14 — Yolcular susamışlardı. (o Hararetlerini söndürecek bir şey bulmak ümidiyle ormana çık- tılar. ITI — Jorj ve Jessi Salamonu kurtarmak için baltalarına sarıldılar, TOPRAKALTIİ KRALİÇESİ damasaydım. 175 — Salamon biraz geride kalmıştı ki imdat diye bağırmağa basladr, < 178 — Salamon: — Mangi şeytan beni bu se yahate çıkmağa sevketti. Keşki yerimden kımıl kavramıştı, 310 PARDAYANLAR Aklıma ilk gelen düşünce papazın kilisedeki vakadan sonra düşünerek pişman olmuş ve ihtimal kendisine a- cımağa başlaması, hattâ belki de Ka terin dö Mediçiden o müthiş mektu -| bu alarak getirmiş bulnmasıydı. Söylemiş olduğu: — Ben! sözü de bunu tasdik et - miyor muydu. Bu düşünce üzerine heyecanını al tıstırmağa çalıştı. Yüzü bir gülümse | me İle parlıyarak tatlı bir sesle: — Siz Kleman.. Siz burada ha? Söylediklerimi duydunuz öyle mi? Be »i büyük bir acıya uğratan müthiş! hali anladinız değil mi? Kilisede bana karşı göstermiş olduğunuz ciddilik ve şiddet merhamete döndü değil mi? Söylediğiniz söz bunu ispat ediyor. Ak, Kleman! Dünyada beni acıdan ve zalimlerin elinden kurtaracak bir kim 8c varsa o da sizsiniz! dedi. Alis, bu sözleri söylerken Pahi Ga.| Tola içeri girdi ve kapıyı kapadı. So #uk bir tuvsrla, fakat hakikatte kalbi yanarak dinledi ve sontnda: — Buradan çıkan adam kimdi? di | ve sordu. | Alisin gözlerinde, ufuk bir galibi yet ışığı yandı. Papaz kıskançtı. De mek ki kendisini hâli (oseviyordu. O halde bu aşk onun kurtuluşuna sebep olacaktı. — Bu adam, bana pek ağır bir ha-| karette bulundu. Herhalde siz de bu nun farkındasınız. — İsmi nedir? — Marşal dö Damvil! — Âşıklarınızdan biri değil mi? Mis derin bir nefes #Iarak'ellerini bitistirdi: ç ©— Kleman, yüksek kâalplisolunuz. Aksi takdirde evimde (o bulunmanızın sebebini anlıyamıyacığım. Papaz, şiddetli bir harekette bu * lundu. Günah dolabında olduğu gibi, gene hiddetine yenileceğini anladı . Nihayet kendisini tutarak hâlâ â. şığı olan Damvilin Alisin evinde ne işi olduğunu öğrenmek gibi üzüntülü bir sorgudan kurtulmağa çalıştı. Alisi hayran hayran (seyre daldı. Şimdi bu kızı eskisinden daha güzel buluyordu. Alis, papazın elini tutmağa cesaret ederek: — Kleman, artık bana geldin. Be- ni acıdan kurtarmak istiyorsun değil mi? Bilsen bu acı ne kadar büyüktür, şte bir misal daha Marşal dö Dam vilin benden ne istemek için geldiğini öğrenmek ister misin? dedi. Papaz bu dokunuşla titriyerek göz leri karardı. Aşk duyguları tüştı. A - lisin söylediklerini duymamış gibi : — Size bir teklifte bulunmak için geldim sözlerini kekeledi, Alis, keşfettiği hakikatin karşısın « da korkuya kapılarak soğuk bir ses * le: — Bir teklifte bulunmak mr? dedi, Papaz düşünüyordu. — İkinci kere olarak metresim o * lunuz, size mektubu geri veririm. De - | mek istiyordu. Bu sözleri içinden bağıra bağıra tekrarlıyorsa da bir türlü söyliyemi - yordu. Acaba utanıyor muydu? Böyle bir teklifin ne kadar kötü bir şey olduğu” nu anlıyor muydu? Şüphesiz! Ve eğer bu adamın yü züne dikkat — edilirse o kadar fena kalpli olmadığı da anlaşılır. 176 — Evet yiyen bir ağaç kollarile Salamonu 179 — Kestikleri ağaçlan çıkan bir koku onla- rı bayıltayordu, ği PARDAYANLAR 311 Fakat, daha mühim bir sebep on. söylemekten menediyordu. Pani Garola, kendisinin Alisin aş kiyle yaşadığını, her ne kadar bir ma- nastıra kapanmışsa da bunun da boş bir teşebbüs olduğunu anlıyordu.. İstediği şey, Alisin bir gece için ken disinin olması değil onun ebedi aşkı idi. Casus kız söze başlıyarak: — Nasıl teklif? söyleyiniz! dedi. Papaz: — Bir teklif mi dedim? Kusuruma bakmayınız, zihnim pek dağınık. Size söylemek istediğim bazı şeyler (var. Pek bedbahtım Alis, sözlerini kekeledi. Birdenbire aklına gelen bir dü * şünce onu biraz sakinleştirdi. Kalbin. de yeni bir ümit uyanarak söze baş - Tadı; — Alis, bugün çocuğumuzu gör “| düm., Genç kadın derhal sararak titredi, yeisle: — Çocuğum nerededir? Oh, söyle yiniz! Mademki biraz merhamete gel diniz, öyle ise ölmüş sandığım o kü -| cücük mahlüku kucaklıyarak (teselli bulmaklığıma müsaade ediniz.. sözleri ni mırıldandı, — Size vaktiyle de söylemiştim. Çocuk bir manastırda terbiye edili yor. — Pariste bir çok manastır bu. londuğu gibi bunlarda halka ka palıdırlar. Yalnız bu kadarını haber; vermekle kalacaksanız bundan mak - gadınızın bana daha çok acı vermek ol! duğu anlaşılır. Bana çocuğumun sağ olduğunu kendisini, gördüğünüzü söy Yüyorsunuz. Nerede? Rir manastırda! Haydi ara bul bakalım zavallı ana! Haydi ara bakalım. Manastırdan ma- nastıra keş. Bir çok kapıları çal! Bir takım korkunç suratlı papazların sert cevaplarından maada eline ne geçe - cek? Manastırdan manastıra, mezar * dan mezara gönderildiğin, bir mezar. lıkta dolaşıyormuş gibi Parisi baştan başa dolaştığın, analık duygularının coşarak seni pek dayanılmaz acıya boğduğunu hissettiğin zaman namns- ! Tu, şerefli babası da gelip seninle a * lay ederek iyice aramadığını söylerse ne yapatsın? Ah , mösyö.. Geçenlerde aşkla çırpınan bir kalbi hırpalamıştı nız, bu gece İse bir annenin yüreğin! parçalıyarak daha iğrenç, daha kötü bir şey yapıyorsunuz, Bu sözleri söy. lediğini duydunuz da onu kollarınızın arasında sıkarak: — Oh, oğlum! Senin baban da be - nim..! diye neden bağırmadınız. Ey papaz, en taş yürekli papaz! Şimdiye kadar senin yalnız kılığının bir papa? i kılığı olduğunu sanıyordum, Aldanı * yormuşum. Meğer kalbin de öyle i' miş, Papaz soğuk kanlılıkla “karşılık verdi: — Bana yalnız bunu değil, niğir annesi olmadığını da sordu. Size ye » min ederim ki bu çocuk bana, dünya * da yapyalnızım, bir annem bile yok! dediği zaman sesi beni korkutacak de i recede şikâyet dolu idi. Alis ellerini ısırıyordu. Şimdi anlıyor, yahut anlamadığını sanıyordu ki bu çocuk ilk âşıkmın €* linde bir intikam silâhıydı. Şimdi onun yanma tekrar sokulu rak bu siliâhla kalbinden vurmak is tiyordu. Bu gece, genç kadına çocuğun ön