21 Şubat 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— L L YT NUN TTTT MN — M 1 T ız riliABER — Ak;ım postası Çöplerı vakmak için 80.000 liralık tahsisat konuluyor Artık marmara sahillerimiz de, plâjlarımız da pislikten kurtulmuş oluyor Belediye İstanbulun temizliği- ni esaslı bir şekilde halletmeye karar vermiş, bunun için bir de proje hazırlamıştır. j Belediye fen heyeti müdürü Hüsnü ile tetkik şubesi şefi Nus - retin iki ay evvel iştirak ettikleri beynelmilel temizlik kongresinde- ki görüşmelerden aldıkları netice- ler bu projeye esas olmuştur. Birçok memleketlerde çöplerin yakıldığı ve yahut da gübre hali- ne getirildiği belediyece biliniyor- du., Yalnız bu işin nasıl yapıldığı bilinmiyordu. Hüsnü ile Nusretin birçok şe - hirlerde yaptıkları incelemeler neticesinde çöplerin İstanbulda “da yakılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan projede — şehirde çöplerin toplanması ile bunların imhası ayrı bir iş olarak gösteril- mektedir. İstanbul sokaklarından topla - nan çöpler halen deniz kenarımda- ki iskelelere götürülmekte ve bu - radan mavunalara yükletilmekte - dir. Mavunalar da biraz açıldık - tan sonra bu pislikleri denize dök mektedir. Havalar lados ve fırtmalı ol - duğu zamanlar denize dökülen bu pislikler Marmaraya gideceği yerde Yenikapı sahillerinden baş- İryarak tâ Yeşilköy, Floryaya ka.- dar olan bütün sahili kaplamakta bütün bu sahili pislemektedir. Bu yüzden bu sahilde oturan halkın hem sıhhati bozuluyor, hem de yazm denize girilemiyor - du. Boğaza şislik dökülmesi ya . sak edildiğindenberi Boğaz sahil- leri senelerdenberi tertemiz kal - maktadır. Yeni bir projeye göre, bundan sonra İstanbulun hiç bir yerinden denize çöp ve pislik dökülmiye - cektir. Şehrin haricinde altr yerde çöp istasyonları yaprlacak, toplanan çöpler yeni alınacak kamyonlarla bu istasyonlara götürülerek boşal- tılacaktır. Buralarda çöpler yakılacaktır. Bundan başka çöplerin geniş çu - kurlara doldurularak üzerlerine toprak dökülmesi ve bu suretle gübre haline getirilmesi de tecrü- be edilecektir. Bunun için belediye 936 büt - çesine seksen bin lira tahaisat koy- muştur. Türkiyede 17.009 kilometroluk yol yapılıyor_ « Yol vergisinin yeni esaslara göre alınmusı etrafmda — hazırlanan ve Başbakunlığa — verilen yeni lâyi- ha, büyük bir zarüretten — doğmuş- tur. Bugün on yedi bin kilometrelik bir yol şebekesine memleketin müda- faa vaziyeti de dahil olmak üzere her noktadan kat'i bir ihtiyaç vardır. An- kara ile İstanbul arası 570. kilametre olduğuna göre bu projenin azametini düşünün! Yol meselesi yalnız inşa değil, mü temadi bir tamirat —meselesidir de. Mevcut yolların bakımı için her sene üç milyön İiraya ihtiyaç vardır. Ya- pılması mecburt olan yollar 160 mil- yon liraya inşa edilecektir. Nafia Ve- kâleti bu kadar inşaatı on beş senelik Lir*programa bağlıyacaktır, Buna gö- ye her sene 11 milyon lira kadar bir nissraf gidecektir. Salâhiyettar bir zat bu lâyiha mü- vasebetiyle Ankarada bir — gazeteci- ye şumları söylemiştir: “ — Bugünkü yol vergisi şimdiki modern vergi sistemlerine uygunsuz ve adaletsiz bir şekildir. Lâyihadaki şekil ile hemen halkın yüzde doksanı- nın ödemekte olduğu vergiler elli derecesinde inecektir. Buna muka- bil mali kudret ve gelirleri daha fazla yüzde| olanlar âzami 12 liraya kadar çıkacak olan bu vergiden tabiatile müteessir olmıyacaklardır. Hayata atılmış olan kadınlarımı- Za gelince, tamamen ayhi şerait al- tında çalışan erkeklerin — ödedikleri her türlü vergilere esasen tabidirler. Kendilerini yalnız yol vergisinden a- yırmak mantıksızlık olur. —Yeni ka- nunla senede 11 milyon lira arasında varidat temin edileceğini umuyoruz.., Yol vergisinin herkesin kazancı- na göre almması esas fakirleri ve ka- zançları az olanları cidden seyindir- miştir. Çünkü şimdiye kadar günde 20 —30 kuruş çıkaran bir H "”eci ile ay- da 150-200 lira apartıman kirası veren, lüks otomobili ile İstanhul sokakları- nı aşındıranların verdikleri yol vergi- si ayni nisbette, yani altı liraydı. Geçenlerde Tophanede yakalanan bir dilenci kadın sorguya — çekilince, küfecilik yapan kocasının yol parasını veremediği için —hapse — girdiğini bu yüzden dilenmeye mecbur kaldığı- nı söylemiştir. Bu itibarla kazancı az olan vatan- daşlar bu kanunun bir ân evvel çıkma- sını temenni etmektedirler. Yeni ka- nun, dolayısile kâadını himaye etmiş o- luyor. Kurban deri ve barsakları Hava Kurumu Kurbay bay - raraımda kesilen kurbanların deri ve barsaklarını toplamağa kuru - mun teşkilâtı müsait olmadığın - €an bunların muntazam bir şekil- Ca toplanabilmesi için sağlam şe- kilr'e bir deri getirene beş kuruş| ı ve barsağa yüz para vermeğe ka - r-r vermiştir. Bıcak yarası olanlar yarı fiatle almacaktır. — Kai Pa Ç ti  Tramvay, tünel ve elektrik tarifeleri Mesaisini bitiren tramvay, tü - nel ve havagazı tarife komisyonu ipka etmiş olduğu tarifeleri Ba - yındırlık bakanlığına göndermiş - tir. 14,5 kuruşa indirilerek Vekâle- te'evvelce gönderilmiş olan elek- trik tarifesi henüz tasdikten gel - iş hayatımızın dertleri S çUMAL — 1936 S 4 Istanbul şehrinde 18 saat çalışan 12 yaşında çocuklar var Halbuki fennen sablütir : Tabii bir insanın tabıı çalışması günde sekiz saattır ! 000 YS V Dinlenmek ve fikren yükselmek için imkân bulamıyan Türk işçisinin verimi nasıl Bir işçi kaç saat çalışmalıdır? Bizde kaç saat çalışır? İşte iş hayatımızın en can alıcı ve halledilememiş meselelerinden birini de bu sualler teşkil etmekte- dir. Tahammül B saat Ha Avrupanın ve dünyanın bütün medeni memleketlerinde normal | iş saati 8 olarak tespit edilmiştir. Yani bir insan tahammülü bu ka- dar olarak hesaplanmıştır. Netice- ye, o kadar münakaşalardan, tet- kiklerden sonra varılmıştır ki, bu- nnu etrafında lâf söylemek, fikir yürütmek tam manasiyle abestir. Hazırlanmakta olan iş kanu- nunda da normal iş saatinin bu ka- dar müddet olarak tayin edilece- ğini ümit ederiz. Bittabi bazı ağır sanayi ile nak- liyat, ziraat gibi kısımlar bundan müstesnadır. 18 saatiş! Bizde şimdiki halde iş müdde- ti asgari 9, azami 18, evet yanlış değil, öon sekiz saattır. Buna geçmeden evvel müddet meselesi etrafında şehrimizdeki muhtelif fabrika sahiplerinin fi- kirlerini hülâsa edelim: babebelein Mesul memurlar! Şu kanun maddesini niçin tatbik etmiyorsunuz: “ Bar, kabara, dans sa- lonu, kahve, gazino ve hamamlarda on sekiz ya- şından genç olanlar ça- tıştırılamaz ! ,, Dilberzade trikotaj fabrikası direktörlerinden Osman İbrahim, kuştüyü fabrikası sahibi Özner me- sainin 9 saat, Besler çikolâta fab- rikası sahibi Fehmi 10 saat olma- sına taraftardırlar. Ömer ve Fehminin bu hususta- ki fikirleri şöyle hülâsa edilebilir: İşçiler şimdiki ücretlerini, 9, 10 saat çalışmalarına mukabil alı- yorlar. Eğer iş müddeti azalacak o- lursa bittabi gündelikleri de ona göre inecektir. Bunun da işçilere vereceği zarar meydandadır. Osman İbrahim, trikotaj gibi hafif işlerde işçilerin 9 saat çalış- malarında hiç bir mahzur görmü- yor. ; Liyon çikolâta fabrikası sahibi Dabaya gelince bu zat da sekiz sa- atten fazla çalışılmasına taraftar- dır. Ve buna sebep olarak Türk iş- çisinin Âvrupalı işçi kadar randı- man vermediğini göstermektedir. En sonra da bunun iklimden neşet ettiğini ilâve etmektedir. Bu ve- rim noksanlığının da bittabi en basit olarak iş müddetinin uzatıl- masiyle kabili hal olduğunu ümit etmektedir. Az verim Acaba hakikaten Türk işçisi Avrupalı işçi kadar randıman ve- remiyor mu? Eğer veremiyorsa bu.- nun sebebi nedir? Türk işçisinin verimini yükseltmek için ne yap- malı? , Bu meseleleri daha sonra tetkik edeceğiz. Türk işçisinin gıdasını, yaşayış şartlarırı bu sütunlarda bütün çıplaklığıyla teşrih ettiği- miz zaman verim meselesinin se- bebi gayet aydınlık olarak anlaşı- | lacaktır. Günlerini zeytin ekmek-! L ! d le geçiren Bir Türk işçisinin, niçin et, sıcak yemek, tatlı yiyen bir Av- rupa işçisi kadar çok ve iyi iş ya- pamadığı o zaman anlaşılır. Zavallı garsonlar Gelelim on sekiz sast çalışan işçilere: Bunlar kahve garsonları- dır. Bu zavallılar sabahın saat se- kizinden, gecenin saat ikisine ka- dar durmadan çalışırlar. Hem de ne şerait içinde? Yanan hir ancağa W“Mr d “tornadâa dönen bir demiri eymek,| işliyen bir kumaş makinesini kont- rol altında bulundurmak gibi iş- ler, kahve garsonlarını yorucu ve yıpratıcı mesaisi karşısında hiçtir. Onları hepiniz tanırsınız. Hep- si zayıf, nahif, sarı bevizli, batık gözlü ve yaşları nadiren yirmiyi geçmiş insanlardır. Dünya iş kanunları işçiyi şöyle tarif eder: “Bir akid neticesi bedeni veya akli, ve yahut her iki hizmetini bir- den bir başkasına kiralıyan a- dam.,, Halbuki kahve garsonları yal- nız fikri, bedeni değil, sıhhatlerini ve hattâ hayatlarmı bile kiralryan, daha acısı satan âdamlardır. Bunlar sabahın sekizinden iti- baren kahveye dolan sıhhatli, has ta, verem.... insanların nefeslerini, tütün kokularını teneffüs etmeğe mecburdurlar. Gece yarısı kahve boşaldı mı ikinci bir azap başlar, bütün kahve süpürülür, silinir, te- mizlenir. Bittabi yüzlerce sıhhat! meşkük insanların ayak tozlari kahveyi kaplar, onlar bunlart da yutmağa mahkümdurlar. Hava so ğuk olur, başka yere kahve, çay götürmek için sıcak yerden sokağa soğuğa çıkarlar, gene sıcağa girer- ler. Bundan hastalandıkları da va- kidir. Çocuk çalışmaları En fecii, kahvelerde çalışan ve gayet cüz'i ücretler alan bu zaval- Ir işçilerin bir kısmının 12 ile 18 yaş arasında olmasıdır. İş kanununu bir yana brrakın, umumi hıfzıissiha kanununun 176- ıncı maddesine bakın: “Bar, kabare, dans salonu, kah-| ve, gazino ve hamamlarda on se- kiz yaşrdan genç olanlır çalıştırı- lamazlar.,, İnsan kanunun bu maddesiyle, kahvelerde garsonluk eden kitrük d a S g 4 & dr arta bilir ? çocukları gördükçe gülmek mi, âğ- — lamak mı lâzım geldiğini pek güs | " A 4 kestirebilirler. Burada bu kanunun '1 tatbikini kontrol etmiyen lı.kI!' memurlardan da bahsetmiyeceği& - Bittabi henüz neşvünema et * memiş ciğerler bu mıkroplard" daha çabuk müteessir olur. Netice” de bu betbahtlar ya bir l'ıaıtııl'k kapıp yatağa düşerler ve bu şek'ı' de bu işten vazgeçerler, yahut d& | | yatağa düşmeden başka bir iş bü” v llilima : Bdi larak ayrılırlar. Sunu da ilâve edeyım ki boyl’ küçük çocuk garson kullanan klh' velerin en büyük ekseriyeti İstat” — bulun i iç taraflarında ve nisbetef kenar mahallelerindedir. '; Prensipler . Ne ise, bunları da bir yana b" rakalım. İş saati işini ciddi olar tetkik etmiş, tahsilini Aluıınyd“ i _ı_ğ.ğ._.___ı z & yapmış, ve Galata Ömer Abıd h" 'ı nında Türk idrofil fabrikası 2 nim şirketi direktörü Sabriyi liyelim: ,f»“ —-mTeormal Dir insan için o'i'" çalışma, 8 saat istirahat ve 8 *? l de uyku lâzımdır. Çalışma mıidg tinin 8 saat olarak tespit edilm?” sinin aşağıdaki üç faydası var' 1 — 8 saat çalışmak ıure'“’ ' elde edilen verim, (bir çokla zan ve iddiaları hilâfına) 14 $ “ çalışmadan bile daha yüksek J' ) daha kıymetlidir. Çünkü bü retle çalrşan işçi neşesini kay memekte, daha teksifi çalış!” ta ve bittabi daha yüksek, dah? tinalı randıman vermektedir:- " a— —.—.'..—'ı - / 2 — Bu tarz saf işçinin daha " ç' | yıpranmasını, ve binaenaleyb lışma kabiliyetini uzun müddet hafaza etmesini temin eder £ J, , itibarla hıfzıssıha bakımında? M faydalıdır. Bu suretle ayni 78 da çalışma kuvveti de tasaff“ ıj 4 dilmiş olur. ; ) 3 — İşçinin çalışmasına " ve w' wı kusuna ayırdığı vakitten vi0 - lan 8 saatinin bir kısmı, kef d,ıı kültür ve maneviyat cih hetif d yükseltmesine ve talıı:ınye'me fedebilmek imkânı hasıl 0""' ÜO # gi Ki bt nun ehemmiyeti pek bü 5|' “ işçiyi bir makine, bir İl”'."îlb' üı mak felâketinden kurtarır: - lı” yetçi, çalışkan, ve fazılct“ ..lı' ç Türk işçisinin kültürünü Jll" mek en büyük borçlardan — F Fazla mesal — - bi . y İhtiyaç karşısında bif | 'ç | ! deni ve sıhhi bir mınlî yok 4 f" zusu varsa 8 saatten fazla JJJG' n bir M ger | ya 6 saat gibi muayye f .ıı, A çalııabıl:nelıdır Yalnız 14 | gül” j saisi için alacağı fazla P A tiNE :il;' lük mesaisinin be'ıeı' g;#" bet eden miktarınım ik v ü en az bir buçuk misli alm.l;d'ı l İş kanununun bütü? l:w b'nü leri göz önüne alarak i$$ b;f hukukunu tespit edece” L de ortayıçıkauğlm tur.:. — » — farad

Bu sayıdan diğer sayfalar: