7 © SONKANUN — 1936 e. — EET EZİLİR EZ 225 N EE Zz çe ye KARŞI EN MÜKEMMEL ŞİFA VERİCİ VE KORUYUCU ILAÇ GOMENOSTERiL burun damlasıdır. Nezleyi derhal iyi eder ve teneffüs yolu.İle geçen has talıklardan korur. 30 kuruştur. EREL EEE ŞE ERER) 425 MA Kili) LL AĞ ATI Umum Idaresi İREN Tesviyeci, Tornacı, Kazancı Devlet Demiryolları a “nde çalışmak üzere muktedir tesviyeci, tornacı ve kazancı alınacaktır. İsteklilerin vesaik ve iki fotoğrafı ile Haydarpaşada Cer Başmüfettişlik kalemine müra - caat etmeleri, “23, Muhammen bedeli 5000 lira olan 6450 kilo muhtelif kaynak teli ve elektrotlar 12 Şubat 1936 Çarşamba günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada idare binasında satın alınacak - tır. İ Bu işe girmek isteyenlerin 375 liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün ve saat 14,30 a kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır. Şartnameler parasız olarak Ankarada Malzeme dairesinden ve Haydarpaşada Tesellüm ve Sevk Müdürlüğünden dağıtılmak- tadır. (12) , Muhammen bedeli 3750 lira olan 15000 tane porselen telgraf izalatörü 11/2/1936 Salı günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada idare binasında satın alınacaktır. Bu işe girmek ieteyenlerin 281,25 liralık muvakkat teminatı ve kanunun tayin ettiği vesikalar ile tekliflerini ayni gün saat 14,30 a kadar Komis- yon Reisliğine vermelerilâzımdır. Bu işe ait şartnameler Anka- rada malzeme dairesinde ve Haydarpaşada Tesellüm ve Sevk müntürlüğünde parasız olarak dağıtılmaktadır. (13) EYİ ARTAN İRTLİEİU Senelik mubammen kirası 186 lira olan Kadıköy Kumluk mahal- — nde Hâl binasında 3 N. | dükkân 936 senesi mayısı sonuna ka- dar kiraya verilmek üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnamesi işwazım müdürlüğünde görülür, Arttırmaya girmek istiyenler.13 Vi-| ra S0 kuruşluk muvakkat teminat makbuz veya mektubiyle beraber 7 —1 — 936 salı günü saat 15 de daimi encümende bulunmalıdır. 024 25252) HABER — Aksam postası irak Öğlen e 1ât UM > KK A T UMAR | Büyük tenzi ye mantolarınını EE K R E M S O L E v laklıkları ve lekeleri izale eder ve cildin güzellik taravet ve lete fetini temin eder. Umumi satış mahalli: Şark Merker Ecza dn Mr 50 kuruştur. PARANIZ FAİZ GETİRMEK ik g) CA gi 5 | p. h N HUSUSİ ŞARTLARIMIZ HAKKINDA N GİŞELERİMİZDEN MALÜMAT ALINI Güneşin ve soğuğun tesiri ile husule gelen yanıklıkları, çat ay vade ile ve kefaletsiz BEYKO ticarethanesinden tedarik ediniz. Aradoludan ayni şeraitle sipariş kabul olunur. İ Mahmutpaşa Kürkçü han | Tel. 21685 terier ellik Diş hekimi Ratip Türkoğlu Ankara caddesi Mesirret oteli Karşısı numrara (88) | Mi ssesasesezreremeszmşemep stran segsasası ına Irad almak istiyenlere HOLANPE BANK UNİ Beyoğlunda Yenişehirde Hü -| ISTANBUL — KARAKOY PALAS — ALALEMCİ HA seyin ağa mahallesinde Yenişehir caddesinde 92 numaralı kârgir İ büyük kahvehane binası satılık - tır. Üzerinde iki odası, altında mahzeni ve tulumbası vardır. Ye- ni yapıdır. Almak isteyenlerin ga zetemiz idare memurluğuna mü» racaat etmeleri. ADEMi ıKTıDAR A YANA İAKTAİNİ Nİ iÇiN EN EMİN iLAÇ HORMOBİN»:. -HORMOBİN öz Hekimi Şükrü Ertan Dr. EEE PA Lİ. A'İ İPEK E (B.) cedzi) 108 PARDAYANIN ÖLUMU Zânına dökmüştü, Kollarını kaldıra- rak: İ — Birader.. Koşunuz, okoşunuz! diye Lübeni çağırdı, — Ne var? — Aman yarabbi! Gözlerim mi bulandı ne oldu. Ben anlıyamıyorum, Fakat öyle görüyorum ki. — Ne görüyorsunuz birader? — Kazana döktüğünüz su,, —E? — Kan olmuş! — Nasıl olur. Sakın şarap olmasın? Tibo ona yanyan bakarak: — Birader, böyle mukaddes şey. Terle alay etmeyiniz. Size geliniz diyo- rum, — Adam sende... Bunu söylemekle beraber Lüben güçlükle ayağa kalkarak yıkıla yıkıla kazana doğru £İtti. Lâkin bakarhak maz derhal sapsarı kesilerek ; — Mucize, mucize! Su kıpkırmızı oldu. Hakikaten bu suydu. Onu ben koymuştum. Ah birader. Muhterem Papazlar için, manastır için, benim İ- çin ne şeref, İsanın kanı, benim elim- le meydana çıkıyor. İmdat, o yangm| ye Mucize! diye haykırmağa başla” i Lübenin patırdısı Üterine papaz lar koştular. Başpapaz ciddi bir sesle: — Ne oluyor? diye sordu. Tibe: — Bilmiyorum. Galiba biraderimiz Liiben çıldırdı. Kendisi su şişesini ka- zana boşalttı, Şimdi de aklını kaçırmış gibi bağırıyor, cevabını verdi. Lüben: — Mucize, mucize. Ben su dök- müştüm, Şimdi kan oldu. Bakınız! diye haykırdı, Başta başpapaz olduğu halde ke- Şişler kazana koştular. Başpapaz: — Mucize! diyerek hemen diz çöktü, Öbür papazlar da onu taklit ederek: — Mucize! diye tekrarladılar. Bütün manastır keşişleri duvar- ları inleten bir şamata (o kopardılar. Sonra haşpapaz gözlerinden yaşlar akarak Lübeni kucakladı. İhtiyar pa- pazlar onn (yaklaştılar ve kendisini aziz diye çağırdılar çömezler de cüb- besinin eteklerini tuttular. Sonra ka- zan kaldırıldı. Başpapaz: — Biraderler, kazanı kiliseye gö- türelim, Etarfında diz çökerek Tede- on duasını okuyalım, Kapıcı birader, ahalinin saadetimizi haber alması İçin büyük kapıyı açınız! diye bağırdı. Kapıcı papaz hemen emri yerine getirmek üzere koştu. Biribi peşi sıra bir alay teşkil eden papazlar kiliseye doğru yollandılar. Fakat ardına kadar açık olan manas- tr kapısının önünden geçerlerken Lü- ben kibir ve gurur şeytanına kapıla- rak kazani yakalayıp (sokağa kadar Tibo ile birlikte götürdü. Sokağa varınca Lüben daha ha- raretli, daha kızarmış, sesine (daha fazla kuvvet gelmiş olduğu halde bir takım el işaretleri ve Tibonun yardı mile mucizeyi ilân etti, — Suyu koyan bendim diye bağı rıyordu. Tibo ise: — Bakmız, görünüz. bu kandır, diye haykırıyordu. Bu iki kudurmuş papazın arkasın- da, kilisenin büyük kapısı öntinde, ma naştırın bütün keşişleri o bir ağızdan Tedeon duasını okuyorlardı. PARDAYANIN ÖLÜMÜ 105 bilmiyorsak da diri diri yakıldığına; ve mallarının manastır otarafından| Zaptedildiğine eminiz, 1290 senesinden 1572 senesine ka- dar ve sonraları bu yerde bir çok mu- cizelerin olduğu söylenildi. Mayasız ekmeğin kaynatıldığı kazan ara sıra içine konan suyu kırmızı kana çeviri. yordu. Bu mücizelerin olması Paris lilere yakılacak bazı odinsizlerin bu- Tunduğunu haber veren bir işaretti. 1572 senesi 17 ağustosunda da böy- le bir mucize oldu, Hanri dö Bearn ile Mergrit dö Fransın evlenme gü- nünden bir gün evvelki bir pazar gü- nü öğleden sonra saat beş (sularında sokaklar halk ile dolu iken birdenbire kapı açılarak ellerile işaret eden ve: — Mucize, mucize! diye haykıran| iki papaz göründü. Bunlardan birisi, önce Otanıdr. ğımız fakat eskisine göre o daha şiş“) manlamış olan papaz Tibo öbürü ise) kendisinden ayrılmaz arkadaşı Lüben| idi. Düben, öbür romanımızda sürün! ğümüz gibi kısa bir zaman için ma-| nastırdan ayrılarak Deviniyer lokan -| tasmda garsonluk emrini almış ve bu! vazifesi sona erince tekrar manastırı-| na dönmüştü: Çünkü artık Deviniyere Gizlerin| arkadaşları toplanmadıklarından ken| disine lüzum kalmamıştı. Manastırın başpapazı: — Vazifeniz bitti, Bu uzun vazife sırasında hakikaten büyük bir muvaf- fakıyet gösterdiniz. Fakat İnsanlar şeytana uymağa istidatlı oldukların-| dan bazı günahlar işlemiş olmanıza | da ihtimal var, Hizmetinizden dolayı! sizi kazancıbaşılığa yükselttik ki bu| da sizin ve arkadaşınız Tibo için bü-| yük bir şereftir. Lâkin Deviniyerde işlemiş olmanıza ihtimal bulunan gü- i nahlar için her akşam (kendinize iş- kence edeceksiniz. Bundan o başka on beş gün et, sebze yemiyecek ve şarap içmiyeceksiniz. Lüben eğilerek: — Allaha şükrolsun! Sözlerini mı. rıldandı. Fakat ayni zamanda derin bir acı ile içini çekti, Kendi kendine : — Ön beş gün ekmek ve su ile ge- çineceğim. Ah, mutlaka bir hafta i- çinde ölürüm sözlerini söyledi. Papaz Lüben yeis içinde hücresine gidince, önceden meseleyi haber al. dığı şüphesiz olan Tiboyu da orada buldu. O da kendisini kapmmn yanm- daki başka bir odaya götürdü. Bir az kiliseyi andıran bu odada bir kaç iskemle ile mukaddes resimler, dip tarafta bir büyücek haç ve bunun altında bir mihrap vardı. İşte mesher kazan bu mihrabm üstüne konmuştu. Âdi günlerde siyah bir örtü ile örtülü iken dindar hiristiyanlar — onu ziya. rete geldikçe bu örtü kaldırılıyordu. Kazan, döğme bakırdan âdi bir seydi. Ara sıra acaba mucize olacak mı diye içine su koyuyorlardı. Tibo, Lübeni kazanın yanına ka- dar götürerek dizlerini büktü ve: — Niçin içini o çekiyorsun? diye sordu. Lüben yeisle: — Ah birader ah. o Deviniyer lo- kantasındaki nefis yemekler!. Ah Dam Hügetin eliyle vaptığı ve ara sı ra bir iki tanesini mideme Indirdiğim küçük börekler! Ah sofralarda bıra» kılan şarâplarla beraber yediğim do- muz sucukları! Hele Burgonya şarap- ları ne kadar nefisdi.. cevabını verdi, Diliyle dudaklarını yalayan Tibo: