d FABER — Akşam Postasi Şehrimize gelen Amerikalı bir muharrir Holivudun iç yüzünü anlatıyor Sinema perdesinde beğendiğimiz artistlerin çoğu, hakiki ha yatta bambaşka şahsiyetlerdir Moris Şövalye artık kabak tadı vermiye başlamış! “Necip Fazıl burada ne duruyor, hemen sinemacı olsun!,, Bu sayfadaki erkek, kadın si yıldızlarının resimleri ara- *nda, bakın bakalım, tanıdığınız var mı? Con Krovfordu, Mey Vesti, Gre- Harboyu, sonra erkeklerden bert Marşalı Ramon Novare Ya tanıdınız. Ya Necip Fazılı!? E- vet, bizim çok tutulmuş ve gerçek- 1 anlayışlı, duygulu veçok $air ve piyes muharirimiz Ne- “İŞ Fazılı seçebildiniz mi? m sekreterimiz buresimler ima koydu. Çünkü buy zıyı Yazmaya sebep olan Amerikalı bir “nema muharririnin, Necip Fazıl sp sinemacılık bakımından söyle Ye enle;esan bir söz var. * üç gündenberi İstanbulda yolünan meşhur Holivut muharrir inden Herbert Howe, kendisile APtığım © bir görüşmede, gazete- izde resmini gördüğü Necip Fa- Sl için dedi ki: yp Aman azizim, bu delikanlı için burada duruyor? İşte Holi- ği dun aradığı erkek siması. Va- Ng orun bundan farkı yoktu. smer ne kuvvetli adam! Holi- a gelse milyoner olur bu deli-! 1. Sizi temin ederim!..,, Xx harika sinema muharriri Her- ağ, eve henüz kırk yaşlarında tirgii asına rağmen çok genç da rd sinema yazıcılığı hayatm- Ya sa yıldızların muhitinde tamakla bugün isterse bir kitap b Ya koyabilsecek kadar bol ha- t edinmiştir. a satıp kollarınızı kavuştu cidar Oğazımızı temizleyip ciddi Pa öksürerek, hattâ yaşlıysanız karayı Ee crübe gözlüklerinizi ta- üküm vermeğe kalkmayın. biz yanlar asrımız medeniyetinin iz rlü akisleridir ki, yan çizmez a zerinizde bir ağırlık bı- p>9 e g erikal # 1 muharrir, Con Kro- bi gi u daha sinema hayatıma ye - *diği ve henüz haftada “an - diğ, dolarcık kadar,, kazan - leg; Amanlardan tanıdığını söy- Hay harririn Hollivudun Beverli Bi, Mevkiinde bir evi vardır. i ve birde köpeği. in adı Çellini.. Köpeğin *yorum. Çünkü bu evi üzere Con Kravford i ajanile birlikte gis Hatıraların seşidi hakkında pek ! * kageldiği vakit en çok köpeğe tır tulmuştur. Hatta denebilir ki bu evdeki köpeği sevdiği için, bu evi satın almak istedi..,, kâfi derecede saçma ya! Bir Hollivud yıldızı - nın tabiatlerine ve apansız verdiği hükümlere uyuyor demektir. » O zamanki Con Kravfordu tarif etti de şaştım: “Gözleri ispanak içine kırılmış yumura vuzuhunda ve yüzü çilli idi, diyor. Fakat son raları zekâsını gösterdi. Bugün en beğenilenlerden biridir. Greta Garbodan küçüktür.,, “— Otuz yaşında kadar var mı? — Hayır.. Garbo 29 yaşların- da kadar olduğuna göre bu yirmi yedi, yirmi sekiz kadardır.. Fakat ödeme işlerinde biraz yavaştır. diyebilirim. oTaksitlerini gecik - tirirdi, — Şimdi ne alıyor? — Haftada 5000 dolar Mey Vest!.. Konuştuğum A - merikalı muharrir şehrimizde ge - | çen yıl iki filmi gösterilmiş olan i bu yaşlıca yıldızm giyinişi ve mak | İ Şehrimize gelen Amerikalı sinema muharriri Herbert Howe Yaj usullerinin hayranr...., “Yaşı kırktan yukarıdır,, diyor fakat Hol Tivudda şimdiye kadar hiç skandal çıkartmamış olan bir yıldız.. Sos- yal hayat ve münasbeti hakkında kimse isbatlı bir hüküm veremi - yor. Her sabah kiliseye gidiyor, aklımda kaldığma göre katolik kilisesine gittiğini söylerdi. Sigara içmiyor. Ağzına içki koymuyor, yakmdan güzel değil. Fakat sine- maya aksetmeden önce, topukla- rma eklediği uzunluk, saçlarma yaptırdığı hususi tuvalet, elbisesi- nin çeşidi, kullandığı korse, yüzü- nün boyası ve kendisini uzun boy- lu göstermek için her vakit sinema YILDIZLARIN GEÇiT RESMİ Con Krowford, Greta Garbo, Necip Fazıl, Herbert Marşal, Ra mon Novarro ve Varner Oland... “Bu beş sinema artisti arasında Necip Fazılın resminin alâkası ne,, diyorsunuz, değil mi? Fakat yazıyı okuyunca unlıyacaksınız ki alâkası var: Necip Fazıl, Amerika lı bir sinema muharririne yöre, Holivuda gitse artistlikle milyon lar kazanacaktır! Yazan: Hikmet Münir objektifini kendisine karşı aşağr- dan doğru tutmaları onu boylu boslu şedövr haline koyuyor. y Hollivudda kiliseye giden yıl- dızlardan biride Ramon Navaro olduğunu öğrendik. Bu arada bir kaç Hollivudlunun Amerikalı mu- harrirden öğrendiğim hususiyetini birden söyleyivereyim: Şehrimizde gösterilen filmlerin | birkağında gördüğümüz” Hirbert Marşalın bir ayağı tahta imiş. Bu ayağı harpte kaybetmiş. Karısını bırakmış olan bu adam, şimdi ses- siz filmlerden kalma artist Glor- ya Svansonla beraberdir, Varneroland'ı tanıyacaksmız: (zaten kolaylık olsun diye bu say- faya - bulabildiklerimizin « resim lerini de koyduk. ) Çok defa kor- kunç bir takım Çinli, Meksikalı rollerinde görünen bu artist Greta! Garbonun memleketlisidir; İsveç- lidir. Amerikaya on üç yaşında gel- diği vakit tek kelime İngilizce bil miyordu. Fakat sonra meşhur hem şerisi Strindbergin bir eserini ter- cüme ederek kendisi de oynadı. Valentinoyu (unuttunuz mu bilmem! Amerikalı muharrir, bir vakitler çok iyi ahbap olduğu bu| £ artist için pek dokunaklı sözler söylüyor. Amerikaya ilk geldiği Hollivudda ilk oyunlara başladığı vakit, Valentinoyu halk tutmamış, ve vermişler kaleme kuvveti! Ta- bii en başta bizim kendisile mülâ- kat yaptığımız Mr. Herbert Howe geliyor. Arkadaşı da olduğu için.| © Valentinonun bütün meziyetleri - ni kusurlarına galip getirecek bir tarzda geniş bir neşriyat savaşına girişiyorlar... Valentino Los Anceleste bir “Türk kahvesi,, adı verdikleri ye- re bu muharrirle birlikte pek sık gidermiş, orada nargile ve kahve içer, ve kendilerine ikram edilme- si âdet olan lokumlardan yermiş... Tabit ölümüne bunların sebep olduğu iddia edilemez.., x Maris Şovalyenin artık Ame - rikada tesirini kaybetmekte oldu- ğundan haberiniz varmı. Her za- man ayni şeyleri yapmakta oluşu vermeğe başlamış. Hem muharrir diyor ki: “Hayatımda yüz yüze geldiğim hiç bir sinema artistini, Moris Şovalye kadar soğuk bul - madım. Konuşmasını bilmiyor. Hani göğsündeki delikten para a- tmca gülen bazı makine oyuncak» lar vardır. Onlar gibi bir şey. Hiç bir sinema artisti, bilhassa gazete- ciler üzerinde yine Moris Şovalye kadar kötü tesir bırakmamıştır.,, Muharririn düşüncesini çekiş - tirecek değiliz. Geçelim Beti B - layta,, » Bir vakitler İstanbula da ge - lip kısmen filmini burada çevir - miş olan bu eski yıldızı hatırlarsı- nız. Şimdi kocasile tavuk yetişti- rerek ve portakal istihsal ederek geçiniyorlarmış. Vaziyetleri o ka- dar iyi değilmiş. Amerikalı muherrir, Mey Vest isimli bu yaşlı kadının makyajla kendisini orta yaşlı gibi göster mekteki maharetine hayran kaldı. ğını söylüyor. Sinema muharririnie sordum: — Bu yıldızlar, bu kadar para kazandıkları halde, sonra bazan| açlıktan ölüyorlar. Bu nasıl olu -| yor? -—- Muvaffakiyetleri ve kazanç- rafı da artıyorda ondan. Masraf ço ğalıyor. Günün birinde sıfırı tüke- tiyorlar. Fakat içlerinde kendini bilip para tutanlar çoktur. Geçenlerde tek gözlü Stratosfer uçucusu Villi Postla birlikte tayare ile düşüp ölen yine sinema artisti Vil Rocers bir kaç milyonluk adamdı. — Vil Rocers ayni zamanda muharrirdi de. - — Evet, mizah muharriri.. Ses- siz filmler zamanında stüdyolar - da konuşmak serbestti, Gayet nük teci olan Rocers herşeye bir baha- ne bularak hoş bir söz söylerdi. Bunların değerini sezen direktörü, Rocersin arkasma sekreterini tak- tı. Ve her yerde onu takib ederek yaptığı nükteleri o kaydetmesini söyledi. Günün birinde bunlar, başlı başına bir eser oluverdi. Sesli si- nemalarda muhtelif rollerde bu sözleri kullandılar. Fakat arka - daşlarından birisi, Rocerse “sen bunları niye kendin kullanmıyor- sun? Sen kendi kâtibini alarak yazdırsana!,, diye bir tavsiyede bulundu. Ondan sonra Rocers ar- kadaşınm dediği gibi yaparak mubarrirliğe de başlamış ve haf - tada beş binden yukarı dolar ka- zanmağa başlamıştır. x Yazıyı burada bitirmeden 5n- ce Hollivudun son manzarasmı kaydedeyim. Sesli ve sözlü filmler İ çıktıktanberi Hollivudun hayatı epey değişmiş.. Artistlerde eskisi gibi öyle sefahet denebilecek İ hayat yok. Çünkü sözlü sinema, tiyatroya benziyor. İş ciddi! Rol- ler ezberlenecek. Eski vakitlerde- ki gibi olsaydı, işiniz sadece bir takım pozlar alarak oynamak © - lacaktı ve zihninizi o derece kur calamıyacaktınız. : Şimdi ise, rollerin hatırda kak ması için kafanm sağlam tutul - ması lâzım geliyor. Sinema (o muharriri Herbert Howe dedi ki: — Barrimorlar filân, vaktile fazla içtiği için, şimdi hafızaları rol ezberlemeğe gelmediğinden gündengüne sözlü sinema meyda- hiç değişmeyişi galiba kabak tadı| ları arttıkça, hayatlarının lüks te-| nından çekiliyorlar, e . t