Çöpleri yakmak için 80.000 liralık tahsisat konuluyor Ayni zamanda çöpler, büyük çukurlar içinde faydalı gübreler haline getirilecek Artık marmara sahillerimiz de, plâjlarımız da pislikten kurtulmuş oluyor Belediye İstanbulun temizliği- ni esaslı bir şekilde halletmeye karar vermiş, bunun için bir de proje hazırlamıştır. Belediye fen heyeti müdürü Hüsnü ile tetkik şubesi şefi Nus - retin iki ay evvel iştirak ettikleri beynelmilel temizlik kongresinde. ki görüşmelerden aldıkları netice- ler bu projeye esas olmuştur. Birçok memleketlerde çöplerin yakıldığı ve yahut da gübre hali- ne getirildiği belediyece biliniyor. du. Yalnız bu işin nasıl yapıldığı bilinmiyordu. Hüsnü ile Nusretin birçok şe - hirlerde yaptıkları o incelemeler neticesinde çöplerin İstanbulda da yakılmasma karar verilmiştir. Hazırlanan projede şehirde çöplerin toplanması ile bunların imhası ayrı bir iş olarak gösteril- mektedir. İstanbul sokaklarından topla - nan çöpler halen deniz kenarmda- ki iskelelere götürülmekte ve bu - radan mavunalara yükletilmekte - dir. Mavunalar da biraz açıldık - tan sonra bu pislikleri denize dök mektedir. Havalar lodos ve fırtmalı ol - Türkiyede duğu zamanlar denize dökülen bu pislikler Marmaraya gideceği yerde Yenikapı sahillerinden baş- iyarak tâ Yeşilköy, Floryaya ka- dar olan bütün sahili kaplamakta bütün bu sahili pislemektedir. Bu yüzden bu sahilde oturan halkın hem sıhhati bozuluyor, hem de yazım denize girilemiyor - du. Boğaza pislik dökülmesi ya - sak edildiğindenberi Boğaz sahil. leri senelerdenberi tertemiz kal -! maktadır. Yeni bir projeye göre, bundan sonra İstanbulun hiç bir yerinden denize çöp ve pislik dökülmiye - cektir. Şehrin haricinde altı yerde çöp istasyonları yapılacak, toplanan çöpler yeni almacak kamyonlarla bu istasyonlara götürülerek boşal- tılacaktır. Buralarda çöpler yakılacaktır. Bundan başka çöplerin geniş çu - kurlara doldurularak üzerlerine toprak dökülmesi ve bu suretle gübre haline getirilmesi de tesrü. be edilecektir, Bunun için belediye 936 büt . çesine seksen bin lira tahsisat koy- muştur. 17.000 zilometroluk yol yapılıyor « Yol vergisinin yeni esaslura göre alınm eirafmda hazırlanan ve Başbakanlığı overilen yeni lâüyi- ha, büyük bir zaruretten Odoğmuş- tur. Bugün on yedi bin kilometrelik bir yol şebekesine memleketin müda- faa vaziyeti de dahil olmak üzere her noktadan kat'i bir ihtiyaç vardır. An- kara ile İstanbul arası 570. kilometre olduğuna göre bu projenin azametini düşünün! Yol meselesi yalnız inşa değil, mü temadi bir tamirat meselesidir de. Mevcut yolların bakımı için her sene üç milyon liraya ihtiyaç vardır. Ya- pılması mecburi olan yollar 160 mil- yon liraya inşa edilecektir. Nafia Ve- kâleti bu kadar inşaatı on beş senelik birprograma bağlıyacaktır, Buna yö- ve her sene 11 milyon lira kadar bir nssraf gidecektir. Salâhiyettar bir zat bu lâyiha mü- vasebetiyle Ankarada bir gazeteci. ye şunları söylemiştir: “ — Bugünkü yol vergisi şimdiki modern vergi sistemlerine uygunsuz ve adaletsiz bir şekildir. Lâyihadaki sekil ile hemen halkın yüzde doksanı- nn ödemekte olduğu vergiler (yüzde elli derecesinde inecektir. Buna muka- bil mali kudret ve gelirleri daha fazla z Kurban deri ve barsakları Hava Kurumu Kurbay bay - | olanlar âzami 1? liraya kadar çıkacak olan bu vergiden tabiatile müteessir) olmıyacaklardır. Hayata atılmış olan kadınlarımı- za gelince, tamâmen ayni (şerait al- tında çalışan erkeklerin (ödedikleri her türlü vergilere esasen tabidirler. Kendilerini yalnız yol vergisinden #- yırmak mantıksızlık olur. Yeni ka- nunla senede 11 milyon lira arasında varidat temin edileceğini umuyoruz... Yol vergisinin herkesin kazancı- na göre alımması esas fakirleri ve ka- zançları az olanları cidden seyindir- miştir. Çünkü şimdiye kadar günde 20 —0 kuruş çıkaran bir ““eci ile ay. da 150-200 lira apartıman kirası veren, lüks otomobili ile İstanbul sokakları» nı aşındıranların verdikleri yol vergi- si ayni nisbette, yani altı liraydı. Geçenlerde Tophanede yakalanan bir dilenci kadın sorguya (çekilince, küfecilik yapan kocasının yol parasını veremediği için hapse girdiğini bu yüzden dilenmeye mecbur kaldığı- nr söylemiştir. Bu itibarla kazancı az olan vatan- daşlar bu kanunun bir ân evvel çikma. sını temenni etmektedirler. Yeni ka- nun, dolayısile kadını himaye etmiş o- luyor, Tramvay, tünel ve elektrik tarifeleri Mesaisini bitiren tramvay, tü - rarııda kesilen kurbanların deri | nel ve havagazı tarife komisyonu ve barsaklarını toplamağa kuru - mun teşkilâtı müsait olmadığın - “an bunların muntazam bir şekil. €s toplanabilmesi için sağlam şe- k'l#e bir deri getirene beş kuruş ve barsağa yüz para vermeğe ka - rar vermiştir. Brçak yarası olanlar yarı fiatle almacaktır.. ipka etmiş olduğu tarifeleri Ba - yındırlık bakanlığına göndermiş - tir, 14,5 kuruşa indirilerek Vekâle- te'evvelce gönderilmiş olan elek- trik tarifesi henüz tasdikten ge) - memiştir. iş hayatımızın dertleri Istanbul şehrinde 18 saat çalışan 12 yaşında çocuklar var !.. iş Halbuki fennen sabittir: Tabii bir insanın tabii çalışması günde Dinlenmek ve fikren yükselmek için imkân bulamıyan Türk arta bilir ? işçisinin Bir işçi kaç saat çalışmalıdır? Bizde kaç saat çalışır? İ İşte iş hayatımızın en can alıcı ve halledilememiş meselelerinden birini de bu sualler teşkil etmekte- dir. Tahammül 8 saat o Avrupanın ve dünyanın bütün ; medeni memleketlerinde normal|i iş saati 8 olarak tespit edilmiştir. i Yani bir insan tahammülü bu ka-|i dar olarak hesaplanmıştır. Netice-|: ye, o kadar münakaşalardan, tet-|: kiklerden sonra varılmıştır ki, bu.|:.... nnu etrafında lâf söylemek, fikir yürütmek tam manasiyle abestir, Hazırlanmakta olan iş kanu- nunda da normal iş saatinin bu ka- dar müddet olarak tayin edilece- ğini ümit ederiz. Bittabi bazı ağır sanayi ile nak. liyat, ziraat gibi kısımlar bundan müstesnadır. 18 saat iş! Bizde şimdiki halde iş müdde- ti asgari 9, azami 18, evet yanlış değil, on sekiz saatrır. Buna geçmeden evvel müddet| meselesi etrafında şehrimizdeki mubtelif fabrika sahiplerinin fi- kirlerini hülâsa edelim: | Dilberzade trikotaj fabrikası! direktörlerinden Osman İbrahim, kuştüyü fabrikası sahib: Özer me. sainin 9 saat, Besler çikolâta fab- rikası sahibi Fehmi 10 saat olma- sına taraftardırlar. Ömer ve Fehminin bu hususta- ki fikirleri şöyle hülâsa edilebilir: İşçiler şimdiki ücretlerini, 9, 10 saat çalışmalarına mukabil alı- yorlar. Eğer iş müddeti azalacak o- lursa bittabi gündelikleri de ona göre inecektir. Bunun da işçilere vereceği zarar meydandadır. Osman İbrahim, trikotaj gibi hafif işlerde işçilerin 9 saat çalış- malarında hiç bir mahzur görmü- yor. © Liyon çikolâta fabrikası sahibi Dabaya gelince bu zat da sekiz sa- atten fazla çalışılmasına taraftar- dır. Ve buna sebep olarak Türk iş- çisinin Avrupa'ı işçi kadar randı- man vermediğini göstermektedir. En sonra da bunun iklimden neşet ettiğini ilâve etmektedir. Bu ve- rim noksanlığının da bittabi en basit olarak iş müddetinin uzatıl- masiyle kabili hal olduğunu ümit etmektedir. Az verim Acaba hakikaten Türk işçisi Avrupalı işçi kadar randıman ve- remiyor mu? Eğer veremiyorsa bu. nun sebebi nedir? Türk işçisinin verimini yükseltmek için ne yap- malı? Bu meseleleri daha sonra tetkik edeceğiz. Türk işçisinin gıdasını, yaşayış şartlarını bu sütunlarda bütün çıplaklığıyla teşrih ettiği. miz zaman verim meselesinin se- bebi gayet aydınlık olarak anlaşı- lacaktır. Günlerini zeytin ekmek-! i maddesini niçin | sekiz saattır ! verimi nasıl Mesul memurlar! Şu kanun tatbik etmiyorsunuz: “Bar, kabara, dans sa- lonu, kahve, gazind ve hamamlarda on sekiz ya- le geçiren Bir Türk işçisinin, niçin et, sıcak yemek, tatlı yiyen bir Av- rupa işçisi kadar çok ve iyi iş ya- pamadığı o zaman anlaşılır. Zavallı garsonlar Gelelim on sekiz sazt çalışan işçilere: Bunlar kahve garsonlar dır. Bu zavallılar sabahın saat se- kizinden, gecenin saat ikisine ka- dar durmadan çalışırlar. Hem de ne şerait içinde? Yanan bir ocaön kömür. tornadâ dönen bir demiri eymek, işliyen bir kumaş makinesini kont- rol altında bulundurmak gibi iş- ler, kahve garsonlarını yorucu ve yıpratıcı mesaisi karşısında hiçtir. Onları hepiniz tanırsınız, Hep- si zayıf, nahif, sarı bevizli, batık gözlü ve yaşları nadiren yirmiyi geçmiş insanlardır. Dünya iş kanunları işçiyi şöyle tarif eder: “Bir akid neticesi bedeni veya akli, ve yahut her iki hizmetini bir- den bir başkasına kiralıyan &- dam.,, Halbuki kahve garsonları yal- nız fikri, bedeni değil, sıhhatlerini ve hattâ hayatlarmı bile kiralıyan, daha acısı satan adamlardır. Bunlar sabahın sekiz'inden iti baren kahveye dolan sıhhatli, has | ta, verem... insanlarm nefeslerini, tütün kokularmı teneffüs etmeğe mecburdurlar. Gece yarısı kahve boşaldı mı ikinci bir azap başlar, bütün kahve süpürülür, silinir, te- mizlenir. Bittabi yüzlerce sıhhat meşkük insanların ayık tozları kahveyi kaplar, onlar bunları da| yutmağa mahkümdurlar. Hava so | ğuk olur, başka yere kahve, çay! götürmek için sıcak yerden sokağa | soğuğa çıkarlar, gene sıcağa girer- İ ler. Bundan hastalandıkları da va | kidir. Çocuk çalışmaları En fecii, kahvelerde çalışan ve gayet cüz'i ücretler alan bu zaval- lı işçilerin bir kısmınm 12 ile 18 yaş arasmda olmasıdır. İş kanununu bir yana bırakın, umumi hıfzıssiha kanununun 176- ıncı maddesine bakın: “Bar, kabare, dans salonu, kah- ve, gazino ve hamamlarda on se- kiz yaşıdan genç olanlar çalıştırı- lamazlar.,, İnsan kanunun bu maddesiyle, kahvelerde garsonluk eden körük çocukları gördükçe gülmek mi, ağ. # lamak mı lâzım geldiğini pek güf | | kestirebilirler. Burada bu kanunu” ” tatbikini kontrol etmiyen - lâksff | memurlardan da bahsetmiyeceği” Bittabi henüz neşvünema et" memiş ciğerler bu mikroplarda” daha çabuk müteessir olur. Netic&“ de bu betbahtlar ya bir hastalik kapıp yatağa düşerler ve bu şeki de bu işten vazgeçerler, yahut da yatağa düşmeden başka bir iş b“ “| 1! larak ayrılırlar. | | i l İ İ N f 2 Şunu da ilâve edeyim ki böyle “(1 küçük çocuk garson kullanan kahr velerin en büyük ekseriyeti İsta” bulun iç taraflarmda ve nisbet? kenar mahallelerindedir. l Prensipler Ne ise, bunları da bir yana be rakalım. İş saati işini ciddi ol tetkik etmiş, tahsilini Alman: i yâpmış, ve Galata Ömer Abid h#” nında Türk idrofil fabrikası a8 “İN nim şirketi direktörü Sabriyi di” liyelim: v4 “—Yeormal bir san ıçın o #9“ çalışma, 8 saat istirahat ve 8 / de uyku lâzımdır. Çalışma müd tinin 8 saat olarak tespit edim” sinin aşağıdaki üç faydası vard. l 1 — 8 saat çalışmak sur i elde edilen verim, (bir çokları”. zan ve iddiaları hilâfına) 14 ler çalışmadan bile daha yüksek | daha kıymetlidir. Çünkü bu” retle çalışan isçi neşesini kaybet) memekte, daha teksifi çalı$i ta ve bittabi daha yüksek, dah? © tinalı randıman vermektedir. / 2 — Bu larz sai işçinin dah# yıpranmasını, ve binaenaley? “i lışma kabiliyetini uzun müddet pi hafaza etmesini temin eder Kİ ». itibarla hıfzıssıha bakımında” 4 faydalıdır. Bu suretle ayni 78 (e da çalışma kuvveti de tasa! dilmiş olur. 3 — İşçinin çalışmasına # ww. kusuna ayırdığı vakitten ar lan 8 saatinin bir kısmı, ke” kültür ve maneviyat cih yükseltmesine ve takviyesi” ge fedebilmek imkânı hasıl olur ve # nun ehemmiyeti pek bü s9 ak “ işçiyi bir makine, bir hay“ Mili A mak felâketinden kurtari” ” yetçi, çalışkan, ve fasil » v Türk işçisinin kültürünü * -4di” mek en büyük borçlardâf vini 4 Fazla mesal mi rı 7 ihtiyaç karşısında bif 48 | deni ve sıhhi bir o 4 | zusu vorsa 8 saatten fa7” ği d ya 6 saz! gibi muayyen w gp il çalışabilmelidir. Y: gi” saisi için alacağı fazle Pre lük mesaisinin beher Sy ye” bet eden miktarının © N en az bir buçuk misli alel il İş kanununun pütüm Pr pür / leri göz önüne alarek İSE ir Vek hukukunu tespit ede€ yüph? j de ortaya çıkacağıns yi tur, Murad “a N çe İNE İsi