2 EYLÜL — 1985 Bugün Dil Bayramıdır! hakkında Türk dili Muhammed Peygamberin Bugün dil bayramımızdır. o Bugün| Türk dilinin bağlı ve krmıldanamaz olduğu yabanet dil zincirlerinden siy- rılıp kurtulduğu günü kutluluyoruz. Atatiirk her yerde, her devrimde oldu- ğu gibi dil devriminde de (o önderliği yapmış ve Türk dilinin kurtuluş yolu- | nu en güzel, en doğru olarak göster - miştir. Yeni çıkan Cep klavuzu için I. Necmi Dilmen ne diyor ? Türk Dil Kurumu, bigün sayın Türk yurttaşlarına (Osman - lıcadan Türkçeye cep kılavuzu) nu sunmakla sevinç duy - maktadır, Bunun endeksi olarak hazırlanan (Türkçeden Os manlıcaya cep kılavuzu) da basılmaktadır ve pek yakında or- taya konacaktır. K (Cep kılavuzları), 1983 martından beri sürüp giden bir ça- lışmanın verimidir. Bu çalışmanm amacı da, yazı dilimizde kullanılan, fakat halkın konuşma dilinde yeri olmadığı için yabanet sayılan sözlere öz Türkçe karşılıklar bulmaktır. Türk Dil Kurumu, 1933 martında aetığı (Dil Anketi) ile bu işe el koymuştu. Bu anketin verimleri hir araya getirilerek yine o yıla yazmada bir (Karşılıklar Kılavuzu) hazırlığına da başlan - mıştı, Ancak, yalnız'ankete gelen cevaplarla bu işin eksik kalaca - ğı görülerek geniş bir tarama işine de girişildi... Elde bulunan 124 bin kadar derleme fişi ile 150 kadar kitap, arapça ve farsca sanılan sözlere karşılık olabilecek karışmamış Türkçe sözler bul- mak bakımından taratıldı. Bu çalışmadan da 1934 yazında or- taya konulan (Tarama Dergisi) çıktı. Tarama Dergisi üzerine gelen düşünceler, anketin kurumun elinde bulunan ve bu işe geler, bir lulanacaktır. un iki güzel yazısını veriyoruz. verimleri, yararlığı umulan bütün be)- ya getirilerek 1934 yılı sonlarında yeniden kıla - el konuldu. Kurum Genel Merkez Kurulu Üyelerinden başka yurdun ya: * ve dil ile uğraşır seçmelerinden vi de içine alan kılavuz çalışma kolu, aylarca süren ça- smalardan sonra (Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kıla - vuzu) adı altında hazırladığı bir taslağı bütün gazete ve mec mualarla halkım gözü önüne koydu ve herkesten önerge İs - tedi, Gelen önergeler ile kılavuzda &kâ z Visteleri m şekil birliği sağlıyacak" etütler bir 'afava getirilerek son bir defa daha kılavuz sözleri gözden geçirildi İşte bugün ilk kısımı ortaya konulan (cep kılavuzları) bu kadar uzun ve önemli çalışmaların ürünüdür, Üç 'seredenberi dil işinin türlü yönleri üzerinde akta olan Türk Dil Kurumu, Kılavuzu ortaya ko; herkese açıkça bildirmeyi borç bilir ki, Türk . dilinin geniş ve zengin varlığı, ne (Tarama Dergisi) nde, ne de (cep kıl: ndi tam olarak gösterilebilmiş değildir. Dilimizin rna doğru girildikce, Türkçede atin söz köklerinin var- lerdan türlü, türlü sözler üretmeğe yaravan eklerin zenginliği, köklerle eklerin birlesmesindeki dil sisteminin gerişliği kendini göstermektedir. Bu yönden yapılan araştır - maların vetimi, akıl şaşırtıcı bir değerde ve henüz dünya lengü- istlerinin sezemediği bir enginliktedir. (Cep kılavuzu) nda öz Türkçe karsılığı gösterilen sözler de, etimoloji bakımından Türk diline yabancı sözler değildir. Bir yandan Türkçenin en eski ve el değmemiş varlıkları, öte yardan İndo-Öropeen ve Hamito Semitik denilen dil fami larının Etimolojisi üzerinde yapılan derinleştirmeler, Türkçe : den başka denilen dillerin de aynen Türk kaynağından oldu - ğunu, günden güne daha kuvvetlenen ve daha sarsılmaz bir inan haline gelen bir gerçek olarak ortaya koymaktadır. Hele Türk'olduğuna şüphemiz kalmamış olan. Sümerlerin dili hak kında iki, üç seneden beri âlimler tarafmdan ortaya konulan ince araştırma eserleri gözönüne alınırsa, işaret ettiğimiz bü- yük hakikatin az zamanda güneş parlaklığı ile kendini gös - tereceğine şüphe edilemez. Klavuzu yaparken, Türkçenin tarihini, hattâ oldi ön - cesini derinleştiren hir ilim eseri ortaya koymak düşünülme - miştir. Daha çok pratik olarak, bu günkü halkın anlıyabileceği açık, sade, canlı bir dile yer vermek düşüncesine bağlanılmıştır. (Cep kılavuzu), halk için yazı yazmak istiyen Türk yazar - larınım alıstıkları Osmanlıca yazıdan Türkçe yazıva geçmele- rini kolaylaştırmak isteğiyle yapılmıştır. Büyük Türk Sözlüğü üzerindeki çalışmalar, dilimizin geniş zenginliklerini ortaya dökmek umuduyla, sürüp gitmektedir. Bundan başka dilimi- zin en İlkel varlıklarını bulmak ve bunları: yabanicr denilen dillerin söz kökleriyle karşılaştırmak yolundaki > çalışmalarda durmamıştır. Kurum, o yoldaki çalışmaların verimlerini de ayrıca ortaya koyacaktır. (Cep kılavuzu) , ne dilimizin zengin kaynaklarını daralt - mak, ne de konuşan ve yazanları zora sokmak kastiyle orta » ya konmuyor. Onun amacı, halk için yazılan yazıların, yalnız okuma yazma öğrenmiş olanların da kolayca anlıyabileceği bir dille yazılmasına yol göstericilik. edebilmektir. Türk dil kurumu genel sekreteri 1. Neemi Dilmen Bu mutlu gün bugün bütün Türk i -| İ linde içten gelen sevgi ve sevinçle kut- Biz bu vesile ile okurlarımıza Türk Dil Kurumu Genel sekreteri İbrahim Necmi Dilmen ve Ömer Rıza Doğrul' İ bağışladı, onları Onlara, yan | sayesinde her dileğine eriştirdi ve a | korudu. Artık her aklı başında kim» İ lerini onlara dinletmek, onların gö « İ de önün için bu kitabı yazdim.,, | bir sütuna hâkkolunup tarihin göğsüne İ dikilecek bir anıt için bazırlanmışa ben- HABER - Akşam 7 Postası, bir hadisi: “Türklerin sonu gelmiyen devleti vardır ! Onların dilini öğrenin !,, Yazan: Ömer Riza Türk dili araştırmalarının en önemli kaynaklarından biri “Divan oLügatit türk,, dür, Şöyle böyle dokuz asır önce yazılan bu eser uzun seyahatlerin ince araştır - maların, yorucu incelemelerin ve herşey den önce en coşkun ve şuurlu bir dil ve ulus sevgisinin verimidir, Bu bilgi anı - tmm bir “Ön sözü,, vardır ki okudukça coşarım, Bu ön söz, “Divan;, sahibinin bilgisini ve duygusunu anlatır ve dokuz asır önce yaşıyan Türklerin ulusal uya- nıklığını. belirtir. Divan sahibi öz Türk olduğu halde bu Arapça yazısı ile en yüksek Arap nâsirlerini kıskandıracak bir edebi mu - | vaffakiyet kazanmıştır, i Dil bayramını kutluladığımız bu ünlü | günde dokuz asir önce Türk İügatini yazarak o zamanın medeniyet acununa “Türkçe öğren!,, diyen Kâşgarlı Mah- mudun bu ön sözünü türkçeye çeviri - | yor, bütün okuyucu'umuzla birlikte o - kumak istiyorum. Divan sahibi Kâşgarlı Mahmut di- yor ki: “Gördüm ki: Yuca Tanri devlet üneşini Türklerin burçlarında ışıl. i | “Türk,, sanını verdi ve devleti onlara sür “Podizeklare | yaptı ve bütün zaman halkının dizgin | Terini ellerine koydu. Halka onlarla korudu ve hakkı onlarla sağlamladı. olanları yuca yak takımlarının Böpazeliklörinden senin Türklere sıkısıkı sartlınası, ve onların ole sağanaklarından korunma s gerekti, Türklere yaklaşmanın en güzel yolu dillerile konuşmak, söz - nüllerini almaktır. Türkler Türk di- line sarılanı kendilerinden sayarlar, | onu korkudan korurlar. Türke her | sığınana başkaları da sığınır ve onlar da kurtulur. Buharanın din — ulularından birile Nisaburun yine bir din ulusu Hazreti Peygamberin kiyamet alâmet lerinden, son zaman fitnelerinden, O. guz Türklerin çıkışından bahsrder - ken “Türklerin dilini öğrenin, onla: rın sonu gelmiyen devletleri vardır!,, dediğini senetlenaklettiler. Hadis doğ ru ise Türkçeyi öğrenmek vacip olur değilse akıl bunu gerekleştirir. Ben Bir kitabın ön sözünden fazla mermer zeyen bu kısa yazı, bir şaheser sayılsa yeridir. Kâşgarlı Mahmudun dokuz asır ön- ceden bütün medeniyet acununa “Türk- çe öğren!,, diye bağıran sesi, bugün her- kesten faza bize “Öz dilinizi öğrenin ve canlandırın!,, diyor. Ömer Riza Doğrul İstanbul halkının da bugünü kut - lulaması için halkevleri | tarafından güzel bir program hazırlanmıştır, Be- şiktaş, Beyoğlu, Eminönü, o Kadıköy, Şehremini, Şişli, Üsküdar halkevleri müzik, konferans, şiir ve piyeslerden mürekkep güzel prozramlar hazırlan- mıştır. İstanbul radyosu da bu bayrama iştirak edecektir. Saat 16,30 dan itiba ren İstanbul halkevinde yapılacak tö- reni, saat 18 de Türk Dili Araştırma Kurumu Genel sekreteri İbrahim Nee mi Dilmen'in söylevini, ve saat 20 den itibaren de Beyoğlu halkevinin müsa meresini nakledecektir, eye gular le beraber. İsli güzel bir Alman kızı iki suçtan , bulup kullanmalıdır!,, ISUNDAN BUNDAN Fransada iki casus- luk hâdisesi oldu Herkesin gözlerini kamaştıran) güzel bir kadınla fazla dolaştığı| ve gece klüplerine çok devam et-| tiği için Fransız tayyare zabitle-| rinden birisi Tulon harp divanm- ca iki sene hapse ve askerlik mes- leğinden çıkarılmağa mahküm e- dilmiştir. Mahkümiyete sebep ©- larak da bu zabitin sehhar satışı- na, Fransız askeri tayyareleri es- rarını verdiği gösterilmiştir. Ka! dının bir yabancı devlet casusu olduğu anlaşılmıştı. Bu zabit ayni zamanda on se- ne müddetle Tulon şehrine gir: mek hakkından mahrum edilmiş tir, Tulonda genç hava zabiti ikin- ci mülâzmm Marsel Roland mah- küm olurken kadınlar dolmuştu, Müddeiumuminin idaiasına gö- re, bu zabit, dilber sarışınla bir gece klübünde tanişmıştır. Kadın tayyareciliğe fevkalâde merak sar dırmış olduğunu göstererek boyu- na fotoğraflar almıtşır. Hattâ Rollandı da filosuyla birlikte ma- nevralar yaparken resim almağa kandırmıştır. Zabit bu kadın için gece klüp- lerinden birine içi fotoğraf dolu bir zarf bırakırken tevkif edilmiş- tiz. Tam bu esnada da kadın klü- be gelmiş, Rollandı iki yabancı- nın arasında görünce gerisin ge- riye koşarak dışarda bekliyen o- tomobiline atlamış ve o günden- beri bir daha görünmemiştir. Marsilyada ise Elsa Turlı ad- dolayı muhakeme olunmuş ve iki Şemseddin Sami Daha Sultan Hamit devrinde Osmanlıcaya “Lisan türlüsü,, diyor “Türkçe, kaybettiği kelimeleri yeniden | Biraz da büyük Türk dil bilgi - ni Şemsettin Saminin Kamusu Türki'sinde bundan 35 yıl evvel yazdığı satırlara göz gezdirelim: “Garp türkcesi arabi ve farisi - den ve rumca ve italyanca gibi elsinei ecnebiyeden aldığı kelime ve tabirlere karşı, kendi kelimele- rinden bir çoğunu terketmiş ve bu lisanların şives'ne uyarak şivei as- liyesinden hir dereceye kadar ay - rılmıştır. Garp türkçesinin arabi, farisi | vesair lisanlardan aldığı sayısız kelimelerle kazandığı vüs'at bir terakkidir. Lâkin Türk Jisanının ahengine asla uygun olmıyan ke - limeler ve tabirle: peyda etmesi ve halis türkce olan bin'erze keli- meleri bırakıp başka lisanlardan sayısız klimeler alması ve âdeta bir “lisanlar türlüsü,, haline geç - mesi de clbette bir tedennidir. Türkçemizin bu kaybettiği ke - limeleri tekrar mevkii istimale ko- nularak, ihyasiyle, lisanımızın bir kat daha genişlemesi ve zengin - leşmesi her sahibi hamiyetin arzu edeceği bir iştir.,, yıl dokuz aya mahküm edilmiş. tir. Birinci suç casusluktur; fakat bundan beraat kazanmıştır. İkin- ci suç ise kahve, bar ve klüp gar- sonlarını casusluğa teşvik etmesi- dir ve bundan mahküm olmuştur. Bu kadın ayni zamanda bir ya- bancı elçilikle daimi temasta idi. Kendisinden ilk önce İstres'de şüphelenmişti. Burası Fransanm en büyük uçak merkezidir. Bu ka» dm İstres'in bütün lüks gazinola- rına devam ediyor, garsonlar ve tayyare zabitleriyle flörtlere giri- şiyor ve kadın garsonları casus ol. mağa teşvik ediyordu. Polis onu tevkif için yetecek kadar delâil elde edememiş, fakat peşini de adım adım takip etmiş ve nihayet Marsilyada yakalamış- tir. 4 eld Akıl hastalarına beden kültürü! Zavallı akıl hastalarınnı teda- visi için çare olarak şimdi İngil- terede beden kültürü tavsiye edil- mektedir. İngiltere ve Gal'da bir iki ens- titi uzun zamandır delileri jim- nastik ve açık hava sporlariyle te. daviyi denemekteydi. İngiliz sağ- lık bakanlığı bu işi uzun uzadıya - inceledikten sonra büyük bir ra- por vermiştir. Bakanlık komis - yonu önümüzdeki birkaç yıl için- de tımarhanelerin hepsinin bu u- sulüstatbik etmelerini! öğütlemeleri Hes OR tedir. Deliler bilhassa futbol ve kri- i ket oyunlarından çok istifade et- mektedir. lüzumundan fazla yorgunluk ver- diği yerlerde de beden terbiyesine ilâveten dans ve basit ekzersisler tavsiy edilmektedir. Tim halinde oyunların Kadın hastalarda iyi giyinme- je, en son moda saç tuvaletlerine toşvik edilecektir. Bundan sonra kadın tımarha- nelerinde yeknasak üniformalar ve biçimsiz elbiseler kaldırılacak- tır. İngilterede çocuklar arasında günden güne artmakta olan akıl hastalıkları yüzünden © bunlara mahsus ayrıca hastaneler o tesisi düşünülmektedir . Çıplakların şikâyeti Amerikanın yeni Cersey vilâ» yeti ahalişinden Long Valley adlı zengin bir çiftçi aleyhine, o min- takanın “Çıplaklar klübü,, tara- fından dava açılmıştır. Bu ada. mın çiftliğine bitişik olan Çıplak- la: klübü bahçesini mütemadiyen gözetlediği iddia edilmektedir. Klüp, bu vaziyet devam ederse bahçenin etrafina yüksek bir du- var çevirecektir. Çiftçi se bu tak- dirde kendi bahçesine yirmi metre yüksekliğinde bir kule yaptıraca- ğını söylemektedir. ZAYI, — Sahip olduğumuz kamyonetin 3617 sayılı plâkasını kaybettik. Yenisini alacağımız - dan eskisinin hükmü olmadığını ilân ederiz. Fındıklı iskelesi kamyoncula « rından ALİ ve HUSEYİN .