ON ALTINCI YIL. No: 5131 Gündelik SAVYETLER BAYRAMI Dost Savyetlerin devrim bay - ramını kendilerine gönülden kut - larız. Sevinç onlar kadar bizim - dir: Çünkü yalnız Türkiye ve Sav- yet dostluğu değil, bayraklarımı- zın gölge saldığı topraklarda ba - rış, saadet ve sükün inkılâbları - mrzın halkçı ve insaniyetçi davası- na dayanmaktadır. Bugün teşrincilerin zaferini, bütün dünyada, inkâr etmeğe kal- kışabilecek hiç kimse yoktur. Fa - kat biz, o zaferi, ilk defa gör- mek, istemek ve benimsemek şere- fini kimseye vermediğimiz gibi, bugün dahi, onun değerini bizim kadar derinden anlıyanlar olma - dığı kanaatindeyiz. Eski Rusya, büyüklüğü, genişliği ve kuvveti ölçüsünde ehlike idi: Şimdiki Rusya, eskisini birkaç misli geçen kudreti ile, harb ve emperyalizm tehlikelerine kar$ı bir güvenç - ve dayançtır. Hiç kimse büyük komşumu - zun, içerde halk saadetine ve dı şarda milletlerin hürriyet, sükün ve eşidlik davasından başka bir gaye peşinde koştuğunu söyliye - mez. Her barış sesi, orada, tabil bir yankı bulur; barış aleyhine her teşebbüsün önüne, Moskova teşrinciliğin tam samimiyeli ile karşı koyar. Teşrinci davası, bütün cephe- lerde, ileri yürümüştür. Dostları- mız, her yıl, bir öncekinden daha yüksek bir gurur ile göğüslerini ka- bartmakta, şevk ve sevinçlerini arttırmakta haklıdırlar. Milli mü- dafaa kuvvetleri gibi, endüstrileri de milletlerin hürriyet ve saadet lerini yıkmak değil, onların hürri- yet ve saadetlerinin inşasına yar- dım etmek yolundadır. Coğrafya ve tarihin biri boğazlaşmağ> mahküm ; dedilmez bir hakikat gibi ortaya sürülen iki memleket — arasında, sevgiyi, itimadı ve dayanışmayı gerçekleştiren şartları, dünya dü- zeninden ümid kesenlere misal olarak göstermekten çekinmeyiz. Bu şartlar, emperyalizm bencilli ginden uzaklaşmak, ve milletle - rin, ancak, barışarak, anlaşarak, birleşerek — mesud olacaklarına inanmakla vücud bulabilir. Komşu ve dostumuzun her iş- te mütemadiyen daha muvaffak, daha küdretli olmasını dileriz; Çünkü bu kudretlenme arsıulusal tehlike ve felâket - ihtimallerinin mütemadiyen zayıflaması demek tir. Rusya'nın coğrafik durumu, nüfus ve imkânları, yalnız kendi barış ve güveni üzerinde değil, dünya barış ve güvenliğinin bü - yük bir kısmı üzerinde tesirli ol masına elverişlidir. Lenin'in ve onun ideal ve ha reket arkadaşı Stalin'in türk dost luğu, Atatürk'ün bize hiyanet edil. mez bir emaneti olan Savyet dost Tuğu ile bir arada, tarihte bu as - rın en güzel eserlerinden biri ol - mak değerini muhafaza edecek - tir. F.R. ATAY Bakanlar Kurulu toplandı Bakanlar kurulu dün akşam bir conlantı vapmıstır. KAMUTAY KOMİSYONLARI ÇAĞRILARI $ Hariciye Encümeni bugün sast on birde, $ Arzuhal encümeni buğün sa- at on dörtte toplanacaktır. Üyele- rin gelmeleri, Adımız, andımızdır |Ekmek fiatı artmıyacak Tarım Bakanı memlekette kâfi derecede buğday olduğunu ve gerekirse Ziraat Ban- kası buğdaylarının piyasaya çıkarı , lacağını söyledi Ekmek fiatlarının son günler- de mütemadiyen yükselmesi ve daha da yükseleceği hakkında ba. zı gazetelerde çıkan yazılar üze - rine düşüncelerini — sorduğumuz Ziraat Bakanı B. Muhlis Erkmen ajansımıza şu beyanatta bulun - muştur: “ — Ekmek fiatlarının yüksel. mesini sebepsiz ve yersiz buluyo rum. Memleketteki buğday ürünü tahminlerimize göre, ihtiyacı kar- şılayacak derecededir. Piyasaya az buğday gelmesi buğday azlığın- dan değil fiatın daha yükseleceği ümidiyle elde tutulmasından ve saklanmasındandır. Ziraat Bankası depolarında tohbumluk ayrıldıktan ve dağıtıl - dıktan sonra mühim miktarda buğday vardır. Bunlar ihtiyacı kar- şılamak üzere piyasaya arz * » caktır. Şunu da ilâve edeyim ki: ihtikâr ile uğraşmak - için ihtiyaç Tarım Bakatı B. Muhlis Erkmen hasıl olursa hariçten buğday dahi sokulacaktır. Her halde ekmeğin daha fazla yükselmesine meydan verilmiyecektir.,, (AA.) İtalyan resmi bildiriğine göre llerleyış deyam edıyor Roma, 6 (A, A.) — Resmi bild « General dö Bono, ileri kars kolların cepha ilerisindesgiriş - tikleri yürüyüşe, devam ettikle « rini telgrafla bil dirmiştir. Dana: 'il cephesindeki italyan kuvvet . leti - Gabala'yı geçerek Doto'ya doğru yürün: . tedirler. — Yerli askerlerden 1aü: rekkeb olan bi « rinci kolordu O. gamla'yı — işgal etmiştir. — Yerli kolordular Şailo çağlıyanı — boyunca — ileri ha - reketlerine devam etmektedirler, ikinci kolordu Şire ve Aibamet'in 7 Avrupalı bir subay, bir habeş askerine gaz maskesinin kullanışını öğretiyor, işgalini tamamlamıştır. Somali cephesindeki italyan kuvvetleri Ogaden'e doğru hare - (Sonu 2 ci sayıfada) B. Titülesko ve arsrulusal durum 4 Romen dış bakanı Cenevrede verilen kararların manasını anlatıyor Bükreş, 6 (A.A.) — B. Titü lesko, Cenevre'den fransız, italyan, Küçük — Antant ve Balkan An- tantı elçileriyle © bazı — hükümet © üyeleri tarafın - dan — karşılan - mıştır. B. Titü- lesko — Cenevre kararlarının ih- tiva ettiği mana hakkında gaze - tecilere şu di - yevde bulunmuştur: « — Arsıulusal durum ağır - dır. Bir taraftan sosveta üyeleri o dönüşünde B. Titülesko lan memleketlerin pakttan doğan vecibelerinin noktası nokta: a tatbik edilmesi ve öte taraftan İtal ya ile Habeşistan arasında âdila- ne barışın bir an önce kurulması için gereken bütün gayretler ya - pılmıştır. Her birimizin umudu, bu gayretlerin muvaffak olacağı ve uluslar sosyetesi şiddetli ted - birlerinin mümkün olduğu kadar kısa bir müddet için tatbik edile- ceği yolundadır. Bununla beraber. bahis mevzuu olan menfaatlar, böyle bir amacın ne zaman elde edilebileceğini kestiremiyecek ka- dar karışıktır. İtalya'nın dos — <e barışa bağlı bir romanyalı sıfatiy- fSonu < #epü cayfada) 7 SÖNTEŞRİN, Son hâber'er 2. 195 PERŞEMBE ci sayıfzda Tn __._____..I Heryerde 5 kurü> “Ülus, un dil yazıları Hat - Hâtır - Hâtıra Bu sözlerle; “ ılıt.ıı' üç anlamında - Tn kelimesinin ve -her zünün etimoloji , morfoloji ve fonetik bakımından çözümlenmeleri HAT' - HÂTIR - HÂTIRA Kelimenin etimolojik şekli: (1) (2) (3) (4) (ah — aâğ —at—ır) dır. (1) ah: Köktür. Burada ışık, parlaklık anlammadır (ak gibi). (2) ağ: Obje veya süje gösterir. Ah | ağ — ahağ: ışığın bir ob- je veya bir süje ile olan münase- betini gösterir. (3) at: ( t), ektir. Manayı tamamlar, tesbit eder. Ahağ * at — ahağat; kelimeyi son morfolojik ve fonetik şekline koyalım: HÂT — bir süjenin ve- ya objenin ışığı veya bu ışığın te- bellürü, izi demektir. (4) u: (. X r), ektir. Manayı yakın, muayyen, kati bir sahada tekarrür ve fark ve temyiz ettirir. (Burada o saha dimağdır). O hal- de:; HÂTIR: bir obje veya süjenin dimağda aydınlanması, iz bırak- ması demektir. Hâtır sözüne “ağ” eki gelince, bu ek kelime anlamına müspet bir varlık verir ve onun adı olur. HÂTIRA da bu demektir. Not: | — Yakutçada kelime (ahtar) şeklindedir. Bu kelimenin etimolojik şekli- ni (hâtır) kelimesininkinin altına yazalım: Hâtır - Ahtar (ah -- ağ at —ır) (ah 4- ağ H at 4 ar) Görülüyor ki her iki kelimenin asıl bünyeleri, birbirlerinin tama- miyle aynıdır. Birincide kökün vokalı düşmüş. İkincide kök aynen kılmış Birin- cide vye ikincide “ağ” düşmüştür. Birincide kökün vokalinin düşme- sine mukabil “at” eki olduğu gibi kalmış. İkincide kökün vokalinin kalması mukabil “at” - ekinin vokali düşmüş. Son eklerde aynı cinsten vokal şekli tebeddülün- den başka bir fark yoktur. Yakutçada (Ahtar): anmak, hatırlamak, hatıra getirmek, dai- ma birisini veya bir şeyi düşün- mek demektir: “Min iespin kini- ehe ahtar ere — borççağızını ona hatırlat”. İHTAR Not: 2 — (İhtar) sözü, etimolo- jik bakımdan (hâlır) sözünün bünyece tamamen aynıdır. Mana- ları da orijinde birdir. Bugün bu kelimeye vermekte olduğumuz di- ğer manalar, (tenbih, nazarı dik- kati celp v. s. gibi) mecazi mana- lardır. AN Not: 3 — (Hâtır), (ahtar) an- lamları, an (mak) — anlamına- dır. (*) (An) kelimesinin şekli şöyledir: (D (2) (ağ -H an) etimolojik (I Hâtır ve hâtıra kelimeleri, kalp (Ahterüi Kebir) ile gönül, hatıra gelen husus ve fikir (Lüga- ti Naci) anlamlarına alınınıştır. (1) ağ: (2) an: (. n), ektir, Süjeye en yakın, bitişik bir sahayı gös- terir. Herhangi bir sahada bulu- nan obje veya süjeyi, “m” (ego) sahasına, yani süjeye yapışık va- ziyele getirir. Işıktır. Ağ - an — ağan, bir süje veya objeye ait ışığın, bir süjenin en yakınında tebellürüdür. Itlak üze- re işığin, parlaklığın ve onun gibi olan temizliğin ve güzelliğin, in- sanın bitişiğinde tecellisi anlamı- na da gelir. Görülüyor ki kelimenin teşek- külünde, ışıkla süje veya obje a- rasında orta mesafeler gösteren işaret ekleri yoktur. Kelimenin zaman bakımından anlamı da bundan ileri gelmektedir. Kelimenin morfolojik ve fone- tik şeklinde, kökün “g” si ve ekin vokali, ki bunlar uzatma rolünü yaparlar, bu rol baştaki vokalin uzatılmasiyle vokale verilmiş olu- yor. Not: 4 — (An) sözü, Yakutça- da (ağın) şeklindedir; anmak, hatırlamak v. s, ; gamlanmak, bi- risinin izdirabını çekmek, keder- lenmek gibi anlamlara gelir. İzdirap ve gam anlamları, keli- menin kökü olan “ağ” m parlak- lık manasından ziyade ateş, gü- :eş. yanmak manasiyle alâkadar- ar. ——— Dil hakkında Etimolojik ve Morfolojik IV üncü anket |— Ev 2 — Oba 3 — Av 4 — Ağıl 5 — Avlu 6 — Ova 7 — Yurd 8 — Ocak D Yukardaki kelimelerin ilk ve asıl kökleri nelerdir? ID) Bu kelimeler nasıl teşokkül etmişlerdir? IND) Bu kelimeleri teşkil etmek için köke ilâve olunan ekler nelerdir ve eklerin herbiri- nin mana ve farkları bakı- mından rolleri ne olmuştur? * IV) Bu araştırma neticesinde: A Türk dili kökleri ve, ü ekleri, ve, C - Türk sözlerinin teşekkü- lü hakkında bir kaide çı- karmak mümkün müdür? Yukardaki dördüncü dil anketi- mize okurlarımızın verecekleri ce- vablar, gazetemiz yazı işleri di- e göndermelerini rica ederiz. Şimdiye kadar aldığımız cevabları sırasiyle — koyd: gibi bundan böyle de koy: