TOPRAKALTI| KRALİÇESİ 262 — Yeraltındaki evler, kayalara oyulmu 263 — Bütün mallar wüşterektir. Ve evleri 261 — Yıldırım saçan taş değnekler de böyle bir kapalı çarşı halinde İdi. bu makineler Kendi kendine yapar, cehennem gibi yerlerde imal olunuyor. 265 — Sanayi faaliyeti burada çalışmaların e. sasmı teşkil ediyordu. 266 — Bu iş için pek fazla işçi ..... 0 çalışıyor, ve bütün toprakaltı Ikinci smıf halkı bu işle meş. gul oluyordu. 370 PARDAYANLAR menfaatli bulunacak kimse ağabeyi - — Yani sizi serserilerin — elinden nizdi. Uurtaran!,. dedi. — Evet, oğlunuz kardeşimin mai - Marşal, bir saniye kadar o sustu. yetinde bulunduğu için benim yanıma! Pardayanın telâş etmesini, renginin gelemiyordu değil mi? — Pek doğru Monsenyör, fakat bu suallere sebep ne? — Sabrediniz Mösyö, Bize hücum eden adamı takip ettiğinizi de söy lemiştiniz. | — Evet Monsenyör. | onra onu bir kılıç darbesile öl.| dürmüştünüz. Doğru değil mi? Parmaklarile bıyıklarını bükmeğe ve kızmağa başlıyan Pardayan: — Doğrudur, dedi akat, öldürdüm dediğiniz bu a damın sihhati son derece iyidi İ Bir bakışla kılıç ve hançe pında bulunduğundan emin olan ih .| tiyar kurt soğuk bir tavırla: — Ah, ah. İşte fena bir havadis daha! sözlerini söyledi. — Görüyorsunuz ya, iyi malümat alıyerum. Size bir haber daha vereyim mi? — Monsenyör bugün o kadar hoş seyler söylüyorsunuz ki, bunu da her| halde öğrenmek isterim. | ya.| — Pekilâ, kendisini kovalamayıp kolkola girerek Martuki Kony meyha nesine giti bir kılıç o darbesile öldüremedi iz ve hergün, kendisini yakalatıp bağlatmak için konağın et), rafında dolaşan adamın ismini Öğ. renmek ister misiniz? — Buna öğrenirsem pek memnun olacağım. — Pekâlâ, hu adamm ismi Şövalye 48 Pardayan ve kendisi de sizin oğlu.! nuzdur. İhtiyar asker soğuk kanlılığını İ bozmryarak ; N uçmasını umuyordu, Halbuki Parda - yan kendisile eğleniyordu. Hanri, hiddetli bir tavır aldı, Par. dayan da hançerini yarısma kadar kı. nından çekti, Damvil: — Darılmağa lüzum yok. Yahut henüz hitlenmenin vakti gelmedi. Eh, söylediklerim doğru mu bari? dedi. — Monsenyör, mademki (bunları söylediniz, ben de inkâr edecek kadar korkak değilim, Oğlumun size hücum ettiğini söylediniz, olabilir, Kendisi - ne arkadaşlık ettin dediniz, buda mümkündür. Yapacağım bir şey varsa o da çok doğru haberler alabildiğiniz. den dolayı sizi tebrik etmektir. Mai . yetinizdeki adamları asker ve janti » yom sanıyordum. Meğer bunlar birer âdi casusmuş! Sizi bir kumandan o . larak tanıyordum. Fakat bir casuslar relsi imişsiniz. — Pardayan! — Mönsenyör!. İki adam biribirlerine hidedtli hit, detli baktılar, Bu sefer önüne bak - mecbur kalan Damvildi. Parda. yan sözüne devam etti. — Mösyö lö Marşal, sözlerim hoşü. nuza gitmiyebilir. Fakat kabahat ben de değildir Fena bir vaziyette bulünu- yorum. Size sadık kalmak için, dün yada en fazla sevdiğim oğlumun diş. manı olmak tehlikesine düştüm, Ben gene sizi biribirinizle o uzlaştırmağa çalışıyordum, Sizi rahatsız etmemek İçin bütün Kuvvetimi harcıyordum. Halbuki siz bir kılıç darbesile oğlumu PARDAYANLAR öldürmediğim için beni azarlıyorsu - nuz, ah Monsenyör, size bu haberleri verenlere istediğiniz kılıç darbesini. indirmeğe hazırım. Arada ölecek a . damdan haşka değişiklik olmıyacak- tır. Marşal, kendisine (o küstahça ba - kan bu cesur adamı hidedtle süzdzü. — Pardayan! Mesele o değildir . — Ya nedir Monsenyör? — Oğlunuzun arabada kimlerin | bulunduğunu bilmesi lâzımgeliyor.. | — Bunu bilmiyorum Monsenyö — Ama yaptın ha! Yeniden dü mek zahmetine katlanma. bunu bildiği gibi size de söyledi. — Aldanıyorsunu Monseny Marşal hemen Pardayanın yanma yaklaşarak, sanki hakikati o anlamak istiyormuş gibi gözlerini (gözlerine dikti. Ve hiddetle titriyen bir sesle * — Senin de onunla ortak olmadı - ğın ne malüm? İkinizin de beni takip etmediğiniz, gözetlemediğiniz ne ma. lüm? Mösyö, sadakat örtüsü , altında beni aldattınız. Siz oğlunuz arabanın ini ve içinde kimlerin bu. Tanduğunu biliyordunuz. Buluştu - Zunuz o serserilere mahsus meybane de bazı plânlar o tasarlamadığınız ne malâm? Oğlu Monmoransinin, babası Damvilin maiyetinde! Ah, Ah!.. işler kendiliğinden düzeliyor. o Mösyö dö Pardayan siz ve oğlunuz sefil Kimse. Terdensiniz. thtiyar kurt, biraz sararmış ol - dw#w halde doğruldu. Sakin bir ses - Ye: —Monsenyür, kapmızda çivili bu - İunan eldiveni kaldırmadıkça bu haka- retinizi kabul edemiyeceğim sözlerini söyledi. : arı -—— Damvil hidedtinden çıldırmak de recesine gelerek hançerini çekip Par. dayanın üzerine atıldı, Hanri dö oMonmoransi bü anda kardeşinin seyisi tarafından eldiveni, nin kapısma hıhlandığını gördüğü za. mandan daha fazla hiddetlenmişti. Ekseriyetle bir hakaretin hatır - latılması, o hakaretten . daha fazla hiddet. uyandırır. Bundan başka, Pardayan tarafın dan Jan dö Piyenin son sığındığı ye - rin bilinmesinden doğan şüphe daya « İ nılmaz derecede idi. Bu konuşmanın Oğlunuz! başındanberi Marşal oğlundan kur tulmağı kurarken babasımdan'da kur. tulmağı kararlaştırmıştı. Pardayanın hakareti. yalnız. bir. bahane idi; İhtiyar” asker, sözünü: bitirmeden Marşa! hemen hançerini çekerek onun üzerine atılmıştı. Pardayan onu, durduğu yerde kar. şıladı, Damvil hançerini indirmeğe va. kit bulamadan şövalye onun kolunü yakalayıp büktü ve'hançeri yere dü . sürdü. Hanri dişlerini gıcırdatarak bir küfür savurdu. Pardayan: : — Monsenyör, sizi şimdi öldürebi. lirdim, Buna da hakkım vardır. Fa , kat, Monmoransinin hakaretini ken » disine iade etmeniz için yâşamanıza müsaade ediyorum, Bundan dolayı bana tesekkür ediniz dedi, Hanri: — Ben değil, sen öleceksin İmdatt, Imdat! dive haykırdı. Pardayan: — Demek ki dövüseceğiz! kılıcımı çekti, Bu-anda, konakta diyerek bulunanların