re - Ateş üstünde yürüyenler!.. ““O ton odunun yanmasından hasıl olan kızgın kor üzerinde on metre kadar ağır ağır yürüdüğüm zaman hiçbir acı duymamıştım, fakat...,, Bu işin hikmeti, ne sihir, ne de keramettir, bir alışma meseleşi... 17 Eylülde İngilterede ilk defa olarak birtadam kıpkızıl ateşler içinde, yanmaksızın yürümüştür.! Bu adam daha ziyade “rontken. | gözlü diye tanınmakta olan Kaş mirli Kuda Bukstur. Kuda Buks birkaç aydır Vagil terede bulunmaktadır. Gözleri sim sıkı bağlı olduğu halde kitap oku ması, kapalı zarflar içindeki mek: tupları hiç durmaksızın okuyabil. mesi İngiliz bilginlerin şaşırtıp durmaktadır. Londra Üriversitesi | ruhiyat mütahassısları bu adamı uzun uzadıya müşahede altında bulundurmuşlar, fakat işin içinden bir türlü çıkamamışlardır. Bua dam Londra üniversitesinin bütün doktor, profesör ve mütahassısla rmın önünde koskoca bir ateş yı- ğın içinde yürümüştür. | Meşhur ruhiyat mütabassısı dok tor Harri Prays bu hadiseyi bakır nasıl anlatıyor: “ — Karşalton şehrinin yanı ba şında Surrey de 30 yarda uzunlu ğunda 10 ayak genişliğinde ve 12| parmak derinliğinde Wir hendek kazdırdık. Buraya odun ve kömür yığarak ateşi verdik. Kipkızıl ate şin üstünde Kuda Buks çıplak ayakla hendeğin bir yaamdan ö- bür başına kadar yürüdü Kudayı hem ataşe girmeden ön-| ce, hem de yürüdükten sonra hep birlikte muayene ettik, hiçbir fev. kalâdelik göremedik.,.. » : 4 Taymis gazetesinin ateşte yürü-! yenlere dair uzun uzadıya neşri- yat yapması bütün gözleri bu es- rarlı işe çevirmiş bulunmaktadır. Kuda, ateşe girmeden örce ayak-| larını hiçbir hazırlığa tabi tutma- dığını, istiyenleri kendisile birlik. te ateste yürüteceği, hatta atşm üstüne kendi ellerile koyacağı bir tülbendin katiyen yanm'yacağın söylemektedir. İngiliz mecmuaları iie gazete leri son haftalar içinde bunu dü lerine dolamışlar, bütüm İngiliz. lerde böylece büyük bir merak u yandırmıştır. Peassan's mecmuasızın aytar aramış laramış, böyle denemeler: | Bizzat yapan iki İngilt? bulmuş - tor. Bu aytarım yazdıklarını o kufyalım: “Geçen gün Londrarla bir In . giliz buldum. Bu zat Cenaubi Af - rikada Piltermaritzburu şehrinin Hint mabedi önünde 6 nisan 192£ de yapılmış olan bir törende kızı" ateşler içinde yürümüş olan iki 'Avrupalıdan biridir. Adı Mister A. P, Kommins'dir. Şimd Salvati- on Ormy'de çalışmaktadır. Ber de o günlerde ayni şehirde bulun- makta olduğumdan Mister Kom mins'in bu işi yapmış olduğum şahadet ederim. Mister Komminse bu işte Her- küles Hantzakos adlı birisi daha iştirak etmişti ki her ikisi de Yo - hannesburgda bir ispiritizma tari- katma mensuptular. Hantzako, kısa boylu şişman, kara bıyıklı ve tepesinden saçları dökülmüş bir; | sihirbaz adamdı. Kommins ise uzun boy- Tu, az zayıfça fakat sağlam yapılı Hint Buda Buks bir adamdı. Eler ikisinde de mis| tik yahut mütaassıp dindarlığı gös terir hiç bir iz yoktu, Ateş, Hint mabedinin dışında hazırlanmıştı. Mabedin önüne 34 ayak uzunluğunda, 8 ayak geniş- Tiğinde bir hendek kazdimış, içine on bir ton odun atılarak ateş ve: rilmiş, ve odunlar sabahın alacs karanlığından başlıyarak öğleden | sonraya kadar cayır cay: yanmış-! te. Hendeğin içi kıpkıml korla dolmuştu, İşte bu korun üstünde İki Avrupalı, önceden uzun u zadıya hazırlığa tâbi tutulmuştu Bunlar katiyen et yememişler, her gün uzun uzadıya banyolar yap mışlar ve mütemadiyen Lapınmış- lardı. Bir hazirliklar ön beş gün kadar sürmüştü. Haydi hikâyeyi Mister Komminsin ağzından dinli. yelim,, : ; “.— Ateşte yürüyeceğimiz gü - nün sabahı Hint mabed:ne gittik Ateşte yürüyecekler yirmi dört ki şi kadardı. Biz yani ben ve Rum! arkadaşım yegâne beyaz derili in- sanlardık; fakat kafilede iki de kadm vardı. Evvelâ bileklerimize sicimden birer bağ bağlanarak vörüme an dınr bunlara mühürlediler. Göz lerimizin arasına da renkli işaret. ler kondu. Bundan sonra yalm a | yak olarak mabetten ik: kilometre| uzaktaki çaya yürütüldük Irmakta öğleden sonra saat bir- den üçe kadar durduk. Üstümüz-| de birer sarı kısa pantalenla birer sarı mintandan başka b» şey yok İ tu. Çaydan çıkmadan az evvel başıma bir kova su sernildi; üşü medim. Hindoların hemen hepsi baba | ları tatmuş gibi siddetli buhran | lar geçirmekteydiler. Asıl baş yürüyücü, nüzül isabet *tmiş gibi bir müddet kaskatı durde, fakat kendini çabuk topladı. Artık öyle bir hale gelmişlerdi ki hemen hep si ateşe atılarak koşmak istiyorla” dı. Ben ise hâlâ normal vaziyette idim. . | Bunun üzerine mabedin kapı- larma doğru yürüdük. Ateşten on metre kadar uzakta durduk. Tuhaf değil mi, ben hâlâ hiç bir heyecan duymuyordum. Kal . bim fazla çarpmıyordu. Arkadaşım hendeğin bir ba » şından öbür başma kadar hiç bir yerinde hiç bir yanık olmaksızm yürüdü. Ben son üç adıma kadar! bir şey olmadım. En önde Hintli lider yürüyor. du, arkasında Rum arkadaşım var! dr, onun arkasmdan da ben yürü- yordum. Hintlilerden bazısı ace- le etmekle beraber biz yavaş ya- vaş yürüdük. Son üç adrma kadar ben sıcak kum üstünde yürümek te olduğumu sandım. Sonra 80-, nunda üçüncü adımda ayağımm yandığını hissettim. İkinci adım- da öteki ayağım da yandı, en son adımda ise ilk yanmış olan ayağım! tekrör yandı. Hintliler ayaklarımın yanmış olduğunu biliyorlardı. Bunun bo- fazıma asıl altın istasrozu bir türlü çıkarmak istemediğimden İ- leri #eldiğini söylediler. Yürüyemediğim için bir hafta kadar Hintlilerin yanında. kaldım sonra da Johanssburga giderek o tan çıkamadım. Yanıklar tama- miyle geçti. Şimdi hiç izleri bile Başka bir İngiliz de bu işi Ja- ponyanın merkezi olan Tekyo şehrinde Şinto Örake mabedinde ateşce yürüme törenleri sık sık ya- pılmaktadır. Bu zat Mister Herbert G. Pon ting'dir ve Japon törenlerinde bir çok defa bulunmuştur. Bu zatın dediğine bakılırsa ateşte yürüye cek olan adam ayaklarını tuzlu su. ya batırmakta ve ateşte yürüme işler: Malaya'da, Maritius adasm- da ve Cenüp suları adalarmda ya- pıldığı gibi Çinde hattâ Bulgaris tanda bile bu marifeti gösterenler vardır. Eskiden bizde de “| Yeni keşifler Eski Mısırlıların adet- lerinimeydanaçıkarıyor İskenderiyenin 700 kilometre! kapısı ve bunun her iki yanındaki kadar cenubunda bundan 2000 yıl önce zengin bir şehir vardı. Bura- sı kadim Mısırın merkezi Humu - müdür; Tam beş yıl var ki bilginle- rin kürekleri bu şehrin harabeleri üstünden çölün kumları kaldır - mağa uğraşmaktadır. Eski Mısır - lıların yaşayış ve âdetlerine dair yeni yeni bilgiler sunmakta olan bu şehrin harabelerinden paha bi- çilmiyecek kadar değerli antika - lar çıkarılmaktadır. Buraya ka - dar gelmiş ve burada yuva kur - muş olan Hellenler şehre Hermo-! polis demişlerdi. Şehir ilk kurulurken temelleri akıl ve hikmetin tanrısı ayni za - manda yağıcılarm hâmisi olan 'Toth namına atılmıştı. Hellenler buraya gelince Toth'un kendi tan- rıları Hermese çok benzediğini görmüş, bunun için şehre Hermo- polis adını takmışlardı. Mis Üniversitesinden Doktor Sami Gabranın başkanlığı altımda beş yıldır çalışmakta olan arkae loğlar, sokakları, meydanları, sü-| tunlu dehlizleri, mabetleri ve me- zarları hep meydana çıkarmışlar- | dır. Kazı işleri şimdiye kadar hep şehrin batı yanmda yapılmıştır. Burası görünüşe göre ölüler şebri- dir. Eski Mısırın her şebrinin yanı başında bir de ölüler için şehir ku- rulurdu. Arkeoloğlar son günlerde bul- muş oldukları kerpiçten yapılı kü çük bir yapıyı çok derin bir me - rakla tetkik etmektedirler. “Gün kü kerpiçin üstü müstakil biçim - de taş taklidi alçı kaplıdır. Gerek yapı, gerekse iki odasının duvar - ları üstünde bulunan resimler Hel- len ve Mısır kültürlerinin biribiri- ne karışmış bir halitasını göster - mektedir. Yapı biçim bakımmdan tamamiyle Mısır tipindedir; fakat i rada üç dört hafta kadar yatak > ir Mn ! İ — İngilizlerin, Normandi vapuruna rakip olarak yaptırmakta oldukları “Kraliçe Mari, Trans Atlântiki tamam lanmak üzeredir. Gemi şimdi (teknesi Bitmiş bir haldedir. Kraliçe Marinin sü rat rekorunu Kıracağı umuluyor. düz sütunlar Yunanlıdır, Duvar 'resimleri de bu acaip Yunan ve Mısır halitasını göster- mektedir. Zaman birçok tahribat yapmış ol- makla beraber resimlerin üstle - rindeki boyaları soldurmamıştır. Burada ölülerin mumyalanma tö- renini gösteren temsili resimde mabedin divanında bulunmuştur. Bu resim mumyalandıktan sonra ölünün büyük tanrı Azirise tak. dim olunmasını göstermektedir. Resmin teferrüatında Hermopolis şehrinde tavattun etmiş olan Hel- lenlerin tesiri görülmektedir. Fa- kat ne yazık ki, şimdi ortaya çı - karılmış olan bu kadmın mezarı bundan yıllarca evvel hırsızlar ta- rafından yağmalanmış bulunmak- tadır. Mezar yekpare bir kayanın kaidesinde yer yüzünden 14 metre aşağıda olmakla beraber kadınm tabutiyle mumyası çalmıştır. Ancak yağmacıların her nasıl. sa bırakmış oldukları birkaç hey» kel, kazıcılarn ellerine geçmiştir. Bu heykel Mısırlılarm Horus, Nil vadisinde yaşıyan Hellenlerin de Harpocrates adı verdikleri Tanrıdır. Mısır efsanelerinde çocuk Ho- rus Tanrı Horus şekillerinden bi - ridir. Horus da herkesin bildiği gibi Güneş Tanrısıdır ve Ozirisle İzisin oğludur. Heykelin. durumu çocuklarm umumiyetle aidıkları bir biçimdir Piravonlarbu kadar içine girmiş olan Yunanlılar ço- cuklara mahsus birdurumu yan. lış anlıyarak Tanrı Horusa, ses sizlik tanrısı Horpocrates. adımı takmışlardır. Bu kazılardan önem li daha birçok bilgiler meydana çıkarılacağı kuvetle umulmakta - dır. yaparlardı. | siyatını kaybediyor. Ancak her ne — Bunda sihir ve fevkalidelik de refai necek bir şey yoktur. Sanıldığına| defa yapılmış olduğunden bütün de olsa bu iş İngilterede birinci devrişleri bu işi bilhassa Diyarı | göre, alışa alışa ayakların taban-| İngilizleri heyecan ve meraka dü. bekir ve Mardin civarmda çok) ları katılaşıyor ve ateşe karşı his-| şürmüştür.