7 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

7 Kasım 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m yazam: YATTA as “Meselâ nasıl?,, Rakım güldü; bu manastır kaç- kımı eski gâvura içini dökmekten lezzet alıyordu. “Gece Rabia ile beraber sahur yiyoruz, niyet ediyoruz. Ertesi gün o camiye gidinciye kadar bir şey yemiyoruz. Yiyecek aramıyo- ruz amma bu kâfir tütün yok mu? Neyse o camiye gider pilmez ta bakalar açılıyor, cigaralor tellen diriliyor. Dükkânda öteden beris den çimleniyoruz Akşam Rabin ile beraber gene oruç bozuyor, if- tar ediyoruz.,, “Tuhaf, tuhaf...,, “Bazan kız şüphelenir. Oruçlu erkekler bizde tiryaki, aksi olur, biz hep neşeliyiz. Neyse ben örife! günü Rabianın hatırı için sahiden oruç tutacağım.,, Peregrini papazlık günlerini hatırlatan bir sesle: “Niçin kendi ruhunun selâmeti için değil?,, dedi. Cüce sırıttı, Acı, mütekallis bir sırıtış. “Çocuklar oruç tutar mı? May- munlar hele hiç tutmaz. Allah be ni maymunla çocuk arasında bir mahlük diye yarattı. Benden ne namaz, ne niyaz, ne oruç...,, Bu ziyaretten sonra Vehbi De- denin geldiği perşembe akşamla- rı Peregrini de geliyordu. Pek ta» bii olarak üstadı Hilmi ve iki dai- mi arkadaşı da tekip ediyorlardı Dükkânı üstündeki fakir odada on sekizinci asır fikir cereyanları- nı andıran münakaşalar olmağa başladı. Rabianın ruhunda yeni hayatr nin ne tesir yaplığinı anlamak için yüzünü çok yakından ve çok derin tetkik etmek lâzımdı. Fakat bu zahmete değer bir tetkik olur- du. Çünkü eski ve yeni hayatı üst üste konulan fakat tamamen biri- birini bozamıyan iki medeniyet tabakası gibi görünüyordu. Yaşamak arzuları, içinde bir barut mahzeni gibi sıkışıp kalan çocuğun yüzündeki ağır ifade tamamen silinmemişti. O. Üçlerin reisi, evin kadırı sıfatiyle vazife sini yaparken, bunlardan zevk al- masma rağmen, bunları biraz da oyun gibi telâkki etmesine rağ- men gene tavrı sakin ve ciddiydi Eski Rabianın yüzü — Ağzının iki tarafında iki derin çizgi, kaş“ larınm arasında derin bir hat, in- ce yüzünü kaplıyan gamlı bir dur- gunluk. Bu çizgiler tamamen si- linmeden, simanın mânası değiş- meden yeni hayat, izlerini bu es- ki şahsiyetin üzerine resmetmeğe başladı. Ve yeni yüzü şu idi — Göz kuyruklarında sık gülmele tea hâsıl olan kırışıklar, gözlerin içinde mütemadiyen yanan mes'- ut ışıklar, gülerken burunun üs- tünde beliren sevimli buruşukluk Kendini yeni hayatın azadeliği» fi | Bakkal (Nakil, tercüme ve iktibos hakkı mahfuzdur.) | İ ne terkettiği zaman eski yüzünün! alâmetleri zayıflar, gözlerinin ağır ifadesi, dudak kenarlarında - ki, kaşların ortasındaki çizgiler düzelir. Fakat geçmiş günlere hâtırası döner dönmez her eski alâmet olanca vüzuhu ile tekrar meydana çıkar. Güya yeni haya- tının şen maskesi şeffaf bir ipek peçe gibi eski uayatın gamlı si- masının üstüne #rtülüvermişti. İş- te bu zıt şeylerin o genç yüzde imtizacı bunun bütün muamma lığını, bütün büyü gibi tesir eden başkalığını teşkil ediyordu. Rabiayı en çok tahlıl eden yü» zünün günden güne aldığı mâna- yı gözden kaçırmıyan evvelâ Pe- regrini oldu. Zıt tesirlerin bu kü: çük yüzde çarpışmasını insan, boğa güreşini seyreden bir İspan- yol ihtirasiyle takip ediyordu. Kızın tabiatında riyazete temayül vardı, manevi bir perbizkârlık vardı, süratle düşünüp, salim ka» rarlar almak kabiliyet: vardı Bunlar hep ilk senelerin çetin mücadelesi, sıkı terbiyesi, ve imamla Emineder geler irsi te- sirlerin muhassalasının eseriydi. O kadar nefret ettiği anasından ona hayli kuvvetli şeyler geçmiş- ti. Kalbinin bir tarafında kendi: ne ıstırap verenleri hiç affedemi- yen bir kuruluk vardı, kindardı. Rabianın güneşli, neşeli taraf- İarı, sanat istidarlı Tevfikten ge liyordu. On bir yıldan fazla ona gece gündüz din abret diye her şeyin fevkinde iki mefhum öğret- meğe çalışmışlardı. Fakat o fikir- lerden ziyade insanlara, yaşıyan şeylere bağlı, sevdiği vakit ölüme kadar sever, en küçük şefkat te cellisiyle kalbi atar bir kadın ola” caktı. Bu karışık ve canlı muamma» nın her unsurunu lâboratuvarda çalışan bir âlim tecessüsü ile ara- yan Peregrini onunla fırsat düş- tükçe konuşur, sualler sorar, kü" çük gözleri kizm yüzünü delip di- mağına batmak istiyormuş gibi Rabianın gözlerine bakardı. Fa- kat onu en çok heyran eden kızın musıkiye olan istidadıydı. Kulak»! ları her sadayı tam muhafaza edi- yor, emsalsiz sesi her sadayı tam veriyor ve zevki herhangi üstadı tatmin edecek kalar dürüst ve sa- lim. Bunun için Peregrin! her ye” ni “kompozisyo",. unu evvelâ ona! çalar, onun fikrini ciddiyetle s0- rar, dinlerdi. Vehbi Dede de Rabia ile meş- guldü. Fakat alâkasını Feregrini gibi göstermiyordu. O Peregrini gibi kızı tahlile uğraşmıyor, Rabr anın meyillerini fitretinin :cabı diye olduğu gibi kabul ediyordu Dede tecrübe neticesiyle her insa- nn. binbir zıt şeyden yuğrulmuş bir halita olduğunu biliyordu. (Devamı var) Kaya Oğlu Tabiatla, vahşi hayvanlarla ve birbirleriyle boğazlaşan insanların heyecanlı romanı * Yazan: Rosny aln& * Türkçeye çeviren: Naciye İzzet Kayaoğlu vahşi bir gülüşle yayını gerdi. Oku fırlattı. Bir yaban Domuz oğlunun ensesini deldi.. Ulas durdu. Güneş daha kızarma -| mıştı, Seçtikleri konak çok emindi. Göllerle, mermer bir kayalıkla mek mişti. Yalnız dar bir geçit (o vardır.| Onu sağlamlaştırarak barmmak çok kolay olacaktı... Akşam (ateşleri için trementi otları, dikenli çalılıklar pek boldu. Geyik oğlunun yüreğini derin bir kuruntu kapladı. Söyledi: — Yaban Domuz oğullarını yene miyeceğiz gibi görünüyor. Kaya oğlu: Evet Gökırmaklılar oonların ko naklarına saldıramıyacak, dedi. Sonra yavaşça gülerek gene söyledi: — Baltalarla, topuzlarla, kargılar . la atılmak ölümü göze almak demek” tir, Kaya oğlu yalnız oklariyle onları alt etmenin yolunu bulacaktır. Elihi yayı üzerine koymuştu. Ge - yik oğlu Kaya oğlunun Gökirmaklılar arasında en İyi atıcılardan olduğunu biliyordu. Yaban Domuz oğulları dallar top. lyarak yığmağa o başlamışlardır. Bir kaçı çalılığa doğru yürüdü. Kaya oğ * Im ile Geyik oğlu geri çekildiler. Yük - sek otların arasına saklandılar. Kö - pekle kurt insan avma Tsm efen - dileri gibi yaptılar. Biraz sonra Cey - Tân oğlu gözüktü. Güneş iri kızıl bir ateş gibi batmak üzere bulunuyordu, söyledi: — Gökirmaklılar akıntı çukurun - dadırlar! Aslan oğlu saklanması kolay, o - yukları, kovukları çok bir yer seçmiş - ti Kaya oğlu başkana doğru yürüye | rek söyledi: —- Aradaki uzaklık çoktur. Yaban | Domuz oğullarını çekmek güç olacak.| — Kaya oğlu bizi götürsün. Kaya oğlu savaşçıları Yaban Do - muz oğullarından beş yüz metreuzak ta bir ormanlığa götürdü. Güneş ça. yırlıklar üzerinde yavaş yavaş sönü - yordu. İ Başkan söyledi: İ — Ay çıkmasını bekliyeceğiz. Kaya | oğlu ne istiyor? İ — İkinei bir yay. Bir çok oklar.. Ortalık kararmağa başlamıştı. Ya ban Domuz oğullarımm âteşleri kı . yılcımlar saçıyordu. Ateşlerin arka - sındaki iri kafaları, vahşi yüzleri gö rebiliyordu. Kadınlar da iyice seçile 2 biliyordu. Şimdionlara boyun eğmeğe başlamışlardı bile, Kaya oğlu ikinci bir yay seçti, Bu yay çok kuvvetli bir adamdı. Bunu kullanmak kolay değildi. Bir çok da oklar getirildi. Kaya oğlu yayı bir kere deneyince kullanabileceğini anladı. Sonra Gökır- maklılar koku alan yırtıcıların meta - netiyle karanlıkta beklemeğe başladı. lar. Gök bulutlarla örtülü idi. Yıldız» Tar gözükmüyordu. Savaşçıların bir - kaçı gözlerini kapamışlar tetik bir uy ku kestiriyorlardı. Ay çayırlıklar ü - zerinde belirmeğe başladı. Yuvarlak uçlarını durgun sulara daldırdı. Kur- bağalar ihtiyar sesleriyle bağırıyor * lardı. Aslan oğlu söyledi: — Kaya oğlu gitmeğe hazırlansın! Ay o gece kızıl bir bulut gibi gö - rünüyordu. İncecikdi, sonra kalımlaş - mağa başladı. Saçtığı ışıklar çayırlık Tarı ucu, bucağı bulunmıyan bir göle benzetti. Kaya oğlu, Geyik oğluyla otlar a-' rasmda sürünerek Merliyordu. İkt üç yüz metre böylece ilerledikten sonra Geyik oğlu bir yere sokularak dur - du. Kaya oğlu şimdi yolunda yapyal lız kalmıştı. Yaban Domuz oğulları uyümağa başlamışlardı. Birkaç.nö . betçi konağın geçidinde büzülerek dü- ruyorlardı. Bunca çokluk olan savaş çılar aslan, kaplan, büyük ayıya bile karşı koyabileceklerdi. Bulundukları yer öyle güvençli idi ki yalnız miz. raklarile bile kendilerini koruyabilir. lerdi, Birdenbire iri boy otlar o üzerinde yükseldi. Bir ıslık sesi işiten Domuz oğlu iri kulaklarını dikti. Savaşçılar büyük bir şaşkınlıkla (sıçrıyarak u * yandılar. Haykırmağa başladılar. Ka. ya oğlunun ovaları gürleten sesi ba - gırryordu. — Gökırmaklılar murdar sansar - ları alt etmeğe geldiler!.. 'Tokmaklar boşluklarda döndü, Siv ri uçlu mızraklar fırladı. Kaya oğlu vahşi bir gülüşle yaymı gerdi. Okunu fırlattı. Bir Yaban Do. müz oğlunun ensesini deldi. Bağırmalar azaldı. Yaban: Domuz oğullarını derin bir şaşkınlık kapla - miştir. Onların o yaylarından hiç biri bunca uzaklığa bir ok atamazdı. Kaya oğlu bir kaç adım ilerliye - rek gene cekti.: Ok bir savaşçının kar nına saplandı. Karaboğa oğlunun emri üzerine a. damlar yere uzandılar. o Üçüncü ok boşa gitti. Dördüncüsü bir omuza gel- di. Kaya oğlu böylece o gece su bas * kını ile duran savaşçılara yaptığı gibi şimdi onların konaklarında dahi yer - lerini barmılamaz bir hale getirmişti. Karaboğa oğlu yalnız'bir - tek sa - yaşçı görmüştü. İçinden kendine kız * dı. Adamlarma onu (kovnlamalarını söyledi. Yalnız bir tuzaktan korku - yordu. Bü aykırı, bambaşka düşmana on beş kişi yollamıştı. Bunlar olanca hızlariyle koşuyorlardı. Kaya oğlu bi- raz bekledi. Sonra üç kere yayı çekti ilk ok bağırsakları deldi. İkincisi bir göz patlattı. Üçüncüsü boşa gitti. Bir ikisi karşı koymağa (başladı. Bir ok Gökirmaklının kalçasma sap * landı. Bir sıçrayışta aradaki uzaklığı çoğalttı, Geyik oğlu otların arasından dikil. di. Bu Yaban Domuz oğullarına ku - runtu verdi, Yavaşladılar, Geyik oğ - lunun fırlattığı bir ok boşa gitti. Ka. çıyormuş gibi gözüktü. Kaya oğlu du- ruyordu. Beş adam Geyik oğlunun ar kasından koştu. Yedi adam Kaya oğ. Tunu kuşatmağa uğraştı. Kaya. oğlu birdenbire görünmez olmuştu. Nere - den savuştuğu belli değildi, Düşman - lar bu çabuklük önünde şaşırmışlar - dı. Gene geri dönmüyorlar, araştırı - yorlardı. Kaya oğlu birdenbire çılgın gibi sağ yoldan ortaya çıktı. Ayrı kal mış-bir savaşçıyı bir topuzla kafasını patlattı. Oklar durmadan ıslık çalı - yordu. Şimdi yalnız “eş tane kalmış- lardı. Onlarla acı acı alay ediyordu.: — Yaban Domuz oğulları sırtlan * lar gibi bile ulamıyorlar! Onlar yal . nız karıları yenebiliyorlar.. Geyik oğlu aşağıya, pusuya varmış tı, Birdenbire yirmi Gökrrmaklı ortaya çıktı. Berikiler taş gibi - donup kal - mışlardı, Kaya oğlu ikisini öldürmeğe uğraşırken ötekiler de kalanları he * Zazladılar. Karaboğa oğlu anlamıştı: Eğer ye. nilirse bu ölüm gecesi olacaktı. Gökırmaklılar, gece adamları, kö - pekler durmadan uluyorlardı. Onlarm ta konaklarına geldiği hiç anlaşılma muş, birdenbire ortaya çıkıvermişler » di. Bu çok korkunçdu. Eski savaşçıların kafaları bif e hatıralarla dolu idi. Şimdi dövüş gerekti. Gökırmaklılar gelmişler Çevrelerinde köpekler, sivri kula gece adamları © uçuşuyorlardı. &9” Domuz oğlunun göğsü ne yapacığii | bilmemenin verdiği bir kızgınlık! di redi. Düşmanın üzerine yürümü i şiindü. İki yanın sayısı bir gibi idi telik de bu adamları yanında tam” dıkları zift renginde kapkara ada lar, uğursuz sesleriyle uluyan yöye” ler vardı. Karaboğa oğlu da eski 8 dam lar gibi Gökermaklıların mast”. larını biliyordu: K Onların dinçlikleri çok büyüktü viklikleri korkunçtu.. Beklemeği © sarladı, gi Konağın geçidine iri dallar yl dr, Bu sığmak ardındaki savaşçilt kendilerini oklardan, kargılardat |” ce koruyabileceklerdi. Aslan oğlu konağı gözden geşi yordu. Saldırmak çok ağır olacak. çok canlar gidecekti, Kaya oğlu s9 çıların yanına ge'misti söyledi: — Bu odunları tutuşturmalı: |, Aslan oğlu genç adama gülüm yerek söyledi: di — Kaya oğlu yiğit olmakla bf ber çok da kurnazdır. Dallar, kurt” dunlar toplandı. Gökrrmaklılar uç” alevli dalları alarak yürümeğe bi” dılar. Konak yerine yaklaşınca ge. lattılar.. Dumanlar fışkırdı. Kari” ğn oğlu düşmanların düşüncesini lamıştı. Ateşin yayılmasının ön geçmek üzere eline geçirdiği daa tutuşturttu, Alevler de hep birlesi” Iki düşman alevlerin sönmesini, e lerden başka bir şey kalmaması ledi. Gökrrmaklıların ya dar bir gi den, ya sulardan yüzerek seçecekleri Bunun için Karaboğa oğlu hekle uygun buldu. Savaşçılara vermek İçin söylüyordu: iç — Gökırmaklılar ölüm - arıyor” Hepsi öleceklerdir! di Gökırmaklıların dövüş, diye yük! meleri her tarafa yayıldı. Karaboi* oğlu daha saldırma emrini ver; ti. O geceden şu Kaya oğlunu alt“. mek için en iyi atıcıları seçmek si yordu. Bu, yorulmaz, yanılma? düşmandır. Birkaç Yaban Domuz ©, | Tu öldü. Karaboğa oğlu böyle menin kendilerini büsbütün al si ğini anlamıştı. Karşı koyma (em verdi, a Bu baltaların, topuzları, karsi «İ rm boşluklarda uçuştuğu bir çağ du. Aslan oğlu da saldırma ©© vermişti: Gökrrmaklılarm vopusğ sallandı. Gece adamları sinsi düşmanm böğürlerine sivri keskif şi lar yağdırıyorlardı. Şimdi iki alk güs göyğüse gelmişlerdi. Gems ğe adamlar birer birer oyuvarlan!#' a Kaplan oğlu, Karaboğa oğlu, By oğlu, daha bir çokları topuzlarl? cik madan kemikler kiriyorlardı. B€' g ler mızraklaria yürekler, ciğerler e karıyorlardı. Bir çokları da mızr#' rı etlerin en yumuşak yerlerine rıyorlardı.. p O gece Yaban Domuz oğula, saldırışları daha vahşiyane r* Kaplan oğlu ile Karaboğa oğlU Mir karşıya gelmişlerdi. o Top İkisinde de ayıların iri göğsü, K * omuzları vardı. Bacakları me$$ ari emm kalm dalları gibi idi, Topu ğa kayalar gibi tutştu, Bu öyle * Ki fkisi de sendeledi. (Devamı var) |

Bu sayıdan diğer sayfalar: