27 Şubat 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

27 Şubat 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

x2 * ge — ==.____.__ HABER — Akşam postâsr — - | ZI SUBAT— 1936 - ee Dİ a Dün gecekı tramvav kazasının butün tafsilâtı Dün gece İstanbul, misli görül- memiş bir kazaya şahit oldu. Ge. ce yarısı bir yığın demir parçala- rından ibaret kalan tramvay araba sının içinden çıkarılan, kendileri- ni bilmiyecek ve kendileri tanın- mıyacak halde bulunan tam 18 ki- şi P-yoğlu Zükür hastahanesiyle Ser “örj hastahanelerine taksim e- dill e. Bunların bir kısmına bu- ralarda ameliyat yapıldı, Zühtü a- dındaki kurban hastahaneye götü- rülürken yolda öldü ve bu sabah bu zavallının postahane sırasında- ki kırtasiye mağazası üzerine “Ce naze münasebetiyle dükkânımız kapalıdır,, levhası asıldı. Kabahatli veya kabahatsiz ol- sun, Niyazi adında bir ispekter va- zifesi başında iki ayağını kaybetti. Hastahanede, yüksek kalbli Sani- ye adındaki bir hemşiremizin vü- cudundan alınan kanla zavallı is- pekterin hayatı kurtarılmaya çalı- şildr. Fakat buna lüzum kalmadı. Vak'a nasıl oldu Tramvay arabasının yoldan çı- kış şeklini bu sabahki ve sabahları çıkan akşam refiklerimizden bir kısmı pek garip bir şekilde verdi- ler. Tramvay arabasının yoldan çık tıktan sonra takla ata ata devril- diğini yazdılar. Bu arkadaşlar 12 tondan aşağı olmıyan bir tramvay arabasını bir lâstik top halıne ge- irdiler. | K Hadisenîn doğrusu Harbiye - Fatih seferini yapmak üzere Harbiyeden-gece.saat 11,09 da kalkan 122 numaralı arabayı 679 numaralı vatman Fahrettin kullanmaktadır. Yolcusu azdır. Bu araba Altın Bakkala geldiği sı- rada bura durak yerinde kendisin- den evvel gelip yolcu almak üzere duran bir başka arabaya toslamış- tır. Araba hareket etmiş, Beyoğlun- da sinemadan çıkan yolcuları da alırken ispekter Niyaziyi gören vatman, kızak hâdisesini söylemiş- | tir. Bunun üzerine Niyazi de ara- baya binmiştir. Arabada 30.32 kişi olduğu söyleniyorsa da hâdisede biletçi- nin bilet kutusunun parçalanması, kontrol kâğıdının kaybolması ha- kiki miktarın tespitine imkân ver- memektedir. Araba Krogerde de durduktan sonra hareket etmiş, dönemeçte a- rabanın hızlanması üzerine, - şir- kette beş senedenberi vatmanlık yapan ve bu zaman zarfında hiç bir sabıkası bulunmıyan — vatman Fahrettin frenleri sıkmış, fakat a- rabayı kızaktan — kurtaramamış. Böyle zamanlarda mühendislerin anlattıklarına göre, freni çözmek, tekerleklerin dönmesine müsaade ettikten sonra,tekrar fren yapmak g lâzım gelirmiş. Vatman fahrettin bunu yapmış, Fahrettin — elektrik frenini sıkarken Niyazi de kum frenine yapışmış.” — Bunu bırakıp mıknatıs frenini kullanmak iste- raiş; üç fren yapılmasına rağmen İızağın önüne geçilememiştir. A- raba Saadet apartımanının yanm- dan olanca süratile geçerek viraj yapıp Bankalar caddesine sapacak yerde yoldan çıkmış ve ayni sürat- le kaldırımlar üzerinde yalnız sağ tekerlekleri üzerinde yan yatmış bir halde yürüyerek - tekerlekleri, Unkapanı yolu ile Bankalar yolu- nun zaviyesinde bulunan 78 nu- naralı Kenanbey apartunmımn “ı:—âıqn a——“vfb ireteşiz aft a. Çd N 2 - (A 'ı 'ıı".»- 6' önündeki bir buçuk metre genişli- ğindeki yaya kaldırımına çarpa- rak hızını azaltmış, ayni zamanda zıplayıp baş tarafı apartıman du- varına çarparken kiç atarak duvar boyunca yan devrilmiştir. Arabanınmasıl dev- rildiğini dışarıdanmn gören yegâne şahit Recep Gül Şoför Recep Gül arabanım dev- rilme hâdisesini bize şöyle anlat- tı: — Tiyatrodan müşteri alacak- tım. Vazgeçtim. Arabamı garaja| çekmek için yollandım. Krogere gelinciye kadar önde araba gör- medim. Âltıncı dairenin önünden kıvrılınca hâdiseyi yapan arabayı gördüm.. Hızlı gidiyordu. Fakat ben arabanın mecburi durak ye- rinde duracağını, yolcu çıkaraca- ğını, benim bu sırada sağından ge- çemiyeceğimi düşünerek fren yap- tım,- Fakat araba hiç de durmadı. Ayni hızla yoluna devam ediyor- du. Bir an içinde arabanın kaldı- rımda yürüdüğünü, Kenanbey a- partımanına doğru yalnız sağ te-| kerlekleri üstünde yan yatmış git- tiğini gördüm. Bu sıra arabadan bütün kuvvetile bağıran bir kadın sesi işittim. Bu sesi gürültüler ta- kip etti. Araba birdenbire baştan apartımana vurdu.Gürültü müthiş- ti. Arabanın çarpmasiyle beraber kıç atarak yına. devrilmesi bır ol du. Araba ön tekerleğinin apartı- «man önündeki yayakaldırrma çarp riasiyle hızını azaltmıştı. Burada yaya kaldırım olmasaydı, araba apartıman duvarını yıkacak, parça parça olacak ve facia daha büyü- yecekti. O zaman araba içinde bulunanlardan hiç kimse sağ kal- mazdı sanıyorum. Arabadan du- yulan bağırışlar, araba devrilir devrilmez durmuştu. Su!Su!Sul! diye bağırıyorlardı Kazaya uğrayan arabanın içine yardıma ilk koşan itfaiye neferle- rile girdim. Onlara yaralıları çıka- rırlarken yardım ettim. Araba ka- ranlıktı. İçeriden iniltiden, bağır- madan, imdattan başka bir şey işi- tilmiyordu. Şişman bir kadının üstüne üç kişi yığılmıştı.. Kadın, sersemlemişti. Arabadan dışarıya çıkınca meydanda fıldır fıldır dön meye, su su diye bağırmaya başla- mıştı. Musluğa koştuk, su yoktu. Bu sırada nereden geldi, bilmiyo- rum, su geldi. Kadına ve bayıl- mışların yüzüne serptik. — Kazayı atlatanlara su verdik. Bir an için- de burası bir mahşer yerirte dön- müştü, İtfaiye neferleri doğrusu Clmh,w başla, erkekçe çalıştılar. Ömrüm oldukça bu feci kazayı unutamıya- cağım. Araba çarptıktan ve devrildikten sonra Tramvay arabasının Meyt yo- kuşunun başındaki binaya çarpışı pek şiddetli olmuştur. Gök gürler gibi büyük bir gürültü duyulmuş ve gayet kesif bir toz bulutu yük- Bunu takiben canhıraş selmiştir feryatları, — İmdat! Can kurtaran yok mu? sesleri yükselmiş ve şoför Re- cep Gül bomboş olan meydanda ne yapacağını şaşırmış, polise bağır- mış, bunun üzerine ortalık kalaba- Ç A Iıklaşmaya ba_şlamı;trr ea * ' thı* W 4 , Polis düdükleri öterken biri it- faiyeye koşmuş, Ahmet adında bir ilân yapıştırıcısı da Altıncı daire- nin altındaki imdadı sıhhi otomo- billerine koşmuştur. Biraz sonra yetişen itfaiye neferleri, polisler, bekçiler ve halk yaralrları kurtar- mağa başlamıştır. Tramvay evvelâ diğer gazete- lerin yazdıkları hilâfına takla at- mış değildir. Ve doğruca burunla- masına karşıdaki Kenanbey apar- tımanınma çarpmıştır. Bu çarpma neticesinde tramvayın bilhassa ön kısmı tamamiyle parçalanmış ve devrildiğinden de camları ve yan, tahta kısımları hurdahaş olmuş - tur. Bittabi bu çarpışmada en fazla zedelenenler ön sahanlıkta bulu - nan vatman, tramvay şirketi mü - fetişlerinden Niyazi ve Yeni pos - tane caddesinde kırtasiyesi Kına- l: zade Zühtü olmuştur. Bunlardan Zühtü parça parça olmuş, ve has- tahaneye kaldırılırken yolda ölmüş tür. Niyazinin de iki bacağı dev- rilen tramvayın altında kaldığın- dan kopmuştur. Vatman Fahri de gayet ağır surette yaralanmıştır. Bir kısrm yolcular ise daha ev- velden kendilerini tramvaydan at- mışlar ve bu korkunç kazadan kur. tulmuşlardır. Recep Gül de araba devrildik- ten sonra 4 kişinin çıkarak ikisi- nin Unkapanı, ikisinin de Banka- lar yoluna saptıklarımnı ve koşarak kaçtıklarını görmüştür. Kaza haberini duyar duymaz emniyet müdürü Salih Kılıç, Be- yoğlu kaymakamı Dahiiş derhal va- ka yerine koşarak kurtarılma işine bizzat nezaret etmeğe başlamış- lardır. Yarım saat süren bu çalışmadan sonra yaralıların hepsi Beyoğlu ve Sen Jorj hastahanelerine kaldırıl- mış bulunuyorlardı. Beyoğlu has- tahanesi operatörü Hayreddin de pijaması ile hastahaneye koşmuş ve icap eden müstacel ameliyatları yapmıştır. Tramvayın çarptığı Kenanbey apartımanında birkaç musevi aile- si oturmaktadır. Bunlardan Mari adında 60 lık bir kadın, kaza es- nasında tramvayın çarptığı duva- rın arkasındaki odada yatmaktay- dı. 12 tonluk koca tramvay kâgir olan binanın duvarında iki metre irtifamda ve bir metre genişliğinde kocaman bir delik açmıştır. Mari hâdiseyi bir muharririmi- ze şöyle anlatmıştır: — Uyuyordum. Birdenbire ku- lağımın dibinde top gibi bir şey patladı. Bağıracaktım. Fakat ağ- zım tamamiyle kireç dolmuştu, ba- ğıramadım. Ev yıkıldı, kiyamet ko- puyor sandım ve kendimi kaybet- tim. Gözlerimi açtığım zaman bekç' beni uyandırmağa çalışıyordu: — Korkma, korkma, Mari! di- ye beni teselli ediyordu. Yıkılan duvar ayak tarafıma isabet etmiş- ti. Başım öbür tarafta bulunuyor- du. Tesadüfe bakın ki karyolanın istikametini dünakşam değiştirmiş tim. Eğer yapmasaydım — yıkılan duvar başıma isabet edecek, beni de derhal öldürecekti. Şimdi de hâlâ titriyorum. Korkudan ölmez sem çok iyi, Üstelik eşyalarım da çok bozuldu. Epeyce zıyandayım Acaba bu ziyanlarımı k:m odıye— cek? 5 | dim. Galatasarayda Espekter Ni - Ayni evin üst k’a'.tmda oturan —ı&guuâu_ı_._ Cü *'&__MMA.M Üaş Sara da hâdiseyi şöyle anlatmış- tır: j — Gece uyuüyorken evvelâ ev yı- kılır gibi bir sarsıldı.Sonra top pat- lar gibi bir gürültü oldu. Cama koş tum, ortalığı görülmemiş bir toz| kaplamıştı. Bunlarm arasından a- cı acı bağırışlar yükseliyordu. Tay- yare bomba attı, yahut geçen fır- tımada olduğu gibi bir fırtına olup ev havaya uçtu, sandım. Neden sonra tramvay kazası. olduğunu anladık. | Ayni evin yanındaki muhalle- bici Mülâyim ve , Hacı Ramazan da beş dakika evvel dükkânlarını kapamış bulunuyorlardı. Kazaya ilk yetişenler arasında bunlar da vardı. ispekter muavini Niyazi anlatıyor İki bacağı kesilen ispekter mu- avini Niayzinin sıhht vaziyeti iyi- dir. Kazanın nasıl olduğu hakkın- da şunları söyliyebilmiştir: — Galatasarayda arabaya bin- dim. Vatman frenin tutmadığını söyledi. Ben haktım. Muayene et. tim, Tuttu. Şişhane yokuşunun başımna geldiğimiz zaman araba hızlaştı. Vatman freni sıktı, tut - madrı. Ben de diğer frenlere sarıl- dım. Bir türlü tutturamadık. Bü - tün gayretlerimize rağmen fren tutmayımca hemen pardösümü çı- karıp tekerleklerin dönmemesini temin için arabnın önüne atmak istedim. Bir kolumu çıkartmıştım ki, araba yoldan çıktı, < Bir kaç saniye içinde de olan oldu. Ondan sonrasımt bilmiyo - rum.,, ? Niyaziye tramvaydan atlayıp atlamadığı sorulmuş ve buna şu cevabı vermiştir: — Ben atlamadım. Tramvay - daki vatandaşların hayatıni kur - tarmaya çalışıyordum. Atlamak benim için büyük bir zillettir.,, Vatman arlatıyor Başından, yüzünden ve bacak- larından yaralı bulunan vatman Fahrettin ise şunları söylemiştir: “ — Taşköprülüyüm. 26 yaşın- dayım. Evliyim. Yenikaprda Bü: yük Langada Hisardibi sokağında oturuyorum, Şimdiye kadar hiç- bir kaza yapmadım. Harbiyeden kalktıktan sonra Altınbakkal is - tasyonuna geldik. Araba burada kızak yaptı, Frenlerden şüphelen- yaziye frenlerin tutmadığını söy - ledim. Kendisi muayene etti. Bu sırada frenler tuttu. Yolumuza de- vam ediyorduk. Espekter Niyazi de sabanlıkta duruyordu. Şişhane yokuştuna gelince araba gene kı - zak yapmaya başladı. Elektrik, küm, el frenlerini sıktık. Hiçbiri tutmadı. Geri hareket yaptım. Belki durur dedim. Bu da fayda vermedi. Bundan sonra tramva - yın karşıdaki bir eve doğru gittiği- ni gördüm, başka bir şey görme- dim.,, Yaralılar anlatıyor Tramvay arabası içinde bulu - nan yolculardan muallim Mücahit başından yaralıdır. Kazayı şöyle anlatıyor:'. — Kabzımal arkadaşım Niko ile beraber sinemadan çıktık, Tramvaya bindik. Ayakta konu - şuyorduk, Konservatuvarı geçtik- ten sonra araba birdenbire sarsıl- dı, Ben Nikonun üzerine düştüm.' ı&ıaı.,;..a T Bundan sonra frenin tutmadığım! ve arabanm hızlaştığını anladım- Tramvay şiddetle ilerliyordu.. Ahali bağırıyordu. Bu aralık bir. kontrol tehlike yok diye halkı tes kin ediyordu. Birkaç saniye sonra tramvaym çarptığını duydum. Ba* yılmışım, Bir müddet sonra da ar” kadaşım Niko beni ankaz altın * | dan çıkardı. O da başmdan yl-f" k idi.,, Muhtelif yerlerinden yaralı bu , lunan 11 numaralı kontrol lıııl'ı ise şunları söylüyor: ö — Ben içerde bilet keııyorıîll”"" Araba birdenbire hızlandı, Birkat — saniyede ne oldu ise oldu. Kendi: mi sonra sediyede buldum., ğ Kazadan sonra yaralılar he * men otomobillerle Beyoğlu, Fraf” sız, Sen Jorj hastahanelerine ka" dırılmışlardır. Saati 11 i 25 geçe durmuş Kırtasiyeci Zühtünün ceı'd!î j hastahanede doktor ve opemlaf)' Sadrettin tarafından muayene 0 — lunmuş, beyninin patlıyarak öl * | düğü tesbit edilmiştir. Üzeri araf'” mış, cebinden çıkan saatin tam 0” İ biri 25 geçe durduğu görülmüştü" | Şu hale göre saat müsadem? ile birlikte durmuştur. Gece has ” tahanede Sadrettin ve asistan ki yaralrlara ameliyat ynpmuw kontrolün ayağını keımıçlerdıt- Espekter muavininin zş.- durmak üzere olduğundan :;Üb marlarına tuzlu serum veri j kan verilmesine de lüzum görü! < müştür. Birkaç kişiden -kan Vj ; meleri istenmiş ise de veren ow_,_ mış, bunun üzerine Saniye ism k bir hastabakıcı ileri atılarak: — Ben istediğiniz kadıı' k” veririm. Buyurun alın, demiştir Fakat buna lüzum gorulmGÜ”' kalp normal bir şekilde çarpı” — ya başladıktan sonra ameliyat " , pılarak bacaklar kesilmiştir. a Kan veren olmadığını ınllîı’ tü ve feci ıztıraplar içinde kıvran?” | ispekter muavini: İ — Yalvarırım, bana kan VW- İnsani bir hizmettir, diye Y'ı mış, ölürsem çocuklarımı nuz, demiştir. Yelkenci Mehmedin de yağı kesilmiştir. Sol ayağı d& ” altı yerinden parça, PW ' mıştır. Diğer yaralıla" Yenicamide kahveci sinemacı Şükrü, yelkenci saîw Hıristo oğlu Niko, Süleyman | Ziya, Rodoslu Ziya, muallim — B cahit, Hüsnü, Mişon oğlu _nı . 50 yışmdı Naime, Olm"'k kası memurlarından dacı İstefo, Fazıl, Ahınd Hayriye. a Hâdise yerlrıdB _ manzara — ç Hâdise yerindeki manzare " a, fecıydı Kumaş ı:a arl, et parçaları, kesik a ı ü görülüyordu. Hele parça P";. yür muş tramvayın iç mınzll' reği kuvvetli olanlar | hammül edebilirlerdi: ıi“”, K Vaka mahallinde görer kalan birisinin & ltügm"k dilef hâdiseden sonra buraya ı.llı bir & w ç hücum etmişlerdir. z:ı" çükler j damın kesik bıcığ"" lii? M j yip soturürlerlcen ;öru eei tır. 4 H — — — —ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: