r Km ——-a mm >İLETEŞRİN — 1933 ? ÇOK VAKIT KAYS BR BELKİ YETİ ETTİK. ONLAR LA ŞiRSiNz a İ haftadır annenin sözünü dinlemedin, ateşler içinde yandın Aş karnma bir kahve kaşığı nImdıkta Kabızlığı def'eder Yemeklerden birer saat sonra almırsa Hazımsızlığı, mide ekşilik ve yanmalarını giderir, Ağızdaki tat. sızlık ve kokuyu izale eder. MAZON markasına dikkat. ir 4 ” el e Gn Selâmi Izzet Rün PE NeVrOZİN Hem de hastalığın geçti, Orta okuma / #ön2 üci, 3 üncü sirf ilk fasikülleri çikt” kılma yeri VAKİT yurdü: cadde” Tel 20 PARDAYANLAR Pardayan yüzünü ekşitti, — Onun için bütün gün hattâ be . nim tarafımdan çağırılıncıya kadar bu odadan çıkmıyacağınıza söz veri" niz. Sözlerini ilâve etti, Alis: — Ben mi?.. Ben mi onu sevmiyo" rüm?,. Emin ol ki onu kurlarmak İ- yemek ve yem parasmın on bir frank ettiğini duyunca (cebinde yalnız bir frank bulunduğunu hatırlıyarak atı. nı rehin bırakıp karanlıkta otel Dö - memeye gelmişti, çin Parisi bile yakarım... diye bağır.” v0) — Pekâlâ Monsenyör! Söz veriye « — 4 Pardayan uyandığı zaman sâbah'ol| rum. Fakat benden iki şey istediğini” — Öyleyse kabul ediyorsunuz, öyle muş ve güneş doğmuştu. zi söylemiştiniz! imi? Hançerinizi bir tarafa bırakımız. İlk sözü: — İşte ikinelsi de bu: Pardayan, e. Onu, intihar etmeyi göze alacak ka - dar seviyorsanız o başka, Beni öldür” menize gelince; bakınız! Marşal böyle söyliyerek - göğsünü açtı. Alis Hanrinin vücüdunu göğsü. ne kadar örten bir zırhlı gömlek gör- dü. Ayağa kalktı. Ellerini siktı, Ateş saçan gözleri göğe döndü. Sanki bed dün ediyordu. Saçları darmadağın, yüzü sapsarı olduğu halde: — Oh, sevgilim!... Deodam! Senin İçin alçaklığın en aşağı derecesine İ- niyorum. Şimdiye kadar bir casusken şimdi de bir zindancı oluyorum! diye mırıldandı. Marşal, genç kızın karşımda bü . yük bir hürmetle eğildi. Hakikaten bu ne kadar ne Konnetablin ne de kralın önünde böyle eğilmişti, — Yarın gece burada bulunacağım Mahpuslarm kaçamamaları için lâ. zımgelen “tedbirleri alınız, dedi ve çıktı, Alis elleriyle gözlerini kapayarak, ağıt köpürerek diz çöküp: — Alçaklığın, Adiliğin son derece. sine“İniyorum, Beni bundan»kim kur” taracak, kim?! diye inledi, Birdenbire ayağa kalktı, Geri dön. dü. Yarı deli hir halde: — Papaz! sözünü kekeledi. Marşal dö: Damvilin çıktığı kapının eşiğinde beyazlı siyah elbisesinin İ- — Vay canma! Ölmemişim!... oldu. Hemen yataktan kalktı, Aynı za - manda kapı da açılarak Marşal gö * rTündü, Yüzü biraz sararmış olduğu #ibi geceyi de fena geçirmiş olduğu belliydi. —'Tam günü gününe geldiğinizden dolayı teşekktür ederim. — Dinim hakkı için Monsenyör, gel. diğime pişman oldum. — Niçin? Ha, anladım. Sizi kapa * dıkları Için değil mi? Bunu ben em. Tetmiştim. Böyle bir ihtiyata uydu - Zum için kusura bakmayınız Mösyö 45 Pardayan . Sizi fena bir tesadüf . ten menetmek istedim. Hattâ bu sw retle bir tesadüfü istemiş olsaydınız. aramızdaki münasebetin kesileceğini de düşündüm. — Söylediğiniz sözlerden birşey an. Iayamıyorum Monsenyör. hi — Anlamanıza (o kadar lüzum da | Yek. Esas olan sizin burada bulunma” mızdır. Şimdi sizden iki şey istiyece m azizim, İhtiyar kurt: —Oh, oh! Azizim buradan, azizim Şuradan! diye düşündü. Marşal sözüne devam etti: — Birincisi, burün de burada kapa” kı alacakımız. Size yemin ederim ki rkacak birsey yoktur. Bu mahpus. sa gece saat on birde sona ere” Jimde pek kıymetli bir hazine var. Bu hazineyi buradan dalin emniyetli bir yere nakledeceğim, Bu da bu gece sa” at on birde olacak... Bu hususta sizin yardımınıza güvenebilir miyim? — Monsenyür, tekrar hizmetinize girmeğe razı olduğum günden sonra yanınızda bulunarak Oher tehlikeyi göze aldırmağa karar verdim. Onun İ, çin bana güvenebilirsiniz. Fakat bu hazinenin yolda elinizden alınmasın” dan korkuyorsunuz, değil mi? — Evet, bundan korkuyorum. İşte bu sebepten dolayı yalnız size ve en sadık jantiyomlarımdan olan Vikont Daspermona güveniyorum, Pardayan güldü. — Kararlaştırılan da şudur: Ara , ba saat on birde konaktan çıkacak. — Ah, ah!,.. Hazine arabada mı bu” lunacak? — Evet, Daspermon arabayı kulla, nacak. Ben de atımla önden gidece - gim. Siz de bir elinizde kılıç ve bir e, linizde tabanca bulunduğu halde ara” baya kim yaklaşmak isterse hiç tered düt etmeden öldürmek üzere yaya o. Jarak geriden geleceksiniz. — Pekâlâ Monsenyör. Müsaade « diniz de birşey sorayım: Bu mesele, nin Pon Dösede konuştuğumuz işle bir alâkası var mı? * Yani bu hağine PARDAYANLAR /Ş57E AT MALI İZLERİ. Bük OwLARA ONMARIN iz: Giz NEN KARAKOY PALAS ALALEMCI HAN 261 çinde bir heykel gibi, yüzü kımıldan, madan, bakışı donuk bir halde Alis dö LUks'ün ilk âşıkı papaz Pani Ga * rula duruyordu. ss iğ en BABA İLE OĞUL Hanrinin Lahas sokağındaki evden çıkarak otel Dömeme'ye gittiği sıra. da, yani saat dokuzdan biraz evvel bir adam süratle Sen Denis sokağın * dan geçiyordu. Dükkânların erken . den kapandığı ve sokakların fener * lerle aydınlanmadığı o devirde sokak ları saat dokuzdan sonra derin bir ka ranlık kaplardı. Bu adam da yolda hızla yürürken bir adama çarpmış olduğu halde kim olduğunu görememişti. Birkaç küfür savurarak, durmağa tenezzül etmeden yürüyüşüne devam etti, Kendisine söylememişti. Öbürü ise hızlı bir yürüyüşle bir , kaç dakika sonra Deviniyer otelinin önünde durup birkaç saniye kadar heyecanla onu seyretti ve içeriye gir mek ister gibi oldu. Fakat başmı sallıyarak ves “.« Akılsızlığın lüzumu yok! Daha onu görmek için vaktim var.,, diyerek yoluna devam etti ve Tampl civarın. da nihayetlenen bir sokağa saptı. İki dakika sonra otel Dömeme'nin büyük kapısmın tokmağı çaldı. Ka* pının Üst kısmından ufak bir delik açıldı ve bir yiiz görünerek ne İsteği. gini sordu. Kapıyı çalan adam; — Marşala Pon Döse hanında rast" çarpan adam bir şey SUMAL DE YE Tr$ECE, 15