ii © 28 EYLOL — 1985 Kundura ve otomobil lâst HABER — Akşam Postası n e v 9 iği parasiyle niçin yol yapmıyorsunuz? Modern bir şehir haline gelen Berutun, Türkiyede yetişmiş, bir belediyecisi Belediyemizi tenkit ediyor “Keşke Istanbul sokaklarını da su bassa da Venedikte olduğu gibi sandalla gidip gelsek!,, Cenup komşumuzun Berut şeh- ri, bugün; tanımmıyacak derecede ilerlemiş, belediyecilik noktasın ' dan yenileşmiştir. Bütün sahili, “Korniş,, denilen bir geniş asfalt yol kaplıyor. Eski binalar yıkılıp yerine yenileri açılmış ve mun - | tazam yollar tarhedilmiştir, Eski. den deve kervaniyle Beruttan Şa- ma iki günde gidilirkeri şimdi, o - tomobiller, iki saatte iki şehri bi . ribirine bağlıyor." Kısacası, cenup komşumuz, be-| lediye ve nafa işlerinde pek ileri. lemiştir. Bugün şehrimizde bulunan Ab-| del Rahman Nsoüli Berütün bele- diye âzasıdır. Bu imran faaliye - #nde büyük bir yararlığı doku - ran misafirimiz, Türk mektep'e - rin?e tahsil görmüş, Türk'ordu - suzda çalışmış ve Türkiyeyi ikinci bir vatan olarak tanıyan, türkçeyi Türk gibi komuşan bir döğtümuz ©" dur. Kendisinin İstanbul hakkında | düşüncesini sordum. Tankitleririn bir'yabancı tara - fından değil “bizden,, biri tara - fından yapıldığını kabul etmemiz! şartiyle gördüklerini anlattı. Bun. ların tem Boerut tecrübelerine, hem de “gözü a "ısmamış., olma - | mağa, hem çin bilhassa samimi - yete ve hüsnüniyete istinat ettiği! iç'n pek faydalı o'acak'arını umay: Yorum. Istanbula girerken Pay Nsculi diyor ki: Vapur geldiği zaman insan İs - tanbulu pek beğeniyor. “Şehirle - rin Kral'çeş”, diye bildiğimiz bu j bel'en'n güzel m'nareleri, saray -i ları ernebileri meftun ediyor. Bu- rada gökle deniz yenginin ne mü. kemmel bir imtizacı yar, Bilhassa Sarayburnunun sulara sarkan ye- ! dürbünleriyle vapurun küpeşte - | yar, şil bir dil gibi uzanması pek hoş bir manzaradır. Aralarında Pierre Loti de ol - mak üzere, hiçbir muharrir bu gü- zelliği icap ettiği derecede tasvir edememiştir. Bu öyle bir güzellik- | tir ki, Allah ancak bu müstesna memlekete vermiştir. Bütün yolcular fotoğrafları ve! sine dayanırlar ve gördüklerini tespit etmek, yahut daha iyi gör.! İğ mek isterler, Türk polisi ve gümrükçüler Nazara ilk carpan şey, Türk po. lisidir. Polis, bir büsnü nazarla yolculara bakar ve pasaportları nezaketle, Türklere has bir disip - linle muayene eder. Sonra, hamallar, ye'xnesak el - biseleriy'e ve numaralariyle önü » nüzde sıralanır», Polislerin nezare- ve gümrük memurları önüne ko - Muavene başlar. de nazikânedir ve siyyahlar üze - rinde ekser diğer memleketlerde- kinden daha iyi bir intiba bırakır. Lâkin şayet yolcu yalancılık, sahtekârlik ederse vay ha'ire! Namuskâr olan | Istanbul şoförleri arasında böyleleri | barınamamalıdır ! | İlk gayri resmi temas memle . ketin şoförleriyledir. Bunların a - rasında b'ihassa ecnebilere karşı hoş olmıyan bir tavır ve baretet takmanlar yok değildir. Bunlar . dan bazilarınn yabancı Eğ gidecekleri yere şehrin malüm o lan haritası mucibince deği!, ken di geniş muhayyelelerindeki beri! ta üzer'ne götürdüklerine şahit ol dum. Fındıklı civarında şaheser bir yol Bu muayene| i5 Sanki denizde fırtmaya tutul - duğunuz kâfi gelmiyormuş gibi, salintisı çok dar sokaklara dalar - smır. Ah, bu sokaklar ki, ezelden e- bede kadar tamir görmemiş gibi- dir, sAi.a'tında bayullar: salona. götürür; ii Tophaneden Cihangire ran bir yol Benim şahsan bindiğim otomo- bil taksisi 65 kuruş yazdığı halde, şoför, hedefe vardığımız zaman, derhal bayrağı indirdi. «Benden 100 kuruş ve üstelik bavul nakliye parası istedi. Ben. otomobili yalnız başıma kiralamıştım. Ayrıca bu bavul nak i İiyesi için cevaz verilmesi bir be - | lediye noksanıdır. Bilhassa hattâ saat ondan ev - vel de gece zammı istediklerine! rastladım, Ecnebilerin daima muh ' tramvaylar... “yol, Fındıklı civarın hergün geçerek üst tarafın dadır ve küçücük çocuklar bu “yoldan daki mektebe giderler. Berutlu belediyecinin bu halde kalma sına akıl ef Teme sokaklardan biriş Yemiş civarı taş oldukları taksilere bir kontrol konulmalıdır. Ya hele tramvaylar, ya hele Bunlardan kâfi de - recede gazeteleriniz şikâyet edi - yor. Görülmemiş bir otel nizamı Sonra oteller... Bunlar, modern ve büyük olma- larına rağmen, pazarlik usulün den vazgeçmemişlerdir. İki ah - bap aynı otele iniyor; ikisinden de ayrı ayrı fiyatlar alırıyer. Me- sele anlaşılınca netirelle çirkin münakaşalar zuhur ediyor. Meşhur bir otel, evvelce beğeh- diğim odayı bana vermediği için | başka yere taşınacağımı söyledim. Bavullarımı geri istedim. Bir sa - al eşyamı muhafaza etmiş olduk - larından bir lira ücret (1?) kesti - ler, Burda dünyanın hiebir yerin . de görülmemiştir. Garson deği! bah- Şiş tahsil memuru Bilhassa otel garsorları, ancak | bol bahşiş verenlere hizmet edi - yorlar. Yoksa, bir vazife olarak! hizmet etmiyorlar, Bunlara gar - “e | sondan ziyade bahşiş tahsil me « muru demek daha muvafık olur, Ayakkabı ve oto- MODbil lâstiği para- larıyle niçin yol yapmıyorsunuz? Yollara başlıyorum. Bir vücutta damarlar neyse, bir şehirde de yollar odur. Taksim gibi müstesna kısımlar bir tarafa bırakılırsa İstanbulunkiler orta a- sırlardanberi hiçbir itina görme mişlerdir. Dünyanın en küçük şe « hirleri bile asfalt yollara nail ol « muşlardır. İnsanın şöyle diyeceği geliyor: “Acaba burada asfalt pek mi pahalı, yoksa meshâl mü?, Pa Cânım İstanbulun yolları, gü - zel bir gene kizin yüzüne sürü Imüş çamur gibidir." Arkadaşlarımla şöyle konuştuk; “Keşke burasının sokaklarını da su bassa da Venedikteti gibi sandalla gidip gelsek!,, Söyleyin: Karmızla ve çecuk'« larınızla birlikte Ayaspaşadar Ka- (Va-Nm) (Devâmı 12 incide) bataşa kadar nasıl inebiliyorsu « *