A MAYVANIN ça LİP SUİÇMESİNİ A BEHLEYELİM. e, << a Elektrikten korkan bayanlara ondüle için müjde Hakiki buhar makinemiz gel miştir. Bayanlar buhar makinesi diye bir çok yerlerde aldi 8 lar. Bunun için bir kerre Aksa: rayda » Millet caddesinde Gü İeryüz Kadın berberi Bayan Şe- & kürenin salonunda hakiki buhi i makinesini görmeleri kâfidir. İİ ramen es re ii R: KIMYAGER Hüsameddin Umumi! idrar tahlili 100 kuruştur. Bilumum tahlilât Eminönü, Emlâk ve Eytam bankası karşısında İzzet- bey hanı, Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. al e Bozkurt Tıraş Bıçağı Milli bir bilgile yaptırılmış, malı ve anbalajı itibarile dünyada eşi yok” tur. Her gün aldığınız ve isimlerini anlamadığınız yabancı markalı bıçaklara artık ihtiyaç kalmadı. Çünki BOZKURT tıraş bıçağı ihtiyacınızı görecek ve yüce tarihini hatırlatacaktır. İsmi yüce tarihli ANBALAJI sevgili yurdun SAHİBİ öz kardaşmadır. BOZKURT BIÇAĞI VE YENİLİKLERİ 1 - 9o 5 ikramiyelidir; şöyle ki alacağınız beşlik küçük paketlerden çıka" tak BOZKURT resimli kuponla BOZKURT bıçağı satan her satıcıdan para- 4tz bir küçük paket bıçak alabilirsiniz, 2 — Sert ve yumuşak sakallar için fki elns bıçak çıkarılmıştır. 3 — Traş olacağınız günler bıçakların kenarında yanılıdır. 4 — Alıcıya bir tecrübe fırsatını verebilmek için paketler beşer taneliktir, 5 — Hiç bir bıçakta bulunmayan saf İsveç çeliğile Avrupanm en meşhur bıçak fabrikalarında yaptırılmıştır. BOZKURT bıçağı zabitan, memurin, talebe ve bütün Türk gençlerile mü hevverlerinin bıçağıdır. BOZKURT bıçağını her satıcıdan israrla arayınız ve başka marka verirlerse kahul etmeyiniz. Her yerde tanesi 5 Er, SAHİBİ Yeni tertip plânını görünüz İ.ci keşide 77 2. cı Teşrin 935 dedir. Büyük İkramiye : 25.000 Liradır Ayrıca: 15.000, 12.000, 10.000 iiralık ikramiye- lere (20.000 lira) lık bir mükâfat vardır.. P'ânları okuyunuz. Ve bu zengin Piyangonun talilileri arasına giriniz. Muayenehane nakli Cildiye ve zühreviye mütehassısı . Dr. ÇiPRUT Beyoğlu, Rus sefarethanesi sırasın. da posta sokağı köşesinde Mey. menet aparlımanma taşmmıştır. Hıhayer Hasan Şevki PUDRA ve YAGSIZ KREMi Dünyaca emsalsisdir.. Her yerde arayınız. Paris y 304 Notrdam kilisesinin ışıklarının sön mesi için çan vurduktan sonra öbür kiliselerde Paris halkına ateş ve ışık - larını söndürmek vakti geldiğini çan-; larile tekrarladıkları zaman bu papaz sokaklarda dolaşmak üzere manastır dan çıkardı. j — Bir elinde yolunu aydınlatan bir fener, öbür elinde de bir çıngırak vardı, By çıngırağı çalınca korkunç hir ses duyuluyor ve : — Kardeşlerim, ölmüşlerinizin ru hu için dua ediniz! diye haykırıyor “| du. Vazifesi pek âdi bir şey olmakla beraber bü papazın manastırda büyük bir itfbarı vardı O, herkesin korktuğu bir adamdı. Manastır direktörü, kendisini ekse- rİsa "ücresine çağırdığı gibi bu res mi ziyaretlerden maada çok zamanlar hususi olarak konuşurdu. Papazlar arasında söylenen söz . lere bakılırsa, bu papaz papadan tam ve müthiş hir salâhiyet alarak manas tıra gelmişti. Kendisi bilhassa çok cesaretli bir hatipti ve bu cesaretinin haiz olduğu Kizli salâhiyetten ileri geldiğini söy - lerlerdi, Manastıra gelişinden sonra, gece leri sokakları dolaşarak halkı ölüler için dua etmiye davet etmek vazifesi. Nİ İstemiş ve bu isteği yerine getiril - mişti, Gerçi resmen bir ünvanı yoksa da disine “Muhterem Pani Garola, yordu. Bu âdi vazife onun çok hoşuna gidiyordu. Gece olur olmaz, hemen fener ve çıngırağı kaparak si - yah bir mantoya bürünüyor, sokakla iketlere asla aldanmayınız PARDAYANLAR rt dolaşıyor ve ekseriyetle sabaha karşı yorgun argın manastıra dönü , yordu, hücresine kapanıyordu. Acaba uyumak için mi? Her ne kadar keşişse de, şüphesiz bu Pani Garola, her insan gibi, uyu * mak ihtiyacına baş eğmeğe mecburdu. Fakat genç papazlar, Pani Garola- nm hiç uyumadığını iddia ediyorlar * du. Onun uykuya daldığı zannolunan zamanlar, birçok defa hücresine yak » laştıkları vakit ağladığını ve dun et * tiğini duymuşlardır. Pani Garola manastırda direktör ve baş papazdan başka hiç kimse ile konuşmuyordu. Bu gururdan değildi. Çünkü kendi- sini çok hakir görürdü. Yalnız, ko . nuşmaktan çok düşünmeyi sevmekten ileri gelen bir şey.di. Daha pek genç görünüyordu. Lâkin her halde fazla" siyle çekmiş olduğu ıstırap vaktinden evvel alnını buruşturmuş, dudakla. rında da, aşk veya nefretin önünde canlandırdığı hayalleri seyretmeğe a- lışmış adamların gözlerinde görünen korkunç bir durgunluk yer etmişti. İşte küçük Jakın hoşuna giden Pa- ni Garola böyle bir adamdı. Kendisi olmasa kimsesiz yaşıyacak olan çocu- ğa yalnız o yaklaşabiliyordu. Belki de dalmi yeisi bu çocuğa tesir etmişti. İkindi vakti, ikisinin birlikte bah çede dolaştıkları çok zaman görülür” dü. Papaz Jakı sual osormağa mec * bur ediyor onun merakını uyandırıyor ve resimli bir kitaptan okumak öğre - tiyordu. Bununla beraber, çocuk çok zeki k di. Bir manastır hücresinin soğuk dır varları arasmda rengi (osoluyorsada Telefon : 43353 ve deposu Marpuççular. Fehmi Ardalı ve Mehmet Trıgratlı Tel. PARDAYANLAR tirip sıçrıyan bir aslan vaziyeti aldı. Mojironin Moröver tam kendisini tu - tacakları sırada sıçradı. Hücum eden- lerin onun ayakları bitişik olarak hen değin öbür tarafına düştüğünü gör - düler, Şövalye arkasma bakarak kendi » sine yumruklarını gösteren bu herif - leri gördü ve şapkasını elinde tutarak acele etmeden yürümeğe başladı. Dük Danju: -- Tüfek nerede? diye haykırdı. Pardayan bu sözü duyduysa da ba- Şını çevirmedi. İyi bir nişancı olarak tanılan Mo - Töver dolu bir tüfek alarak şövalyeye nişan aldı, Tüfek patladı. Fakat Pardayan ge- ne başını çevirdi. Moröver: — Oh, şeytan alası! İsabet etti . remedim diye homurdandı. Sen nehrinden a doğru giden kayıkçılar da, Luvr sarayının pence - resinde, beş altı jantiyomun yumruk. larmı uzatarak as a sarkıttıkları - nı hayretle gördüler. Bu esnada şövalye dö Pardayan da sokağın köşesini dönerek len kay. kavboldu ve işte o koşmağa başladı. gü zaman ... Bundan sonra kralın odasınm bir-) kaç dakika kadar kargaşalık oldu.| Kimse kralın orada bulunduğunu dü Şünmüyor uluorta konuşuyordu. | Dük dö Giz: — Vay camma! Bu tahta könrüdeki sebep olan gene domuzdur! di- ye bağırırken İçinden de: — Yazık ki maiyetime girmede razı olmadı, Acaba kimin yanınde bulunu . yor? diye düşündü. * 401 Moröver: — Bana emrediniz, bu herifi bu ak şam yakalar Nanseye teslim ederim diye haykırdı. Katerin: — Bu emri haizsiniz! dedi, Yalnız başmın acısından şikâyet o den Kelüsten maada Moröverle bü « tün arkadaşları dışarı fırladılar, Bu anda kral oturduğu koltuğun koluna yumruğiyle vurarak: — Her ne olursa olsun, Parisi altüst etmeli! Bu âsi herifin hemen Bastile tıkılmasını emrediyorum. Yarından itibaren muhakemesine O başlanılsın. Mösyö dö Monmoransi, böyle adamla. rı yanıma getirdiğinizden dolayı sizi tebrik ederim sözlerini söyledi. Katerin alaylı bir tavırla: — Mösyö lö rsal, görüştüğüne dikkat etnfiy rayına pek seyrek gelmekle dostlarımı da birlikte getiriyor. d Hanri dö Damvil gülümsedi kü galip geliyordu. Fransuva ise fırtmann geçmesini bekliyordu. Dük dö Giz kudurmus gibi: — Marşal dö Mönmoransi kralın düşmanlariyle görüşüyor.. sözünü fır. Tattı. Fransuva: — Dük aklım kral ve ne de krali Na cevap verebilirim, dedi, Sonra par mağının ucuyl izin göğsüne doku . narak gözlerini onun gözlerine dikip sözünü bitirdi: — Fakat, sırası şimdi değil. Bu sözlerden korkan Dük geri geri çekildi. Katerin söze başladı: beraber di, Çün. başına al, Sen ne . Onun için sa-