Tetrika No; Kılâivuzları bu bölgenin üç voy- vodasıdır, bunları da bölgenin ha- wmi olan Aleko paşa ile sinirli mi- AY Atanassof seçmiştir. lar yürüyor, hereks keyifli neşeli görünüyor, Aleksandrof- general dizdize ilerlemekte ve daşça konuşmaktadır. Gene- valin Aleksandroftan ne kadar nefret ettiği ve onun çok önemli mevkiini ne kadar kıskandığı bi- ekle beraber ağustosun bu Son gününde gösterdiği fevkalâde arkadaşlık duyguları biraz tuhaf- Sa gibi geliyordu. ir yerde, Pirin dağının buz gi- “Oğuk kaynaklarından birinin, İ bir meşe ağacı kökünden fışkırdı 1 nokta da ihtilâlciler öğle yeme- ü İşin durdular. Kendilerini bek- la MAKEDONYA İhtilâl Komitesi Bolkanları ölüm öraği: ve ii yeri , hatine getirmiş olan teşkilâtın iç yüzü 25 Yazan: Stoyan Kristof yılırdı! Bu vak'anın olacağını da daha önceden bilen zavallı yaşlı general bayılmaktan başka selâ - met çaresini nasıl bulabilir, yahut da zevahiri ne biçim kurtarabilir - di? Katiller generalin yüzüne so - ğuk su serpiştirdikleri için, yavaş yavaş ayıldı. Ayılır, ayılmaz da ilk hatırına gelen iş; daha gözle- rini bile oğmadan hemen Alek - sandrofun deri çantasını kavra - mak ve içindeki mühim vesikala- Ja evrakı almak oldu. Yolculuğa tekrar başlamadan evvel katiller Aleksandrofla mu - hafızınm cesetlerini ormanın içine gizilyerek üstlerini çalı çırpı ve a- ğaç yapraklarile örttüler. Lopovo civarına yaklaşınca Aleksandrofu İyen kongrede çok önemli mese- | öldüren iki Voyvoda geri kaldılar; leler beklemekle m doyurmak beraber, insan mecburiyetin- “Aleksandrof kendi yemeğinden bir iki defa ayırarak muhafızlık «n voyvodalara verdi. Bunlar- birisi İstanbuliskinin turuncu pönlekli muhafızlarından ne acı #kenceler görmüş olduğunu uzur Wadıya anlattı. l Aleksandrofonu teselli edici söz *rle okşadı ve Vmroya sataşanla- Ya muhakkak gebereceklerini an- ati, Evet İstanbulski şimdi topra- Ün iki metre altında, Sofyada da dont bi hükümet iş başında bulun için Aleksandrof böyle at:p tatabilirdi. Yavaş yavaş ayağa kalkülar, larına bindiler. Yüksek çam Maçları arasından yürüye yürüye “Ki saatte, çayır çimenle örtülü bir *sıklığa vardılar. Aleksandrof bu- biraz durarak hayvanları is- t ettirmek ve otlatmak tekli- Fine, bulundu. Böylece yeniden Yere indiler ve kılavuzlardan biri- ları otlatmak için çekip gö- dü. İki komiteci şefi çayırların uzandılar. Aleksandrofun | özel korucusu kendisinden az öte-! de Yere çökerek, gocuğunu şefinin attı. Tüfengini de yanı Yayında çayırın üstüne uzattı. akat etmekte olan üç Voy- ân ikisi Aleksandrofla ge - Beral Protogeroff'un arkasma doğ Ma Yürüdü, Üç adımlık yerde diz tüfeklerini omuzlarına 'Yadılar ve epeyce nişan aldık - tan sonra tüfekleri çektiler, Alek- z £ gık demeden öldü. Lide- SİN muhafızı hemen tüfeğine dav- çaldı amma fakat geç kalmıştı. Süne tetikte duran üçüncü Voy- *oda kurşunu sakmış herifi öldür- üstü bile, yg, Yeerin ve Hindenborgun şah ş tu, Makedonya ihtilâlinin a- be Balkan savaşlarının birço- GN kahramanı general Alek - öl dr Protogeroff generallığa de- hatta bir askere hiç yakışmı - K bir iş yaptı: Bayıldı! da Kimbilir? Belki de bu durum- 1, , #Yılmak eyi bir işiti. Hakikat- kı ise bayılmak bu generalın eski ki ıklarından biri idi. Ne va- ve nasıl bayılmak lâzım oldu- $ok iyi biliyordu. Meselâ bi- köy elip generalın yüzüne karşı bir. > “a açıktan açığa | Mmeğe başlayınca, general âr- Pera daha müthiş şeylerin de bilge, #öküğü gibi söyleneceğini N ği için hemen gerinir, sinirle lus eder ve birdenbire ba- general ile şahsi muhafızı ve ü - güncü Voyvoda dosdoğru kongre- ye giderek Aleksandrofla muha » fızı Panzo'nun kılâvuz iki Voy - voda tarafından öldürülmüş ol - duklarını ve hiç birşey yapmağa meydan bırakmadan ormanlara kaçtıklarını bildirdiler. General keder ve elem içinde görünüyordu. Aleko Paşa ile mi- ralay Atanasoff'da onun gibi de - rin bir acıya düşmüş göründüler. Hepsi birden hemen katillerin ölü müne karar verilmesi ve bunları kim görürse öldürmesi için teşeb- büslere girişilmesini büyük patır- dılarla istediler, Delegelerin içinde birisinin göz lerini kan bürümüştü, Teşkilâtın sıralarına, mensup iki.basit ada mın büyük Aleksandrofu kendilik lerinden öldürmeğe kalkışmıya - cakları pek belli idi. Burada bir suikast vardı. Aleksandrofun ce- sedi kendisine tapınmakta olan bir takım adamların toplandık - ları kulübeden pek uzakta olmr « yan ormanda yatıyordu. Bu adamları hemen orada ka- saplıktan menetmek çok zordu. Tuhaf değil mi hepsi de katille- rin kim olduklarmı, bunların gös- termek istediklri büyük keder ve eleme rağmen biliyor gibi idiler. Büyük lider Makedonyadan Sof- ya, Belgrad ve Viyanaya kadar dal budak salan bir suikaste kur-| ban gitmişti. Aleksandrofu Bulgar komü - nistleri değil, fakat Vmronun bel | li başlı adamları öldürtmüşlerdi. Bu işte elebaşı ikide bir de bayılan | general Protogeroff, gramofon miralay Atanasoff ve Aleko Paşa idi. İlk ikisi kalben faşist kişiler- di üçüncüsü ise cahil, eşkiya, ka - çakcı ve faşizm ile komünizm ara sındaki farkı bile bilmiyen bir hö düktü. . General Protogeroff her hava- ya göre saz çalan ve ekseriya da hava olmadığı zaman bile kendi yi di e Tü İd Amerikayafav kaçırılan rk Kızı 2 SONTEŞRİN — 1935 v. Polis hafiyesi Cim, Çinliler mahallesinde izini bulduğu (Türk kızı) ile karşı karşıya afyon çekerken, Tomson da sevinçle yardıma — Ben 75.. Aman üstat, bana yardıma yetiş! Çinliler mahalle- sinde, ikinci sokak, 13 numarada- yım... — Orada ne işin var? Kimin peşindesin? — Neclâ ile öşıkı ve ben. Bir aradayız. Afyon içiyoruz. — Alle. Allo.. Telefon kapanmıştı. Bu ses, (Cim) in sesine hiç de| benzemiyordu. Cimin sesi acaba afyondan m: kısılmıştı? Tomson bir dakika tereddüt ve heyecan içinde bocaladı. Bu adamın, sesi ne kadar deği» şik olursa olsun, Cimden başka! biri olmasına imkân yoktu. Cim, (75) parolasını kullanalı daha üç gün bile olmamıştı. Bu gizli numarayı Temsonla Cimden başka kimse bilemezdi. — Cime yardıma gitmeliyim. Türk kızını bu sefer de kaçırırsak. belki bir daha ele geçiremeyiz. Ve kendi kendine kollarını ka- bartarak mırıldandı; — Neclânm bir aşk macerası geçirdiğini, ben, bu işi takibe baş- ladığım ilk gün keşfetmiştim! . | ovelverini cebine yerleştirdi.. Cime ve kendisine o kadar çok gü- veniyordu ki.. Yola çıkarken, ya-! runa yardımcı bir memur bile al.! mağa lüzum görmedi. Bir taksiye atladı: — Çinliler mahallesine. Cim, afyon çubuğunu eline al» mış, karşısındaki sedirde uzanan ve kendisi gibi afyon çeken genç kadmı dinliyordu. Yugoslavya - Bulgaristan kar ve salâhiyet veriyordu ve Ma- kedonya ihtilâliadeki vaziyeti de generallığına ayrıca celâli ve mir tik bir hale katıyordu. kendinin sazmı öttüren hir adam dı. Bugün sizinle arkadaşlık ve be raberlik uzlaşması imzalar, yarm ise sizin idam hükmünüze imza atmaktan çekinmezdi. Bütün o” gunluk yaşlarını bir ayağı Make- donya dağlarında, ikinci ayağı da Bulgar ordusunda olduğu halde geçirmişti. Telin her iki ucunu da çalmasını bilen, hatta bir tel yet- mez ise kendiliğinden ikinci bir telin de akordunu.. uyduran usta bir adamdı. General Plerini ona Makedon- ya ibtilâlinde korkulacak bir ve - Öteki iki elebaşı hakkında yu- karıda malümat vermiştim. Aleko Paşa Petriçteki kaçakçılık işlerin den epey bir para (biriktirmiş - ti. Aleksandrof ise bunun önüne geçmek için bir takım teşebbüs - lere girişmiş bulunuyordu. Aleko Paşa Aleksandrofun bu kaçakçı - lara bir nihayet vereceğini biliyor du. Miralay Atanasoffa gelince, ihtilâl lideri ona da daha mutedil | olmasmı, ihtiraslarını biraz sön- dürmesini ve teşkilâtın kendisine | vermiş olduğu mütevazı mevkii daha iyi benimsemesini bir k.ç koşuyordu! “.— Ben, gençiiğimdenberi he- yecan arıyan bir kızdım. Şimdi de yaşlı değilim amma.. Çok yer do- laştım.. Çok şeyler gördüm. Yirmi beş yaşma girdiğim halde, altmış yaşında bir kadır., benim gördük» lerimi görmemiştir, diyebilirim. Sizinle tanıştığımıza o kadar çok memnunum ki, Mister Bruk! Bu akşam lokantada yemek yer - ken, birdenbire aklıma Çinlilerin afyon içişleri geldi. Aşığım, be- nim bütün arzularımı tatmin et mekten zevk duyan temiz yürekli bir adamdır. Niçin gülüyorsunuz? O, her zaman böyledir.. Buraya ne vakit gelsek, iki nefes afyon çeker çekmez sızar. Fakat, uyku- su çok hafiftir. Onun bir saatten fazla uyuduğunu hatırlamam. Siz de böyle afyon çekince çabuk mu uyursunuz, Mister Bruk? Bu, Cimin lokantada kendisine verdiği uydurma bir isimdi. Genç kadma gülerek cevap verdi: — Evet, Mis! Ben de aşağı yu- karı, âşığınız gibi, afyona hiç ta bammül edemem. Birkaç nefes çekince derhal kendimden geçe- rim. «- Fakat, bu kendinden geçiş, insâna no Kâdar tatlı geliyor. Ben afyon çektiğim zaman gördüğüm güzel ve beyecaalı rüyaları, nor- mal uykularımda katiyen göremis yorum. İnsanın bazan böyle tat- lı ve heyecanlı rüyalar görmeğe ne kadar çok ihtiyacı vardır, de- ğil mi? — Şüphesiz, Mis! Fakat, bü- tün gününü bin türlü heyecanlar i- çinde geçiren bir insan, gece uy- kusunu huzurla, (hattâ hiç rüya sınırlarından bir görünüş defa öğütlemişti. Nefret, kıskançlık, ihtiras ve yaralanan hissiyat bu ölüme se - bep olan kuvvetlerdi. Komünist - lerde işte bu duygulara parlak bi- rer ideoloji bulmaktan ve ihtilâl hareketini koyu milliyetçilikten ko münistliğe çevirmek için propa - gandalar yapmaktan geri kalmadı lar. Bulgar komünistlerinin bu işle görmeden geçirmek ister, Ben de bınlardan biriyim.. — Bana yemekte mühendis öl dığunuzu söylemeseydiniz, şimdi siin bir polis hafiyesi olduğunu. za sükmedecektim. Mühendisler, melekleri itibariyle daima sakin ve bğuk kanlı olmazlar mı? Cn, kırdığı potu tamire kalkış- tr: — Mühendisler, bir binanm plâs nmı ruyaffakiyetle çizebilmek i- gin, öle heyecanlı dakikalar yas şarlar i. En meşhur bir polis has fiyesi İle, bir caniyi takip eder- ken bu eyecanı duymaz. Genç adın susmuştu.. Gözle gittikçe mahmurlaşıyor, sesi dakia'ar geçtikçe kısılıyor- du. Cim fsattan istifade etmeyi düşünrek — lu ece bana adınızı söyler meyişiizi sebebini bir türlü an- lıyamdım Mis! Hüviyetinizi ben. den nin saklryorsunuz? — anımamanız daha muva « frktır.Hem siz iokantada ilk ön « * ce âşmla tanıştınız.. Ve o size benindımı vermek istemedi. Za» ten öeni hiç kimseye tanıtmak ister. Kendisi çok zengin oldu- gu iç ben de onun arzu etmedi. ği kielerle tanışmakta israr gös- term. — halde benimle birlikte bu- rayadar nasıl gelebildi? -Ja..Bu sizin lehinizdedir, don! Kendisi birkaç bina yap- tırrtadır, Siz kendinizi mühen- disrak prezante edince, o sis zirost olmak ve icap ederse bu inşan birini «ze havale etmek ist »lâfı başka yola dökerek: Gözlerinizin iriliği ve bakış- ladaki cazibe bu gece bana —en bilmem? — daima Şark gierini hatırlatıyor. li ve yarı Sapalı gözünün u- e genç kadını süzdü. a, lokantada tanıştığı daki: beri, bu kadının, aranan & kızı) olduğuna hükmetmiş- tendi kendine: Ne yapsa b rakmam.. Bir ke- me geçti.. Tomson da nerede dlir. Hepsini birlikte yakalar ye seviniyordu. inç kadın çubuğunu tüttüre- Cime döndü: Siz galiba Şark kadınların- çok hoşlanıyorsunuz? Bana ice: Kara gözlü ve esmer Şark lerinden basan hoşlanırım a.. Her zaman değil, Geçen sinemada (Bir Şark masalı) gösterilen filmdeki erkek hiç ri idare eden başı, ayni zamanda?*1VVur ettiğim Şarklı tipi de Bulgar parlamentosunda Saylav' Siz o filmi gördünüz mü? olan Dinio Hacı Dimoff'tu. Aleke- Hayır, görmedim... Paşa ile miralay Atanasoff gizl- Tavsiye ederim, görünüz! içtimalardan birinde Vmronur hoşlandığınız Şarklı kadm Aleksandrofu öldürüldükten son *rini o filmde seyretmek fırsa- ra “sola,, dümen kıracağını on kaçırırsanız ucırım size! söylemişlerdi. (Devamı var) (Devamı var) Mi