4 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

4 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ee A A ii (X: 9)un Hindistan ormanlarındaki maceraları 1s iyaraladim ama ölmemiş Göförmeliyim N | Deksler orka. ı | Yaşlarını kurlar. mak isferken / birokla vwrw/- kolundaki /ip- lerim bir pa“ yaya Fakılma, Sı onu ölümeen öman Gir/n mıyacak.. | $ 4 NN b > eye a çi 3 i " ; adarça i ZİRA AZ ie Jiaşlışsınlar, “ zig Mecht/ bir & sürükleniyor. KAŞE NEOKALMINA i Grip - Nevralji - Baş ve Diş ağrıları - Artritizm - Romatizma Saçları “ Besler - Kuvvetlendirir - . oDötülmesini keser uzatır. PETROL NiZAM Tecribe edilmiş en iyi saç ilâcıdır. PARDAYANLAR PARDAYANLAR si sonra kucağında son derece güzel,| gu yerden uzaklaştı. Şatonun büyük mini mini bir yavru bulunduğu halde "Pardayan Hanrinin kendisini bekle - diği yere dönmüştü. Bu bebeğin ma - sum tavırları ihtiyar askerin yıpran- mış kalbinde belirsiz bir heyecan ve sevgenlik (Şefkat) uyandırmıştı. Hanri lâzımgelen talimatı verir - ken Pardayan yüzünü ekşiterek dinli- yordu. Ayni zamanda genç senyor kararlaştırılan cinayetin karşılığı ola- rak onun parmağına kiymetli bir el - mas yüzük taktı, Pardayan işaretin verileceği o pen- cereyi görebilecek surette yer aldı. Hanri eve girerek Janın geri dönü günü bekledi. — Bundan sonra geçen şeyleri o . kuyucularımıza yukarda anlatmıştık, Pardayan Fransuvanm Varışını gördü. Bununla beraber rengi biraz sararmış ve kızcağız da kucağında u- yumuş olduğu halde gözlerini pence - reden ayırmıyarak yerinde kaldı. Pek müthiş bir vaziyetteydi. Fransuvanın ve arkasından Han- rinin evden çıktıklarını görünce Par- dayan derin ve rahat bir nefes aldı. O mel'un işaret artık verilmiyecekti. Bu sırada şöyle mırıldanıyordu.: | — İşaretin verilmesi benim için çok iyi oldu, Çünkü (böyle bir emre| his "İr zaman itaat etmiyecektim. Kaç mr“, eski serseri hayata dönmekten be “ çarem yoktu. Ama Monmoransi nin intikamı da arkamdan gelecek - mis.. Varsın gelsin! Zaten ihtiyarla - dım. Canımdan usandım. Haydi mat - mazel biraz gülümse bakalım, İşin alt tarafı okadar kötü değil. Bu yavru: cuğu bir iki ay yanında saklamak fe. na birşey ölamaz. Bunun üzerine şövalye çocuğu mantosünün eteğine sararak bulundu. bürcünün altındaki küçük, basık bir evin önüne varıp kapıyı açtı. İçeriye girince dört beş yaşlarımda o bulunan bir küçük erkek çocuk kollarmı aça - rak onu karşıladı, Pardayan çocuğu « na: — Jan oğlum. Sana küçük bir kız kardeş getirdim, dedi. Ve çıkrık ba- şında iplik büken bir köylü kadına dönerek: —Matürin, bu küçük kızcağıza da süt vereceksin!, Buna dair kimseye bir şey söylemiyeceksin. Eğer bu söz- lerimi dinlemez de gevezelik (edecek olursan seni şatonun üstünde gördü- ğün darağacına asacağım! Sözlerini söyledi. Korkudan yemyeşil kesilen ka - dın, kimseye bir şey söylemiyeceğine yemin ederek güzel yavrucuğu kuca- ğına alıp meme vermek ve yatırmak. la meşgul oldu. Küçük erkek çocuk ise bu sırada zekâ wsığiyle parlıyan (gözlerini aç - mıştı. Bu çocuk gayet sağlam ve sih- hatli idi. Her hareketi bir kurt yavru- su kadar kuvvetli ve bir kedi yavrusu kadar çevik olduğunu meydana koyu- yordu . Bu ihtiyar o şövalyenin oğlu idi. Kendisi her ne kadar şatoda oturuyor sa da çocuğunu, hergün gelip kucak « ladığı bu evde büyütüyordu. Parda » yan acaba bu çocuğu nereden bulmuş- tu. Hangi kadmla olan aşk macera - sından hasıl olmuştu. Bu öyle bir sır idi ki şövalye onu hiç bir zaman hiç bir kimseye söylememişti. Çocuğunu dizlerine oturtunca göz lerinde bir sevgi ışığı o yandı. Fakat Jan babasının kucağından fırlıyarak yere İnip Matürinin mini mini Luizi yatırdığı küçük yatağa koştu. Ve yar- rucağı kolları arasında sıktı. Na Luiz ağlamadı. Mavi gözlerini aç- tı. Gülümsedi. Jan sevincinden zıp - lıyarak: — Oh. Güzel kardeşim.. diye ba- gırdı. Pardayan hemen ayağa kalkarak yavrusundan ayrılan zavallı annesi - nin uğradığı yeis ve acıyı düşünerek büyük bir yeisle dışarıya çıktı. Ve şim diye kadar asla bir damla yaş çıkmı- yan gözleri yaşardı, Bir saat sonra (OPardayan gene Marjansiye gitmişti. Bazan çalılar a- rasından geçerek bazan yere sürline - rek pencereye yaklaşıp içeriye bak - tr. Gördüğü şey saçlarını diken diken etti, Zavallı Janın aklı başına geldik - ten sonraki hali, ağlayışı, (çığlıkları lânet edişleri, gidip Fransuvaya her şeyi anlatmak isteyişi pek acıklı idi. Zavallı kadın can çekişir gibi bir sesle ve hıçkırıklarla boğularak söy - Teniyordu: — Evet.. İtaat ettim. Ses çıkarma. drm.. Çünkü kızımı O öldüreceklerdi. Zalim herif. Onu bana geri vereceğini vadetti. Hattâ yemin bile etmişti. Luiz. meredesin?. Güzel meleğim. Canımın içi yavrum.. Bu gece mini- nini ellerinle anneciğinin saçlarını ok- şamıyacak mısın. Fransuva.. Sen o al- çağı dinleme.Yalan söylüyor. Oh, sefil herif. Bu meleğe odokunmağa nasil cesaret ediyor? Canavar, kızımı bana geri ver. İmdat! Imdat! Luizciğim, talisiz yavrucuğum., Sen annenin ça - ğırdığını duymuyor müsün? Heyhat! Bu sözler hiç bir fayda vermiyordu. Pardayan bu sözleri işitmiş, tır - nak darbeleriyle kanlı bereler içinde harap olan bu güzel (yüzü görmüş, bazan yirmi kişiyi ürpertecek kadar müthiş bazan bir cellâdı ağlatacak kadar acıklı olan bu manzara karşı - sında dişleri biribirine çarparak tit - remişti, İşlediği cinayetin ne kadar müthiş ve kötü bir şey olduğunu o vakit an - Tadı. Yavaş yavaş geriledi sonra adim - larını sıklaştırdı. Nihayet deli gibi koşmağa başladı. Matürinin kulübesine vardığı za man gece olmuştu. Bu sırada Hanri i- le Fransuva da ormanda yukarıda gör düğümüz gibi konuşuyorlardı. Matürin Pardayana oğlunun yanmda uyuyan Luizi gösterdi.Jan küçük ko- Tunu kızcağızın başının altına koymuş tu. Şöalye Luizi uyandırmadan kuca- ına alarak yavaşça çıkıp kapıya doğ ru giderken tekrar geri döndü ve kı- sık bir sesle: — Janı uyandırıp giydiriniz onu « uzun bir yolculuk için hazırlayınız. Bunların hepsi bir saat içinde bitme - lidir. Uşağıma da söyleyiniz, hayvani mı eğerli olarak buraya getirsin dedi, Pardayan hizmetçi kadının uğra- dığı şaşkınlığa kulak asmıyarak Ja « nın uyuyan, ve masum uykusu içinde gülümsüyen kızını kucağında tutmuş olduğu halde Marjansiye doğru yol » Ilandı. “ - .. Jan yels ve acının verdiği bir yor. gunluk içinde bir koltuğa (yıkılarak karmakarışık sayıklamalarla dalgın bir halde yatarken başucunda ağlıyan — teşler içinde yanan alnıma soğuk su ile ıslatılmış bezler koyan zavallı ihtiyar sütnine: — Haydi yavıım, sevgili kızım. Biraz uyu. Ah Allahım, bu kıza ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: