu Adnanla aramda çok derin ve | samimi bir arkadaşlık vardı. Heyet budurumu göz önüne alarak, gazeteyi mutlaka Adna - nın aldırdığını, fakat, benim onu kurtarmak için suçu üzerime al makta ısrar gösterdiğimi, bunun için hakikati itiraf etmem icap et- tiğini söylüyorlar ve bu noktada kuvvetle ısrar ediyorlardı, Eğer dediklerini yapsaydım, ben, kurtulacaktım. Fakat Adnan mektepten çıkarılacaktı. Ben, bu yaptığımı — mektep nizamma mugavir Olsun olma. 4m — suç telâkki etmiyordum. İçimde doğan acı hayret ve inki - sar duyguları buradan geliyordu. Eğer, o acı hakikat karşısında berliğimden o derin hevecanı, o müthiş acıyı duymamış olsaydım, kendimi soysuz, vicdansız, yediği ekmeğe hiyanet etmiş bir adam Mektebe atınan kurşunlar Divan:harbin bir celsesinde ge- ne uzunboylu isticvabım yapılı - yordu. Şimdi Deniz lisesi mual- limlerinden olan o zamanki fizik hocamız Seyfettin Beye, bana 80- rulan bir suale cevap olarak, ay - nen şunları söyledim: — Eğer memleketle alâkadar olmak ve memleketin halini öğ- renmek günah ve kabahat ise beni neden okuttunuz? Neden benim beynimi düşünmeğe alıştırdınız? Neden bana bir çok vesilelerle memleket sevmek depreme 2) ladmız? Ve şimdi neden vatanımı sev - diğim, onun felâketdide halinden acı duyduğum için beni sorguya çekiyorsunuz? Size tekrar söylüyorum: Gaze- teyi ben aldım. Bu hareketimde de bir suç bulmıyorum. Eğer bu hareketimden dolayı bir ceza görmem sizce mutlaka lâzımsa bunu derhal yeriniz. Çok kederliyim. Beni bu işle fazla yor- mayımız.,, Bu sözlerimden katiyyen geri! dönmedim. Bu sıralarda, benim mektep ha- KRİZ da karmakarışık eden Yu- nan zırhlısı Ada önündeki mevki- ini muhafaza ediyordu. Bu gemidekiler, mevcudiyetle- rinin bize verdiği acıyı yavaş ya - vaş hazmettirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Ara sıra, ta - lim bahanesiyle, teneffüs zaman- larmda rıhtıma çıkan talebeye mavzer kurşunları atılıyordu. Bu kurşunlardan bazılar: çok yakını- mızdan geçmişti. Hattâ bir arka. daşımız, iki bacağı arasından ge- çen bir kurşunla yaralanmaktan mucize kabilinden kurtulmuştu. Bundan dolayı mektep idaresi talebenin rıhtıma çıkmasını yasak etmişti. Ben, her gün, divanıharp du- ruşmasını beklerken, temiz sula « rımıza bir kâbus gibi çökmüş olan bu yabancı varlığı, çok acı düşün- celer içinde seyrediyordum. Mahkümiyet kara- rının tebliği Divanıharp üç hafta kadar süre dü. Mektep nizamatı mucibince bu gibi kararlar, ancak cezanın tat - biki sırasında tebliğ edilirdi. Ben | ! de ogünü bekliyordum. Karar hakkmda hiç bir endişem yoktu. Benim derdim bu gibi teferrü. atın çok fevkinde ve çok daha ö- | nemli idi. i Onlar ise gazete okuyan bir la- lebenin suçunu tesbit için, hafta- larca uğraşıyorlardı. Mektepte çok itimat kazanmış ve çok iyi tanınmış bir talebenin böyle bir günde gazete aldırmak suçunu acaba hangi bir hisle işle- diğini düşünen yoktu. Ben onlara âciz lisanımla duygularımı anlat. mak için didindikce onlardan hiçbir yakınlık ve samimiyet gö « remiyordum. Divanıharp heyetiyle benim aramda düşünce farklarımız iti « bariyle büyük bir uçurum vardı. Bu boşluk dolamadıktan sonra bana verecekleri cezanın ne kıy « © | meti vardı? Babamı ve kardeşimi genel sa. vaşta kaybeden annem, bana, çok düşkündü. Bana bu düşkünlüğünü 1 o kadar ileri götürmüştü ki, izin zamanımızdan bir gün evvel Ada- ya gelir, geceyi ailece tanıştığımız sınıf zabitim Yüzbaşı Saimin hemşiresinde geçirir, ertesi günü gelir beni mektepten alırdı. Böy - lece küçük bir İise çocuğu gibi an- nemle birlikte İstanbula inerdim. Divanrharpten sonra devre tati- li de geldi. “Devamı var) Dikiş Nakıs ve; Sanayi Makinaları m ' (İİ 1 İSTİKLAL.CAO- BAKER RATEM

Bu sayıdan diğer sayfalar: