Tıbbıadli müdür muavin; a İl Doktor Fahri Can da Kısırlaştırmanın lehinde Yalnız bunu şimdilik memleke- timiz için yersiz buluyor. Ve | evvelâ veremle mücadele ileri sürüyor edilmesini Anketi yapan: Adli Tıp İşleri müdür muavini | ktor Fahri Can, hem hukukçu, bem de doktor olmak $ıfatiyle an. imize en salâhiyetli cevaplar- m birini verecekti. Nitekim bu minimde aldanmadım. Doktor Fahri Can bu iş için diyorki: | | — Bu mesele bence iki nokta .| n etüt edilmelidir: 1 — Bu iş mevzu itibariyle doğ: | tu mudur? Yapılmalı mıdır? 2 — Kısırlaştırmak suretiyle Nesli tereddiden kurtarmak işi PE #im memlekete kabili tatbik mi - dir? Tatbik edilmeli midir? Gelelim birinci noktaya: Şimdiye kadar gazetenizde çı m bütün fikir ve mütaleaları o- | udum. Ankete cevap verenler a- tasında bu işi bir zulüm, bir ga dir, hattâ bir cinayet telâkki eden İ '€r var, Bu fikirlere doğrusu hayret et. | | tim, Bugün fert yok, cemiyet var. | miyetin önünde ferdin kıymeti | vfirdır. Cemiyete muz'r olduğu İn bir adamı nasıl asmak sure - yle öldürüyoruz. Başka birisinin Yor. onu hapse koyabiliyersak aynı tekilze pekâlâ cemiyet için bir *rdi kısırlaştırabiliriz. Binaenaleyh bence acaba ce - Miyet bir adamı kısır bırakabilir Wi, bırakamaz mı? suali bile lü «| #umsuzdur. Elbette bırakabilir. Nerede ki biz sterlizasyon yap: Mak suretiyle adamı haremağası yapmıyoruz. o Bu ameliyattan Sonra yaşayış şekillerinden hiç bir| V9y değiştirmelerine lüzum yok -| r. Hiç bir şey kaybetmiyorlar, Yalnız çocukları olmuyor. Cemi . Yete zararlı ve muzir bir mikrop irakamıyorlar. > Acaba bir akıl hastasından | “ğacak çocuklar da mutlaka ndisi gibi mütereddi mi olur? >> Elbette. Meselâ ben, mesle- Li dolayısile on dört senedir bu| m. içindeyim. Mücrimleri, akıl | astalarını oldukça yakından tet tn ettim, Ve gördüm ki verase - M3 işte pek büyük rolü var, ütereddi bir insandan sağlam te nesij yetişmesine imkân yok - d yeğin böyle bir kimsenin cemi. “iğ bozmasına müsaade edilme. | S oğru mudur? Gene tekrar edi. | bir te < Biz böyle bir kimseye hiç nalık yapmıyoruz. Yalnız ig: v3 yetiştirmesine mâni oluyo- der o kimse çocukları sevi - başkalarının da çocuklarmı ilir. ay Almanların bu iş için takip “tikleri Yolu nasıl buluyorsunuz? imanların kısırlaştırmak iy #atbik ettikleri kanunu bil - a kia Fakat muhakkak olan Alama $ ceffelkalem kestirilip Helen 2. Kramrlaştreriması lâzım Ve tiiyiyyelarm büyük bir dikkat Geleli * seçilmesi lâzrmdır. Biz im bizim memlekete: » Maalesef istikbali bir yana — Çin HABER — Akşam postasr ——— —— Murat Sertoğlu bırakın hali bile kurtaracak ted - birleri henüz almamış bulunuyo- ruz. 334 de mektepten yeni çıktı. ğım zaman bir gazetede bir ma - kale silsilesi yazmış, memlekette | sıhhat işlerini teşrih etmiştim. Bu| arada frengi, sıtma ve (bilhassa veremle mücadele etmek için ça - lışılmasını ileri sürmüştüm. Bugün memlekette (frengi ve sıtmaya karşı mücadele ediliyor. Fakat vereme karşı maalesef biç bir şey yapılmıyor. Bir zamanlar bu işle meşgul ol- muş'um, Statistiklerden çıkardı - ğım neticelere göre veremle mü - cadele için cigara paketlerine, iç- ki şişelerine, bayram mühaberatı- Tıbbı Adli müdür muavini Dr. Fahri Can na veremle mücadele pulu yapış - tırıldığı takdirde senevi iki mil - yon liralık bir varidat elde edile: biliyordu. Fakat buna itiraz edil - di. Hattâ biri müskirattan elde e- dilecek varidat © gayri meşrudur! hükmünü b'le ortaya (o atmaktan çekinmedi. | Halbuki o bupul yapıştırmak! Fransada tatbik edilmiş ve mil - yarlarca frank varidat temin edil miştir, Bizim şmdi yapacağımız şey memlekette sağlık işlerini yoluna koymak, yani hali kurtarmak için! çalışmaktır. Frengi, sitma gibi ve- rem de memleketimizde o büyük tahribat yapmış ve yapmaktadır. Daha bugünkü sağlık işlerimiz bu şekilde odurürken istik balle meşgul olmak bana aşağı - daki frkrayı anlattı: Balkan harbındayız... Düşman! Çatalcada... Herkes memleketin istikbali için düşünüp çırpınırken meclisi has vükelâ (o müstacel bir toplantıya çağırılmış, Toplantının sebebi şu: Evvelce zabitanın kalpakları - nın tepesinde bir düğme varmış. Azâdan biri bu düğmenin kaldı - rılması için takrir vermiş, Elhasıl kısırlaştırmak cemiyeti tereddiden o kurtarmak için çok! lüzumlu ve faydalı bir seydir. Fa | -İ kat biz henüz bunu tatbik edecek| seviyeye yükselemedik. Ve Almanyanın seviyesine yük.! seldiğimiz ogün bunu muhakkak yapmalıyız, ve yapacağız da. İ muz da gözönüne alınırsa kışm Kışın mülâyim geçmesin - den memnun olmıyanlar Bu kış zavallı kömürcülerin ağzını İkincikânunun sonlarındayız Daha henüz kar yağmadı. Günler bazan Ikbahar, bazan sonbahar gibi geçiyor. Sabahleyin yatağından kalkan İstanbullular damları, ve kapıları nın önlerini kar yığmları ile dolu görecekleri yerde, havay: güneşli İ yahut da hafif sisli görüyorlar. Bu sene henüz kış örmedik Bir iki 'odos fırtınası, birkaç şid- detli yağmurdan başka İstanbu lan devamlı sonbahar yağmurlar: da bu sene geçen senelerdeki nis betinde yağmadı. Bu sene kış İstanbula uğramı. yacak mı? Havaların şimdiye ka dar olan gidişatma bakılırsa, mev-; simin yarısını da atlatmış ölduğuü- bundan sonra pek şidde'li geçmi- yeceği tahmin edilebilir. Bununla beraber, birçok kışların şubat ve! mart, hattâ nisan aylarında hük- münü gösterdiği de çok defa gö rülmüştür. Martta kış olmıyacağını tah- min ederek odununu 'stirenlerin bu ayda kazma kürek yaktıkları! da darbı mesel halinde gelmiştir. Şu halde; kış geçti diye sevin-! miyelim, Fakat pek şiddetli olma-| masını temenni edelim Yalnız bu temennire iştirak etmiyen bir kısım esnaf var: Kö mürcüler! Kışın olmayışı bunları derin derin düşündürüyor, yese salıyor. Hangi kömürcüyü görseniz ağzı" nı bıçaklar açmıyor. Sebebi, hâlâ adamakıllı kış olmamasıdır. Lapa, lapa kar yağmalı, hara- ret derecesi sıfırdan aşağı bayli inmeli ki şu kömürcü esnafının da yüzleri gülsün! Yoksa bu kış- sızlık birkaç ay daha sürüverecsk olursa İstanbulun mahalleleri ara- sma ağ kurmuş kömürcü esnafı top atacaktır. Bunun için kış artık kendini şid- detiyle göstermeli, o kömürcüleri top atmaktan kurtarma'ıdır. Am - ma bundan fakir, fıkara çok za - rar görecekmiş.. fakirler yattıkları yerde tirtir tt- reyip bir tek yorgan altında saba- hı edeceklermiş.. Kömürcülere ne?) Fakirler titriyecekmiş d'ye kömür | cüler açlıktan mı ölsünler! Parası olmıyan Havanın bol güneşli bir günün de önüne, sıra, sıra odun ve iri el- leme kömürleri dizilmiş bir kö -| mürcü dükkânma girdim. Küçük bir mangalın üzerinde pırasa pi-| bıçaklar açmıyor! böyle günler yaşaması lâzım! büyük bir kalburla kömürleri ele- yor, tozunu bir tarafa istif ediyor-| du. Neşesinin hiç de yerinde olma- dığı yüzünden belliydi. Bu seneki havalar hakkında görüşmeye gel- diğimi söyleyince hemen bir ah çekti ve anlatmaya başladı: “— Havaların güzelliğine diye cek yok. Mübarek günler adetâ yaz gibi geçiyor. Hani biraz da- ha sıcak olsa plâjlara sulanacak? gidenler Dünya tersine döndü muhak- kak,. Eskiden mevsim dörttü. Yaz dan sonra sonbahar gelir, kömür- cülerin ticareti başlardı. Sonra da kış baslırır. Dükkânlardaki kö - mürler kapış, kapış giderdi. Hattö| bazı seneler olurdu ki nisan ve| mayıs aylarında bile alış veriş yo- lunda giderdi. Kaç sene var ki adamakıllı kış olmuyor Yedi sene oldu büyük kış olak... İşte kış dediğin © Belediye sokaklar-! da yol açamadıydı da kar körüye-! cek birde makine getirtmişti. Am- ma ondan sonra kış olmadı, maki- ne de garajda istirahate çekildi na derler. Kış bu sene daha henüz gelme- diği gibi geleceği de şüpheli. Ben- ce kış her sene zamanında başla- malı, zamanında sona ermelidir. Kömürcü ve oduncularla yeni kürk manto alan kadınlardır ! Bu esnafın he yiflenmesi için sehrin hiç olmazsa Kar yağması da muhakkak lüz'n, Çünkü kar mikropları kırar, has- talrk azalm. Eğer kış olmazsa has- talık alabildiğine çoğaldı. Ben hesaplıyımdır. Kış çok o- lacakmış diye dükkânı, depomu kömürle doldurup borca, harca girmem. Fakat öyle kömürcüler bi- liyorum ki yedi sene evvelki kış bir daha gelecek diye evini, barkı- nı satmış, birkaç depoya kömür is- tif etmiştir. Fakat seneler var ki hâlâ o kışın yarısı kadar kış ol madı. Depolardaki kömürler de birbirini yiyerek eridi, toz fiyatı- na satıld.,, Birkaç kömürcü ile görüştüm. Kazançsızlıktan şikâyet ettiler. e. i Kışın gelmesini dört gözle bek- liyenlerden bir kısmı da kürk man- tosu olan kadınlardır. Havalar gün lük, güneşlik geçtikçe içlerinin yağı eriyor. Öyle ya! 200.300 lira verip aldıkları mantoları kış olmazsa ne zaman giyip de eşe, dosta gösterecekler. Kışı bekliyenler arasında lâs- tikçiler, ayakkabıcılar, sinemacı ları da sayabiliriz. ğ Kış istemiyenler ise * fakirlerle kundura boyacıları, sandalcılar, sokak süpürücüleridir. Bakalım kış kimin yüzünü gük dürecek? Yekta Rayıp Onen Pastellas En iyi, en zarif, fakat en ucuz Züccaciye eşyaları Hediye mi almak istiyorsunuz, Evinize Zücenciye eşyası mı alacaksınız. Hemen Pastellas mağazalarına koşunuz. Memnun kalacaksınız. şiyor, bir yanda da eli yüzü köme mür tozundan kararmış kömürcü! ADRES : Bevoğlu İstiklâl caddesi 346 ve 138: Telefon 41915