24 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam postaır —— — — l,ı'k“tlu Salih kendisinden on büyük amma, Mevhibe o- s':;'hr.__ Ph * femiz bir aşkla Salihe bağ» v| H Muhterem zevç tostoparlak, hy arlaktır. Hayat, kendisine z::de ve basit olarak görünü- j. İ'fı Zln oluvermesini tesadüfe | * zekâsına atfeder! Mma karşı, onun da derin FT ! muh'hbetı vardır. | "’hı » benim sade karım değil, ı zıuıal'ıc!ıı kızımdır! - der... . “’llı- hl'bf: goruşmegı seven in - H hâ ml dır. Salonda, daima u & ll'dın İ Yike, "!lfıı-ler bulunur, çaylar i - ; h'tlı_.k“ danslar?... Nadiren edi- hku Bay Salihlere devam ! Ü &, Ekzerıya yaşlı insanlardı. h,kı“zldiya ticaret işleri konur ' h. Aİniz içlerinde bir tanesi genç- | genç | h[u% da herkes “Artist,, diye | İq Mevhibe bu Reşadı iyi ıtqdı daş telâkki eder, delikanlı Sine kompliman yapınca, KN İ:ldı! erini göstererek gülüm- Ş !k: Mukabele ederdi. r t, günün birinde, Reşat or- M”'B "ı"lwerdı Bu kayboluş, | qu“m dikkatini celbettiği » | 'q—dm ndan —bunun sebebini Ğ':muz silkti: -"Gl garip adamdır. Doğ- M tanıdığım günden beri, İ ' " Muz hâlâ huyunu öğreneme- ; ut &ka bir kadın sevmiş, L.'H ine takılmıştır. İr akşam eve dönünce A:ı“'ln gülmeğe başladı: (Pt anl ân, gel gel... Sana ne hi- | hld Ratlca.gım bak! « E *şada rasladım. '“ı'l » bunda ne harikulâdelik Ha ariku h_.llı lâdelik, kendisine ras- | .Biı egıı buraya gelmeme- ln &.. %'! o ıebep lhı '“Wormuş da buraya & S kadın kıhknhayr kopar - thı Seviyor mu imiş? Bunu ' 'x Reu söyledi? % :"'11 tesaret etti? ; &tmesin? Ağzından gir N'm, dan Çıktım. Kurnazlıkla ğ""’“du"!:ı Hiç bir şey söy- | Nk"hlı] İyordu. Fakat benim ğimi bilirsin! ermiyordu. erkeklerden mürek «| j h.hııı slar edilir, oyunlar-oy --| dı. dedi. -| Genç kadm, sesinde bir inki- sarla: — Ya?... « deî Şimdiye kadar hiç bir aşk hissi, yüreğini burkutmamıştı. — Yalnız kocası tarafından sevilmeği tabii ve kâfi saymıştı. Diğer bir erkeğin kendisiyle alâkadar olmasına akıl kendisiyle alâkadar olmasına aklı & & ş Günün birinde, tamamiyle ter sadüfi olarak Reşatla karşılaşmış- tı. Gayet basit bir iki kelime ko" nuştular. Lâkin, kızardı, bozar- dı. Hemen oradan kaçıp uzaklaş- ma alâmetleri gösterdi. Erkek sıkılarak: — İşiniz o kadar acele mi? — Evet, evet... Çok acele... Af- fınızı rica ederim. Birdenbire, Reşat meseleyi far- ketti: Mutlâka Salih, gevezelik et miş, meseleyi anlatmış olacak! Tatlı bir sesle: — Eminim ki sırrımı biliyorsu- nuz | - diye mırıldandı. Kadın: , ; _,4; — Bunun için size vallahi darıl- mış değilim. Sevmek insanm irar desi haricindeymiş. —- Öyle efendim... Kocanızm dostu olduğum için, bu aşkımdan dolayı sizden uzaklaşmak mec - buriyetinde kaldım. — Ne fena... Bu yüzden ikimiz de betbaht oluyoruz. — A... Siz de mi?... — Tabii ben de... İstirap çek- menize tahammül edemiyorum... — Öyleyse?... _ Şimdi artık, ne arkadaşlık, ne de karılık, kocalık sadakati kal- dı. — Kocanızı pek çok mu sevi- yorsunuz? — O zavallı ihtiyar ve şişman adamcağıza azap çektirmek iste- mezdim... — Hisleriniz. bundan demek? Kadın, içini çekti: — Ah, nıçin Salih bana aşkınız- dan bahsetti?... O günden sonra artık hep sizi düşünüyorum. Parka daldılar... Herkese alelâ- de gelecek, fakat kendileri — için hayat dönemeci olan — sözlerden bahsettiler. Ayrılırken, Reşat sordu: — Sizi ne zaman tekrar görebi" lirim? | — ÜÖdür gün... J — Hayır, yarın... — Peki... ibaret, Nakleden: (Hatice Süreyya) | rağmen, bir çok centilmenler geceya. | Tur, sonra gene gelirlermiş . | bir peyke bulunurdu. Traş olmak isti. 84.000 K KıŞı TRAŞ EDEN 33 Senelik Berber Yeniçeri ağalarına benziyen ve kolonya yerine sirke kullanan eski berberleri anlatıyor Berberler nasıl müşterileri beğenir, hangilerini beğenmezler? Traş olmak!,.. Saç kestirmek/|.. ! Bilmem bunlardan — hoşlanır mı - sınız! Avrupalılar bu iş üzerinde fev- kalâde hassasiyet gösterirler. Bir gün traş olmamış adamiı, yüzünü yıkama - marş adamla bir tutarlar, Balolarda falan, akşam üzeri traş — olmalarına rısı da bir ara balodan çıkıp traş o - Fakat ben şahsen hayatımda gün - de iki defa traş olan bir tek — kimse tanıyorum. Bu arkadaşımın sakalı hem fevka. lâde sık ve siyah, hem de çok çabuk büyür cinsindendi. Buna rağmen sa - rışın, mavi gözlü bir kıza âşıktı, Za « vallı sabah traş olduğu halde akşam « ları sevgilisinin yanına — gitmek için yeniden traş olmak — mecburiyetinde kalırdı. Bizim matbaada günde iki defa traş olan yok. Hergün traş olanlar ekseriyettedir. Bunlarım sayısı beşi bulur. ÂAz traş olma rekortmenlerin 5 den ikisi sermürettiple benim. Traş ol. ma müddetini dört güne kadar uzattı. ğımız vakıdir. Neise fazla traş etmiyelim de mevzua girelim : Ankara caddesinde ilkbahar ber - ber salonunda hem traş — oluyorum, hem de 33 seneden"-ri berberlik ya . pan B. Mustafa ile konuşuyoruz: — Ne dersin şu saç dökülme işleri. ne? — Eskiden saç dökülme pek na . dir bir hâdise idi, Fakat 330 sene . sinden itibaren İstanbullularn saç « ları dökülmeğe başladı. Bilhassa son dokuz senedenberi bu dökülme işi pek fazla aldı yürüdü. — Sebebi ne imiş diyorlar? — Vallahi bence bunun sebebi fa- lan yok! Kimi havadan, kimi sudan diyor ama, yirmi sene evvelki hava ve su ile bugünküler arasında fark bu . lunmadığına göre bu iddia doğru ol. masa gerek! “Herhalde dünyanın der di düşüncesi arttı. Saçlar bundan dü- külüyor,, diyorum. — Eskiden berberlik nasıldı? Eski berberlerle yenileri arasında ne fark. lar var? | — Saymakla tükenmez ki.. Eskiden berberlerin müstakil dükkânları yok. tu. Ekseriya kahvelerin bir köşesine post kurarlardı. Berberlerin piri Sel- man Pâk'e ithafen: Her sabah besmeleyle açılır dükkânımız Hazreti Selman Pâktır pirimiz Üstadımız! Beyti yazılı bir Jlevhanın altında yerden bir metre kadar yükseklikte yenler arkalıksız alçak iskemlelere o. tururlar ve peykelere kurulan berber lerin dizlerine kafalarını — dayarlar - dı, Yeniçeri ağalarına benziyen koca göbekli, burma bıyıklı hamam peşte . mallı berberler bellerinden sarkan u. zun kayışta usturalarını bir güzel bi- ledikten sonra traş olmak istiyen müşterinin kafasını karpuz soyar gibi kazımağa başlarlardı. Ekseriya sa & kal traşımı kafa traşı da takip ederdi. Bundan sonra kaoca bir leğende ka. fa ve surat sabunla güzelce yıkanır, traş bitmiş sayılırdı. — Kolonya, krem, pudra falan! — Öyle şeyler ne gezer? Eğer traş esnasında vüz kesilirse ancak şap kul İanılırdı. Sonraları ise ilerledi de ko- lonya vazifesini görmek üzere - limon ve sirke kullanılma&a baslandı. — Limon ve sirke mi dediniz? — Evet, Timon veya sirke., Kolonva pek sonraları kullanılmağa başlandı. Sonra eski berberlerin başka sanat- ları da vardı. Bunlar icabında dişçeker ler ve kan alırlardı. Bu iş için demin söylediğim levhalarının altında ikitane paslı kerpetenle içi boş — delikli bir dana boynuzu asılı dururdu. Çektik - leri dişleri de reklâm — olmak üzere boncuk dizer gibi iplere dizer, duvar- lara, yahut kahve camlarına asarlar. dı. Böylece ustalıklarını ve ne derece tecrübeli olduklarını gösterirlerdi. Berber Mustafa bir yanağımın tra- şını bitirmişti. Öbür yanağıma başla - madan evvel usturayı çenemden kal. dırıp bilemesinden istifade — ederek sordum: — Siz berberliğe ne suretle başla . dmız? — Tesadüfen.. Berber olmayı ak - İrmdan geçirmiyordum. Fakat bir fransızca dersi benim berber olmama sebep oldu! — Ne münasebet? — ÖO zaman Selânikte oturuyor . duk, Ben de mektebe gidiyordum. Bu strada mekteplere fransızca — dersler ',kondn. Fransızca vazifelerini mürek 33 senelik berber olduğunu söyliyen Mustafa gelmişti. Hesap ettim şimdiye kadaı- 84000 kişiyi traş etmişim. — Eski saç, traş modaları nasıldı.? — Bir defa herkes bıyıklı idi. Biz de bıyıksız erkeğe son öon beş sene ev. veline kadar tesadüf etmeğe imkân yoktu. Hattâ mübarek bıyıklar en bü- yük yeminlere vesile olurdu. Erkekler yemin makamında: — Eğer falan iş olursa — bunları kökünden kazırım! Diye bıyıklarını srvazlarlardı. Sonra en garip tuvalet Arnavutla. rm tuvaleti idi. Onlar saçlarımın et « raflarını kestirip tepelerinde bir mik tar saç bırakırlardır. Sebep — olarak da şunu söylerlerdi: — Eğer harpte kâfir kafamı ke - serse, taşıması için pis parmaklarını ağzıma sokup kirletmesin, — buradan tutsun ! — Hayatmızda ilk bıyığı ne vakrt kestiniz? — Bundan on beş sene evveldi. Bir vün dükkâna bir ecnebi girdi. Traş iskemlesine oturdu. Traş ettim, Fakat o iskemleden kalkmadı ve palahıyık « larını göstererek : — Şunları da kes! dedi. Evvelâ he. rif aklını oynattı zannettim. Fakat adamda deli hali yoktu. Ben de evve . Jâ saç makinesile — bıyıklarını kestim. | Sonra ustura ile kazıdımı. Bu sırada bir güleceğim tuttu. Ne kadar uğraştımsa da kendimi tuta - madım, Tam traş bitiv adam brıyıksız D| kalınca daha fazla tahammül edeme. dim kahkahalarla gülmeğe başladım. Dükkândakiler de kahkahalarla gül . meğe başladılar. Adam bu kahkaha . lara dehsetli surette kızd:ı.Dükkândan çıkrp gitti. Sonra yavasş yavasş bıyıklar kesil . meğe başladı. Şimdi hemen hemen br. vıklı kimse kalmadı. Maamafih ben de !'hîyık aleyhtarıyım. — Biraz da müşterilerden bahse - der misiniz? Berberler en fazla nasA | müşterileri beğenirler. — Traş olurken uyuyanları! — Anlamadım! : — Bir çok kimseler traş olurlar « ken uyurlar. Biz de rahat rahat | kendilerini traş ederiz, Ustura elimiz kepli kalemle yazmak — mecburi idi. | Ben de bir gün arkamda çanta, elim- de yazı kalemile hokka olduğu halde! mektebe giderken yolda düştüm. Ka -! lemin ucu avucuma battı. Eve döndüm. Doktor baktı. “Bir şey yok!,, dedi. Fakat ben elimi kımıl- datamıyordum, Yara falan tamamile geçmişti. Böyle olduğu halde yazı ya- zamıyordum. Meğer kalemin ucu içe. ride kalmış. Aradan epey vakit geçtik ten sonra bir gün çakı ile avucumu aç tım, Ve ucü çıkardım. Bu hastalık esnasında mektebi ih. mal etmiştim. Bunun üzerine berber olan eniştem beni yanına aldı. Ben de böylelikle berber oldum. — İlk traşımızı nasıl yaptınmız.? — Bu çok enteresan bir — vakadır. Bizim dükkânımız Selâniğin en işlek dükkânı idi. Bir müddet çıraklık yap- tıktan sonra bir gün dükkâna fazla! müşteri geldi. Eniştem müşterilerden' birini traş etmemi bana — işaret etti. Uzun uzadıya terler dökerek güç belâ traşı tamamladım. Fakat adamcağı -| zın yüzünü en on beş yerinden kes - miştim. Adamcağız uzun uzadıya ay - naya baktıktan sonra: — Suratırmı imza defterine çevir - missin ! Dedi. Hissettiğim mahcubiyeti dür yada anlatamam. — Şimdiye kadar kaç kişiyi traş ettiniz ? — Gecçen gün bu benim de aklıma den kayıp yüzünü çizse bile adam farkına varmaz, Maamafih berberlik bu bakımdan çok nazik bir iştir. Her — müşterinin huyunu anlamak, ona göre hareket et mek gerektir. Müşterilerden kimi ber berin susmasını, kimi konuşmasını is. ter. En fena da geveze müşterileri traş etmektir. Çeneleri durmaz ki rahat rahat traş edebilelim, Sonra kimi i. şinden, kimi ailevi hususiyetinden, ki. mi hukuktan, kimi ticaretten kimi e . debiyattan bahseder. Biz hepsini din. ler ve hım! deriz. Fakat en yıldığımız — şey sinirli müşterilerdir. Bunlardan birine tesa , düf ettim. Traş için yüzünü sabun - ladıktan sonra usturayı alırp kendi ken dine traş oluyordu, Sinirlilerden biri de Şemsi paşa imiş, Bu adam traş olurken berberim elinin kat'iyyen suratına değmemesini istermiş. Bunun için uzun müddet ber ber aramış. Nihayet Manastırda saat dibinde berberlik yapan Şaban ağa isminde birini bulmuş. Bu adam hiç e. lini değdirmeden Şemsi paşanın sura. tını traş edebilirmiş. Sonra gene bazı müşteriler tras oe lurken kahve içerler, yemek — yerler, gazete okurlar. Müşterinin gazete o « kuması da berberlere çok müşkülât verir. Traş bitmişti. Ben de bitireyim! Murad SERTOÖĞLUÜ

Bu sayıdan diğer sayfalar: