21 Şubat 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Öld Ilim dünyasının halledemediği bir muamma halinde kaldı HABER — Mşğış postasr A —— - Genç Macar kızınin - garip macerası Budapeşteden yazılıyor: “— Öldüğüm zaman kırk yaşında Ve on dört çocuk anasıydım. Şimdi ya- bancı bir ülkede annem, babam ve kar- deşlerim olduklarını söyliyen ve benim- le sonradan öğrenmeğe mecbur — oldu- bir dille konuşan yabancı bir aile- hin ortasında on sekiz yaşında bir kızım! Bu sözleri bir kaç ay evvel söylemiş Dılan şahıs Budapeştenin lüks bir sem- ti olan Budagyongye'nin Lepke sokağın- 8 8 numaralı evde bir kimya mühen- disinin kızı İris Farczady'dir. Kız Bu- dapeştede doğup — büyümüştür. Artık Mektebe gönderilmemektedir; çünkü Pa“allğt andıran uzünca bir uykudan “_'Pinycılca bağırarak uyanmıştı. Ana di 1 olan macarcadan — artık bir tek söz ı;:ımiy_or ve Madride mahsus ispanyolca duçefı*lnden başka bir dil konuşamıyor- İ Bu hâdise bir kaç ay evvel ilk defa *ydana — çıktığı vakit HABER'de de Undan bahsedilmişti, Şimdi aradan ay- v:hE_eçti_ği halde kız hâlâ ayni haldedir izap “ Pir doktor bu hâdiseyi — İâyikile *dememektedir. : _ğ“f kızın söyledikleri — doğru ise rîîın(f;%î%%ğ ağustosunda- Vadrid şeh-l lar ve n Vonna Luçyaltarz de Salvio' bütün m;uhî -şahsiyeü, hafızası hülâsa ki heviyatı bu mektepli Macar h;;m;"gcnç vücuduna taşınmıştır! Ru- ha öyle fantastik bir muhacirliğine N var mıdır? Yoksa bu sadece bir Yalan ve dolap mıdır? Eğer evlâdını tanryacak birisi var- 9 da anasıdır ve Madam Farczady akın ne diyor: Üe ” Kızımın vücudu mevcut olmakla , Saber İris'in kendisi uçup gitmiştir! OJün dudaklarından konuşmakta olan İi înki İspanyadan tayyare ile getiril- e ir yabancıdır! Ben ne bir ispiritiz- K (;. ne batıl itikatlara inanır bir kimse “Hğ fâhsil görmemiş bir kadınım. Bi- a]wiraşîmıza gelenler, inanılacak iş de- Or. Başkalarının böyle bir şeye inan- “rını istemeğe utandığımızdan bunu :E_Z_aman herkesten sakladık. Luçya isile her konuştuğumda ve yaptı- dığınbî“ bir denemede kızım İris olma- 1 adamakıllı ispat etmektedir. Çün ONün bir çok evlât anasr — olduğuna $üphe yoktur. Ben de bir anayım Ü Mmeselede kimse beni aldatamaz. Tacarca dilini konuşmağı öğretince İay 2 çocuk doğurmamış bir kızın kitap- ği, ;in, Yahut duymakla öğrenemiyece- €miyeceği bin bir şey anlattı. * T ğ Kırın küçük kardeşi Rene de şunla- nlatlyor: ki hiç Ve Ün Ğilq; Hayır Luçya benim kardeşim de- kat ğ Onu epey sevmeğe başladık, fa- te tnunıa İris arasında hiç bir müna- İkami, SEtur. O bir kız — bile değil, ev- derhaî Yaşlı bir kadındır. Bunu herkes anlıyabilir. de.. haj anrî& ile kız kardeş böyle acaip bir Fin ö Atmakta sıkılırsa, büyük bir bil- han 'airak tanılan babaları kimya mü- Ne ka aBay Gero Farczady — kimbilir Tetejeçı Sekinecektir. — Gazeteciler bu Ona sormağa gittiği zaman a- laboratuvarında bir takım in- vğ narla Uğraşıyordu: o!İllı hı:ı benim anlryabileceğim bir iş ; Buı:: “G. izah, ne de reddedebi- "h Yökt a bilerek kurulmuş bir dü- SAAT Ben bir kimyager | sifatile tler yage Cağı> € Uğraşırım, Fakat kadınların size anlattıkları hep doğrudur. Ben de daha tabif bir izah buluncaya — kadar hâdiseyi münakaşa etmemek istiyorum. * Mavi gözlü,; kesik — koyu kumral saçlı güzel ve tazecik bir kız içeriye ge- tirilerek bana takdim edildi. Bu kızca- ğiz Macar mektebine devam etmiş olan Macar kızı İris — Farczady idi. Kendisi Sopron mektebinin fevkalâde zeki tale- besi bulunuyordu. Fakat şimdi on dört çocük anası Luçya olduğunu ve İspan- yada ölerek gömüldüğünü — söylüyor. Yüksek tahsil görmüş olan bu kız şim- di Macarcayı ancak çat pat biliyor ve almancayı anlaşılmıyacak — kadar kötü görüşüyordu. — Öldüğüm zaman kırk yaşınday- dım... Bunlar körpecik dudaklardan çıkan ilk sözlerdi: — Ben Madridde 1893 senesinin 2 incj mayıs günü doğdum. Ailem kala- balık ve çok fakirdi. Hepimiz Calle Os- cura sokağıriıda 7 numarâda bir tek kat- ta oturuyorduk On yedi yaşına vardığım zaman Madridde amele olan — Pedro de Salvio ile evlendirildim. Onunla evlen- mek istemiyordum, çünkü başka bir a-, damı seviyordum. Fakat İspanyada kız- lar kocalarını seçemezler. Ancak dulla- rın böyle bir hakkı vardır. ve baba bulurdu. Böylece hiç sevmedi- ğim halde Pedroya varmağa mecbur ol- dum ve elimden gelmiyecek bir işe karşı kafa tutmağa karar verdim. Kocayı ana Sonra çocuklar doğmağa başladı, tam on dört tane... Hayatımın sonlarına doğ- ru hemen her sene bir tane doğurdum. İspanyada çok çocuk doğurmanın ka- dınlara iyi olduğunu - söylerler; fakat benim için pek de iyi olmadı. Ciğerlerim zayıftı ve yorgunluğa dayanamadı. Bo- yuna zayıfladım ve nihayet 1933 ağus- tosunda ciğer vereminden ölmek üzere olduğumu anladım. Eğer — çocuklarım olmasaydı ölüm benim için, büyük bir sevinç teşkil edecekti. — Bitkindim ve hayat benim için yoksulluk ve azaptan başka bir şey olmamıştı. Fakat bütün bu oçcukları ve hele kemik veremi olan en sonuncusunu bırakmağa tahammül ede- miyordum, köcam ona bakamazdı. Bununla beraber son saatimin gel- miş olduğunu biliyordum. — Doktor da bunu söyledi, papaz en son töreni yap- tı küçük oda bittün hrsım ve akrablar- la tiklim tiklım dolmuştü. Ölüm pek de büyütüldüğü gibi de- ğilmiş! Oradakilerin — evvelâ yüzlerini ..... ükten sonra ba ruhile dirilen bir kız! AYLARCA SÜREN TETKİKLERE RAGMEN Lehistanın Var - şova şehrinde bir denbire Irlanda dili olan Galce konuşmak sure - tiyle bütün bil - ginleri şaşırtan Mari Glaşan Skotincki Budapeştede Farczady ailesi- nin köşkü dum. Ölüm, bir defa hastanede beni e- terle bayıltmışlardı, tıpkı ona benziyor du. Güzel bir odada güzel bir — yatağın içinde uyandım, önce korkmadım çünkü gülen bir yüz bana — bakıyordu. İşte şu Senora idi. Etrafımdaki yabancı ve lüks eşyaya bakmağa başladım. Yatak odası bir hastane değildi, Senora da bir hasta- bakıcı hemşire gibi giyinmemişti. Burası hiç şüphesiz ne ahret ne de cennetti! Burası neresiydi ve ben bura- ya nasıl gelmiştim? Tam sormak üze- reyekn Senora anlamadığım yabancı dil- le bir şeyler söyledi. Burada Madam Farczzady söze ka- rışarak — Ona on dört saatlik — uykudan sonra nasıl olduğunu sormuştum! dedi, Kız gene devam etti: — Büunun üzerine İspanyolca ko- nuştum. Fakat Senora yerinden zıpladı ve beni korkutacak kadar dehşet içinde kaldı. Ona ispanyolca - bağırmağa baş- ladım, o da bir şeyler bağırdığı için oda- ya yabancılar doldu. İşte Rene, iki er- kek kardeşi ve bir hizmetçi kız kosşup gelmişlerdi. Hepsi ben Pedro diye bağırdıkça ne yapacak- larını büsbütün şaşırdılar; ürkmüşlerdi; hele eee we şkasını n Madam Farczady iki kıziyle birlikte evinde Birdenbire ne kadar — kuvvetleşmiş olduğumu anlayınca zihnim altüst ol- dü. Hepsi üstüme çökerek — zorla beni yatakta tutabildiler. Bu — yabancılarla kavga etmekte hiç bir mana olmadığını gördüm, -Nişan yüzüğümü görmek için elime baktım; yerinde yoktu. —Bunun üzerine işten nasır içinde, iğri büğrü ol- müş ellerimi gözden geçireyim — dedim, birde ne göreyim bunlar manikürlü, yu- muşak, bembeyaz genç kız elleri değil mi? Kollarım da benim değildi; ne de bacaklarımla vücudumüun başka yerleri! Niçin olduğunu bilmiyordum, fakat bir denbire hıçkırarak ağlamağa başladım. Karyolamın karşısında bir ayna vardrı. Kalktım doöğrü oraya gittim. Gördüğüm yüzü tanıryamayınca artık dayanamıya- rak düşüp bayıldım. Nihayet İspanyolca bilen bit papaz bulup getirdiler. Adamcağız - bana çıl- ginliktan vazgeçmemi — öğütledi. Şimdi ne olacak bilmiyorum. İspanyaya gide- mem çünkü orada beni ölü sanıyorlar! Kendisine Luçya adını takmış olan İrisin anlattıkları burada bitiyor. Annesi de kızın on dört saat süren baygınlık gibi bir uykudan sonra — uyanınca yap- tıklarını aşağı yukarı ayni şekilde anlat maktadır. Şimdi ise dünyanın hemen her tarafından âlim ve müdekkikler mese- leyi incelemek için — Budapeşteye koş- muş bulunmaktadırlar. — Bunların ara- sından Londranın ruhiyat — enstitüsün- dan döktor May C. Walker; Kopenhag ruhiyat mütehassıslarından doktor Tage Ellingen; Hindistanın Bombay şehrin- den meşhur ruhiyatçı doktor — Raski T. Takar; Yugaslavyanın meşhur doktor- larından profesör Vuçiç Çaçaviç vardır. Hattâ Yugoslavyalı —profesör Luçya ruhunun İris vücuduna girmesi meselesi hakkında bir de escer yazmağa başla- mıştır. Budapeştede — bulunmakta olan İs- panyollar ve hattâ İspanya - sefiri de Luçyayı bir çok imtihan ve sorgulardan geçirmiştir. Yazı mütehassısları - onun el yazılarını alarak İrisin eski yazılarile karşılaştırmışlardır. Bütün bunlara rağ- men hiç kimse ve hattâ en büyük müte- hassıslar bile bu meseleyi bir türlü izah edememektedir. Madam Farzadvnin ke- zı ile birlikte bir dolap kurarak santaj yapmakta olduf'u akla bile #etirilemez. çünkü buna hiç bir sebep yoöktür. * Bundan bir kaç sene evvel Lehista- nın Varşova şehrinde de buna benzer bir hâdise olmüuştu. Sekiz — yaşındaki Mari Glaşan Skotniçki'nin bir sabah u- yanınca kimsenin anlayamadığı yabancı bir dil konuşmakta olduğu ve bütün aile şaşırmıştı. Bir görülmüş çok müua- Kendisinin İspanyada ölen Luçya adlı faki: & bir kadın olduğunu iddia eden İris yenelerden sonta kızcağızın Gal dili koe nuşmakta olduğu anlaşılmış — bu da şaş« kınlığı büsbütün arttırmıştı. Mütehassıs lar, fen adamları hâlâ bu işi —tetkik et« tikleri halde akla yakın bir izahat vere« memektedirler. Bununla beraber hiç kimse — ölmüş bir kadın ruhunun başka bir cisme gir- miş olduğuna inanmamaktadır. Macar kızının verdiği adresler üzerine İspan- yada tahkikat yapılmış, müsbet hiç bir netice alınamamıştır. . /* ——— Yalancılar kralı! “Şehrin en kürnaz ve hilekâr faresi. ni işte bu termometre ile yakalamağa muvaffak oldum! Bu termometreyi duvara astım; al. tına da yağlı bir peynir parçası koy. dum. Sonra bir kenara çekilerek bekle. meğe başladım,. Biraz sonra fare geldi ve peyniri yemeğe başladı. İşte tam o sırada bir çığlık kopardım. Çığlık o kadar korkunçtü ki, fare korkudan DONAKALDI., Bu sâayede termometrenin civası süratle —aşağıya inerek farenin beynine düştü ve kafa tasını parçaladı!,, Bunu yazanın aklından: zoru olup olmadığını soruyorsunuz değil mi?? Hamdo!'sun bunun muhariri biz değiliz. Hikâyeyi Burlington şehrinde “Yalancı lar Kulübü,, nün senelik müsabakasın. da yukarıda resmini gördüğünüz Hul. let adlı bir adam söylemiş ve böylece “Yalancılar Kralı,, ünvanını kazanmış. tır. Bu sehrin Amerikada ve unvanı ka. zanan adamın da ÂAmerikalı olduğunu söylemeğe lüzum yok değil mi?z. — — .-. —K ee , e— — C d eeei —Zi e 4;__..._— —K

Bu sayıdan diğer sayfalar: