11 ir farenin oyunu Bütün Istanbulu bir anda * karanlık içinde bırakabilir! HABER — Akşam postası Bu sebeple elektrik fabrikasında farelere karşı tedbir alındı! Evvelce bu tedbirler alınmadığı için son beş yılda Istanbul bu yüzden ikide Kapladığı toprak itibarile dünyanı: en geniş şehirlerinden birisi olan İstan- bulun, ta Filoryadan başlıyarak, Ada: lar, Pendik, Beykoz ve Kavaklara varan hudutları içinde, nerede! olursanız olu- re ufacık bir düğmeyi çeviriyorsunuz we ampul yanıyor, oturduğunuz yeri aydınlatıyor. Bir fişi prize sokuyorsu- nuz vantilâtörünüz dönüyor, elektrik sobanız iniyor ve çeşit çeşit, koca ko- <a motörler çalıştırabiliyersunuz İstanbulun dört köşeşcinde yüzler. se fabrika, tek bir düğmeye işletiliyor. Bütün bunları temin eden elektrik kuvvetinin nasıl side edildiğini hiç me- vak ettiniz mi? İşte ben bunu morak ettim ve yağ murlu berbat bir havade, Halicin tıpkı kaplumbağa benziyen vapurlarından bi- risi ile, Silihtarağanın yolunu tuttum. # * # İskeleden fabrikanın £ kapısına git- mek ancak beş dakika sürdü. Beni der. vuca fabrikanın direktör © odasına aldı. lar. Bu fabrikayı idare eden Bay Necip ve Bay Tibileti tarafından karşılantım. Odada biraz dinlendikten sonra es. ki muharrirlerden merhum Fazlı Neçi-| basarak, hineğin © fakati bin oğlu ol efakatinde Enbrikuyı gezmeye başladım. h Idare kısmından geniş bahçeye çik- tiğrmiz zaman, ilk karşılaştığımız man zara kömür nakline mahsus vinc, köp | rü ve ihtiyat kömür yığınları oldu. Burada, İstanbulun bir kaç aylık elektrik ihtiyacım temine kâfi bir stok bulunuyor. Tamamen Ereğli malı ve to. za yakın incelikte olan bu kömür, mav- malarla geldiği sahilden otomatik terti- batla ve gene otomatik olarak tartıla- rak, almıyor, istenilen miktarı kazarıla- mm üzerindeki silolara gidiyor, fazla! miktarı da stokların üstüne yığılıyor. , Bü bahçeden geçerek karan daire. | *me giriyoruz. Fabrikanm iki kazan dairesi var. | | Biri, ceki kazan dairesi ki, boradaki| sekiz kazan şimdi olduğu gibi lüzum görülmedikçe çalıştırılmıyor. / , İkincisi 928 senesinde simdi geceli gündüzlü » ihtiva ediyor, Kazan deyince hatırınıza, vapurla- rın © pis, eski usul kazanları gelmesin!.| Burada, hepsi birer küçük ev boyun- | da olan kazanlarda her $ey tamamen 0.) tomatik çalışıyor. Durmadan dönen ıskaraların üstü. ne, kömür kendi kendine dökülüyor ve ıskaralar döndükçe, kömür ortaya doğ- ru gidiyor, orada, aşağıdan ve yukarı. dan hava verip almak için çalışan van. tilâtörlerin, yardımıyla Yanıyor ve 1500 bir hararet yapıyor. Işte bu hararet, kazanların içinden) “ege, yüzlerce borudaki suyu, 40 st. verilir gibi müthiş bir kuvvete kalbedi yapılan ve çalışan dört kaza| Türkiyede başka hiçbir (e kazanın yapamadığı bu yüksek kavvetli bukar, asıl elektrik istihsal eden türbinlere ge. çiyor. öle Ufak bir kapıdan, kazan dairesinin a büyük bir salon? geçiyoruz —. “Pompa dairesi, ,.. GE anlardan çıkan buhar, makine. gi giderken, borulardan çıkan buha- ii İn dolduracak suyu bu daire, da. sek tazyik'e kazanlara yolıyor. 4, 2! dairenin yanmda, Taksim ss ON Yâr kadar kodu biz salon va İste burada, fabrikanın can damarı olan Türbinler ve bunlara bağlı olark © dönen Jeneratör “dinamolar,, balumu- yor. a fa kar 38 birinin ı Bu kazanlara ateşçilerin kömür atmalarına lüzum yoktur, kömür oto - matik olarak skaranın üstüne dökülür ve ıskara yavaş yavas dönerek tmosferlik yeni kazanlardarı anlıkta kalmıştır i im ; d z / skarası kül halinde kazanın diğer tarafına dökülür. İlk bölmede iki, Hüniidkküzde üç koca Türbin ve Jeneratör sıra ila dizil miş, Bunlarm her birisi birer oda boyun« A Buhar, otomatik tertibatla ayar edi; | lerek Türbinlere geliyor ve Türbinler dakikada tam 3000 devir yaparak, elek- triği istihsal eden Jentsatörleri çeviri: yor. Salonun sonunda bulunan ve gece gündüz çalışan en büyük ve yeni maki- nede 25,000, ikincide — 17,5000 üçüncü- de 12,500 ve yanndaki salonda bulunan diğer iki ihtiyat makinede 15,000 kilo- vat elektrik istihsal ediliyor ki, hepsi <eman 70,000 kilavatlık bir yekün tut- maktadır. Halbuki İstanbulun en fazla cere yan sarfettiği Cumhuriyet bayramların- da bile, ihtiyaç hiç bir zaman ( 28,000 kilovatı geçmemiştir. Buna (O nezaran, fabrika elinde daima yüzde iki yüz ih- tiyat bulunduruyor demektir. Şimdilik gündüzleri yalnız bir, ak- şamları iki Türbin çalışıyor. Eğer bir yerden, birdenbire fazla cereyan sarfc- dilmeye başlarsa, makinelerin devirleri 3009 den aşağı düşmemesi için, erekine- lere gelen buhar, otomatik olarak “az” lalaşıyor ve makineler gene üç bin devre çıkarak, cereyan szalmamış oluyor. ... Bu Türbin dairesinden, fabrikanın €h enleresan yerine, cerevanm tevzi © dildiği kısma geçiyoruz. Burada ilk göze çarpan şey, büyük bir tamirat oluyor ve keskin bir yağlı- boyna kokusu insanın genzini yakıyor. Kapıdan girince, sola düşen bir ka- ridlarda, gimdi bomboş duran ve içlerin Fabrikanın cereyan deki âletlerin, söküldüğü anlaşılan öl- meli gözlerin yahız birisinde kocaman bir âlet duruyor. Bunun üzerinde, beyaz bir mukavva üzerine, siyah mürekkeple yazılmış “dikkat tehlikelidir! Mühendis-| ten başkası dokurunamulıdır,, ibaresi © kunan bir levha asılır *“* © Bay Necipten izahat alıyorum. Bun. lara, “Mukattıa,.diyorlarmış. Tiokı ev lerimizde, lambaları yakıp o söndürmek işin kullandığımız anahtarların vazife- sini görüyormuş. Fakat bunlarm dört beş yüz kere daha büyüğü olan bu âletlerde Kontak- tı, (irtibatı) temin eden çubuklar, kü: çük ve kapalı bir yağ kazanı içinde du. Tuyormuş. Bu iki çubuk biribirinden ayrılmen| Türbinlerin çevirdiği Jeneratörlerden | şehre giden cereyan da (o kesiliyormuş.| İşte, bu koridorda sıralanmış olan| bu mukattıalardan,şimdi karşımızda du ran tek bir tanesinden başkası sökül | müş ve biraz ötede, binanın kenar du-| varların hizasında £ yapılmış beton ve| ayrı ayrı hücrelerin içine, tek tek yer-| leştirilmeye başlanmış. i Buna sebep de şu olmuş. Eskiden bu rada bizim fabrikada (olduğu gibi, Brüksel elektrik fabrikasında da mukat balar, hep bir dairede imiş. Bir buçuk sene evvel,bü mukattıalardan birisindelei yağ parlamış ve yangm (derhal, ayni koridorda, açık bölme'erie — biribirinin yanında dizilmiş olan diğer mukattralara sirayet etmik ve birkaç dakika — içinde, koca Brüksel, elektriksiz, kapkaranlık bir gece içinde kalmış. Ancak bir kaç gün sonra civardaki / şehirlerden birisinden cereyan getirile rek Brüksel karan)ıktan kurtarılabi'miş. | Bövle bir kaze bizde de olursa ci- tevzi dairesi Bir namaralı bu Türbe - Jene ratör 25000 kilovatlık elektrik cereyanı istihsal eder ve dakia- da 3000 devir yapar. varda çabucak cereyan (o getirecek bir fabrika bulunmadığına göre, Istanbulun haftalarca kapkaranlık kalacağı düşünüle rek İstanbul fabrikasmda tertibat alma ğa ve mukattıaları böyle, tek tek beton hücrelere koymağa karar vermişler. Bu| hücrelerin, kapıları, binanm dışarısın- da yapılmış bir balkona açılıyor. Ve ka- pılar, yalnız havarun içeriye girebilmesi havadan başka, fare, kedi, kaş gibi ci- simlerin girmesine mâni olmak için «ık örgülü tellerle ve pancur şeklinde çın- kolarla kaplanmış, Bu yeni tertibattan sonra bir muka- bın dairesinde yangın çıksa, etrafındaki. | lere sirayet elmesi imkânsızmiş. Bu mukatıalara cereyanı getiren ve oradan taksimatın yapıldığı ikinci dere- ce mukatıalara csreyan götüren ve her birinden binlerce volt cereyan geçen çü: buklar var. Renk renk boyalı olan bu çubuk.) ul lar, eski tesisatta, tavana yakın yerler. | den etrafı açık olarak geçiyormuş. Hal | buki şimdi bunlar da, yeni mukatbalarım | kapıları gibi, sık tel o örgülerle tecrit e | dülmiş. Bir insanın bile yakınınna sokulma- | sı tehlikeli olan bu çubukların etrafın. | da ufacık bir farenin ogezzmesi beş sene zarfında İstanbulu !ki kere 20-25 dakika karanlıkta bırakmağa sebep ol. muştur. i Her şeyden bihaber talisiz bir fare üslüste duran ve bir fili bile bir anda öldürmeğe kâfi cereyan geçiren bu çu. bukların arasinda oynamak © veya bir çubuktan öbürüne geçmek isterse ve bu sırada da meselâ ayağı bir çubuğu, kuy- ruğu da öbür çubuğu temas ederse işte © anda fareyi bir anda kömür eden müt. hiş bir kontek olur, Ve bütün bir fab. rika, bu anda durüverir, Böylece küçücük bir farenin oyunu, | koca İstanbulun dakikalarca elektriksiz kalmasma sebep olabiliyormuş. ! İşte şimdi yapılan yeni tertibat bu. nun da önünü alacakmış! ... 4 Bu enteresan kısmı gezmemiz bit. mişti, Buradan cereyan tevziatınm i- dare edildiği daireye geçiyoruz. Büyük bir salenun üç tarafını, uzun müstatil şeklinde dolaplar (O kaplamış. Bunların üzerinde bir çok saat ve am- puller var. Türbin dairesine bekan kısmıda da biribirinin ayni üzerinde daha çok saat. li ve işaretli tablolar (o bulunan bir esas kumanda dolabı bulunuyor. Bu tabloların her birisinde Türbi- nin verdiği cerevanın, öbür mustatil do- lablarda da, mukattıalardan gelen ctre yanın şehre taksimi tarzım ediliyor. Ve işte hürüden göğtlteğ sonrade| ki, cereyan artık fabrikadan çikiyor, şe bekelerin malı oluyormuş. ... Fabrikayı gezmemiz burada bitti. İlki santten fazla süren ve benim size | mış. Bunlar, başlarında birer mi Silâhtarağa Elektrik fabrikasının! umumi görünüşü burada ancak pek kısa bir (Obülüeasi yapabildiğim bu gezintide hana »elnkal etmek ve izahat vermek nezaketini gös“ teren Bay Neciple beraber, kücük bi geçitten müdüriyet odasına gittik Be şarkım ve Macaristana kadar Ba'kanla rın bu en büyük, en modern fabr.kus: gezerken, umduğumdan o be'ki yüz fazlasını buluruştum. En çok nazarı dikkatimi o celbodeni “si noktadan birisi, fabrikanın bir hasta ne kadar tertemiz oluşu, ikincisi beki müazzam endüstri yerinde, bemen şeyin, kendi kendine çalışması oldu. At koşturacak kadar geniş salonlar da, dinmeyen bir ouğultu ile çalışan oda büyüklüğündeki koca (o makineler! hepsi kendi kendine çalışıyorlardı. Her şeyin bol bol (o bulunduğu bu fabrikada, en az görünen, hiç şüphe yol ki insandı. Bazan koca bir kazanın, pomba da İresinin ve bir Türbinin yanında, ufacık kalmış tek tük işçiler & görüyorsunuz Bunların vazifesi de, yalnız saatlere balı mak, kontrol etmek. İşte o kadar. Burada her şey otomatikleştirilmiş, Bütün cereyanların, taksim olduğu daj- rede bile, yalnız iki kişi çalışıyor. Gece gündüz işliyen bu fabrikada, en çok amele çalışan tamirat atelyesi de dahil olduğu halde yalniz 150 i m bulunan üç ekip halinde, sasi bir değişmek üzere servis alayorlarmış Fabrikanın umumi idaresile, yukarı da yazdığım gibi, iki başmühendiş meş- Bütün bu arada takdirle gördüğüm bir nokta da, iki ustabaşı müstesna, bü- tün işçilerin halis Türk cocuklar: olma sı ve bu çocukların sanati iyice öğre“ rek bu modern müesseseyi, o fevkalâ, güzel idare etmeleri oldu. izzet Muhittin APAK TN Kıymetli yazıcımız Osman Cemal Kaygısız'a Ahretten bir mektup gelmiştir. Osman Cemal bu mektubu HABER sütunlarında neşredecektir. Ahretten mektup Mizah edebiyatının en güzel eserlerinden biridir