met) 1840 yılının Temmuz ayında! İngiliz sarayında Lord Shaftas. buory ile karısı Prenses Elizabet arasında başlıyan geçimsizlik, sa ray halkının gözüne çarpacak ka. dar ilerlemişti, Lord, çok inatçı bir adamdı.| Karısma tesadüfen, beyaz bir şeye; siyah demişse, onun siyah oldu. ğunda saatlerce, günlerce israr e- der dururdu. Prensese gelince, o da inatçı değil, fakat çok sinirli ve her şey- den çabuk müteessir olan bir ka- dındı. Dokuz yıldanberi, her gün bi-| raz daha artan geçimsiziiğin gü- nün birinde ayrılıkla bitmesi bek- lenebilirdi. Prenses kocasını çok seviyor- du. Lordun da karısından mem. nun olduğu ve daima ber yerde hatırı saydığı görülüyordu. © Bir de çocukları vardı. Prens Hanri yedi yaşını henüz bitirmiş- ti, Hanri çok zeki ve anlayış'ı bir çocuktu.. Annesinin yüzüne bak: tıkça istırabını sezmekte gecikmi yordu. ; O gün Lordla Prenses arasın. da müthiş bir kavga oldu. Lord: — Ban limen airp gidece ! ğim. Diye bağırdı. Hanri bu gürül.! tüyü işitince, saray teşrifatgizina koştu: — Dayımı göreceğim. Haber verin! Dedi. İngiltere prensin dayısı idi. Kral, yeğenini hayretle karşıla! ktalı, küçük dı. ! Hanri, Kralı huzuruna çıkınca | ağlamağa başlamıştı. Kral merakla sordu: — Niçin ağlıyorsun, yavrum! Seni kim incitti. ç Hanri büyük bir insan gibi, göz. lerini yere indirdi.. £ Anlatmağa başladı: — Beni mazur görünüz, dayı -| Markoninin Yirmi yıl önce bir İngiliz kim-; Yageri vahşi hayvan avcıları içi ucu ışıklı bir tabanca icat etmişti. ingilizceden ciğım! Ben, artık annemle babam ârasında geçen kavgalardan u - sandım. Annemi kederli görme - ğe tahammül edemiyorum. Şu babama hafif bir ceza verseniz ol- maz mı? Kral güldü. Ve yeğeninin zekâ- sına hayret ederek: — Peki, dedi, babana hafif bir ceza vereceğim. Fakat, annen ba- na şimdiye kadar babanı neden şi- kâyet etmedi? — Belki çekinmiştir. — Peki.. Sen babana bir ceza düşündün mü? — Tabii,. Düşümez oclur mu İ yum?! Şöyle Afrikaya.. Kadınsız bir memlekete seyahate çıkması çok faydalı olacak, ... Kral Afrikadaki müstemleke - leri teftiş için, hemşiresinin ko - casından başka münasip bir adam bulamadığını söylemişti , Lord Shaftesbuory Afrikaya seyahate çıktı.. Karısından kav - galı olarak ayrıldı ve sadece ço - cuğunun yanaklarından öptü. Prens Hanri, babasının arkasın dan: — Beni ve annemi unulma, ba- ba! Diye haykırmıştı. Lordun seyahati altı aydan faz-' la sürdü. Lord Afrikada beyaz| bir.kadın yüzü görmeden dolaştı ve bütün gecelerini çöllerde çadır içinde geçirdi Lord, Londraya döndüğü za - man çok değişmiş, sakin, uysal bir adam olmuştu. Bu kisa ayrılıktan sonra, tek - rar barışan karı kocanın saadeti, İngiliz sarayında gıpta edilecek kadar derinleşmişti, Lord, aradan yirmi yıl geçtik - ten ve ihtiyarladıktan sonra, bir gün oğlundan bu seyahatin içyü - zünü dinledi ve Hanrinin alnın - dan öptü. ** son icadı ! Bu tabanca evlerde de kullanıla- bilecek bir halde idi. İlk önce r şık tetiğine basınca, karşınızdaki Bize dost yedi harfii bir mem- leket adıyım. Soldan sağa ve yukardan aşağı okunurum. 4, 5, 6, 7 harflerim su kabıdır. Sondan iki harfimi tersine okursanız kor- karım ki beni avlarsınız! 5, 6 7 harflerim Anadoluda yaylaya ben- ziyen bir düzlük ifade eder. Acaba! bu şehir nerededir? Doğru bulanlardan birinciye: 5 lira ikinciye bir mektep çantası ile ay- rica (200) okuyucumuza da muh- telif hediyeler vereceğiz. Bilmece| müddeti 17 gündür. HABER ÇOCUK SAYIFASI Bilmece kuponu 28 9 —93$ GÜNEŞ Gene doğuyor güneş, Ufuklarda göründü. Pek sevimli bir ateş. İşte doğuyor güneş. ” * Onu dört gözle bekler Kuşlar, hem Kelebökter, Ondan bize fayda vüf. İşte doğuyor güneş. * Yıldızlardan renk alir, Renkten renge boyanır. Doğmazsa bir gün eğer, Dünya karanlık kalır, * Çok severiz güneşi; Güneşin yoktur eşi. M. Zeki Yücealp Çocukları eğlendirelim derken.. Çocuk doktorumuz anıatıyor: — Birçok ailelerde küçük ç0-| cukları, daha kucakta veya emek- lemekte iken, fazla güldürürler ve zekâlarını yoklamak isterler. Hal- buki çocukların akıl ve zekâsını gösterecek şeyler yaptırıp güldür- mek ve söyletmeğe çalışmak - ho- şa gitse bile - doğru değildir. Bü- yükler bundan zevkalayım der- ken, çocuklarının bu itiyada alış- tığını farkedemezler. Çocuk bu suretle küçükten sinirli olur. Çocuğun birinci ve ikinci yılla- rında yalnız vücudunun “neşvü nümaşına,, itina etmeli, akıl ve ze- kâsını ölçmek gibi tehlikeli işlerle meşgul olmamalıdır. Çocuk bü- yüdükçe zekâ ve kabiliyetini ken- diliğinden gösterir. mahlâkun gözleri kamaşıyor, bir yere kımıldıyamıyordu. İngiltere! hükümeti o vakit bu icadı yasak! etmişti. İşte bugün İtalyaya büyük bir icat hazırladığını iftilarla söy: liyen Markoni'nin (Esrarengiz r- şık) diye bahsettikleri âlet bunun daha müthişi ve daha tekemmül etmişi imiş, Yirmi yıl önce İngilterede me- nedilen buicat, bugün İtalyada al: kışlar ve takdirlerle karşılanıyor! NDAN İ Bugünkü bulmaca İSUNDAN ul Hayvanların zekâsı Bir İngilizce mecmuada Beode) sör Brewster adl: bir âlimin hay- vanlar üzerinde yaptığı tetkikleri çok meraklı ve faydalı bulduk. Profesör uzun müddet ayılarla ve! maymunların zekâ ve muhakeme- lerini tetkik etmiş ve bunların yaptığı dikkat çeker hareketlerin sırf mümarese &seri olduğunu tes pit etmiştir. Şimalden getirilen ve terbiye edilen bir ayı, kendisi. ne ait olan yem sandığın her gün alıştığı gibi açıp kapamasını öğ - renmişken, günün birinde bu san - dığın değişerek, kapağının ev - völce üst tarafında iken şimdi yan| tarafa gelmesiyle eski mümarese -! sini derhal kaybetmiş ve yem san | diğını açamamıştır. | Çok zeki sandığımız mayman 4 larm muhakeme kabiliyetleri ol “ mayıp her hangi bir hareketi tak « lide istidatları olduğu anlaşılmış « tır. Bu tetkikata göre, hiç bir k vanda muhakeme kudreti yoktur. Hayvanların mubakemeye muk - tedir olabileceklerini iddin etmek de çok gülünç ve manasızdır. Profesör bunlardan sonra fil- ler üzerinde tetkikat yapmış ve bu büyük cüsseli hayvanın diğer bü- yük cüsseli hayvanlara (o nisbetle çok duygulu olduğunu görmüş - tür, Profesörün iddiasma göre, fil. ler iyiliği ve fenalığı katiyen u- nutmazlar. Çok kincidirler. On yıl önce hortumuna bir iğne ba- tıran adamı, on yıl sonra tanımış ve üzerine su boşaltmak suretiyle kendisinden öç almıştır. Kutuplarda otomobil kızağı Şimal kutbu kâşiflerinden Frederik Kook, vaktiyle seya » batten dönüşün - de Kopenhag'a uğramış, orada kar üstünde yü- rümek üzere diş- Ni tekerleklerle hareket eden bir otomobil kıza « ğr icat atimiştii O zaman peki © revaç görmiyen kızaklar kutuplarda yeniden kullanılmağa başlanmıştır. Lokomotiflerin tarihi rethiek”« Güreyimeiebo dan” «eğ Lokomotiflerin ilk icat tarihi olan 1763 den az çok tekemmül ettiği 1853 tarihine kadar geçen zamah içindeki muhteli şekilleri- “ni gösteren bu tabloyu bir Ameri- kan mecmuasında gördük Loko- ME ep Sİ e Em motifin bugünkü müterakki şekli ile eski zamanlardaki şekli arasın: da akılları durduran bir fark var: dır. Fennin yarattığı harikaleri eski eserlerle ölezbilmek için İni dan daha güzel bir örnek olamaz.